Sivri diliyle sık sık eleştirilen Radikal gazetesi yazarı Perihan Mağden, yine çok tartışılacak açıklamalar yaptı. 'Gerizekalı çocuklarla okumaktan bıktım artık demokrasi sınıfında' diyen Mağden, 'Mezun olmamıza engel olan müdür, hademe, kıçını başını gösteren hoca, hepsinden nefret ediyorum' diye konuştu. İşte Mağden'in Taraf gazetesinde yayınlanan röportajı...
Takipçisi olduğunuz konuların akibetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sıfıra sıfır elde var sıfır. AKP ilk iki üç yılında çok daha faaldi. Ama o zaman mesela Ertuğrul Özkök gibi unsurlar da bu kadar azıp kudurmamışlardı. Yaptıkları her adım aşırı derecede gözetlendi ve son derece çirkin yorumlara maruz bırakıldı. Laikçilik kisvesi altında. Son sıralarda Hürriyet okumamaya başladım. Artık bu kadarı da olmaz oldum Hürriyet okurken. Bıktım onlardan. AKP ilk başta bir takım şeyleri olumlu yaptı ama sonra asıl mücadelenin başladığı yerde ne kadar pasif ne kadar itaatkar ve hakikaten ne kadar dertlerinin demokrasi olmadığını bize kanıtladılar. Aktütün meselesinden sonra, gittiler o karargahları ziyaret ettiler. 'Askerin ne kadar arkasındayız' mesajını bangır bangır verdiler. Ben bu ülkede en büyük tıkacın askeriyenin kadiri mutlak konumu olduğu konusundayım. Bunu normalize etmek için hiç bir şey yapmadılar, ihale konusunda gösterdikleri konsantrasyonun üçte birini 301 için gösteremediler.
Ordu karşıtı yazılarınız yüzünden okurlardan ya da milliyetçi kesimden tepki almadınız mı?
Ben okurdan tepki almadan yaşıyorum. Köşe yazılarımı sürdürmemin sırrı orada gizli. Bir kere mail adresim yok, gazetede benim yazılarımla ilgili yorum yapılmasını istemiyorum. Başka yazarlara yapılan yorumları görüyorum bazen, 'Aldım verdim ben seni yendim'. Bir mastürbasyon meselesi. Ben de senin gibi yazarım, ben de senin gibi şirinim, ben de senin gibi atiğim. Böyle yorum da istemiyorum. Taraftar yorumu da beni köşeden soğutuyor. Düşmanımın hakaretleri de. Hepsine kapalı yaşıyorum açıkçası. Ben Radikal'den ayrılmadan önce vardı yorum köşesi ama neredeyse ayrılma nedenlerimden bir tanesiydi. Sonra İsmet Berkan'a telefon açıp 'İstemiyorum' dedim. İstemiyorum okur yorumu görmek. Çok katıldığını zanneden insanlar da taş taş üstüne koymuyorlar. Ekşi Sözlük'te bana hakaret eden zibidi yumurcaklar benim dilimle yazmaya çalışıyor. Bana hakaret edip ve benim imlada yaptığım şeylerin çok beşinci sınıf bir kopyasıyla yumurcak haliyle bir de laf yetiştirmeye çalışıyor. Zaten insanın söyleyecek bir yorumu varsa oturur üç satır beş satır değil, bir yazı yazarsın. Aslanlar gibi koyarsın. Benim yaptığım işi benim yaptığım gibi yapabilmek için koruma yöntemleri geliştirmek zorundasın. Hayata ilişkin algılarım açık, benim yazıma yazacakları ipindirik yorumlara ihtiyacım yok ama.
Yazılarınızda kullandığınız imla da çok eleştiriliyor?
Benim nasıl algılayarak kullandığım daha önemli diye düşünüyorum. O kadar dille ilişkim var ve o kadar belagat sanatına hakimim. O yüzden dille ilişkili şeylerin beni kısıtlamasına izin vermiyorum. 'Türkçenin inci çocukları'. bir sürü gerizekalı üniversite öğrencisi olacak insan 'de ve da'yı' ayrı yazmayı bilmeden 'Türkçeyi bozuyor' diyorlar. Senden daha iyi Türkçeyi bozacak insan var mı? Daha Çocuk Kalbi'ni anlamamışsın yani. Aslında bence onlar o kadar Türkçelerinin peşinde değiller. Ben yazdığım konularla morallerini bozuyorum. Laikçiler, Kemalistler. Benim sayıyla 1 yazmama tahammül edemeyen benim siyasi görüşüme hiç tahammül edemez. Gelme abi benim yazımın alanına.
Anne-kız ilişkileri, kadınlık halleri üzerine de yazılar yazıyorsunuz...
