Haber Merkezi / TİMETURK
Pakistan nükleer programının mimarı Abdülkadir Han zorunlu ikamete tabi tutulduğu evinden yaptığı konuşmada ?ben sadece generallerin direktiflerini yerine getirdim? dedi.
Pakistan?ın nükleer gücünün arkasındaki isim Dr. Abdülkadir Han içinde yaşadığı zincirleri kırmak için mahkeme kapısını çalmak zorunda kaldı. Bunun için başkent İslamabad mahkemesi başkanı Hâkim Serdar Muhammed Eslem?e bir mektup göndererek generaller tarafından verilen sözleri ve bu sözlerin ne kadar içi boş olduğunu anladığını anlattı.
Pakistan?ın başkenti İslamabad?ta zorunlu ikamete tabi tutulan Dr. Han Stratejik Planlama Dairesi?den alınan yazılı bir izin olmadan kimseyle görüşmesine izin verilmiyor. Dr. Han dört yıl önce Pakistan televizyonuna verdiği demeçte ülkenin çıkarları için nükleer programı yaymaya çalıştığını söylediğini ancak sonradan bunun böyle anladığını açıkladıktan sonra zorunlu ikamete tabi tutuluyor.
Dr. Han?la ilgili alınan bu kararı değerlendiren birçok uzman, doktorun Pakistan?ın nükleer programı konusunda generallerin yaptığı hataların sorumlusu olarak kendisinin seçildiğini, eski diktatör General Müşerref?in bu konuda ileri sürdüğü kanıtlardan da ikna olmadıklarını savunuyor.
Dr. Han daha önce de etrafındaki çemberi kırmaya çalışmış ancak açıklamaları duyması gereken yerlere ulaşmamıştı. İktidar koltuğu bir diktatörlükten formalite demokrasiye geçtiğinde halk nükleer programın mimarı ulusal kahramanın serbest kalacağı umudunu taşıyordu. Ancak bu umudun bir seraba dönüşmesi pek uzun sürmedi. Çünkü Halk Partisi General Müşerref?in iç ve dış politika için çizdiği çizginin dışına çıkmadı.
Bütün bu gelişmeler Dr. Han?da bir patlamaya neden oldu. Bunun üzerine başkent mahkemesi başkanına bir mektup yazan Han serbest bırakılmasını istedi. Bu mektup doktorun çektiği çileden çok generaller için bir skandal mahiyetinde sayılıyor. Pakistan basınında yayınlanan ancak bazı yerleri sansürlenen mektuba bakılırsa doktorun General Müşerref için ağza alınmayacak kelimeler kullandığı anlaşılıyor.
'Nankör Diktatör Beni Kandırdı'
Abdülkadir Han mahkeme başkanına gönderdiği mektubunda şunları söylüyor: ??nankör diktatör (Müşerref) 2004 Şubat?ında bana yerine getirmeyeceği bir sürü söz verdi. Benim ulusal bir kahraman olarak kalacağımı ve hiçbir tehlikeye maruz kalmayacağımı söylerek ülkenin ve halkın güvenliği için beni sözümona ?suçu? itiraf etmeme zorladı. Ancak 4 Şubat 2004 tarihinde Stratejik Planlama Dairesi?nce hazırlanan metni okuduktan sonra beni zorunlu ikamete tabi tuttular. Bana bunu Amerika?nın gönlünü almak için yaptıklarının ve en fazla 3,4 ay süreceğini söylediler. Ancak bu süre dört seneden fazladır sürüyor. ??
Hiçbir suçunun olduğuna kesinlikle inanmadığını söyleyen Han sözlerini şöyle sürdürüyor: ?Ben sadece generallerin talimatlarını yerine getirdim. Allah onu (Müşerref?i) zelil edecek, ülkeden kaçacak bir yol bulamayacak. Nitekim öyle de oldu. Allahu Teala beni daha da yüceltti, insanların bana olan sevgi ve saygısını artırdı.?
Doktor çektiği çileyle ilgili olarak bizzat mahkeme başkanından şikâyet ediyor: ?General Müşerref?in tüm yasadışı işlerine hukuki bir kılıf uydurmaya çalıştınız. Hukuk Müşaviri İkbal Caferi?nin açtığı davaya ve sizin verdiğiniz karara istinaden tüm taleplerim reddediliyor. Bana hep can güvenliği deyip duruyorlar. Benim inşa ettiğim ve 25 yıl namaz kıldığım A-7 mahallesindeki camiide Cuma namazı kılmama izin verilmesi talebime binaen istemediğim halde beni başka bir camiye götürdüler. Orada aşırı sıcaktan neredeyse bayılacaktım. O günden sonra evime ikiyüz metre uzaklıktaki camide namaz kılmama müsaade edilmiyor. Aynı şekilde Pakistan Bilim Akademesi?ne gitmeme de izin verilmiyor. Kurduğum hayır kurumlarına gitmeme de istemiyorlar??
Yargıç Muhammed Eslem?in verdiği kararda geçen ?güvenlik nedenlerinden ötürü? cümlesinin başında asılı duran bir kılıç ve boğazına dayatılmış bir hançer haline getirildiğini söyleyen doktor sözlerini şöyle devam ediyor: ?Sen bu kararınla bana karşı onların eline bir koz verdin. Hâlbuki sizin gibi bir yargıcın şöyle demesi gerekmiyor muydu: 2004 yılına kadar geçen 25 sürede olduğu gibi can güvenliği sağlandıktan sonra ülke sınırları içerisinde özgürce dolaşabilir??
Doktor Pakistan?a hangi şartlarda döndüğüyle ilgili olarak da şunları söylüyor: ?? Sen de biliyorsun ki Pakistan için çok değerli ve unutulmaz hizmetlerde bulundum. Sayın Butto?nun talebi üzerine 30,000 rupi maaş, bana tahsis edilen ev ve başka birçok imkânı bırakarak Pakistan?a gelip 3,000 rupi aylıkla işe başladım. İlk maaşımı da çalıştıktan altı ay sonra aldım. Ayrıca F-8 mahallesinde bana bir ev verildi.?
Her şart ve koşulda yanında sarsılmaz bir kale gibi duran Hollanda asıllı eşine övgüler yağdıran Han, eşiyle ilgili şunları kaydediyor: ?Hollandalı eşim arkasında elden güçten düşmüş anne babasını bırakarak benimle geldi. En büyük destekçim oldu. Eşimi tanıyanlar onun Pakistanlı hanımlardan daha Pakistanlı olduğunu söylüyor. Kadıncağızın yaşadığı manevi sorunlar herkesi pişman ettirmeye yetiyor da artıyor.? Doktor bu vefakâr kadının kendisine yöneltiği hiçbir talebine cevap vermediği için yargıça sitem ediyor.
Öte yandan askerlerde vefa ve ahde vefa duygusunun kaybolduğunu ileri süren Han, Müşerref?in gitmesiyle beraber kendi çilesinin sona ereceğini umduğunu ancak yargıcın kararıyla ?müebbede? mahkum edildiğinden yakınıyor. ?Bu karardan sonra bir şey yapacak gücüm kalmadı. Askerler birçok hastalıkla boğuştuğum için evimden tabutumun çıkmasını bekliyor? diyerek ne kadar umutsuz olduğunu vurguluyor. Generallerin kendilerine iyilik yapan kişilere reva görülen bu muameleden utanmadıklarını ileri süren doktor generallerin İskender Mirza?yı sürgüne, Butto?yu darağacına yolladıklarını ve Navaz Şerif?i de kelepçelediklerini ileri sürdü.
Hükümetin kendisini mecburi ikamete tutma gerekçesi olarak gösterdiği can güvenliğiyle ilgili olarak ?bu çok saçma ve aslı astarı olmayan bir yalandır? diyen Han bu konuda mahkeme başkanına şunları yazıyor: ?Sayın Ekselansları, hükümet can güvenliğimi gerekçe göstererek bir takım hilelere başvuruyor. Ancak tüm bunlar oldukça saçma ve açık bir yalan. 1979?da tüm dünyanın benim Pakistan nükleer programının başkanı olduğumu bildiği bir dönemde hükümet benim can güvenliğimle ilgilenmiyordu. O dönemde her ay Londra, Paris, Amsterdam, Zürih, İstanbul, Şam ve birçok şehirde rahatça dolaşıyordum. Kimse de bana suikast düzenleme ya da kaçırma girişiminde bulunmadı. Bugün yani nükleer bombanın yapımından 25, bombanın denenmesinden 10 ve denendiği Kahuta?dan ayrılmamın üzerinden 7 yıl geçtiği halde neden şimdi benim can güvenliğime bu kadar önem vermeye başladılar?....?
Kendisini ihmal eden bir kişi olmadığını ve can güvenliğine büyük önem verdiğini vurgulayan Han ?halkın % 99?u beni seviyor. Allah?tan sonra benim koruyucum halktır. Burnununda dibinde ptlak veren intihar saldırılarını önleyemeyen hükümet beni nasıl koruyacak? dedi.
Top şu anda mahkemenin sahasında. Bakalım mektubun sonucu ne gibi gelişmeler yaşanacak. Herkes bu sorunun cevabını bekliyor. Uzmanlara göre mevcut hükümet iktidar koltuğuna oturmak için imzaladığı gizli ve açık anlaşmalar nedeniyle General Müşerref?in çizdiği dairenin dışına çıkamıyor.
İlgili haberler için tıklayın:
Han?ın açıklamaları Pakistan?ı sarsıyor
Pakistanlı atom babasından müthiş itiraflar
Abdülkadir Han, suçlu mu kurban mı?