Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Fareena Alam: Bizim tek bir sese ihtiyacımız yok

Q-News editörü Fareena Alam, Britanyalı Müslüman gençlerin arasında önde gelenlerden biri. Alam İslam'da hoşgörü ve çokseslilik üzerine görüşlerini, Ruth Rach'a aktardı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-10-09 11:02:00

Fareena Alam: Bizim tek bir sese ihtiyacımız yok


F.Alam: 'Seküler liberal bir toplum bir Müslüman için en iyisidir, çünkü ancak böyle bir toplum bireysel seçim özgürlüğünü kabul eder.'

Başörtüsü takıyorsunuz, siz hep böyle dinine bağlı bir Müslüman mıydınız?

Fareena Alam: Ben 21 yaşında İslam?ı seçtim. Büyük ölçüde geleneksel ve yarı laik bir evde büyüdüm. O zamanlar anne ve babamızın ve onların anne ve babalarının bizi anlamadığını ve gerçek Müslüman olmadıklarını düşünürdüm. Çünkü İslam?ın gereklerini belli bir özel alan içinde kendilerine göre yerine getirirlerdi, ama biz bunu bu şekilde yapmayız. Benim annem başörtüsü takmazdı. Ben başörtüsü takmaya başlayınca o da takmaya başladı. Başörtüsü takmaya birlikte karar verdik. Yaşınız ilerleyip olgunlaştıkça onların gerçek Müslümanlar olduğunu fark etmeye başlıyorsunuz.

Onlar bu ülkeye geldiler. Kendi ailelerini geçindirebilmek için dürüst işlerde çalıştılar. Beladan uzak durdular. Kimsenin karşısına dikilmediler. Onlar hiç kimseyi kendi dinlerine döndürmek istemediler. Kendi yerel camilerini inşa edip orada hep beraber dua ettiler. Ve sonra işte şu modern Müslüman denen insanlar ortaya çıktı ve herkesin başına binbir türlü bela açtılar.

Peki neden böyle bir şey oluyor?

Alam: Küresel kimlik anlayışından ötürü. Biz, Filistin, Irak, Keşmir ve Çeçenistan konularını önemsiyoruz. Ancak, yakınımızda olup bitenlere karşı ilgimizi kaybediyoruz, bu ilgi bir Müslümanın kim olduğunu belirleyen şeydir. Bu, dürüst bir yaşam için kazanç elde etmek ve kendiniz için iyi bir yuva kurmakla ilgilidir. İslam dinine göre etrafınızda yaşayan komşularınızın, 40 ev solunuzda, 40 ev sağınızda, 40 ev önünüzde ve 40 ev arkanızdaki komşularınızın refahına dikkat etmenız gerekir.

İnsanların dikkatlerini küresel meselelerden uzaklaştırıp yeniden yakınlarındaki şeylere yönlendirmek için neler yapılabilir?

Alam: Bunu başarmanın bir yolu genç erkeklerin dikkatini toplumsal gelişme alanına yönlendirmeye çalışmaktır. Güçlü bir toplum, genç insanların altyapısını geliştirdiği bir toplumdur. Toplumun altyapısı da ancak yeterli sosyal hizmetin, yeterli sağlık hizmetlerinin sağlanmasıyla, kişinin kendi geçimini sağlayarak kendisi gibi olan diğerlerinin işlerini büyütmesine yardımcı olmasıyla geliştirilebilir. İşte bu tam da Musevi cemaatinin yaptığı şeydir. Onlar hayret verici bir sağlık ve refah programına sahipler. Bunu nasıl başardıklarını araştırmaya değer.

Peki neden Müslüman gençler benzer bir yolu izlemiyorlar? Bu çok mu zor?

Alam: Kesinlikle. Irak?ta olup bitenler için kızmak çok daha kolay. Kendi komşularınızın sorunlarıyla ilgilenmek, sokaklarda yürüyüş yapıp Irak?la ilgili bağırıp çağırmaktan çok daha zor. Başka bir şey daha var; Londra?da 7 Temmuz?da kendilerini havaya uçuran genç insanlar ve 21 Temmuz?da kendilerini havaya uçurmaya çalışanlar, kendilerini havaya uçurmaları halinde doğrudan cennete gideceklerine ve Müslüman topluma hizmet ettiklerine inanıyorlardı. Onların böyle düşünmesini sağlayanlar ise insanları etkileme gücüne sahip karizmatik vaizlerdi.

Biz şuna samimiyetle inanıyoruz ki, kendilerini havaya uçuran bu adamların doğru tarafa geçmelerini sağlamak gerçekten de çok ama çok kolaydı. Uygun, doğru öğretmenlerle karşılaşmış olsalardı zihinlerine bir şüphe tohumu ekmek çok kolay olurdu. Britanya Müslüman Konseyi camilerin terörizm konusunda uyarılmasını istedi. Bu uygulama hiçbir şeyi değiştirmez. Gençler Britanya Müslüman Konseyi?ni dinlemezler. Onlar kendi evlerinde, Kebapçı dükkanlarında buluşuyorlar. Onları sokaklarda görüyorsunuz. Bu adamların çoğu Londra?nın dışından geliyorlar. Onlara ulaşmak önemli.

Britanya?daki Müslüman toplumun, sorunlarını duyuracak bir sese sahip olmadığı sıklıkla dile getiriliyor...