Bende 'Ah kadınım hemcinslerime sahip çıkayım' diye bir bilinç yok. Kadınlarla ezilen oldukları için ilgileniyorum. İşçi sınıfından bir erkekle işçi sınıfından bir kadın varsa, kadın daha çok eziliyor. Bir de kadınları daha ilgi çekici daha renkli buluyorum. Psikolojik yazılarım bazen kadın düşmanı bir tonda çıkıyor. Sonra, mesela Nevval Sevindi çıkıp, 'Perihan Mağden bana öyle yazılar yazdı ki, bir kadın düşmanı' gibi şeyler söylüyor. Nevval Sevindi'nin düşmanı olabilirim ben, ama kadın düşmanı olmadığıma o kadar eminim ki. Tansu Çiller'in, Nevval Sevindi'nin, Suna Vıdıvıdı'nın, -Suna Vidinli'ye Suna Vıdıvıdı diyorum-, kadın meselesine zarar veren Müjde Ar kafalı kadınların düşmanı olabilirim.
'Müjde Ar kafası'ndan kastınız nedir?
Müjde Ar'ın çok zarar ziyan bir şeye neden olduğunu düşünüyorum. Sadece belden aşağı, 'Mevlam kayıra saldım çayıra usulüyle' konuşan kadın. Kadın bakışıyla düşünülen bir programı formatını mahvetmeye muvaffak oldu. 'Yırtmış kadın eşittir belden aşağı konsantre kadın'. Bütün muhalifliği belden aşağı olan bir kadın. Arada bir 'Kürt meselesinde çok ileri şeyleri söylerim ama şimdi söyleyemem ayol' deyip, belden aşağıya gelince aşırı kaygısız oluyor, annesinden gelen güçle herhalde. Belden aşağı laflarıyla o haftanın gündemini pisletiyor. Aysun Kayacı da onun gerzek sarışın versiyonu.
'Hürriyet okumuyorum' dediniz ya, ne okuyorsunuz?
Çok az sayıda gazete okuyorum. Köşe yazarlarını berbat buluyorum. Okursam hakaret yazma ihtiyacı hissediyorum. İçim o kadar kin ve hınçla dolu ki. O kadar düzeylerini düşük buluyorum, o kadar faşizan şeyler yazdıklarını düşünüyorum ki. Kendi gazetemle de bu yüzden başım belada. Kendi gazetemdeki köşe yazarlarını okumamaya da dikkat ediyorum. Okuduğum zaman çok çok sinirleniyorum. Bu kadar faşizan olduğunun farkında olmaması, kendini sosyal demokrat, artık bıktım tiksindim o kokoz kelimeden de, kendini solcu zannetmesi, anti emperyalist zannetmesinden. Kendileri o kadar orducu ki. Ordunun bütün teknik donanımı ABD'den. Anti emperyalizme bu kadar düşkün insanların orduya bu kadar meftun olması başlı başına bir karikatür. Namık Kemal Zeybek'i, Hasan Celal'i tercih ederim. Onların ne olduğu en azından belli. Bir de havalar bin beş yüz. Kendilerini bir halt zannediyorlar. Namık Kemal Zeybek'le Hasan Celal Güzel'in kendi çevrelerinde bir saygınlığı vardır. Öbürlerine ne demeli?
'Söyledikleriniz sizi sürekli polemiğe çekiyor. Mesela Ayşe Arman, Ertuğrul Özkök...
Ertuğrul Özkök'e yazdığım bir cevapta var, o kadar büyük bir tiksinti duyuyorum ki. Ve hakiki bir tiksinti. Onlar bana vazife icabı da cevap veriyor olabilirler, benim siyasi bir duruşum var. O doğrultuda yaşıyorum. Onlar benim siyasi duruşuma bizatihi varlıklarıyla, duruşlarıyla yazdıklarıyla hakaret etmiş oldukları için, o kadar bir hınç duyuyorum ki. Bir kere zeki de değiller, kültürlü de değiller, entelektüel de değiller, yazı yetenekleri de yok, tesadüfen doğru yerlere konuşlanmış kımıl zararlıları.
Hiç karşılaşmıyor musunuz bu isimlerle?
Ben medya alemine ilk girdiğimde bu kadar uzlaşmaz, bu kadar tiksinti duyan bir insan değildim. Sonuç olarak ben de normal bir insanım, neden sonuç ilişkisiyle insanlardan soğudum. Mesela Ayşe Arman'a çok yıllar önce Radikal'de ilk köşemi yazmaya başladığım zaman röportaj vermiştim. Sonra yaptıkları işlerle kotamı taşırdılar. Türkiye'deki bizim hakiki demokrasiye öldür Allah geçmememizin müsebbibi olarak gördüğüm unsurlara kinim arttı. Sınıf atlayalım istiyorum, demokrasi sınıfında ilkokul üçteki gerizekalı çocuklarla okumaktan bıktım artık. İlkokuldan mezun olalım istiyorum. Buna engel olan müdür mü hademe mi, kıçını başını gösteren hoca mı, hepsinden nefret etmeye başladım. Eskiden daha sivilize bir ilişkim vardı, gördüğümde selamlaşabilen bir insanken giderek Türkiye kutuplaştıkça selam vermemeye başladım. Türkiye kutuplaştıkça ben de kutuplaştım.
Mağden, açtı ağzını yumdu gözünü
'Ertuğrul Özkök'ten büyük tiksinti duyuyorum. Aysun Kayacı, Müjde Ar'ın gerzek sarışın versiyonu'
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-12-07 21:12:00
Haber Ara