Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yetim bir Kur'an dahisi dünyadaki yerini arıyor

Kur'an'ın neredeyse tümünü ezberleyen Pakistanlı öksüz Ömer Hattab tekrar ülkesine gönderilmeye çalışılırken, bir Hong Kong camii cemaati Ömer için seferber oldu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-11-19 11:10:00

Yetim bir Kur'an dahisi dünyadaki yerini arıyor

Mustafa Burak Sezer ? Pakistan / TIMETURK

Ömer Hattab, Kur'an'ı ezberlemek üzere. Bu, Hong Kong'ta mülteci olarak kalma mücadelesi veren Ömer için kurtarıcı bir lütuf olabilir. Kur'an'ı ezberlemek Ömer'i sakinleştiriyor ve ona yardım için toplanan cami cemaati arasında saygı uyandırıyor.

Mescit, rahle başında diz çökmüş onlarca çocuğun ağzından çıkan mübarek ayetlerle dolup taşıyor.  Bir yandan ileri geri sallanıp, ritmik bir ahenk oluşturulurken, kimisi içinden, kimisi coşarak yüksek sesle Kur'an okuyor. Ön saflarda oturan bir çocuk ise diğerlerinden daha çok kutsal kitaba yoğunlaşmış bir şekilde sallanıp, ezber yapmakla meşgul. Onun adı Ömer Hattap...

Ömer Hattab'ın okuduğu yeşil ciltli, sarı sayfalı Kur'an solmuş ve yıpranmış durumda. Güne başlama ve bitiş ödevi olarak 15 ayet kaydedilmiş. Bugün 13 yaşındaki çocuğun ödevi, 25. cüzden bir sayfanın tümünü ezberlemek. Kur'an'ı ezberlemesi için geriye sadece üç cüz kalmış.

Hafız olmak, çok az kimseye nasip olan bir nimet. Ayrıca hafızlık, yeni yetim kalmış mülteci ve hayatını değiştirebilecek bürokratik savaşla yüzleşen Ömer için,  hem manen hem de maddeten kurtarıcı bir lütuf olma özelliğine sahip.

Geçen sene babasını kaybettiğinde, Ömer mülteci statüsünü de yitirdi ve 3 Kasım'da, artık kendisine bakacak hiç bir akrabası kalmayan Pakistan'a geri dönmesi istendi. Ama Kur'an'ı süratle ezberleme kabiliyetiyle bir anda dikkatleri üzerine çeken Ömer'in, camii cemaati arasında popülaritesinin artması aynı zamanda cemaati onu savunmak için harakete geçirdi. Son celsenin yapıldığı 17 Kasım'da, avukatları Ömer'in ülkede kalması için tartışırken aynı zamanda ülkeyi terketme emrini yavaşlatmak için umutlanıyorlar.

Ömer'in dünyadaki yerinin belirsizliği, belki de küresel ekonomi'nin sürekli gidip gelen göçleridir. Daha iyi ve geniş imkanlar arasında büyütmek için ailesinin Hong Kong'a getirdiği Ömer'in en büyük korkusu Pakistan'a dönmek, yani bu imkanlar dünyasının tehdit edilmesi. 

 

Ömer kendi rızasıyla Kur'an'ı ezberliyor

Beyaz mermerle kaplı Kowloon Camisi ve İslam Merkezi'nde, Ömer, hocası Hafız Muhammed Zafer ile her akşam en az bir saat, hafta sonları ise daha fazla zaman geçiriyor.  Hafız, Arapça'da koruyan, özellikle Kur'an'ı muhafaza eden anlamına geliyor.

Ömer'e yardım etmesi için bir göçmenlik danışmanı araştıran hocası Muhammed Zafer, 'Ömer'in, Kur'an'ı çok hızlı bir şekilde ezberlediğini görünce, olağanüstü birisi olduğunu anlamıştım. Bütün talebelerden daha hızlıydı. Ama hızdan ötesi, Ömer kendi rızasıyla ve saadetiyle Kur'an'ı okuyordu' diyor.

Gerçi bu saadet Hong Kong Göçmen Bürosu'nun ellerinde görünüyor. Oyuncakları, güzel yemekleri veya yeni spor ayakkabıları unutun, 13 yaşındaki bu çocuğun tek arzusu, pasaportuna yapıştırılacak, uzatılmış bir vize pulu.

Pilot olmak istiyor

Ömer ve bu pulun arasında kalan tek şey ise Göçmen Bürosu'nun bir hamiyi kabul etmesi. Babası Ömer'in gerçek hamisiyken, geçen sene hayatını kaybetti. Annesi ise geçen ay Pakistan'da öldü. Pakistan'da kalan büyük abisi Muhammed İdris ve iki ablası ise Ömer Hattab'a bakabilecek durumda değil.

