Dolar

34,8885

Euro

36,7597

Altın

3.043,31

Bist

10.058,47

Cem Yılmaz neden siyasi espiri yapmıyor?

Cem Yılmaz, 'siyasi espri yapmıyor' ve 'çok para götürüyor' eleştirileri için bakın neler dedi...

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-13 14:00:00

Cem Yılmaz neden siyasi espiri yapmıyor?
Kürşad Oğuz / Newsweek
 
Ünlü Komedyen Cem Yılmaz, 'Siyasi espiri yapmıyor' ve 'Çok para götürüyor' eleştirilerine sert tepki gösterdi. Eleştiride bulunanlara 'O zaman MGK ile ilgili espiri yapsalardı' diye cevap veren Yılmaz,  Başbakan Erdoğan'la ilgili espiri yapması durumunda yaşanacakları anlattı. Newsweek Dergisi'nden Kürşad Oğuz'a konuşan Yılmaz, 'G.O.R.A'dan daha az seyirci gelirse 'yapamadı' demezler mi?' şeklindeki soruya, 'Yapamamış diyecek bir babayiğit varsa tebrik ederim. Ya kafasından zoru vardır ya da gerçekten hiçbir şey bilmiyordur.' cevabını verdi.

 
- 12 Eylül darbesini hatırlıyor musunuz? 
Evet. Nasıl olup da herkese anarşist denmiş, ona gülüyorum şimdi tabii. Ama gülünecek dönem değildi. İnsanların sokakta kaçıştığını, tabanca sesi duyulduğunda yere yatıldığını hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığımda benim için travması, bu memlekette her an böyle şeyler yaşanabileceğidir. Her zaman bu tip olaylara mesafeli durdum, daha objektif olabilmek için. Solcu olduğu bilinen bir mizah dergisinde çizdim. Ama bir de sağduyu, soğukkanlılık diye bir şey vardı.

- Bir şey söylemeden önce biraz düşünürdünüz yani...
Neyin neye işaret ettiğini ya da büyük resme baktığınızda farkında olmadan bir şeye hizmet edip etmediğinizi bilmiyorsunuz. 'CIA Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan bir çocuğu devşirmiş, Leman dergisine sokmuş, oradan da sahneye çıkarmış, milleti oyalıyormuş' projesine de uyuyorum ben. Bir şey uydurulacaksa, bu da mümkün. Bu kaygan zemine inanmak istemiyorum ama memleketimizde bunun için her türlü done var. Avrupa'daki herhangi bir ülkenin gündeminde bir sene içinde burada bir hafta olanlar olsa, ülke aklını kaybeder. Çok defa yıkılıp yıkılıp tekrar yapılıyor her şey bizim memlekette. Bu bir mistisizm kültürü yaratıyor. Ateist bile hayırdır inşallah, kısmet diyebiliyor. Ben de bazı mekânlara girdiğim zaman selamünaleyküm derim bazısında merhaba.
 
MİZAHIN BİR KESİME AİT OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ

- Taraf olamadınız mı hiç?
Mizahın bir kesime ait olması düşünülemez. İnsanlar böyle olmasını temenni ediyor. Diyor ki şaka yap ama şununla ilgili, benimle ilgili yapma. Ben böyle yetişmedim. Varsa façan, kusurun söylerim. Bunu eleştirirken öbür tarafla çok ilgilisin zannediliyor. Hâlbuki öbür tarafla da ilgili değilim. Aşikârla ilgili şaka yapmaktan kaçındığım için belki de espri yapmıyor sınıfına giriyorum. Aptal bir espri yerine hiç yapmamayı tercih ettim ben. Zamanın politik figürleriyle ilgili şaka yaptığını söyleyen insanlar aslında yanılıyorlar. Onlar yalnızca ortadaki liderlerle ilgili yaptılar. Perdenin arkasındakilerle ilgili hiç şaka yapabildiler mi? Televizyona çıkan komedyenlerden bahsediyorum. Bana bir tane televizyona çıkan komedyen söyleyin Kenan Evren'le ilgili şaka yapmış olsun. Özal'ın sempatik tombulluğuyla, yürüyüşüyle ilgili profesyonel komiğin şaka yapması bana yetmezdi ki. Milli Güvenlik Kurulu'yla, Tahsin Şahinkaya'yla ilgili şaka yapan bir komedyen söyleyin bana. Bunları ben çocukken de biliyordum. Yapamazlar. Diyorlar ki niye yapmıyor. Komedyenliğin bazı şeyleri evcil hale getirdiği ve sevimli gösterdiğine inanan biriyim ben.

- Mizah sorunları doğallaştırıyor yani.
150 sene öncesinin dergilerine baktığın zaman da yapılmıştır, ama ya kontrollü yapılıyorsa? Ayrıca yapılmadığını söylemek mizah dergilerine ayıp olur. Onlar yapıyor bunu. Kahvede şaka yapmıyorlar, ellerinde yazılı bir belge oluyor. Çok popüler olmamı politik mizah yapmıyor olmamla ilişkilendirmek de yeteneğime hakaret. Yani ben hiçbir şey anlatmıyorum, onun için bu boş millet bana geliyor.
 
KOMUTANLARIN VARKEN ESPİRİ YAPTIM

- Askerlikle ilgili bir sürü espri yaptınız.
Hatta bunu karşımda komutanlar varken yaptım. Eleştiri demek onların duymayacağı bir yerde kendi kendini eğlemek değildir. Onunla bir araya geldiğin zaman, hatta o seni izlerken bir şey söyleyebiliyor musun? Böyle birçok vakam vardır ve yapmışımdır şakamı. Örtülü ya da değil. Zaten incelik örtülü yapmaktır. Mesela Ankara'da sahneye çıkıyorsunuz ve diyorsunuz ki, 'Oh en azından kadın erkek bir arada oturuyoruz.' Bu bir şaka mı? Şaka. Bir şeyden bahsediyor mu? Ediyor ama benim bunu kaç sefer söylemem lazım? İnsanlar hâlâ birilerinin bayrak alıp yürümesini bekliyor. O devirler geçti.

- Kahraman arıyorlar belki.
Ona bakarsan ben 15 senedir 'Aptal olmayın, klişelerle aranızdaki mesafeyi ayarlayın' diye sahneden bağırıyorum. Yıllarca, özellikle bu işle uğraşan insanlardan neden eleştiri aldığımı düşündüm. Bu başka sahalarda da böyle. En demokrat olmasını beklediğin adam bir noktada 'demokratız ama biz bizeyken lütfen, rica edicem' diyebilir. Bu da onun gibi. Komedyen adam hayatında hiç kendiyle alay etmemiş. Bir tanecik özeleştirisi yok. Böyle insanlara şüpheyle bakarım. 'Tayyip Erdoğan'ın niye taklidi yapılmıyor?' Yalnızca taklidi yapılarak mı ona alternatif olabileceğini söyleyebilirsin? Halbuki bir sürü enstrüman var. Böyle bir sivil toplum örgütü düşünemiyorum, ?hadi topluca o liderin taklidini yapalım?, diyen. Bir komedyen şöyle bir şey dese, benim için beş bin lider taklidinden daha etkilidir: Politikayla uğraşan bir adamın bir akrabasını işe alması ve ona iş yaptırması kanunen yasaktır. Diyor ki uzayla ilgileneceğine bunlarla ilgilensin. İşte Kaptan Kirk yeğenini işe alıyor. Şimdi bu Kaptan Kirk'ü Kaptan Kirk zannedersen anlamazsın. O adam sensin işte.

- Başbakan Erdoğan'la ilgili espri yapsanız sizce ne olur?
Diyelim ki yaptım ve çok başarılı oldu. Bunun geleceği yer şudur: 'Aferin, tebrik ederim, çok güzel olmuş.' Erdoğan beni evine davet eder, beraber mantı yeriz ve fotoğraf çektiririz. Bu mu yani? Ya da 'Benim taklidimi çok güzel yapmışsın, sana 750 milyarlık dava açıyorum.' Sonra komedyenler el ele yürüyeceğiz falan. Bütün bunlar olmadan biz o liderin, kendimizin kim olduğunu bilsek yetmez mi?

- Yetmiyor demek ki.
Çok kitap okumazdım gençliğimde, bunun sebebi de bazı kitap okumuş insanlar olurdu hep. Diyelim ki 12 yaşındayım ve 15 yaşında 'şunu da okudum, bunu da okudum' diyen bir çocuk var. İçimden 'Allah'ım bu kitapları okumuş ama okuduğu kitaptan bize hiçbir şey geçmiyor, ne acı' derdim. 'Politik görüşün yok, tavrını belli et, savaşa karşı mısın söyle' diyorlar ya da. Bu bünyeyi mağarada bırak 20 sene, çıktığında savaşa karşıyım der. 'Burama vururlar, acır buram' der. Bu entelektüel bir tavır değil ki. Hep gülmenin ucuz zannedilmesiyle ilgili bu. Aşırı entelektüel kesimde de bu var. Kimse bilmez gülmecenin nasıl yaratıldığını. Bana akıl veren öyle soğuk adamlar tanırım ki, gülmeceyle ilgisi yok. Bir kişiyi güldürdün mü hayatında? En acısı, alay ettikleri popülerliği lehlerine kullanmak isteyen çok garip insanlarla karşılaşıyorum. Bu popülerliği ben kullanmıyorum, sana neden kullandırtayım? Öyle olsa benzin istasyonum olurdu. Var mı benim pidecim? Benim internette aktif bir sayfam bile yok. Emekle yaptığım işin dışında bir para kazanma merakım yok. 
 
'SEN BENİM GÖTÜRMEDİĞİM MİKTARI BİLİYOR MUSUN?'

