Yogayla ilgili tartışmalara getirdiği ?açılım?la dikkat çeken Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi?nden Prof. Dr. Salih Akdemir?le yoga-İslam ilişkisini, referans gösterdiği Kıraç şarkısını, hatta ?Pretty Woman? filmini konuştuk
Malezya Fetva Konseyi Başkanı Abdülşükür Hüseyin, yoganın sadece fiziksel bir egzersiz olmadığını, Hinduizme ait tinsel öğeler taşıdığını söyleyip Müslümanların yoga yapmamalarını isteyince tartışma da başladı. Malezya Başbakanı Abdullah Ahmed Bedevi, Hindu ilahileri söylenmeden yapılan yoganın zararsız olduğunu söylediyse de ertesi gün Endonezya Ulema Konseyi girdi topa. Tartışma bize de uğradı, Diyanet İşleri Başkanlığı önce yoganın İslam?la örtüşmediğini açıkladı. Bu sırada başka şeyler söyleyen, kulak vereni umutlandıran biri belirdi; Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Salih Akdemir. Beş yıldır yoga yaptığını, yoganın İslam öğretileriyle çok noktada örtüştüğünü söyleyen Akdemir anlatıyor...
?Yoga İslamla örtüşür mü? tartışması bizde de gündeme geldi. Siz beş yıldır yoga yaptığını açıklayan bir ilahiyat profesörüsünüz. Yogayla tanışmanız nasıl oldu?
Gurum, tıp doktoru Muammer Karakaş?tır. Yogayı koruyucu hekimlik olarak da uyguluyor. MS, kanser gibi hastalıklarda önemli sonuçlar alıyor. Bir öğrencim kendisinden ders alıyordu, onun vasıtasıyla tanıştım. Önce karşıydım. Sistemi bilmiyordum. Yoga adı altında sahtekârlık yapan bir sürü insan var.
Fikriniz nasıl değişti?
Sistemi inceledim. Yoga ayrı bir felsefi bir sistem. Sekiz bölümden oluşuyor. Yoga, meditasyon dediğimiz bu bölümün yedinci aşaması. Yediye kadar olumsuz düşüncelerden arınma vardır. En son meditasyon, yoga dediğimiz, kişinin tek başına varlıkla bağlantı kurduğu aşama gelir. Yoga yedi bilinç düzeyidir. Birincisi uyanıklık, şimdiki halimiz, uyku ve rüya. Dördüncü aşama sakin farkındalık olarak gündeme getirdiğimiz aşama. Meditasyon buradan itibaren başlar. Bu, Yunus?un ?Bir ben vardır bende, benden içeru? dediği aşama. İlk üç boyutta kişi yaşamı bir zevk, doyum olarak algılıyor. Dördüncüden itibaren kişi Allah?la bağlantısını kuruyor. Kur?an?ın dediği zaten bu. Peygamberimiz bir hadiste diyor ki; ?Kendini tanıyan, Rabbini tanır.? Dördüncü aşamadan sonra kozmik bilinç aşaması gelir; Yunus?un ?Ne yokluğa yerinirim, ne varlığa sevinirim. Bana seni gerek seni? dediği aşama... Kur?an-ı Kerim?de de aynı gerçekler, Hadis suresinin 22.-23. ayetlerinde vurgulanıyor. Altıncı aşamada Tanrı?yla insan arasındaki mesafe daralıyor. Ve diyor ki Allah, ?Öyle bir an gelir ki, ben kulumun gören gözü, işiten kulağı, eden eli olurum.? Son aşama birlik bilinci. Küçük ?ben?in, gerçek ?ben?de eridiği, sonsuz mutluluğun gerçekleştiği an. Tamamen Kur?an öğretisi. Bu, Hint?ten de gelebilir, eski bir vahyin ürünü de olabilir. Bunlar bilgeliktir. Peygamberimiz, ?Bilgelik müminin, inananın yitik malıdır. Nerede bulursa bulsun, o, ona herkesten daha layıktır? diyor. Asıl, bir Çinli, Hintli söyledi diye, bunlara bigâne kalmamız dinen yasaktır. Zaten Malezya da vazgeçti, Diyanet de.
Diyanet İşleri Başkanlığı, ?İslam?da yogaya yer yok? demişti.
Hayır. Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal öğrencim, çok değerli hocam Prof. Dr. Süleyman Ateş, NTV canlı yayında ?Yasak değil? dediler. O sözlerin içinde, çoktanrıcılığı önerirsen, dinimiz için bu uygun olmaz. Kişi çoktanrıcılığı esas alıyorsa, buna da saygı duymak gerekir. Yasak denmesinin nedeni şu olabilir. Ataerkil yapıdan geliyoruz. Görüntülerde kadın-erkek karışık, bayanlar biraz açık gibi. Bunu erkek yapsa ses çıkarmazlar. Bu toplumun kadınlar konusunda zaafları olduğu için... Budist, Hıristiyan, Yahudi, hepimiz aynı Tanrı?nın çocuklarıyız. Ama ataerkil yapının değişmesi lazım. Malezya için tehlike Budizm mi, bugünkü acıları yaşadığımız, krizin müsebbibi Amerikan kapitalizmi mi?
Diyanet İşleri?nde yogayla ilgili bu bilinç var mı?
Bir konu gündeme geliyor, bilim adamlarına değil Alo Fetva Hattı?na soruluyor. Orada klasik görüşler var, Ortaçağ anlayışı. Bu soruları Din İşleri Yüksek Kurulu?na sormak gerekir.
Sizin gibi ilahiyatçı var mı?
Herkes böyle düşünüyor. Diyanet İşleri Başkanı da, Din İşleri Kurul üyeleri de. Kur?an birliği, Allah?a yakınlaşmayı öneriyor. Hangi Diyanet İşleri üyesi, Allah?a yaklaşmak için özel çabayı engelleyebilir?
?Yoga, Hinduizm ve Budizm kaynaklı olduğu için bize uymaz? gibi bir görüş var mı?
Kur?an-ı Kerim de bilgelikten söz eder, bu ortak değerdir. Kur?an?a göre gerçek din, insan doğası, dış dünyadaki kurumsallaşmış din değil. Fetvayı Diyanet?ten değil, bilenden alacaksınız. Diyanet İşleri devlete bağlı. Böyle saçma şey olur mu, laik ülkeyiz, kaldırılması gerektiğini yazdım. Alevi kardeşlerimiz temsil edilmiyor. Ama şu anki başkan çok değerli, Diyanet çok sağlıklı bir politika izliyor.
Ne sıklıkta yoga yapıyorsunuz?
Günde iki kere yapmaya çalışıyorum. Yunus Emre, Mevlana, İbn-i Arabi; tasavvufu incelediğinizde öğretilerin Veda?lardan alındığını, bilen biri olarak, rahatlıkla söyleyebilirim.
Çevrenizde ilahiyatla uğraşanlar arasında yoga yapan başka tanıdıklarınız da var mı? Tabii var. Van?da İlahiyat Fakültesi?nde yoga anlattım, meditasyon yaptık. Burada öğrencilerimle yaptım.
Bir Kıraç şarkısını da bu felsefeye yakın buluyorsunuz.
Mutlaka dinleyin, ?Bir Tanrım var, bir gitarım? diyor. ?Pretty Woman? filmi vardır bir de. Kapitalist bir adam, değerleri ve sevgiyi bir fahişeden öğreniyor. Ahlakı öğreneceğiniz kişiler, üst makamda olmayan kişiler olabilir. Kıraç?ın o şarkısına hayran kaldım. ?Bir Tanrım, bir de gitarım, istersen gel? diyor. Asıl dindar o. Kıraç?ın şova ihtiyacı var mı? Ama ne güzel, aşkla Tanrı arasında bağ kuruyor.
Kıraç: Çok güzel bir ülke burası!
Prof. Salih Akdemir?in referans gösterdiği ?Bir Tanrım var, bir gitarım? sözlerini haiz ?Razıysan Gel Benimle? adlı şarkıyı seslendiren Kıraç, yoga değil ama bir dönem transandantal meditasyon yapmış: ?2000?de ilgilendim, çok bırakmış sayılmam ama bunlar düzenli olması gereken şeyler, ilaç gibi, günde iki defa. Şarkı benim değil, Selahattin Sarıkaya?nın çok eskilerden alaturka, arabesk gibi bir şarkısı ama benimle tanındı. Ruh halime çok uyuyor, o ayrı. Bana çok büyük samimiyet hissettiriyor. İnsanlar kendilerine bile samimi değil ya, öyle olunca yerini buluyor sözler. Profesörün dinlemesinden gurur duydum. Tefsirci olduğunu öğrenince iki kez sevindim. Çünkü Türkçe konusunda çok hassasım ve dinle ilgili tefsirin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bilimi de, dini de kendi dilimize tefsir edemediğimiz için bu alanı çok ciddiye alırım. Sonuçta Tanrı düşünüldüğünde hiçbir şeyin sakıncası olamaz, yeter ki Tanrı?yı analım. Ama çok güzel bir ülke burası!?
Altınmeşe:Bizimki yoga değil ?Yo-Ka?
Uzun yıllardır yoga yapan türkücü İzzet Altınmeşe de yogayla ilgili tartışmaları anlamsız bulanlardan: ?Tamam, özünde Hint felsefesi var ama yoganın da çok türü var. Mesela bizim yaptığımız da yoga değil, ?Yo-Ka? çünkü hocamız Yogi Kazım?la çalışıyoruz. Hocamızın kendi metodu var ama Müslüman?dır, Türk?tür kendisi. O hareketleri yaparken sen gene Allah?ını düşün istersen, ne zarar gelir! Bizimki tamamen bedensel, spor gibi. Siyatik, kireçlenme için doktora gitmiyoruz da hocamızın metotlarını uyguluyoruz. Bizde meditasyon yok. Müslüman camide, Hıristiyan kilisede, Budist de kendi tapınağında inanır. Özü yaradana tapmak değil mi? O adamın da kendi ibadeti olsa ne olur yani??
Radikal