?GENELKURMAY OYUNA GELDİ?
Mynet'ten Emin Pazarcı'ya konuşan TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu, Apo?nun Türkiye?ye teslimi ve PKK?nın Suriye?den çıkarılması sırasında Genelkurmay?ın oyuna geldiğini söyledi.
Avundukluoğlu, terör konusunda devletin önce kendi içini temizlemesi gerektiğini belirterek, ?Devletin içinde çok ciddi sızmalar olduğunu? iddia etti. PKK?nın gücünün kendisinden değil, Türkiye?deki hukuki yapıdan kaynaklandığı yorumunu yapan Avundukluoğlu, ?Türkiye?de terör örgütlerini yönlendiren bir güç var. O merkez, Türkiye?nin 24 saatini programlıyor? dedi.
Avundukluoğlu?na göre, bölücülüğü Türkiye?de yerleştirmek isteyenler, Turgut Özal?ı Başbakan yaptılar.
TBMM?nin eski Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu, Türkiye?de terör örgütlerini yönlendiren büyük bir güç olduğunu ve o gücün ülkenin 24 saatini programladığını söyledi. Terörle mücadele edilirken, devletin önce kendi içini temizlemesi gereğine işaret eden Avundukluoğlu, ?Devletin içinde Dışişlerinde, İçişlerinde, Adalet Bakanlığı, MİT ve yargıda çok ciddi sızmalar var? dedi.
Terör örgütü lideri Apo?nun Türkiye?ye teslimi ve PKK?nın Suriye?den çıkarılması sürecinde ?Genelkurmay?ın oyuna geldiğini? de iddia eden Avundukluoğlu, ?Bölücülüğü Türkiye?de yerleştirmek isteyen güçler, Turgut Özal?ı Başbakan yaptı? diye konuştu.
Sadık Avundukluoğlu, Emin Pazarcı?nın sorularına şu cevapları verdi:
Soru: Sayın Avundukluoğlu, siz yıllarca terör konusunu araştırdınız. TBMM?de Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanlığı (FMSCAK) yaptınız. Son günlerde terör yine Türkiye gündeminin ön sırasında. Genelkurmay Başkanı?nın yaptığı açıklamanın ardından farklı bir boyut da kazandı. Siz ise susuyor ve röportaj taleplerini geri çeviriyorsunuz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu gelişmeleri?
Avundukluoğlu: Ben, şimdi kendi köşesine çekilmiş bir siyasetçiyim. Gazeteleri takip edip, televizyonlardaki programları izleyerek bilgi dağarcığımı kaybetmemeye çalışıyorum. İşime gücüme döndüm, ama bu ülke bizim. Takip ediyorum ve içim sızlıyor. Özellikle Genelkurmay Başkanı?nı bazı hususlarda kutluyorum. İlk defa bir Genelkurmay Başkanı gerek siyasi partileri, gerekse sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek onların fikirlerini almak suretiyle bu konuda herkesin fikrini açıkça ortaya koyması için bir çalışmaya girdi. Van?da halkın arasına karıştı. Bunlar önemli gelişmeler ve terörle mücadele konusunda şimdiye kadar eksik olan çalışmalar. Bunun sadece Genelkurmay Başkanı?nın şahsıyla sınırlı kalmaması, benzer çalışmaların Emniyet, MİT ve siyasetin üst kadroları tarafından da çok yoğun bir şekilde yapılması gerekir. Çünkü, terör bütün vatandaşları anında ilgilendiren bir hadisedir. FMSCAK Başkanlığım döneminde yaptığım çalışmalardan sonra bir çok kereler beyanatlar da verdim. Hazırladığım rapor ise, devletin hiçbir kurumu tarafından ciddiye alınmadı.
Soru: Neden alınmadı? İyi bir çalışma değil miydi?