- Bir söyleşinizde 'Meşhur oldum hemen dizilerde oynayayım, yarışmalar sunayım, pop starım olsun değil; reklam filmi yaparken bile senaryoyu kendim yazmak istedim' diyorsunuz.
İnsanlar paranın birine sebepsiz ödenebileceğine inanıyorlar çünkü var böyleleri. Hiç kimse demez bunu hak etmiyorum diye. Oysa milyonlarca ihtimal var reddettiğim. İnsan reddettiği şeylerle ayakta durabiliyor böyle bir durumda olduğu zaman. O diyor ki 'Götürdü yine parayı.' Sen benim götürmediğim miktarı biliyor musun? Şurada zaten ayrılıyoruz; ben kişisel fikrimi hep kendime saklamak istedim. İşime yansıyacağı kadarını yansıtıp daha derinini bir söyleşi olmadığı müddetçe kendime sakladım. Çünkü konuşunca kendinizi gereğinden fazla önemli hissetmek vardır işin içinde.

- Bunun sizi bozacağını mı düşünüyorsunuz?
Zaten seven sevmeyen sana bir önem atfediyor. Böyle olunca bir şeyler söylemeye mecbur kalıyorsun. Tevazu ile mesleğin ve pozisyonun pek örtüşmüyor. Sahneye çıkıyorsun bir kere. Zaten o kendi başına bir çelişkiler yumağı. Şu röportajda 'aramızda kalsın' demek gibi bir şey. Ama hep naif kalmayı istedim. Uğraştığım, ortaya çıkardığım şeyin bireysel olduğunu düşündüm. Bir şey üretenler içinde 'ben sizlerden biriyim' diyen bir tayfa var, bir de 'ben sizlerden biri olsaydım bu film olmazdı' diyenler. Bunu kabul edecek insanlarla birlikte olmak isterim. Sizlerden biri olsam beraber bilet alıp sinemaya giderdik ama değilim, perdedeyim. Bunu kabul edecek olgunlukta seyirci peşinde oldum hep. Bunun şakasını yaptığım zaman kabul eden bir sürü seyirci topluluğu da gördüm. Bazısı bunu şımarıklık olarak algılıyor. Seyirciye sonsuz saygılıyım, evinden kalkıp beni izlemeye geliyor, bilet alıyor. Ama seyirci kendisine başka bir şey söyleyen bir adamı izler. Sonra, ikinci evrede, sen ne kadar sizden biri değilim desen de 'hayır ben aynı kafadayım' der ve daha çok kenetlenirsiniz.

- Sufi misiniz? Mazhar Alanson elinizden tutup sizi sufi yapmış.
Emin ol böyle derinlemesine ya da yüzeysel hiçbir merâkım yok. İstanbul'da herhangi bir Mevlevi dergâhına gitmedim. Cerrahi dergâhına gittim, dua ettim. İstanbul'da bu merakların giderileceği çok ortam var ama. Dindar biri değilim. Ona alternatif marjinal başka bir inanışım da yok ama etrafımda böyle bir şayia var. Gitti, hatta biat etti, ritüele katıldı. Bu tabii, benim kimseye söylemediğim halde dillenmiş olan 'Umre'ye gitti' lafıyla da birleşti. Ama o anlamda kendime güvenim tam. Böyle bir dünyam olsa neden bundan bahsetmeyim? Evet, Hacı Bektaş-ı Veli'ye de gittim. Ama yazdıkları gibi içerde hüngür hüngür ağlamadım. Bana bunların bir dönüşü olsun istemiyorum.
 
FİLMİ YAPAMAMIŞ DİYENİN KAFASINDAN ZORU VARDIR

- A.R.O.G'dan beklentiniz ne?
Seyirci açısından bir sürpriz yapabilir. Ama diyelim ki yapmadı, zerre kılım kıpırdamaz. Bunu sadece seyircinin zevksizliğine bağlarım, bunu gönül rahatlığıyla söylüyorum.

- G.O.R.A'dan daha az seyirci gelirse 'yapamadı' demezler mi?
Filmi izleyip 'yapamamış' diyecek bir babayiğit varsa tebrik ederim. Ya kafasından zoru vardır ya da gerçekten hiçbir şey bilmiyordur. Tebessümle karşılarım. Benim iki bin kere izlediğim filmi iki kere izleyerek bir kanıya da varıyorsa zevkinden şüphe ederim. A.R.O.G benim planladığımla yüzde yüz çakışıyor. Hiçbir yabancı tanımıyorum ki bizim filmin herhangi bir karesini gördüğü anda bu ne kadar güzel bir film demesin. Bu rastlantı olamaz.

- Yurtdışında başarı hedefi var mı?
Var ama yurtdışında başarı kimsenin umurunda değil. Brüksel'de bağımsız filmler festivalinde en iyi aktör ödülü aldım Hokkabaz'la, kimin haberi var? Hâlâ bu oyuncu mu diye tartışıyorlar. Bu filmden sonra birileri komedi yaparken iki kere düşünecek. Bu iyi bir şey. Öyle her eline kamera alan bir şeyler çekmesin. Bu işin de ahlâkı var.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara