Haber Merkezi / TİMETURK
Afgan Hizb-i İslami?nin lideri Gulbeddin Hikmetyar?ın Amerika?nın çiçeği burnundaki Başkanı Barack Obama?ya yazdığı 5500 kelimelik mektup, Afganistan?ın dâhili ve harici sorunlarına, Hikmetyar?ın bakış açısıyla ışık tutuyor. ABD?nin yeni başkanının göreve gelmesi, Tahran?la Washington arasındaki ilişkilerin Afganistan ve Irak?a etkisi boyutuyla olayları değerlendiren Gulbeddin Hikmetyar, Afganistan?la ABD arasında kalın bir duvar değil aslında yüksek bir ip olduğunu düşünüyor.
Hikmetyar, ABD?nin yeni seçilmiş başkanına şu sözlerle hitap ediyor: ?11 Eylül 2001 yılında öldürülen inanlara karşılık öldürülen 800 bin Iraklı ve Afganlı yetmiyor mu? Bir başka deyişle öldürülen her bir Amerikalıya karşılık 260 Iraklı ve Afganlı?? Hikmetyar mektubunda Afgan güvenlik güçlerinin ile Amerikan uçakları tarafından bombardımana uğrayarak öldürüldüğü bir ülkede normal vatandaşların canlarını nasıl kurtaracakları sorusunu yöneltiyor.
Hikmetyar, Irak?la Afganistan arasındaki şartları ve iki ülkenin polis ve asker gücünü mukayese ederek şunu soruyor: ?Düz yapısıyla ve kolay gözetlenebilen arazisiyle Irak?ta 150 bin yabancı asker, 600 bin yerli asker ve polis gücüyle kontrolü ele geçiremezken bundan çok daha az bir güçle, topraklarının %80?i dağlardan oluşan Afganistan?ı giderek büyüyen ve güçlenen direniş karşısında ele geçireceğinizi mi zannediyorsunuz??
Afganistan: Amerikan-İran yakınlaşmasının kurbanı
Hikmetyar mektubunun devamında Afganistan?da meydana gelen olayların sebebini Amerika- İran yakınlaşmasına bağlıyor. Hikmetyar, Obama?ya şöyle hitap ediyor: ?Beyaz Saray?da İran?la ilişkiler konusunda Amerika ile İran arasında Afganistan?ın işgalinden önce bir anlaşmaya varıldığı yönünde haberler duyuyoruz. İranlılar ve işbirlikçileri ?mektupta yer alan ifadeyle- İçişleri, Dışişleri ve Güvenlikten sorumlu devlet bakanlıkları gibi önemli mevkileri atayacak, valileri belirleyecek, buna karşılık ise Kabil yönetimine giderleri için her ay 100 bin dolar ödeme yapılacakmış.?
Hikmetyar mektubuna İran?ın eski liderleri Muhammed Hatemi ve Haşimi Rasancani?nin Amerikalılarla işbirliği yapmaya hazır oldukları konusundaki açıklamalarını aktararak devam ediyor. Hikmetyar?a göre İran, Orta Asya?daki devasa petrol ve doğal gaz yataklarına Amerika da dâhil hiç bir gücün ulaşamaması ve herkesin bu alanda İran petrolü ve doğalgazına bağımlı kalması için uğraş veriyor. İran ayrıca, Hikmetyar?ın bakış açısıyla Amerika?nın Afganistan?daki işgali sayesinde bölgede hayal dahi edemeyeceği bir nüfuza ulaşmış bulunuyor. Bu yüzden İran, Afganistan?da sorunların devam etmesi ve çatışmaların sürmesi için elinden geleni yapıyor.
Afganlı lider, mektubunda özetle kendisinin Afganistan?daki Amerikan işgalinden en çok yararlanan odakların Rusya ve İran olduğunu belirterek, bunun en somut delilinin Kabil?in İranlılarla Rusların ve onların ülke içindeki taraftarlarının eline geçtiği olduğunu ifade ediyor. Ona göre Amerika Afgan sokaklarında yeterli taraftar kitlesi toparlayabilecek bir güce sahip değil.
Amerikalılar el-Kaide ya da Taliban güçleriyle savaşmıyor!!!
Hikmetyar mektubunda bu savaşın el-Kaide ile yapılmadığını, bunun en açık kanıtının NATO güçlerinin Afgan köylerine düzenlediği vahşi saldırılarda binlerce sivilin acımasızca katledilmesi, ev, toprak ve ekili arazilerin talan ve tahrip edilmesi olduğunu belirtiyor. Tüm bunların direnişi daha da güçlendirdiğini belirten Hikmetyar, mektubunda Irak ve Afganistan işgallerinin Amerika?nın dünya üzerindeki imajını lekelediğini, ABD?nin Hitler ve Brejnev gibi dünyadaki yeraltı ve yerüstü kaynakları kendi tasarrufuna almak ve egemenliği altına geçirme yönündeki arzusundan vazgeçmediği müddetçe, Obama?nın sonunun da tıpkı Hitler ve Brejnev gibi olacağını söylüyor.
Afganistan ve Irak işgallerinin olumsuz neticelerine dikkat çekme babında Hikmetyar, bu işgallerle ABD?nin hiçbir hedefini gerçekleştiremediğini belirterek, Irak ve Afganistan?daki 200 bin askeriyle ABD?nin ne dünya üzerinde hâkimiyet sağlayabildiğini, ne Taliban ve el-Kaide?yi bitirebildiğini, hatta kendi taraftarlarının Bağdad ve Kabil?de denetimi sağlamak şöyle dursun ABD?nin petrol pazarlarına ulaşmasını bile sağlayamadığını örneğin Afganistan?daki uyuşturucu ekimini bile durdurmaktan aciz kaldığını kaydediyor.
Amerikan ve Rus işgali arasında
Ülkedeki Amerikan işgaliyle Afgan işgali arasında bir karşılaştırma yapan Hikmetyar, Sovyetler Birliği?nin Afganistan?daki uygulamalarıyla ABD?nin uygulamaları arasındaki benzerliklere dikkat çekiyor. Özellikle Rusların kadını özgürleştirme adı altında, Hint filmlerini ve müziği teşvik ettiğini, sakallı insanları, şeyh ve âlimleri cezalandırdığını belirterek, Amerikalıların da demokrasi ve özgürlüğe ilişkin değerleri Afganistan?a taşıma adı altında Ruslara da çok benzer bir şekilde ülkenin değerlerine aykırı birçok uygulamayı gündeme getirdiğini kaydetti. SSCB?nin o dönemde Afganlılara konut, giyecek ve aş gibi vaatlerde bulunduğunu ancak mezarların Afganlıların evi olduğunu, kefenin giyecek olduğunu söyleyerek mektubunu şöyle sürdürüyor: ?Cenk kalesi ve Kandahar Hapishanesi katliamlarının ardından en az binlerce kişi katledilmiştir. Yıkım, sefalet, işgal, KGB ajanlarının iktidarı ele geçirmesi, yolsuzluğun ve israfın iktidar olması anlamına gelen demokrasi, Afgan halkının nefret ettiği ve yok edilmesi için elinden geleni yapacağı demokrasidir.?
Savaşın sonuçlarıyla ilgili olarak ise Hikmetyar, ABD?nin de Afgan mücahitlerinden çete artıkları diye bahseden tıpkı Sovyet işgalcileri gibi, Afganlı direnişçilerin birkaç füze fırlattıkları ve hiç birisinin de hedefe isabet ettiremedikleri yönünde haberler verdiklerine dikkat çekiyor. Amerikan yetkililerinin ve Beyaz Saray?daki çetenin Afganistan?daki olaylarla ilgili olarak gerçekleri söylemediğini, muhtemelen kayıplarını halktan gizlediğini ve gerçek kaybın ancak ABD?nin ülkeden çekilmesinden sonra ortaya çıkacağını belirterek, bunun en somut kanıtının ABD?li yetkililerinin Afganistan işgalinin amaç ve hedefleriyle ilgili kamuoyuna yaptığı uyduruk açıklamalar olduğunu kaydetti.
Azınlıklara destek ile bir yere varamazsınız!...
Amerikan bombardıman uçaklarının Peştun bölgelerini hedef almasına da değinen Hikmetyar Sovyet işgalcilerinin de ülkeyi işgal ederken ülkenin %60?ını teşkil eden Peştunlara değil, tamamen azınlıklara dayandığını hatırlatarak ABD?nin de benzeri bir uygulama içerisinde olduğunu, dolayısıyla aynı akıbeti ABD?nin de beklediğini ifade etti. ABD ve müttefiklerinin Kuzey?deki azınlık gruplara dokunmazken Peştun bölgelerinde evlere akınlar düzenleyerek ellerindeki silahları toplamasının sebebi hikmetini sordu. ABD?nin şu anda Afgan halkının ülkeden kovduğu Sovyet yanlısı eski komünistleri işbaşına getirdiğini belirterek, bunun nedeninin çok basit olduğunu, işgale boyun eğmeyen herkese karşı böyle davranıldığını dile vurguladı.
Amerikan işgali bölge ülkeleri arasında ayrılık tohumları soktu
ABD?nin bölge ülkelerini Afganistan?da ve Irak?ta kendi saflarında çarpışmaya zorlamasının bölge ülkeleri arasındaki ayrılık tohumlarını derinleştirdiğini belirten Hikmetyar, dünya barışı ve güvenliğini istediğini iddia eden bir ülkenin bu şekilde davranmaması gerektiğine işaret etti. Savaş ateşini yakan ve fitne alevini körüklendirenlerin bu alevin kendilerine de sıçramasından şikâyete hakları olmadığının altını çizdi.
Bu savaş eroin ve para tacirlerine yaradı
Bağdat ve Kabil?deki savaşın Amerikalı generaller ve yerel hırsızlara yaradığını belirten Hikmetyar, Amerikan halkını bu önemli konuyu araştırmaya davet etti. 7 yıldır söylenenlerin büyük bir yalan ve bühtan olduğunu söyleyen Hikmetyar, Irak ve Afganistan?ı imar için toplanan paraların nereye harcandığının iyi araştırılması gerektiğini belirtti. Kabil?de imar adına ne yapıldı? diye soran Hikmetyar, Afganistan tarihinde ilk kez eroin ticaretinin bu kadar büyük bir oranda tavan yaptığını örnek gösterdi.
Çözüm ABD?nin çekilmesinde?
Hikmetyar mektubunu, tek çözümün ABD?nin Afganistan topraklarından çekilmesi olduğunu ve ülkeyi seçimlere götürmekle yükümlü geçici bir hükümet olduğunu ifade ederek bitiriyor. Bunların yapılması durumunda uyuşturucu sorunun çözümleneceğini, Pakistan?da ve Irak?ta varlıklarını sürdürdükleri müddetçe yabancı savaşçılar (el-Kaide) sorununun çok önemli bir husus olmadığını dile getirerek bitiriyor.
