Fotoğrafçı Alberto Diaz Korda, 5 Mart 1960 günü Küba'daki bir toplu cenaze töreninde, tesadüfen çektigi Che fotoğrafının 20 yüzyılın en önemli simgelerinden biri olacağını o günlerde elbette tahmin edemezdi. Onun amacı basitti, eline fırsat geçmişken Che'yi fotoğraflamak istemişti.
Fakat çektiği fotoğraf biraz da Che'nin kişiliyle simgeleşen muhalif ruhun simgesi oldu. Önceleri duvarlarda, afişlerde karşımıza çıkan bu simge zamanla reklam amaçlı da kullanılmaya başlandı.
Bilgi Üniversitesi'nin Santral İstanbul yerleşkesi kimileri için hazin kimileri için de renkli bir sergiye ev sahipliği yapıyor: Bir Portrenin Devrimle Başlayıp İkonla Biten Öyküsü. Küba devriminin en önemli aktörlerinden efsanevi devrimci Ernesto Che Guevara'nın 1960 yılında Alberto Diaz Korda tarafından çekilen fotoğrafının aradan geçen 48 yılda nasıl bir ticari tüketim aracına dönüştürüldüğünü gösteren sergi hazin, çünkü büyük kitleleri peşinden sürükleyen bir sembolün temsil ettiği idealler artık tişörtten kalemliğe, sigara paketinden meşrubat şişesine kadar pek çok ticari ürünün pazarlama ikonu. Renkli çünkü görsel iletişim ve grafik tasarımın ifade gücü, Che'yi akla gelebilecek her objenin üzerine ustalıkla yerleştirmeyi başarmış.
Peki Korda'nın 1960 yılında Küba'daki bir cenaze töreninde çektiği ?Guerrilero Heroico? (Kahraman Gerilla) adlı ünlü fotoğraf, yıllar boyu kapitalizm karşıtı düşünce ve eylemlerin simgesiyken nasıl oldu da kapitalizmin kâr getiren bir tüketim ikonuna dönüştü?
Sergiyi Bilgi Üniversitesi'nin sevilen öğretim görevlilerinden Ferhat Kentel'le birlikte gezdik. Ayrıca serginin özenle hazırlanmış kataloğuna makaleleriyle katkı sunan Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Bölüm Başkanı Bülent Somay'ın görüşlerinden yararlanarak, ?devrimle başlayıp ikonla biten? Che'nin öyküsünü analiz etmeye çalıştık.
SİHİRLİ KELİME YAŞAM TARZI
Ferhat Kentel'e göre, kapitalizmin kendisine karşı silaha sarılan bir devrimciden bile kâr edebilmesinin sırrı, geçmişte kendisini sınıfsal kimlikleriyle tanımlayan işçilerin çok uluslu şirketler çağında artık kültürel kimlikleriyle ifade etmesinde gizli. Kültürel kimliklerin bugünkü biçimi ise yaşam tarzları olarak kendisini gösteriyor. Ferhat Kentel şöyle diyor: ?Çağımızda hem sınıfsalın hem kültürelin iç içe geçtiği aidiyetler oluştu. Burada tat, zevk, beğeni gibi şeyler çok önemli. Kapitalizmin kullandığı araçlardan biri de bu beğeniler ve zevkler. Kendinizi, öğrendiğiniz tatlarla, zevklerle ayrıştırıyorsunuz. Tat hem tüketilen, insanları kategorize eden hem de insanların kendilerini anlattığı bir araç haline geldi. Bu toplumdan memnun değilsem, itirazlarım varsa, her gün yeni kelimeler üretemeyeceğime göre, bu itirazları dillendirmek için elimde varolan bir takım imajlardan faydalanıyorum. Bu Che için de geçerli. Che, hem solun mücadele referansıdır hem de bu kapitalist yapı içinde solcuların görsel beğenilerini de oluşturan bir referanstır. Bazı insanlar kimliğini Che ile tanımlamak istiyor, kapitalizm de onlara bunun sembolünü satıyor.?
Che'nin yaşadığı ve mücadele ettiği dönemde ve ondan önce devrimci mücadelenin sembolü olmuş birçok isim vardı. Ancak Arjantinli doktor-gerilla hepsinin arasından sıyrılarak, arkasında evrensel bir fotoğraf bıraktı. Peki, bunun sebebi neydi? Yakışıklı olması mı? Beyaz olması mı? Kentel'e göre bunun birden fazla sebebi var:
O HEP TEK BAŞINAYDI
?Che aslında bugünkü liberal kapitalist zihniyete çok uygun bir birey. Genel bir devrimin parçası, o devrimin sonunda ortaya çıkmış sosyalist Küba'nın kurucusu ama tek başına bir kahraman. Latin Amerika'da genç bir doktorken cüzzam hastalığıyla tek başına mücadele ediyor. Küba'da dağa çıkıyor. Angola'ya gidiyor. Bolivya dağlarında tek başına çarpışarak ölüyor. Burada bireyin hikâyesi çok önemli. Yeni liberal dünyada birey olma durumu önemli çünkü. Sosyalist ideallere inansın ya da inanmasın bugünün liberal değerlerine bağlı birinin çok rahat beğenebileceği bir insan Che. Kendi özgürlüğüm için kimseye ihtiyacım yok diyen bir dil aslında bu. Che bugünkü toplumun kafasındaki liberal dünyaya denk düşen bir adam. Ayrıca genç yaşta öldü ve yakışıklı öldü.?
KÜBA DA CHE'Yİ PAZARLADI
?Che'nin bıraktığı imajlar silah arkadaşı Castro gibi ihtiyarlamış ve sürekli gevezelik eden bir insanın imajı değil? diyen Ferhat Kentel, geçtiğimiz Haziran ayında gittiği Küba'da yaptığı gözlemleri de aktardı. Küba'nın Che imajından sonuna kadar yararlandığını söyleyen Kentel şöyle diyor: ?İkon haline getirilme sadece kapitalizmin işi değil. Bizzat Küba devriminin de bunda katkısı var. Bugün Küba'ya gittiğiniz zaman Che'nin turizm malzemesi haline geldiğini görürsünüz. Sokaktaki dükkânlar, duvardaki posterler, plaj havluları, afişler, posterler her şey. Küba devrimi Che ile besleniyor.?
Che ve Castro arasındaki fark
Che'nin etnik ve kültürel olarak arada bir yerlerde durduğunu söyleyen Kentel şöyle diyor: ?Che hiç konuşmadı. Belki konuştu bir yerlerde ama biz onu daha çok görüntüsü ve eylemleriyle biliyoruz. Castro dokuz saat konuşuyor, artık dinlerken sıkılıyorsunuz, dünyanın en anlamlı şeyini anlatsa bile sizi esir alan bir adam. Che öyle değil. Fotoğrafıyla bakıyor ve gidiyor, size işaretini bırakıyor. Boş boş bakan bir adam değil, derin bakan, acılı bakan, kararlı bakan bir adam. Bu imaj muhtemelen dünyanın pek çok yerindeki insanlar için başka bir takım hikâyelere tekabül ediyor. Hem esmer hem beyaz olması, çekik gözlü gibi olması, ırk olarak da sadece beyaz bir adam olmaması yani arada bir yerde olması onu her tarafa değen bir ikon haline getiriyor.?
Che bir yersiz-yurtsuzdu
Bülent Somay'a göre Che'nin ikon haline getirilmesinin sebepleri bizzat Che'nin kişiliğinde gizli. ?Che'yi öldürmek için çok daha fazlasına ihtiyaç vardı? diyen Somay, devrimci gerillanın pop-ikon olarak son bulan hikâyesini şöyle anlatıyor: ?Che kendiliğinden bir yersiz yurtsuzdu. Bitmek bilmeyen bir devrim arzusu içindeydi. Onu kusursuz bir pop ikonu adayı yapan buydu. Yani pür arzu oluşu. Onu popüler kültür için yenilir yutulur olmaktan çıkaran da buydu yani pür arzu oluşu. İşte bu yüzden bizler, onu sadece bir ikon olarak değil tüm yaptıkları ve temsil ettiklerinden dolayı seven bizler şaşkınız ve onun bir popüler imge halinde suiistimal edilip objelere, küçük fetişlere dönüşmesiyle ilgili çelişkili düşüncelere sahibiz. Eşsiz Korda onu insanların arasından yakalamıştı bu fotoğrafta. Halka hitap ederken değil ya da kendisini göstermeye çalışırken değil. Yalnızca sanatçının keskin bakışıyla görüldüğü haliyle?. Onu bu pozda yakalamanız gerekmiyor, zira o ebedi. Ve bizim Che'miz öyle kalmalı.?
İngiltere, ABD, İtalya, İspanya, Hollanda ve Portekiz'in önde gelen müzelerinde ziyaretçilerle buluşan Korda'nın Objektifinden Che sergisi, 04 Ocak'a kadar santralistanbul Ana Galeri'de görülebilir.
Bilgi için, Tel: (0212) 311 78 09
(Yeni Şafak)