?Gittiğim her yerde -özellikle yurtdışında- ve yaşadığım her iz bırakan anda Yahya Kemal, şiirleri ile bana bir şeyler söylemekteydi. Sonra bir dönem geldi ki, Yahya Kemal?in bana neler söylediğini ve bu söylediklerinden yola çıkarak nerelere vardığımı önce kendime sonra dostlarıma ifade etmek gerektiğini hissettim. Bu kitap şu anda bulunduğum ve yansıttıklarını içermektedir. Şairin özellikle şiirlerinde geçen mahal, şahıs ve kavramlardan yola çıkarak yaptığım yolculukların ve vardığım merhalelerin neticesidir. Bu kitapta anlatılnoktaya göre tespit edebildiğim kadarıyla düşünce ve duygu dünyamda Yahya Kemal?in çağrıştırdıklarını anlar Yahya Kemal şiirlerinden başlayıp tarihsel ve toplumsal bir ölçekte ele almaya çalıştığım ve yaşadığım zamandan ve maziden gelen değerlendirmelerle ve duygusallıklarla ortaya çıkan tespitler ve tekliflerdir. Ve yine vardığım noktada gördüm ki düşüncenin ve duygunun sınırları başlangıçta bizim nesillere öğretilen ufkun -daha doğrusu ufuksuzluğun- çok çok ötesinde yer almakta ve o öğretilenlerle kıyas kabul etmeyecek ve zenginlikte bir medeniyet iklimini kucaklamaktadır.?
Bu satırlar Prof. Dr. Sadettin Ökten?e ait ve yeni çıkan Yahya Kemal kitabına dâir yazılmıştır. Sadettin Ökten Hoca Türk ilim, fikir ve kültür dünyamızın seçkin simâlarındandır. Uzun zamandan beri üzerinde çalıştığı kıymetli bir çalışması nihayet kitaplaştı. Ötüken Neşriyat?tan irfanımıza kazandırılan ?Yahya Kemal?in Rüzgârıyle? isimli eseri hakkında ve Yahya Kemâl?e dair olmak kaydıyla Hocamızla bir hasbihalde bulunduk. Büyük şairimizin ruh, fikir ve sanat dünyasını aydınlatan bu konuşmayı değerli okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz:
YARDIM: Efendim zât-ı âlinizin ?Yahya Kemal?in Rüzgârıyle? isimli eseriniz Ötüken tarafından neşredildi. Hayırlı olsun. Bu eser sanıyorum en az yarım asırlık bir tanışmanın ve hazırlığın ardından vücuda geldi. Bize kitabın hazırlanış ve yazılış hikâyesini anlatır mısınız lütfen?
ÖKTEN: Bu hikâye kitabın önsözünde de kısaca yer almakta. Yahya Kemal?in şiiriyle lise yıllarında tanıştım. Ancak ilk kapsamlı okuma üniversiteyi bitirdiğim sene, 1964 yazında gerçekleşti. O yaz, hafızamda kaldığı kadarıyla, Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyle ve Aziz İstanbul?u defaatle okudum. Herhalde o vakte kadar aldığım kültür muhtevasının ve medeniyet hazzının şiirle ifade edilmesinden doğan bir güzelliğin içinde bu kitaplarla olan ülfetim bir ömür boyu devam etti. Özellikle yurtdışında bulunduğum zamanlarda Yahya kemal?in öne çıkardığı medeniyet ve kültür temsilcilerini oradakileriyle mukayese ederek daha yakından tanıdım kanaatindeyim. Ve yıllar sonra kadim medeniyetimizin bugünlerde eski ve unutulmuş zannedilen değerlerinin aslında çok diri ve canlı ve geleceğe ait çok şeyler söyleyebilecek bir kudrette olduğunu hissettim. Bu rüzgârı bana hissettiren Yahya Kemal?in özellikle şiirleriydi. O yüzden ?Yahya Kemal?in Rüzgarıyle Düşünceler ve Duyuşlar? zuhura geldi. Orada bugün yitik zannettiğimiz eski medeniyetimizin hayatiyetini ifade etmeye ve bu hayatiyeti bugüne taşımaya çalıştım. Kitap bundan ibarettir.
YARDIM: Yahya Kemal çok ilginç bir şahsiyet. Bir yönüyle milliyetçi, bir yönüyle pencereleri batıya açık, bir cephesiyle de mensup olduğu Müslümanlığı kucaklıyor. Onun dünya görüşünü tam olarak nasıl anlamak gerekiyor?
ÖKTEN: Yahya Kemal?e bir soru sorulduğunu rivayet ederler. Soru şöyleymiş, ?Siz ve merhum Akif genel çizgilerinizle İslam şairisiniz ama aranızda şiirlerinizde görüldüğü üzere büyük bir fark var.? Bu soruya Yahya Kemal Bey?in cevabı şöyle olmuş, ?Akif Bey İslam şeriatının şairidir. Ben ise İslam medeniyetinin şairiyim.? Bendeniz çağımızda İslam medeniyetinin arayan bir kimse olarak Yahya Kemal?de o izleri buldum. Onun İslam medeniyetinin Osmanlı yorumunu şiir diliyle günümüze aksettirdiğini söyleyebilirim. İslam medeniyeti yukarıdaki soruda ifade edilen milliyetçilik, batıya açık olma ve Müslümanlık gibi bütün kavramları batının onlara yüklediği anlamla değil, onlara kendinin verdiği muhteva ile yaklaşır. Bu açıdan bakıldığında İslam medeniyetinin bütün bu kavramları kapsadığını düşünmekteyim.
YARDIM: Görüşleri ve hissedişleriyle Yahya Kemal âdeta Ziya Gökalp ile Mehmet Âkif?in ortasında kalıyor. Bu halkaya dahil olabilecek başka isimler de var mıdır?
ÖKTEN: Kanaatime göre Yahya Kemal Bey Türkiye?nin yenileşme sürecinde ortaya çıkmış ve nevi şahsına münhasır bir şahsiyettir. Kelimenin bizim anladığımız manasıyla kullanılması halinde, şairdir, o zamanki dünyaya kendi kimlik ve birikimini koruyarak bakabilecek kudrette bir münevverdir. Ve kendi beslendiği kökleri özgün kaynaklarına inerek takip edebilen bir mütefekkirdir. Bütün bunlar birleşince günün buhran ve sıkıntılarından kurtulmuş, bize, tarihimize ve istikbalimize bir bütün olarak bakabilen bir şiir dünyası ortaya çıkmıştır. Belki merhum Akif Bey?in ve Gökalp?in güncel meselelerle uğraşmaları Yahya Kemal?i bir ölçüde rahatlatmış ve ona geniş ve yeni bir ufka bakma imkânı da sağlamış olabilir.
YARDIM: Yahya Kemal?in şiirinde, edebî kudretinin yanı sıra düşünce tarafını da kuvvetle hissediyoruz. Ona Cumhuriyet devrinin aynı zamanda bir mütefekkiri olarak da bakabilir miyiz? Tefekkürü için neler söylemek istersiniz?
ÖKTEN: Burada önemli olan fikir ve düşünce gibi lojik ve nispeten kuru bir sahayı şiire aktarmakta gösterilen maharettir. Bu açıdan bakıldığında belki aşk şiiri yazmak daha kolaydır ama fikrî bir muhtevayı şiirin esrarlı dünyasına nakletmek ve şiirselleştirmek hayli zor olmak icap eder. Kısaca söylemek gerekirse Yahya Kemal Bey tefekkürü şiirselleştirmiştir. Bunu yaparken eski edebiyatımızın hayal ve mazmun dünyasına iltica etmiş ve eski şairlerimizin yaptığını yaparak fikri bu dünyanın sihri içinde eritmiş ve öylece aruzun kalıplarına dökmüştür. O hem hayali hem tefekkürü olan bir şairdir.
YARDIM: Türkiye?de fikrî tartışmalar ve zihni münakaşalar hep devam edegelmiştir. Bilhassa aydınlarımız arasında asgari müştereklerin azlığı dikkat çekiyor. Bu mânâda Yahya Kemal?in fikirleri aydınlarımız için bir ilham kaynağı olabilir mi, bir uzlaşma zemini sağlayabilir mi? Yahya Kemal?i doğru anlayabilen aydın, milletini de hakkıyla tanıyabilir mi?
ÖKTEN: Türkiye?deki problem her ne kadar aydınlar arasında bir çekişme olarak görülse de arka planda bir medeniyetler anlaşmazlığıdır. Ve bu anlaşmazlık günümüzde dünya ölçeğinde bir yaygınlıkla önem kazanmıştır. Mesele rasyonalist ve insan merkezli batı uygarlığı ile vahye müstenid İslam medeniyeti arasındaki dünya görüşü farklılığı ve bu farklılığın uygulamada hayata yansımasından ortaya çıkan büyük gerilim olarak özetlenebilir. Geçen yüzyılın başlarında rasyonalist ve hümanist batı bu görevinin pek farkında değildi. O zaman mesele sadece bizim içimizdeki batıcılar ve muhafazakârlar çatışması olarak ele alınabilirdi. Ama şimdi bunun böyle olmadığını görüyoruz. Batı dünyası da kendi içinde akılla vahiy arasında gidip gelen büyük gerilimler yaşıyor. Yahya Kemal Bey aşkın kaynaktan gelen İslam medeniyetine güncel ve güzel bir girizgâhtır. İnsanımız onunla yola çıkarak ve ondan başlayarak kendine ait bir yol haritası çizebilir ve kendine muhtaç olduğu yeni bir kimlik inşa edebilir. Bu hususta Yahya Kemal iyi bir başlangıç, makul bir giriş kapısıdır. Bu başlangıcın ilerisinde ve o kapıdan girilen mekânda gelecekte yeni bir dünya inşa etmek için kullanılacak çok kıymetli ve mebzul malzeme vardır.
YARDIM: Yahya Kemal?in şiirleri biliniyor, seviliyor, okunuyor ve her zaman gündemde. Ama nesrinin bu kuvvette okunduğunu ve düşüncelerinden istifade edildiğini söyleyemek zor. Bu fikre katılır mısınız?
ÖKTEN: Yahya Kemal şiir yazmamış olsaydı nesri belki çok daha fazla ortaya çıkardı. Ama şiir yazınca o şairane nesir ister istemez şiirinin gölgesinde kaldı. Çünkü bizim kültürümüzde edebi türler içinde şiir en başta yer alır. Biz toplum olarak şiir yazar, okur, şiirle duygulanır ve şiir ortamından büyük haz alırız. Kültürel birikimimizde nesir daima şiirin arka planındadır.
YARDIM: Yahya Kemal?in duygu, düşünce ve gönül dünyanızda yeri büyük. Eserinizde çok mühim tespitleriniz, tahlilleriniz, teklifleriniz ve değerlendirmeleriniz var. Bize bunları kısaca özetleyebilir misiniz?
ÖKTEN: Hülasa olarak söylemek gerekirse Yahya Kemal bize yakın tarihimizde hangi cihetlere bakmamız gerektiğini işaret ediyor. Toplumsal yapımız nedir? İnsanımızın ana hususiyetleri nelerdir? Ve bu toplumsal yapının kurucusu olan, aynı zamanda insanımıza hizmetle mükellef bulunan eski hakanlarımızın evsafı nasıldır? Kitabın ilk bölümünde Yahya Kemal?in şiirinden yola çıkarak bu hususlar üzerinde durulmuştur. Yahya Kemal?e göre eski musikimiz bir bütün olarak eski medeniyetimizin çok güçlü bir temsilcisi ve veciz bir ifadesidir. Bu yüzden eski musiki sadece musiki olarak değil onun ötesinde yer alan deruni ve zengin boyutuyla toplumsal bir olgu olarak ele alınmalı yorumlanmalı ve bugüne intikal ettirilmelidir. İkinci bölümde bu konu işlenmiştir. Tarihimiz muhtelif olaylardan ibaret bir serüven olmakla birlikte çok güçlü, köklü ve muhtevalı bir dünya görüşünün asırlar boyu süren hayatımıza yansımasıdır. Bu eski medeniyet telakkimizin hayatımıza yön ve üslup kazandıran uygulamalarıdır tarihimiz. Bu açıdan bakarsak tarihî akış içerisinde aynı özün devinimlerini ve elemlerini görüyoruz. İşte bu özdür ki bugünümüzü inşa etmiş, yarınımızı da inşa edecektir. Bu öz anlaşılmalı, benimsenmeli ve yeni yorumlarıyla yarına taşınmalıdır. Toplumumuzun yarını özün bu yeni yorumları uygulanarak şekillenecektir.
YARDIM: Sizin yetiştiğiniz devir içinde öğrendikleriniz ile Yahya Kemal?in tarif ettiği medeniyetin iklimi arasında bir mukayese yapar mısınız? Bu maarif o medeniyetin büyüklüğünü ihata edebiliyor mu, irfanımızı aksettirebiliyor mu?
ÖKTEN: Benim yetiştiğim devirde aldığım kültürel birikim Yahya Kemal?in esintilerini hissedebilecek bir kabiliyetteydi. Ayrıca şunu da eklemeliyim ki o devirlerde evler eğitim açısından mektep kadar önemli hatta çoğu kere mektepten daha önemli idi. Bugünden dönüp o vakitlere baktığımda Yahya Kemal?le kurmaya çalıştığım ilk dönemleri şüphesiz evden aldığım birikimlerin izlerini taşır.
YARDIM: ?Yahya Kemal?in Rüzgârıyle? isimli eserinizin ikinci cildini de yazmakta bulunduğunuzu öğrenmiş bulunuyoruz. Bu eserin muhtevasından da bahseder misiniz lütfen, nasipse ne zaman günışığına çıkacak?
ÖKTEN: Bu eser İslam medeniyetini yakın zamanlarda tecelli ve temerküz ettiği simge şehir İstanbul hakkında Yahya Kemal?in söylediği şiirlerden yola çıkmaktadır. Dersaadet?in özgün medeniyetin yaşandığı eski toplumumuzdaki anlamı üzerinde durulduktan sonra bugüne gelinecek ve kentin bugünkü toplumdaki anlamı üzerinde bir yorum geliştirilecektir. Kanaatimiz odur ki İstanbul şehrini medeniyet bağlamında reel ve doğru bir yere oturtmadan yeni bir medeniyet açılımının gerçekleşmesi pek mümkün değildir.
YARDIM: Malumunuz bu sene, şairimizin vefatının 50. yılı münasebetiyle devletimiz tarafından ?Yahya Kemal Yılı? ilân edildi. Şu ana kadar dişe dokunur bir faaliyetin gerçekleştiğini söylemek zor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, bugüne kadar yapılan birkaç programın dışında önümüzdeki üç dört ay içinde neler yapılabilir, neler yapılmalı?
ÖKTEN: Bu soruya cevap vermek pek iç açıcı bir istikamette gelişmeyecektir. O yüzden bir tek hususu söyleyerek sükûtu tercih edeceğim. Yahya Kemal bize yeni bir medeniyetin yol göstericiliğini yapıyor. Ülkede yaşayan ve medeniyet ile ilgili meselesi olan insanların ona yönelerek neler söylediğini dikkate alması icap etmektedir.
Söyleşi: Mehmet Nuri Yardım
Kaynak: Sanatalemi.net