Alam: Müslüman toplum kendisini, olgun ve başarılı bir toplum olmak için tek bir sese sahip olmak zorunda olduğu fikriyle çok uzun zaman kandırdı. Aslında tek bir sese ihtiyacımız yok. Ben Müslüman kardeşlerimin pek çoğuyla ayrı fikirlerde olmayabilirim. İşte bütün sorun da burada: Tek bir sese sahip olmak zorundayız, eğer böyle yapmazsak yanlış yapıyoruz fikrine dayalı bu ontolojik kabul, sorunlu. Ben buna hayır diyorum; pek çok farklı ses var ve ben onların pek çoğuyla ayrı fikri paylaşmasam da onlar var; ve bu düşünceler de kendi bağlamlarında geçerli.

İslam?da dört farklı düşünce okulu vardır, ancak bunlar Vahhabi İslam anlayışı tarafından kökünden kazınarak ortadan kaldırılmış. Suudi Monarşisi, Mekke'de Kâbe'nin bulunduğu caminin etrafında bulunan dört köşeyi kaldırdı. Bu dört köşe fikirlerin farklılığını temsil ederdi. Zamanla, İslam'da yer alan fikirlerin farklılığına, inancın farklı yorumlarına ilişkin düşünceler, insanların kafalarından silindi. Böylelikle şimdi, İslam'la ilgili farklı fikirlerin inanışların İslami anlayışla bağdaşmayacağını düşünen modern Müslüman bir gençlik yaratılmış oldu.

Britanya Müslüman Konseyi fikirlerin belli bir oranını temsil ediyor, ancak, kesinlikle herkesin fikrini temsil ettiği söylenemez. Sorun şu ki Britanya Müslüman Konseyi kendisini bir temsilci olarak sunmak istiyor, ancak daha büyük sorun var ki o da dış dünyanın onlardan böylesi bir tutumu bekliyor olması: Böyle olunca da medya onları köşeye sıkıştırıyor ve toplumun Müslüman kesimi adına bir açıklama yapmalarını istiyor. Bu bir kısır döngü ve her iki taraf da birbirini galeyana getiriyor.

Britanyalı Müslümanların, kendi değerleri ve sorumlulukları göz önüne alındığında, kendilerini mağdur edilmiş gibi gördüklerini düşünüyor musunuz?

Alam: Müslüman toplumdaki mağdur olma duygusu kendi değerlerine yanlış bir şekilde her saldırıldığında büyüyor. Kendisini bir mağdur olarak gören kişi kendisine yapılanın yapanın yanına kâr kalacağına inanır. Bu bütün toplumlar için geçerlidir. Bunu Musevi toplumunda da görebilirsiniz.

Bunun bir diğer nedeni de bizim bildiğimiz İslam?ın geleneksel İslam?dan çok farklı olması. İslam internetten öğreniliyor, bütün bu kutsal metinler orada çok kaba bir şekilde İngilizce?ye çevirilmiş durumda. Ancak İslam, onu anlatan kitaplardan öğrenilecek bir din değildir. Bir öğretmenin dizinin dibinde oturarak öğrenirsiniz İslam?ı. İslam sözlü bir geleneğe sahiptir. Dolayısıyla öğretmeniniz size bir bilgiyi sunduğunda, aynı zamanda bir tutumu da size sunar. Bu sunuşta size karşı gösterilen belirgin bir bağışlayıcı duyguyu hissedersiniz.

Ancak günümüzde pek çok internet sitesi Vahhabiler tarafından destekleniyor, orada her şey siyah ve beyaz ve hoyratça. Bunun kendi öz geleneğimiz anlayışımız üzerinde de çok derin etkileri vardır. Birkaç yıl önce İslam'la internette ilk karşılaştığım zamanlarda bunları ben de yaşadım. O zamanlar farklı bir insandım.

Sizin değişmenize neden olan şey neydi?

Alam: Ben gerçek din bilginleriyle tanıştım ve öğrendim ki İslam kitaplardan öğrenilecek bir gelenek, bir inanç değil. O zamandan beri kendi Batılı çevremde çok daha rahat hissediyorum kendimi ve insanlarla da çok daha kolay anlaşıyorum. Ve ayrıca, Şeriatın çok geniş bir yol olduğunu öğrendiğim için bazı açılardan çok daha liberal biri oldum. Öyle ki, eğer siz bir Vahhabi / Selefi iseniz size tek bir yol olduğunu ve eğer bu yolu takip etmezseniz cehenneme gideceğinizi söyleyeceklerdir. Ancak şeriat böyle bir şey değil.


Yani siz Britanyalı olmakla Müslüman olmak arasında herhangi bir çatışma hissetmiyorsunuz?

Alam: Kesinlikle bir çatışma görmüyorum. Ben Britanya?da yaşıyorum. Ben başımı örtmekte özgürüm. Günde beş vakit namaz kılıyorum. Camiye gidiyorum. İnsanların toplu halde yaşadığı her küçük yerde bir cami var. Ben Müslümanlar için bir dergi çıkarıyorum. İstediğim kıyafetleri giyiyorum. İstediğim yemekleri yiyorum. Kimseyi rahatsız etmiyorum, kimse beni rahatsız etmiyor. Daha ne istersiniz ki? Ancak Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde başörtüsüyle dışarı adım atamazsınız. Bazıları Batı?nın İslam karşıtı olduğunu öne sürerek Batı?yı terk etmemiz gerektiğini iddia ediyor. Ben inanıyorum ki seküler liberal bir toplum bir Müslüman için en iyisidir, çünkü ancak böyle bir toplum bireysel seçim özgürlüğünü kabul eder.

Söyleşi, Ruth Rach /Qantara

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara