Sarkozy'nin 'Kapitalizm' çıkmazı

Uluslararası mali kriz giderek derinleşirken, soruna karşı etkili bir tedbir de geliştirilemiyor. Krize el atan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy?nin sadece söylemde kalan ?kapitalizm? reformu tepki topluyor.

Fransa Cumhurbaşkanı 25 Eylül günü Toulon kentinde 45 dakikalık konuşmasında reformların süreceği mesajını verdi. Sarkozy bu yönlü ?kararlılığını? ifade ederken, yaşanan mali kriz karşısındaki politikalarının etkisiz kalması tepkiye neden oluyor. Sarkozy Salı günü New York?taki BM toplantısında da ?primlerin özelleştirildiği kapitalizmi? eleştirerek, ?Sorumlunun kim olduğunun bilinmediği söyleniyor. Ah öylemi! Her şey iyi gittiğinde, kimin teşvik primlerinden yararlandığı biliniyordu? dedi.

Ancak kelimelerden eyleme geçme konusunda ciddi bir ilerleme yok. Fransız muhalefet de Sarkozy?nin sözlerde kalan girişimlerini sert eleştiriyor. Mali krize derinleşirken, kapitalizme çözümde de bir çıkmaz yaşanıyor.

Echos gazetesinin 25 Eylül tarihli sayısına konuşan MoDem partisi François Bayrou, ?Nicolas Sarkozy finans kapitalizmi nakaratına yeniden başladı? diyerek, ?ama bunu söylediğinden beri, yapılan bir şey var mı? Hiçbir şey? şeklinde konuştu.

Europe 1 radyosunda konuşan Sosyalist Parti Genel Sekreteri François Hollande Sarkozy?nin kelimelerle oynadığını söylerken, France Info radyosuna konuşan Paris Büyükşehir Belediye Başkanı Bertrand Delanoe, ?Nicolas Sarkozy sorumluların hesap vermesi gerektiğini söylüyor. O halde, kendisinin de belki hesap vermesi gerekecek!? dedi.

Kapitalizme nasıl çözüm bulunacak? Tarihin en büyük mali krizlerinden birinin yaşandığı bu günlerde Avrupa ve ABD köklü çözüm üretmekten uzak duruyor. Haziran 2006?da Sarkozy yaptığı bir konuşmada kapitalizmin ihraçlarını kınarken, mali krizin başında, Ağustos 2007?nin başında Almanya Başbakanı Angela Merkel?e gönderdiği mektupta alarm zilleri çalmıştı ancak herhangi bir tedbir alınmadı. Bir çok Avrupalı lider gibi Fransa Cumhurbaşkanı da patronları aldığı ücret ve primleri hedef alarak kapitalizmin sorumluluk ve özgürlük üzerine kurulması gerektiğini savundu.