Yarın Dünya Okuma-Yazma Günü. UNESCO'nun araştırmasına göre internetin yaygınlaştığı, küreselleşmenin hızla ilerlediği günümüzde bile yeryüzünde yaklaşık 800 milyon insan okuma ve yazma bilmiyor.
İstatistikler Almanya'da da yaklaşık 4 milyon kişinin okuyup yazmakta zorlandığını ya da okuma-yazma bilmediğini ortaya koyuyor. Bu insanlar internetle iletişimin ve elektronik haberleşmenin iş ve özel yaşama damgasını vurduğu günümüzde, kendisini toplumdan geri çekmeyi, böylece göze batmamayı tercih ediyor. Uzmanlar bunun özgüveni zedelediğine dikkat çekiyor. Bu durumu tersine çevirmek için okuma-yazma kursuna gidenler de var. Almanya'nın Krefeld kentindeki bir okuma-yazma kursu buna bir örnek. Kursun yaşlı, genç 7 öğrencisi var.
Okuma-yazma bilmediklerini saklıyorlar
Krefeld'deki kursa katılanların önbilgileri değişik. Kimileri sadece adını adresini yazabilirken, diğerleri bilmediği sözcüklerde ve uzun cümleler kurmakda zorlanıyor. Kursun öğretmeni Beatrix Konnen, okuma yazma kursuna gelenlerin büyük bir kısmının utandığını ve okuma yazma bilmediklerini yıllarca insanlardan sakladıklarını söylüyor. Konnen, 'Okuma-yazma bilmeyen kursiyerlerimizin özgüvenlerinin zayıfladığını görüyoruz. Yıllarca okuyup yazamamanın verdiği yükün altında ezilmişler ve kendilerini kötü hissediyorlar. Bazıları ise kısa süre önce işini kaybetmiş ve bunun üzerine okuma yazmadaki sorunu gündeme gelmiş' diye konuşuyor.
Kursa gidenlerden Peter, 25 yıl boyunca fayans döşemecisi olarak inşaatlarda çalıştığını anlatıyor. Bir süre önce işten çıkarılması üzerine, yeni bir iş bulmak amacı ile başvurular yazmak, mülakatlara gitmek zorunda kalınca, okuma-yazmadaki sorununun önünde engel oluşturmaya başladığını söylüyor. Peter, 'Eski işimde çalışırken sorunum yoktu. 25 yıl boyunca çalıştım ve iyi para kazandım. İşten çıkarılınca sudan çıkmış balığa döndüm. Gelecek benim için kötü görünüyor. Daha bir yere gidip başvuru formunu elime almamla, ilk sorun başlıyor' diyor.
Gelişmiş ülkelerde konu tabu
Almanya gibi gelişmiş ülkelerde okuma-yazma bilmemek tabu konulardan biri. Üzerinde konuşulmadığı gibi, okuma-yazma bilmeyenler genelde kötü muamele ile karşılaşıyor. Krefeld'deki okuma-yazma kursuna katılan Jasmin, bir başvuruda ya da resmi dairede adını yazdırırken hecelemek zorunda kaldığında, sorunun başladığını anlatıyor ve bir resmi dairede gördüğü kötü muameleyi şöyle anlatıyor:
'Kısa süre önce bir devlet dairesindeydim. Memur, götürdüğüm belgeyi elime tutuşturdu ve anlamadığını söyleyerek, benim okumamı istedi. Ben de sessizce iyi okuyup yazamadığımı söyledim. O da 'hangi çağda yaşıyoruz ya' diye yüksek sesye oflayıp, pofladı. Kendimi o kadar kötü hissettim ki kaçarak odadan ayrıldım.'
Tanınmak istemiyorlar
Okuma yazma bilmeyenlerin günlük hayatta göze çarpmamak için geliştirdikleri birçok strateji var. 'Gözlüğüm yanımda değil'den 'hastayım sesim çıkmıyor' ya da 'iyi biliyorsan sen oku' gibi işi şakaya vurmaya kadar. Almanya'da hükümet okuma-yazma bilmeyenler için kurslar verilmesi ve internet üzerinden okuma-yazma öğrenilmesini teşvik etmek amacıyla 2004 yılında bir proje başlattı. 'Okuma-yazma öğrenmek istiyorum' adlı site üzerinden kullanıcalar, heceleme, kelime hazinesini geliştirme, cümle kurma ve dil bilgisi gibi alanlarda kendilerini geliştirebiliyorlar. Şimdiye kadar yaşları 20 ila 60 arasında değişen 128 bin kişi adını gizli tutarak bu siteden yararlandı.
Almanya'da 23 bin kurs var
Almanya çapında yetişkinler için verilen okuma-yazma kurslarının sayısı ise 23 bin. Okuma yazma kursuna yazılanların yüzde 69'unu mesleği olmayan erkekler oluşturuyor. Her yıl 75 binden fazla öğrencinin diploma almaksızın okulu terketmesi de okuma-yazma bilmeyen ya da zorlanananların arasına yenilerinin katılacağı riskini beraberinde getiriyor. Almanya'da herhangi bir diploma almadan okulu terkeden öğrenciler arasında Türkiye kökenlilerin sayısı da yüksek. İrlanda ve İngiltere son yıllarda uyguladıkları eğitim seferberliği programlarına 4,5 milyar euro ayırdılar ve okuma yazma bilmeyenlerin oranını yüzde 24'ten yüzde 10'a düşürmeyi başardılar.
Nadja Baeva / DW