Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Adaletsizlik Kanunsa Direniş Ödevimizdir'

'Kurgulanmış bir dönüm noktası olarak 9/11? paneli için İstanbul?a gelen ünlü İngiliz gazeteci Yvonne Ridley, ?Müslümanlar 1930?lardaki Nazi Soykırımı yolunda? dedi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-16 03:47:00

'Adaletsizlik Kanunsa Direniş Ödevimizdir'

Haber Merkezi / TIMETURK

Taliban?ın kaçırmasının ardından Müslüman olan ünlü İngiliz gazeteci ve barış aktivisti Yvonne Ridley, Mazlum-Der?in ?Kurgulanmış bir dönüm noktası olarak 9/11? paneline katılmak için İstanbul?daydı.

Bilgi Üniversitesi?nin Dolapdere Yerleşkesi?nde 12 Eylül 2008 Cumartesi günü düzenlenen panelde konuşan Ridley, önemli mesajlar verdi. Üniversiteye girişinde kendisinden kimlik sorulmasını ?1930?larda Nazilerin Yahudilere yaptığı? ayrımcılıkla karşılaştıran Ridley?le panel arkasından soru sorma fırsatı bulabildik.

Kendisine aktif olarak yakın zamanda katılımı olan konular hakkında sorular yönelttik. Bunlardan ilki TIMETURK?te ilk kez duyurduğumuz ?Bagram?daki 650 Numaralı Esir ve Dr. Afiyet Sıddıki?nin hikayesi?. Ridley?in bize de bir kopyasını verdiği Amerikan büyükelçiliğinden 5 Eylül 2008?de gelen Daimi Maslahatgüzar Richard LeBaron imzalı mektupta Amerika, ilk kez resmi ağızdan Bagram?da 650 Numaralı bir kadın esir tutulduğunu itiraf etmiş oldu.

Ridley?e sorduğumuz diğer konuysa yine TIMETURK?ten takip ettiğiniz ?Gazze?ye Özgürlük Hareketi? oldu. Oradaki deneyimlerini paneldeki konuşması sırasında aktardığı için, söyleşimizdeki cevap eski İngiliz Başbakanı Tony Blair?in baldızının Gazze?de kalışıyla sınırlandırdık. Ridley, Blair hakkında çok çarpıcı yorumlarda bulundu.

Ünlü İngiliz gazeteciye ayrıca, İngiltere?nin son zamanlarda İslam?la ilgili hükümet eliyle yaptığı ataklar konusunda da ne düşündüğünü sorduk. Hatırlanacağız üzere, İslami finans için bir ağırlık merkezi olmaya çalışmasının yanında İngiliz hükümeti Ulema Meclisi kurulması gibi çalışmalara da ön ayak oldu. Bunlardan son adımı da dün sessiz sedasız açıklanan İngiltere?de Şeriat Mahkemeleri kurulmasına da izin verildi.

Yvonne Ridley?in iki bölüm halindeki konuşmasını ve arkasından yaptığımız söyleşinin tercümesini TIMETURK okuyucularının istifadesine sunuyoruz.


MÜSLÜMANLAR 1930?LARDAKİ YAHUDİLERİN YOLUNDA

(İlk Bölüm)

Bismillahirrahmanirrahim

Erkek kardeşlerim, kız kardeşlerim, yoldaşlarım ve arkadaşlarım.

George W. Bush 9/11?den sonra ?Ya benimlesiniz ya da teröristsiniz? demişti. Eğer George Bush?la beraberseniz elinizi kaldırın. O zaman hepimiz teröristiz!

9/11 bir şeyin başlangıcı değil, Amerikan dış politikasının devamıdır. Amerika son 50 senedir savaşta ve 20?den fazla ülkeyi bombaladı. Bu barışçı bir ulusun hareketi değildir.

Her ne kadar sıklıkla öyle olduğum söylense de Amerikan karşıtı değilim. Karşı olduğum Beyaz Saray?daki savaş tüccarı neocon?lardır.

Sanmayın ki Bush gittikten sonra bir mola olacak. Barack Obama ve John McCain, aynı götün iki yanağıdır!

O ya da bu şekilde Amerika, dehşet verici 9/11 olaylarından sonra dünyadan tahsil ettiği tüm iyi niyeti kaybetmeyi başardı.

9/11 bir suçtur.  Buna daha sonra geleceğim. Her sene ikiz kulelerde ölen herkesin adı binanın temelinde yüksek sesle okunur. Çok dokunaklı ve duygusal bir sahnedir.

Fakat Irak?ta, Afganistan?da ölen masumların isimlerini kim okuyacak? O berbat günde Amerika?da kaç kişinin öldüğünü kesin olarak biliyoruz. Fakat Irak?ta ya da Afganistan?da kaç kişi öldü bilmiyoruz.

Neden mi? Çünkü Müslüman kanı ucuzdur ve hesaba katılmaz! 

Afganistan, Lübnan, Irak, Filistin ve Keşmir?deki ölüm tarlalarında yürüdüm. Size 9/11?de havaya uçmuş parçalanmış bedenlerin bu ülkelerdeki havaya uçmuş parçalanmış cesetlerden farkı olmadığını söyleyebilirim.

Gerçek şudur, hepimiz aynı şekilde kesilir, kanar ve canımız yanar.

O kaçırılmış uçaklardaki yolcuların cep telefonlarıyla sevdiklerine, ailelerine bıraktıkları son elveda mesajları dinlediğimde gözyaşlarımı tutamadım. Bu son mesajlarla ağlamayacak, duygulanmayacak kadar kalpsiz biri olamaz.

Fakat Kabil, Bağdat ya da Gazze Şeridi?nde bir kadının çantasında cep telefonu yok diye onun hayatı daha az değersiz değildir!

Söylediğim gibi Müslüman kanı ucuz. Müslümanları dönüştürmeye çalışıyorlar. Bu arada bu tüm farklı renklerdeki insanlar için geçerli çünkü ırkçılar ayrım yapmaz. Hepimizi ikinci sınıf vatandaşa dönüştürmek istendiği bir çaba var.

Bugün üniversitenize girdiğimde benden kimlik soruldu. Neden? Çünkü başörtülüyüm! Bundan sonra ne olacak? Müslümanlardan sarı yıldızlar mı taşıması istenecek? Tıpkı Nazilerin Yahudilere yaptığı gibi? Bu türden bir ayrımcılık durmalı. Bunun bir Müslüman ülkede yaşandığından utandım.

Müslümanlar, Yahudilerin 1930?larda olduğu yolda. Onların şeytanlaştırılması da karikatürlerle başladı. Hahamları lüleleri içerisinde bombalarla yıkıcı olarak betimlendi. O zamanki Yahudi liderler ?Endişelenmeyin işler daha kötü olmayacak? demişti. 

Ancak işler kötüleşti. Hem de çok daha fazla. İlk gettolar kurulduğunda dahi bazı liderler, ?İşbirliği yapalım, bu insanlara ne kadar işbirlikçi olduğumuzu gösterelim? dediler. Dediler ki, ?Giysilerimiz üzerinde yıldız taşıyalım. Korkacak neyimiz var ki??

Size diyorum ki Yahudilerin 1930?larda olduğu aynı yoldayız!

Müslüman olmayan dostlarımıza daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var bugün. Bush yönetimin tahrikiyle oluşan İslam-fobisi ve nefret tüm dünyayı kanser gibi sarıyor.

Bugün internette bedava indirebileceğiniz bir oyun var. Adı, ?Müslüman Katliamı?. Oyun şöyle diyor. ?Müslüman ırkını, dünyanı en yok edici cephaneleriyle yok edin?. Haftalardır yayında.

Oyundaki Müslüman kelimesini, Zenci, Yahudi, Pakistanlı ya da Amerikalıyla değiştirin. O oyun o web sitesinde ne kadar süre kalabilirdi? 

9/11 Müslümanlar için cehennemin kapılarını açtı ve George Bush haçlı seferine başladı. Bunlar onun kelimeleri benim değil!

Daha önce söylediğim gibi Müslüman olmayan arkadaşlarımıza hiç olmadığından fazla ihtiyacımız var. İngiltere?de savaş-karşıtı bir koalisyonda Müslümanlar ve sol bir araya geldi. Gerçek şu ki, soldan, sosyalistlerden, komünistlerden, Marksistlerden, Leninistlerden ve Müslümanlar emperyalist savaşlara karşı birleştiler.

Bu koalisyon sayesinde birbirimizi daha iyi anlamaya başladık. Nasıl ben laik arkadaşlarımdan birini dine çevirmeye çalışmıyorsam onlar da benim inancımdan uzaklaştırmaya uğraşmıyorlar. Karşılıklı saygımızı ve anlayışımız var.

Biliyoruz ki birlik kuvvettir.

Eğer Gordon Brown İngiltere?de bir Müslüman kadının kafasında örtüye elini uzatırsa, caddelerde olay çıkar. Savaş-karşıtı harekette beraber yürüdüğümüz laik feministler bunun olmaması için bizimle beraber sokağa fırlarlar.

Bu yüzden üniversitenize girdiğimde utandım. Müslüman olduğum için kimliğim soruldu!

Bu ayrımcılığı durdurmalısınız. Hükümetinize baskı yapmalısınız. Birleşmelisiniz. Müslüman toplum ve sol bir araya gelip birleşmeli.

Adaletsizliğin kanun olduğu yerde direniş ödevimizdir.

Düşmanlarımız için işi kolaylaştırmayın.

Eski bir deyiştir ancak hala doğru: Birlikte ayaktayız ayrılırsak düşeriz


ARAP LİDERLERİ BUSH?UN ÖNÜNDEKİ DANSÖZLERDİR

(İkinci Bölüm)

9/11 öncesinde düşüncelerim bugünle harfi harfine aynıdır. Çünkü başörtülüyüm ve Müslüman köktendinci ve İslami fanatik olarak addediliyorum.

Daha önce de 9/11?in Müslüman toplum üzerine etkileri üzerine konuşmuştum.

Bir saniye duralım ve 9/11?in nedenine bakalım.

9/11?in kökleri, varlıkları için savaşan Filistinlilerin yeni soykırım kurbanları olduğu Filistin?dedir. Bush yönetiminin sizden inanmasını istediği en büyük yalan, 9/11 suçunun, gün be gün Filistin?de gördüğümüz direnişle aynı tür olduğudur.

9/11 suçu, Irak, Afganistan, Filistin, Keşmir, Çeçenya, Sudan, Somali ve diğer Müslüman ülkelerdeki meşru Cihat?la karıştırılamaz!

Sıklıkla intihar bombacıları hakkında ne düşündüğüm sorulur. Çoğu zaman bu soru Siyonist gazetecilerden gelir. Eğer aranızda böyle bir varsa lütfen şunu doğru anlasın.

İntihar bombacısıyla ?stealth bomber? (ABD?nin radara yakalanmayan bombardıman uçakları) arasında bir fark göremiyorum. Her ikisi de masumları öldürüyor. Masumların ölümü her zaman kınanmalıdır.

Aslında bir fark var. B-52 stealth bomber üssüne geri döner ve ölümcül kargosunu yeniden yükleyip 30 bin feet?ten öldürmeye devam eder.  

Gerçek şu ki eğer Filistin halkının kahraman direnişi olmasaydı yıllar önce haritadan silinmişlerdi.

Şu an Filistin içerisinde uzanan büyük bir duvar var. Bir duvar yapılıyorsa bilirsiniz ki İsrailliler barış konusunda ciddi değil.

Bir iki hafta önce Gazze?ye Özgürlük Hareketi?ndeydim. Gazze limanına iki gemiyle İsrail?in acımasız ablukasını kırmak istiyorduk.

İsrail, Gazze?nin etrafındaki karayı, havayı ve denizi kontrol ediyor. 40?tan fazla barış eylemcisi iki tekneyle Gazze?ye 23 Ağustos?ta açıldı. Bunlar Filistin?e 40 sene sonra ulaşan ilk teknelerdi.

İsrail bizi bombalayacağını söyledi. Sonra ne kadar kararlı olduğumuzu fark edince, Gazze?ye girmemize izin verdiklerini söylediler.

Gerçek şu biz İsrail?den izin istemedik! Bizi de zaten durduramazlardı!

Sizin ve benim gibi insanların ne kadar harika şeyler yapabileceğini gösterdik. Üstelik politikacılar olmadan.

Filistin konusunun Orta Doğu meselesi olmaktan Akdeniz meselesi haline gelmesi gerektiğine inanıyorum.  Türkiye?nin Akdeniz?de büyük bir parçası var.

Balıkçılarınız Akdeniz sularında özgürce balık avlıyorlar. Tıpkı Yunan, İtalyan ve diğer Akdenizliler gibi. Gazze dışında tüm Akdeniz?de. Akdeniz insanı olarak Akdeniz sularının özgürce balık tutulacak bir deniz olduğunu göstermek sizin göreviniz.

Bir ya da iki değil tüm bir balıkçı filosu Türkiye?den ayrılsa ve Gazze?ye giderek onlara destek verdiğini gösterse harika olmaz mıydı?

Biliyorum ki Türkiye?nin Avrupa?ya dâhil olma hevesleri var. Sıklıkla Batı tarzı demokrasiden dem vurulur.

George Bush da sürekli olarak demokrasiden bahseder. Başkanlığı iki sefer çalmasına rağmen! Orta Doğu?da demokrasi görmek istediğini söyler durur. Ancak samimi değildir.

Bunu biliyoruz çünkü Filistinlilere çıkın ve demokrasi için sandığa gidin dedi. Ancak sözleri tıpkı Henry Ford?un ilk arabalar üretim bandından çıktığındakilere benziyordu: ?Siyah olduğu sürece istediğiniz renk araba alabilirsiniz?

Yani Filistinlilere şunu dedi: ?Yozlaşmış/satılmış Fetih Parti?sine oy verdiğiniz sürece özgürce oy verebilirsiniz!?

Şimdilerde tüm Gazze halkı hep beraber cezalandırılıyor. Hayati ilaçlar ve tıbbi donanımlar alıkonuyor. Endüstrilerin yüzde 90?ını çöktü. Ambülansları çalıştıracak bile benzin yok. Gazzeliler o kadar sıkılmış durumdalar ki, onları düşündüğümde tarif edecek kelime bulamıyorum.

Bir caddeden inerken gördüğüm tek lüks işareti, tüm o yoksulluğun ortasında duran Hollywood tarzı bir villaydı. Villa Mahmut Abbas?ındı.

Aslında John McCain?le aynı sorunu var. Kaç evi var o da hatırlayamıyor. Bu yozlaşma ve çöküş abidesinin dümdüz edilmesi gerektiğini düşündüm. Ancak Hamas tarafından korunuyordu.

Gazze?de suç oranı Hamas geçen sene başa geldiğinden beri yüzde 80 düştü. Gerçek şu ki eğer Hamas tüm Orta Doğu?da olsaydı ve Araplar adil ve özgür seçimlere gidebilseydi Hamas tüm bölgede seçilirdi.

Şimdi gerçekten George Bush?un Orta Doğu?da barış istediğini hala düşünüyor musunuz?

George Bush, dansöz Arap liderlerinin önünde göbek atmasından oldukça hoşnut. Bu aynı Arap liderleri Irak?ı bir tabakta ona sundular.  

Aynı Arap liderleri Lübnan bombalandığında kafalarını çevirdiler. Allah?tan Hizbullah vardı.

Filistinliler tecavüze uğrarken ve tahrip olurken de kafalarını çevirenler de bu Arap liderleri.

Filistin ekonomisi İsrail?in demir pençesinde. Ancak en büyük utanç Refah kapısından herhangi bir şeyin geçişine izin vermeyen Mısırlıların.

Daha da büyük utanç ise Filistin?e giren milyonlarca dolar ve Euro?nun Batı Şeria?da Mahmut Abbas?ın yanında olması. Gazze?ye 1 sent bile vermedi. Bu ortaçağ kuşatmasında Siyonistlerle beraber oturuyor.

Tüm Orta Doğu?da olduğu gibi Gazze halkının da özgürlükleri ve hakları bombalanıyor. İnsan hakları tasfiye edilmiş. Sözünü ettiğim Arap liderleri, Amerikalıların istekleri ve buyruklarıyla en karanlık zindanlarını işkence için kullandırıyorlar.

Taliban tarafından kaçırıldığımda öleceğimiz sandım. Ancak ölmeden önce işkence yapacaklardı. Aslında düşündüğüm her şeyi daha sonra Ebu Gureyb, Bagram ve Guantanamo?da yapıldığını duyduk.

Allah?a şükrettim. İyi ki Taliban kaçırmış beni Amerikalılar değil!

Bir belgesel için yakınlarda Guantanamo?yu ziyaret ettim. 700?den fazla Müslüman erkek son 7 senedir orada tutuldu. Hala 400?ü orada. Yüzde 95?i, Pakistan, Gambia gibi dünyanın her köşesinde evlerinden, caddelerden kaçırılıp uçaklarla oraya getirildi.

Amerikalıların en son insanları zincirleyip kıtaya götürdüğü zaman köle ticareti çağlarıydı.

Konuşmacılardan biri Samuel Huntington ve Medeniyetler Çatışması?ndan bahsetti.Hakikatte medeniyetiniz olmanız için medeni olmanız gerekir. Bush yönetiminde medeni hiçbir şey yok!

Daha önce söylediğim gibi Müslümanlar, Müslüman olmayan dostlarına hiç olmadığı kadar daha fazla ihtiyaçları var. Şu anda tüm dünyada Müslümanlar zulüm altındalar. 10 yıl sonra başka bir toplum olabilir.  Bir araya gelip bu ahlaksız Amerika savaş makinesine karşı birleşmeliyiz.

Daha önce söylediğim gibi adaletsizlik kanunsa direniş ödevimizdir.


(Söyleşi)

AMERİKA 650 NUMARALI ESİR YALANINI İTİRAF ETTİ

Afganistan?a 650 Numaralı esiri gündeme getirmek için gittik. Aynı zamanda Afiyet Sıddıki?de gündeme getirdik. İkisinin aynı kişi olduğunu söylemedik ancak onun da nerede olduğunu bilmiyorduk. Medya iki hikayeyi birleştirdi. Sonrasında Afiyet birden bu sirkte ortaya çıktı. Lord Ahmet?le beraber epey yol aldık. Amerika?n konsolosluğuna mektup gönderdik ve bu cevap geldi. Mektup inanılmaz önemli çünkü Amerika Bagram 2 yıl boyunca bir kadını tuttuğunu itiraf etti. Bu çok ama çok önemli. (Mektubu gösteriyor.)

Bu mektupta Lord Ahmet İngiliz hükümetini sorguluyor. Yalan söylediler ve beni doğruyu söylemeyen deli bir gazeteci yerine koydular. Şimdi onun var olduğunu söylüyorlar. Biz de onlara onun kim olduğunu ve nerede olduğunu soruyoruz. Onlar ülkesine geri gönderdiklerini söylüyorlar. Ancak bu bizim için yeterli değil. Onunla konuşmak istiyoruz. Çünkü ona Bagram?da neler yapıldığını biliyoruz. Ayrıca onlardan dünyanın çeşitli köşelerindeki gizli hapishanelerinde kaç kadın tuttuklarını da öğrenmek istiyoruz.

Afiyet Sıddıki ve 650 Numaralı Esir arasında bağlantılı görünmesinin nedeni biz Bagram?ın bu Gri Leydi?sinden bahsettiğimizde ortaya çıkması. Bu bir tesadüf değil. O da Bagram?da bulunmuş olabilir. Amerikalılar 650 Numaralı Esir?in başka birini olduğunu söylüyorlar. Yine de onu Bagram?da tuttuklarını itiraf ettiler.

AFİYET SIDDIKİ?YLE GÖRÜŞECEĞİZ

Afiyet Sıddıki kime güveneceğini bilmiyor. 2003?ten beri bir yerlerde tutulmuş. Ne tür taciz ve işkencelerden geçtiğini Allah bilir! Arkasından uyuşturuldu ve Afganistan?daki saçma bir senaryonun ortasına atıldı.

Sonrasında vuruldu. Bağırsaklarından bir kısmı alında bir böbreğini kaybetti. Hala iç kanaması devam ediyor. Sonra uçağa konulup New York?a gönderildi ve suçlandı. Dost bir yüz görmedi. Kime güveneceğini bilmiyor. Sizinle burada konuştuğumuz gibi bile avukatı onunla görüşemiyor. Bir kafesin içinden bir delikten konuşuyor. Sıddıki mahkemeye çıkmak ya da avukatıyla görüşmek istediğinde, her tarafı aranıyor, önü, arkası? Bu çok aşağılayıcı. Kime ne yaşadığını nasıl anlatsın? Avukatı da düşman olabilir. Lord Ahmed ve Ben Afiyet Sıddıki?yi görmeye gideceğiz. Amerikalılar tamam dedi.

Ne zaman olduğunu bilmiyoruz çünkü biz annesi ve kız kardeşinin de bizimle olmasını istiyoruz. Güvenebileceği insanların yanında olmalı.3 çocuğundan en küçüğü yok, 1 yaşında bebek olan. Nerede bilmiyoruz. Diğer ikisi Amerikalıların elinde. Bu çok utanç verici. Bu kadın neredeyse aklını kaybetmiş.

BLAİR PİS İNTİKAMCI KÜÇÜK BİR ADAM

Lauren (Booth, Blair?in baldızı) hala orada çıkamıyor. Ben botla geldim ve bu nedenle geri döndüm. Hareketin tüm amacı ablukayı kırmaktı. Biz bunu yaptık. Eylül?de tekrar gidiyoruz.

Lauren Gazze?de insani yardımlar için kaldı. İsrail?den çıkmak istedi izin vermedi. Mısır?ı denedi onlarda izin vermedi. Bunda Tony Blair?in parmağı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Gazze?ye giderek onu küçük düşürdü. Zira Blair?in bir tarafı yemedi.

Quartet (Kurduğu Vakıf) için Orta Doğu elçisi görevinde. Eğer kendi öz baldızını Gazze?den çıkaramıyorsa bölgede hiç etkisi yok demektir. Eğer çıkarabiliyorsa ve bir şey yapmıyorsa pis intikamcı küçük bir adamdır. Hiçbir şekilde kazanamaz.

İNGİLİZLER ŞAKŞAKÇI İSLAM İSTİYOR

İngiliz hükümeti, kendilerine bağımlı bir İslam yaratmaya çalışıyor. Ben buna şakşakçı İslam diyorum çünkü Şeriat yok, Cihat yok, Halife yok. Bu mesajı taşımak için Müslüman gruplara para ödüyorlar. İslami Marry Poppin?ler (Bir müzikal karakterleri) tarafından yönetilen bir şey yaratmaya çalışıyorlar.

Fakat bu işe yaramaz biz sadece ve ancak Allah?a ram oluruz. Müslümanları parayla satın alıyorlar. Bazı Müslümanlar kendilerini o kadar ucuza sattı ki.

TÜRKİYE?NİN SOLCU FEMİNİSTLERİ UTANÇ DUYMALI

Sağcılardan da samimi yardıma hayır demem. Ancak George W. Bush?u ve Afganistan ve Irak?taki emperyalist savaşları kim destekliyor? Sağcılar.

Savaşın ve Amerika?nın emperyalistliğinin yanlış olduğunu söyleyen insanlara bakıyorum. Tüm bunlar Marksist, Leninist, Sosyalist ve laik soldan geliyor. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Neden bir araya gelmeyelim ki? Örneğin Yunanistan?daki laik solla çok iyi ilişkilerim var. Öyleyse Türkiye?de laik solun derdi ne?

Tüm hayatım boyunca feministtim. Müslüman kadınların şu yaşadıklarını görüp de bir feminist nasıl rahat eder anlamıyorum. Numara taşımaları isteniyor. Sarı yıldız da takalım. ID kartlar dağıtıyorlar böylece takip edilebilsin ve Müslüman kadınlar nerelerde yaşıyor öğrensinler. Bu bilgiye neden ihtiyaç duyuyorlar? Tabi ki bu Naziler için Yahudilerde çok işe yaradı. Kadınlara bu tür muameleler yapıldığı için Türkiye?nin solcu feministleri utanmalı!

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara