1992 yılı sonunda PKK'lıların silahlarıyla teslim olmalarına rağmen serbest bırakıldığı iddiasını ortaya atan Irak'lı gazeteci Rebwar Kerim'den yeni bir iddia daha.
Terör örgütü PKK'yla mücadele esnasında, 1992 sonunda örgüt üyelerinin silahlarıyla teslim olmasına rağmen serbest bırakılması iddiasını ortaya atan Kuzey Irak'lı gazeteci Rebwar Kerim, Cihan'a özel açıklamalarda bulundu. Hewler Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kerim 1992 sonunda silahlarıyla teslim olan bin 500 civarında PKK'lının teslim ettiği silahlar karşılığında Türkiye'nin para ödediğini iddia etti.
Rebwar Kerim, Türk askerlerinin koordinasyonuyla oluşturulan komisyon aracılığıyla silahları teslim alan KDP ve KYB'li yetkililerin silah başına 80 Frank ödediğini öne sürdü. O dönemde maddi açıdan Türkiye'ye bağlı olan ve para, gıda ve malzeme yardımı alan KDP ile KYB'nin bu parayı kendi başlarına verme güçlerinin olmadığını söyleyen Kerim, 'Kürt gruplara her türlü maddi yardım Türkiye'den geliyordu. Hatta insanlar Türkiye, PKK ile mücadele edenlere maddi destek verdiği için savaşmaya geliyordu. Teslim alınan silahlara karşılık verilen paranın adresi de Türkiye idi.' şeklinde konuştu.
Kerim, 'PKK'lıların zaten teslim olmuştu ve alınan silahlar için para ödenmesinin ne gereği veya anlamı vardı?' şeklindeki soruya cevaben de PKK ile bu konuda yapılan anlaşmayı dile getirdi. O dönemde Haftanin ve Zap kamplarının tamamen çökertildiğini Hakurk kampının ise büyük ölçüde etkisiz hale getirildiğini anlatan Kerim, bölgede PKK'nın komutanlığını yapan Osman Öcalan'ın da beraberindekilerle beraber teslim olduğunu söyledi.
Öcalan'ın hâlâ canlı şahit olarak yaşadığını kaydeden Rebwar Kerim, silahlarını teslim etmesi karşılığında örgüte ödenen parayla ilgili olarak da örgüt yöneticilerinin 'PKK'nın şanı için bu işe teslim olmak değil, ateşkes diyelim.' dediklerini aktardı. Iraklı gazeteci, bu işin sonunda teslim edilen silahların her birisi için 80 Frank ödenmesinin de bunun üzerine olduğunu aktardı.
BU İDDİA NEDEN ŞİMDİ GÜNDEME GELDİ?
Rebwar Kerim, aradan geçen 16 yıldan sonra bu iddiayı neden gündeme getirdiği sorusuna karşılık ise PKK ile mücadelede şu anda Kürt yönetimi üzerine yapılan baskıların samimiyetini sorguladığını söyledi. Türkiye'nin 1984'ten bu yana PKK terörüyle mücadele ettiğini hatırlatan Kerim, KDP ve KYB'nin Türkiye ile birlikte yaptığı mücadele sonunda 1992 sonunda örgütün bitme noktasına geldiğini ama teslim olan bin 500 kadar örgüt üyesinin İran-Irak sınırının sıfır noktasındaki Zale kampına götürülerek bunlara bir şey yapılmadığına dikkat çekti.
Bir buçuk yıl kadar Türk askeriyle koordineli olarak peşmergelerin kampa giriş-çıkışı kontrol ettiğini belirten Kerim, 'Bir seneden fazla bir süre sonra peşmerge güçleri kampın etrafından ayrıldı. O zamanlarda Kürt yetkililer hemen her saat Türk askeriyle görüşüyordu. Peşmergenin geri çekilmesinden kısa bir süre sonra Türk savaş uçakları kampı bombaladı. Bombalamadan önce PKK'lıların büyük kısmı İran, Suriye ve Türkiye'ye geçti. Bir kısmı da Irak'ta sivil hayata girdi. Kamp, kalanlarla birlikte tamamen örgütün kontrolüne geçti. Türk jetlerinin bombalaması sonucu 150 kadar örgüt üyesi öldü' şeklinde konuştu.
'TÜRKİYE'DE BAZI GÜÇLER BU SAVAŞTAN PARA VE RANT KAZANIYOR'
On altı yıl önce Türkiye ile birlikte PKK'nın ortadan kaldırılmasına büyük destek verdiklerini vurgulayan Kerim, şimdi de Türkiye'de bazı kesimlerin Kürt yönetimi üzerine PKK ile mücadele baskısı yaptığına dikkat çekiyor. Örgüte en güçlü zamanında beraberce büyük darbe vurulmasına karşın yaşananların ortada olduğunu söyleyen Kerim, 'Aradan yıllar geçti ve şimdi benzeri bir ortak operasyon yapılsa 16 sene önce yapılan şeyin tekrarlanmayacağı garanti edilebilecek mi?' diye sordu.
Türkiye'nin şu anda Barzani ve Talabani'den örgüte karşı silahlı mücadele için bir talep seslendirmediğini ifade eden Kerim, 'Türkiye'de bazı güçler ve insanlar bu savaştan para ve rant kazanıyor. Hatta bunun üzerinden politika yapıyor, varoluşlarını bunun üzerinden sağlıyor ve PKK'nın ortadan kaldırılmasını istemiyorlar.' diyerek çözümün yüzde 80 oranında Türkiye'nin kendi içinde olduğunu iddia etti.
Rebwar Kerim, Türkiye'de yıllardır 3-4 bin civarında dağdaki PKK'lıdan bahsedildiğini ve bu sayının hemen hiç değişmediğine dikkat çekti. 'On beş yıl önce de bu rakam vardı şimdi de dağdaki örgüt üyesi sayısının 4 bin olduğu söyleniyor' diyen Kerim, Türkiye'nin kendi içindeki baskı ve kötü politikaları neden olarak gösterdi. Öte yandan örgüte yakın bazı kesimlerin de Türkiye'nin bu yanlışa devam etmesi uğraştığını kaydeden Kerim, sonuç olarak dağdaki sayının da bundan beslendiğini savundu.
BARZANİ, DTP'LİLERE NE MESAJ VERDİ?
Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) geçen hafta Barzani ile görüşmesinin sonrasında yüzeysel açıklamalar yapılmış ve ne konuşulduğu kamuoyuna yansımamıştı. Rebwar Kerim, Barzani'nin heyeti kendi evinde ağırladığını ve bunun da ziyaretin resmi bir program olmadığına dair bir işaret olduğunu söyledi. 'DTP resmi olarak Ankara - Erbil ilişkilerinin gelişmesinden memnun olduğunu söylese de aslında bundan endişe duyuyor' diyen Kerim, DTP'nin Ankara'nın Erbil'le diyalog yerine sert politika izlemesinin kendilerine sempati ve oy olarak geri döneceğini hesapladığına inandığını kaydetti.
Türkiye'nin diyalogu geliştirmesiyle, DTP'nin 'Türklerin Kürtlere düşman olduğu sloganının' çürüdüğünü savunan Kerim, resmi bir açıklama yapılmasa da kendisine bilgilere göre, Barzani'nin DTP heyetine 'Türkiye büyük bir reform ve değişim yaşıyor. Bu değişime uyun. En azından taş koyup engellemeyin' mesajını verdiğini dile getirdi.
'KÜRDİSTAN DEVLETİ OLURSA BU TÜRKİYE'NİN BİR PARÇASI OLUR'
Abdullah Gül'ün El Şarkiyye televizyonunda Irak'la ilgili yaptığı açıklamaların tarihi önem taşıdığını söyleyen Kerim, Erbil'in en çok satan kendi gazetesinin yarınki nüshasında bunu manşete taşıyacaklarını söyledi. 'Gül'ün açıklaması Türkiye'nin Irak'a bakışı için bir devrimdir. Türkiye'nin artık müdahaleciliği değil ağabeyliği söz konusudur' diyen Kerim Türkiye'nin varisi olduğu Osmanlı'nın tarihi uzlaştırıcı ve çözüm üretici rolüne soyunması gerektiğini belirtti.
Türkiye'de bazı kesimlerin sürekli 'Kürt yönetimi bağımsız bir Kürdistan Devleti kurma hayali peşinde' şeklindeki iddialarına çarpıcı bir cevap verdi. Bağımsızlığın her milletin hakkı olduğunu, Kürtlerin bu şekilde bir hayali olduğunu kabul eden Kerim, 'Bağımsız bir devlet istemekle onu kurmak çok farklı. Filistinlilere alın devlet olun dediler.
Yıllardır mücadele ediyorlar, durumları ortada.' diyerek reel politikaya dikkat çekti. Kendisini çevreleyen Türkiye, İran, Suriye ve Arap dünyasının varlığı ortadayken Kürtlerin bağımsız bir devlet kuramayacağını düşünen Kerim, 'Türkiye bir devlet; korkusu ne ve neden? Bir gün Kürt yönetimi Irak'tan ayrılacak olursa Kürt halkının tercihi kesinlikle Türkiye'ye katılmak yönünde olacaktır. Bunu siz de sokaktaki vatandaştan öğrenebilirsiniz' dedi.
CİHAN