Avundukluoğlu: Benim raporumu ciddiye alanlar oldu. Kim aldı? Terörü tetikleyen odaklar çok ciddiye aldı ve gündeme alınmaması için çok ciddi çaba gösterdi. Devletin ilgili birimlerinde samimi olarak bu işin üstünde duranlar zaten biraz ağır ve devlet memuru zihniyeti içindeler. Sabah 09:00 - akşam 17:00 çalışan samimi olarak devlete bağlı kişiler. Oysa, terörü yöneten kadrolar 24 saat çalışıyor.
ÜLKENİN 24 SAATİ PROGRAMLANIYOR
Soru: Siz, çok ciddi bir iddiada bulundunuz. Terör örgütleri raporun gündeme alınmaması için uğraştı, dediniz. Terör örgütleri devletin üzerinde etkili mi ki, rapor gündeme alınmadı?
Avundukluoğlu: Şimdi, terör örgütlerini de yönlendiren bir güç var. Asıl bir merkez var, o merkez, Türkiye?nin 24 saatini programlıyor. Siyaseti de, günlük yaşantıyı da yönlendiriyor. Medyayı yönlendiriyor. Devletin üst birimlerinde çalışan herkesi takip ediyor. Bu işlerde görevli olan kimler varsa, oralarda çok güzel yönlendirmeler yapıyor. Bu iş tayinlere kadar gidiyor.
Soru: Türkiye?de ayrı bir güç, terörle mücadelenin etkili olmasını önlemeye mi çalışıyor?
Avundukluoğlu: Önce terörün bir tarifinin yapılması lazım. Terörün tarifi, Terörle Mücadele Kanunu?nun birinci maddesinde yapılmış. Bu tarif içerisine dünyada ne kadar terör olayı varsa hepsi girer. İspanya?nın ETA?sı da girer, İngiltere?nin İRA?sı da, veya buna benzer başka terör olayları, bizim eski Dev-Yol ve Dev-Sol?umuz da girer. Terörün geniş kapsamlı bir tarifi var. Bu tarif yapılacak mutlaka, ama biz kendi terörümüzün ne olduğunu çok iyi tespit etmek zorundayız. Bizim terörümüzün esası ne? Bugün karşımızdaki en büyük terör örgütü PKK. Peki amacı ne, bölücülük. O halde bizim PKK terörünün ortaya çıktığı günden itibaren, bu güne kadar geçirdiği safahatı yeni baştan bir değerlendirme altına almamız lazım. Zaman içerisinde kanunlarımızda eksik taraflar var diye bir takım tedbirler almaya çalıştık. Siyasilerimiz her gün beyanatlar verdi. Dışarıdan bize dikte ettirilen pek çok konular oldu, Çekiç Güç gibi. Bizim terörü bu kapsamda yeniden inceleme altına almamız lazım.
DEVLET KENDİ İÇİNİ TEMİZLEMELİ
Soru: Peki bunu yapmak ne getirecek? Ne faydası olacak?
Avundukluoğlu: Olayın çözümü için Milli Güvenlik Kurulu?nun bir karar alması lazım. Devletin güvenlik birimlerinden başlamak suretiyle bir röntgeninin çekilmesini sağlaması lazım. Çünkü, PKK terörü ile mücadele konusunda devlet önce kendi içini temizlemek zorunda.
Soru: Yine çok ciddi bir iddiada bulunuyorsunuz? Devlette ne var ki içini temizleyecek? Devletin içindeN PKK?ya yardım mı var?
Avundukluoğlu: Devletin içerisinden her kesimden yardım var. Devlet dediğimiz kurum, yasama, yargı ve yürütme. Bunların içerisinde bu işler çok planlı bir şekilde götürülüyor. O planın ne olduğunu devletin en başındaki kişilerin bu işi samimi olarak ele alıp incelemesi lazım. Geçmişte alınan kararlar, yapılan hatalar ve bu hataların yapılmasına sebep olan merciler, hepsinin denetim altına alınması lazım. Faraza, bize teslim edilmesinden itibaren Apo hakkında yürütülen işlemleri yeniden bir gözden geçirmemiz lazım. Ben bunu söylerken size bir misal vereyim: Apo?yu biz yargılamadık. Nasıl yargılamadık? 30 bin kişinin katili olarak yakaladık, fakat 30 bin kişinin katili olarak yargılamadık. Kürt Devleti kurmaktan yargıladık. Eğer 30 bin kişinin katili olarak yargılamış olsaydık, güvenlikle ilgili olan asker ve polisi bir tarafa bıraktığınız zaman, geriye 25 bin kişi kalıyor. Bunların kim olduğuna baktığımız zaman, bunların Kürt olduğu ortaya çıkacaktı. PKK Kürtleri öldürmüş oluyordu. Kürtleri öldüren PKK?yı, biz Kürtlerin savunucusu yaptık.
İHTİLAL OLMASAYDI, PKK OLMAYACAKTI
Soru: Siz biraz önce Türkiye?deki terörü yönlendiren bir merkezden söz ettiniz. Bu merkez, ne kadar süredir etkili? Apo?nun Türkiye?ye teslim edilmesi sırasında o merkez ne yaptı?
Avundukluoğlu: Bakın, artık hiçbir şey gizli değil. Ne kadar süredir hadisesine baktığımız zaman, 1960 İhtilali?nden başlatmamız lazım. 1960 İhtilali?ni kim yaptırmış, bunun perde arkasındaki güç kim? Ortaya Amerika çıkıyor. Hangi fikir taraftarlarıyla yapmış bu ihtilali? Sosyalistler vasıtası ile. Oradan ?Bizim çocuklar? diye konuşulan 1980 İhtilali?ne gelelim. Bu, hangi fikrin hakim olduğu bir ihtilal olarak karşımıza çıkıyor? Bölücülerin hakim olduğu bir ihtilal! Şunun altını çizerek söylüyorum, Türkiye?de 1960 İhtilali sosyalistler tarafından, 1980 İhtilali de bölücü fikirle yaptırılmıştır. Türkiye?yi belirli bir zemine götürme hadisesidir. 1980 öncesinde PKK diye bir problemimiz yoktu, ama 1980?den sonra PKK çıktı. 1980 İhtilali?nin zemininde ortaya çıktı. Eğer 1980 İhtilali olmasaydı, Türkiye?de PKK hadisesi olmayacaktı. Sağ-sol vardı, Türk-Kürt çatışması diye bir hadise yoktu. Çok mevzi kalan bir hadisenin içerisindeydi. Kürtlerin yüzde 99,9?u birlik içinde, ya sağcıydı, ya solcuydu veya şeriatçıydı. Bu bazda bir mücadele içerisindeydiler. Anarşik olaylar da böyle gidiyordu. O zaman deniliyordu ki: Solda çatışanlarla sağda çatışanları bir masa etrafında toplayabilirsek bu işi çözeriz. Ona da fırsat vermediler, ihtilalle birlikte ne sağda ne solda çatışan kaldı. Solculuğu da sağcılığı da bıraktırdılar, olayı Kürt-Türk çatışmasına getirdiler. 1983 seçimlerine kadar geçen süre içerisinde böyle bir düşünce de yoktu. 1983?te ANAP iktidara geldi, ondan sonra 1984?te ilk defa Eruh?ta 200 kişilik terörist grup olayı ortaya çıktı. O zamanki iktidarın başı Turgut Özal, ?Bunlar üç-beş çapulcu? dedi. Bu hadise, o üç-beş çapulcu ile başladı! Bölücülüğü Türkiye?de yerleştirmek isteyen güç, Turgut Özal?ı Türkiye?de başbakan yaptı. Anavatan Partisi döneminde çok ciddi mesafe kat ettiler, 1991?e kadar. Daha sonra ANAP kaybetmeye başladı ve SHP de DYP ile olan iktidarında, geçmişin anarşist solcularını kendi içine aldı, PKK?lı milletvekillerini Meclis?e soktu. Hadise, ondan sonra yavaş yavaş kızışmaya başladı. DYP?nin aldığı tedbirlerle de aslında PKK terörü bitirilmeye çalışılıyordu. Baktılar ki DYP kadro alarak PKK terörünü yok edecek, kimi güçlendirdiler? O Meclis?e soktukları kadro ile PKK?ya siyasi arenada yer vermeye başladılar. Ondan sonra Türkiye?nin en büyük partisi DYP?yi yok edip, PKK?ya daha fazla zemin hazırlayacak girişimlerde bulundular. Sol literatürle Kürtlerin içinde baktılar ki hakimiyet kazanamayacaklar, sağda bir partiyi güçlendirme politikası içerisinde girdiler. O da kim oldu, AKP oldu. AKP ile PKK?nın oluşturmaya çalıştığı zemini memlekette iktidar yaptılar.
Soru: Peki, Abdullah Öcalan?ın Türkiye?ye teslimini nereye koyuyorsunuz bu değerlendirme içinde?
Avundukluoğlu: Terör olayı tek bazda ele alınacak bir konu değil. Bölücü terör örgütünün gelişimini nerede sağladılar? Bekaa Vadisi?nde. Orada, Ortadoğu?daki diğer terör örgütleri ile birlikte PKK?yı geliştirdiler. Terör örgütünün iyice geliştiği kanaatine vardıkları ve zemini de uygun gördükleri için, Irak?taki otorite boşluğunu da yaratmak suretiyle yer değişikliği yaptılar. PKK?yı daha rahat yönetmek ve Türkiye?de daha büyük çatışma ve çalışma içerisine sokmak için Bekaa?dan çıkartmak gerekiyordu.
Soru: Ancak bunu biz istedik, PKK?nın Suriye?den çıkarılmasını Türkiye istedi? Atilla Ateş Paşa?nın yaptığı sert açıklama sonunda bu gelişme yaşandı?
Avundukluoğlu: Hadise de orada kendisini gösteriyor zaten. Benim devletin röntgeninin çekilmesini istemenin ardında buna benzer çalışmalar var. Atilla Ateş Paşa durup dururken niye gitti, orada bir meydan okuma nutku attı? O güne kadar hiçbir paşa ortaya çıkarak bu tür bir konuşma yapmamıştı.
Soru: Bu, siyasi iktidarla yapılan bir planın sonucu değil miydi?
Avundukluoğlu: İşte terörün ne olduğu ve sebepleri araştırırken bunların da araştırılması gerekir. ?Bu planı kim uygulattı bize?? demesi lazım devletin ve devletin sahiplerinin.
Soru: Yani Atilla Ateş Paşa başkasının planının bir parçası mı oldu?
Avundukluoğlu: Atilla Ateş Paşa?ya emri veren bir komuta heyeti vardır. ?Git burada böyle bir konuşma yap? demiştir. Komuta heyetine bunun böyle yapılması gerektiğini söyleyen uzmanlar vardır. Bu fikrin gelişmesini sağlayan devletin içinde organlar vardır. Sen bana çok şeyler söyletiyorsun. Yani o plan hazırlanıyor. O planın hazırlanışında ben komutanlarımın böyle bir şeyin içinde olduğunu kesinlikle söylemem. Ama, alt zeminlerde bu işler planlanıyor. Atilla Ateş Paşa?ya, ?Git bunu yap? diyen komutanlara alttan gelen raporlar vardır. O raporlar çerçevesinde Atilla Paşa?yı göndermişlerdir. Atilla Paşa bu konuşmayı yaptıktan sonra ne oldu? Apo?yu oradan aldılar.
GENELKURMAY OYUNA GELDİ
Soru: Bir dakika şimdi bunu daha da açarsak, Atilla Paşa, Türkiye?de terörü yönlendiren üst mercilerin oyununa mı geldi diyorsunuz?
Avundukluoğlu: Atilla Paşa değil, Genelkurmay geldi. Orada Genelkurmay?ın oyuna gelişi vardır.
Soru: Kimin oyununa geldi?
Avundukluoğlu: Şimdi, içeri sızmalar var. Bu sızma nerede var, hangi bazda var, bütün kurumların bütün seviyelerde var. Alttan yukarı doğru, nerede kendilerine bir adam lazımsa, orada adamı buluyorlar. Komutanlarımız, kendilerine verilen raporlar doğrultusunda bir değerlendirme yapıyorlar, o raporları hazırlayanların içerisinde PKK?lılar ve bu tip insanlar var. Bak gazetede bir haber var. ?Kimin elçisi? diye başlık atılmış. Başbakan?ın protokol müdürü iken Belçika Büyükelçisi olan kişi Ermenistan?ın milli gününü kutlamış. Şimdi bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti?ne vurulabilecek en büyük darbedir. Bu kişinin belli merkezlerle irtibatı olduğunu ben sadece bu fotoğrafla söyleyebilirim. Bunu söylerim yani. Devletin içerisinde özellikle Dışişleri Bakanlığı?nda, İçişleri Bakanlığı?nda, Adalet Bakanlığı?nda, yargıda, MİT?te, buna benzer yerlerde, devletin içinde çok ciddi sızmalar var. Bu sızmalar, dışarıda bu işleri yürüten beli merkezlerle irtibat halinde. Silsileyi ben sana şu anda tek tek çizerek anlatırım. Sanki bu işin merkezi bizmiymiş gibi çakar ortaya. Şimdi, Apo?yu biz yakalamadık. Apo?yu bize bir merkez verdi. Kim verdi, Amerika verdi. Verirken de pazarlık yaptı. Ne dedi, ?asmayacaksın?, dedi. Başbakan Ecevit de ?Ben zaten idama karşıyım? dedi. Orada kim vardı buna karşı çıkacak, koalisyon ortağı MHP vardı. MHP Genel Başkanı da 7 saatlik bir görüşme sonunda ikna edildi. Halbuki bir gün önce ?asacağız? diyordu. MHP, burada kullanılan bir parti durumuna geldi. PKK?nın yaptığı çalışmalardan çok, PKK?nın gücünü oluşturan hadise, Türkiye?deki hukuki yapıdır, hukuki yapımızda yapılan değişikliklerdir. Nedir, Anayasa?da yapılan 37 madde değişikliğidir. Bu 37 madde değişikliği, eğer MHP Meclis dışında olsaydı, Anayasa değişikliğini yapacak hiçbir siyasi güç yoktu. DYP?ye bunu yaptıramazdınız. ANAP?a da yaptıramazdınız.
Soru: Ama MHP daha Milliyetçi bir yapı değil mi?
Avundukluoğlu: İşte oraların araştırılması lazım. MHP?nin daha milliyetçiliği tartışılır artık. Yeni o 37 madde değişikliğini MHP milletvekilleri nasıl içlerine sindiriyorlar?
APO ÖLDÜRÜLECEKTİ, CANINI KURTARDIK
Soru: Ben bir de şunu sormak istiyorum: Sizin dediğinizin tersine, Abdullah Öcalan?ı Türkiye?ye teslim etmeyip de PKK?yı Bekaa?dan çıkarabilirlerdi.
Avundukluoğlu: Hayır, Bekaa?dan çıkarılamazdı. Bekaa?dan Türkiye?ye yönelmesi halinde eğer DYP iktidarı değişmeseydi, çok ciddi tedbirler alınıyordu. O tarihte gerçekten Tansu Çiller?i takdir etmek lazım, çok ciddi tedbirleri ve Apo?nun öldürülmesi konusunda aldığı kararlar vardı. Bunlar da basında yer aldı. Sadece PKK?nın değil, PKK?nın üst kadrolarının Bekaa?da yok edilmesi hadisesi söz konusuydu. PKK o tarihte yurt içinde bu kadar faaliyet gösteremiyordu. Tek tük, eski Dev-Yol, Dev-Sol bazında kendisini gösteriyordu.
Soru: Yani Abdullah Öcalan?ın da canı mı kurtuldu böylece?
Avundukluoğlu: Tabii, Abdullah Öcalan?ın öldürülmemesi gerekiyordu. Yapılan bütün planlar o şekilde götürülüyordu. Bölücülük hadisesinde Türkiye?deki yasal zeminin hazırlanması gerekiyordu. Bu konuda da MHP?nin uyutulması gerekiyordu. MHP dışarıda olsa çok ciddi tepki gösterecekti. Ama Meclis?te ikna edildiği takdirde, herkes el kaldırıp indirecek, mesele bitecekti. Yani oyuna getiriliyor, çok ciddi oyun var burada. Parça parça söylüyorum, beni gerçekten zora sokuyorsun. RP?nin kapatılmasını gerektirecek bir hadise yoktu. Anayasa Mahkemesi maalesef kapattı.
Soru: Niye?
Avundukluoğlu: Mesela bugün AKP?ye verilen ceza, RP?ye de aynı şekilde uygulanabilirdi. Mahkum ettiler, fakat para cezasına çevirdiler. Ak Parti?ye de aynı formül uygulanabilirdi. Niye kapattılar? Çünkü, RP iktidarda olduğu sürede Sayın Necmettin Erbakan?ın, Amerika?nın Irak?a yapacağı müdahaleye rıza göstermesi mümkün değildi. Çünkü, Sayın Erbakan kesinlikle böyle bir duruma karşı koyar, müdahale ederdi. Amerika da kolay kolay Irak?a giremezdi. Aynı düşünce, Bülent Ecevit?te de söz konusuydu. Bülent Ecevit de karşı koyuyordu. Kendisine uygun, ama İslamcı niteliği de olan? Sen beni şey yapıyorsun, çok ileri doğru götürüyorsun?
TEZKERE BİR OYUN
Soru: Ama Ak Parti tezkereye ?hayır? dedi?
Avundukluoğlu: Yahu tezkere de oyun. Onu da açıklarım. Ben sana bu silsileyi çizerim. Ondan sonra da ikimiz otururuz karşısına, onu söyleyeyim sana. Bu çizdiğim tablonun karşısına. Benim söyleyeceklerimi söyleyecek adam yok memlekette. Çıkmadı bir türlü. RP?nin kapatılmasının ardından İslamcı bir partinin Meclis?e sokulması lazımdı. Türkiye?de İslamcı bir parti iktidar olmadığı zaman Amerika?nın Irak?a müdahalesinde bütün Türkiye ayağa kalkardı. Erbakan?ın başkanlığındaki RP olsaydı, özellikle Cuma günleri bütün Türkiye?de herkes ayaktaydı, ?Irak?ta kardeşlerimiz öldürülüyor? diye. Ama, başka bir İslamcı parti bütün dünya Müslümanlarının düşüncesini alt-üst edecekti. Çünkü, yardım vazifesi gördü Ak Parti.
Soru: Siz tezkereye gelmediniz. Tezkere reddedildi.
Avundukluoğlu: Tezkere konusunda Türkiye?deki bölücüler o kadar güç kazandılar ki, Barzani orada ?Benim 170 milletvekilim var, bunlar geçirtmez? dedi. Çünkü, tezkerenin geçmemesi Barzani?nin işine yarıyordu. Barzani ABD ile beraber olabilir, ama tezkere geçseydi, Türkiye Irak?a asker sokacaktı. Amerika?nın, Türkiye?ye sokacağı asker sayısını bir tarafa bırakacak olursak, bir başka şekil vardı, biz de oraya asker sokacaktık. Bizim askerimiz girdiği takdirde Barzani ikinci sınıf olacaktı. Barzani bugünkü gücünü kazanamayacaktı, orada benim askerim olacaktı çünkü. Orada Kürt Devleti kurma hadisesi, ABD tarafından da ertelenmiş olacaktı. Çünkü, Amerika asgari zayiatla bu işi halletmek istiyordu. Onun için Türkiye?den girmek ve Türkiye ile beraber girmek istiyordu. Tezkere geçmeyince de zayiatı göze aldı ve güneyden girdi.