Tüm bunların arasında, aile trajedisinin ve dehasının yoğunluğunu Kur'an'a odaklayan Ömer'in ötesinde, Ömer de diğer tüm çocuklar gibi pilot olmak istiyor.

Burada tek başıma büyüdüm

Ömer, babası ve abisiyle birlikte yeni bir yaşam için 2006'da ilk uçağa bindiğinde, hasta bir anneyi ve İslamabad'a iki saat uzaklıkta bulunan Attock'un tozlu caddelerini geride bırakmıştı. Cam kenarında bir koltuğa oturmuş, geçen bulutları seyrederek çocukça gülmüştü.

'Burada tek başıma büyüdüm. Sadece bir veya iki arkadaşım oldu' diyor Ömer. Arkadaşlarının isimlerini hatırlayamıyor ama annesinin zayıflığını ve kırılganlığını, evde kıldığı beş vakit namazları hatırlıyor. Abisi İdris, yalnız ve cılız bir geçmişin bu vizyonuyla yaşayan Ömer'i, haftalarca süren gecelerde, hıçkırıkların tuttuğunu söylüyor.

İdris 1986'dan beri kanuni olarak Hong Kong'ta yaşayıp, karısı ve beş çocuğuna fabrikadan kazandığı cüzi bir maaşla bakmaya çalışıyor. İki odalı küçük bir apartman dairisende yaşıyorlar. Babası ölmeden önce İdrisle birlikte yaşıyordu.

İdris, 'Babam ölmeden önce söz vermiştim, oturup Ömer'in geleceğini konuşmuştuk. Çok endişeliydi. Ömer'e bakmam için ona söz vermemi istiyordu. Ben de söz verdim' diyor.

Ömer ve kardeşi erkeklerin çalıştığı, kadınların ise evde oturduğu, Pakistanlı muhafazakar bir çevreden geliyor. Ömer'in göçmenlik danışmanı Richard Aziz Butt, Ömer'in her iki ablasının da evli olup kocalarının ailelerine bağlı oldukları için, Hong Kong'u terketmesi durumunda, Ömer'e sahiplenme zorunluluğu ya da hakkı bulunmadığını söylüyor.

Babanız öldüğünde mevcut şartlar değişir

20 Ekim'de Göçmen Bürosu'ndan gelen bir mektupta, 'babanız hayatını kaybettiğinde mevcut şartlar değişir... 2007'  yazıyor. Yani Ömer, daha fazla Hong Kong'ta kalmak için gerekli olan bağımlı çocuk şartına sahip değil ve istisna bir onayın garanti altına alınmaması için ehliyetsiz gerekçeler ileriye sürülüyor.

İnsan hakları avukatı olan, Hong Kong'lu Mark Daly, Hong Kong Göçmenlik Bürosu'yla olan sorunun bir kısmının, detayların ve büronun politikalarının hiç birisinin kamuya açık ve ulaşılabilir olmamasından kaynaklandığını belirtiyor. Normal göçmenlik süreci, ailenin tekrar bir araya gelmesi gibi, göçmenliklerde düzen hep böyle süre gidiyor. Göçmenlik için belirlenmiş kurallar ya da yasalar yok ve hiç birisi kamuya açık değil. Böylece Göçmenlik Bürosu çok geniş ihtiyari bir güce sahip olmuş oluyor.

Şimdi kendi çilemle imtihan olmam gerekiyor

Ömer, Kowloon'da Jordon Road İlk Okulu öğrencisi. Okulda matematik, Çince ve İngilizce öğreniyor. Eline kumanda geçme şansı olduğunda, kanalı favori kriket takımı West İndies'in maçlarına zaplıyor.

Bazen kriket oyunu devam ederken, Ömer sessizce, iki yeğeniyle paylaştığı küçük odaya kayıp, raftan sayfaları solmuş ve yıpranmış Kur'an'ını alıp, okumaya başlıyor. Genellikle Kur'an'ın kalbi sayılan Yasin suresiyle başlıyor okumaya.

Ömer, 'Zihnim huzura kavuşuyor. Kur'an'daki hikayelerin doğru olduğuna inanıyorum. Bana doğru yolu gösteriyorlar. Büyüyünce, çile çeken, yardıma muhtaç olan insanlara yardım etmek istiyordum. Ama şimdi kendi çilemle imtihan olmam gerekiyor' diyor.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara