Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Avrupa Birliği?nin Rusya karşısında ortak tutum belirlemesinin zor olduğuna dikkat çekiyor:
?Önemli olan, Avrupa Birliği?nin, ?Gürcistan müdahalesini tasvip etmeme? bildirisi yayınlamaktan fazlasını yapıp yapamayacağıdır. Belki de, şimdiden yaptırımlardan söz etmenin zamanı değildir. AB ile Rusya arasındaki ortaklık görüşmelerinin protokol düzeyinin düşürmek ya da dondurmak suretiyle yaptırım sınırının altında kalınabilir. Görünen, batılı hükümetlerin Moskova ile diyalog bağını koparmak istemedikleridir. Bunun aksini yapmak, kriz yönetimi açısından da akılsızlık olurdu.?
Le Figaro adlı muhafazakar Fransız gazetesi Avrupa?nın Rusya politikasını şöyle değerlendiriyor:
?Rusya?nın Soğuk Savaşı da göze almasına rağmen, Rus tehdidi İslamcı tehditle kıyaslanamaz. Batı ile Rusya arasında yakınlaşmaya yardımcı olacak benzerlikler var. Ancak hür dünya Kremlin?in Güney Osetya ve Abhazya?yı tanıma tahrikini karşılıksız bırakamaz. Batı, Kosova vilayetinin bağımsızlığını tanımakla haksızlık etti. Ancak Avrupa Birliği, azınlık haklarını hiçe sayan Kremlin zirvesinin başlattığı üstünlük mücadelesini kaybetmeyi de göze alamaz. Radikal İslamcılık Rusya?yı da tehdit ediyor. Bu durumda İran ve Suriye ile ittifak kurması Rusya?ya bir şey kazandırmaz.?
İngiliz The Guardian gazetesi yeni bir Soğuk Savaş?tan söz etmenin saçma olduğu görüşünde:
?Çağımızda soğuk savaş çıkabilmesi için gerekli malzeme eksik. Rusya askeri bakımdan Sovyetler Birliği?nin gücüne erişemedi, nüfuz alanı da Sovyetlerinki kadar geniş değil. Suriye ve İran?a silah verebilir ama Angola ya da Küba?da bir daha devrim başlatamaz. Rusya?da arsız kapitalizm hüküm sürüyor. Sovyet sonrası etnik mozaik öylesine karmaşık ki, bölgesel sorunları bölgesel sorun olarak kabul etmeliyiz.?
Süddeutsche Zeitung gazetesi baş yorumunda, Demokrat Parti?nin başkan adayı Barack Obama?yı, Yunan mitolojisinin, göğe yükseldikten sonra güneşten kanatları yanarak düşen kahramanı İkarus?a benzetiyor:
?Son on başkanlık seçiminden yedisini kaybeden Demokrat Parti?nin sempatizanları Beyaz Saray?ı kazanma mücadelesine özgüvenden yoksun çıkıyorlar. Sanki tanrılar sonunda hep karşı tarafın kazanmasını istiyor. Bu senaryonun son kahramanı Barack Obama, Kennedy ve Martin Luther King?in vasiyetlerini yerine getirme iddiasında. Şimdi konuşmalarıyla yarattığı beklentilerin altında eziliyor. Hem Amerika?yı yeni ufuklara taşıyacak, hem de Vaşington?da partiler üstü uzlaşma arayacak. Hem Amerikan süper gücüne eski ihtişamını kazandıracak, hem de ülkesini dünya ile barıştıracak. Etten kemikten hiçbir varlık böylesine ilahi bir görevi başaramaz.?
İtalyan La Repubblica Obama?nın yükselişinin yeni bir çığır açmakla kalmadığını yazıyor:
?ABD, tarihinin uzun ve yüz kızartıcı bir dönemini geride bıraktı. Önce esir ticaretini, ardından da ırk ayrımını kaldırdı. Irkçılık tamamen önlenemezse de pratikteki belirtileri bastırılabilir. Obama bütün karizmasına rağmen, yüzyıllarca eşitlik uğruna mücadele verenler olmasaydı, şimdi bulunduğu yere gelemezdi. Irk ayrımını onaylayan demokratların torunları, dedelerinin ellerinden gelse asacakları bir adayı kendilerine lider yaptılar.?
Kaynak: DW