Dolar

34,8956

Euro

36,6715

Altın

3.013,01

Bist

10.058,63

Askeri darbelerle sol arasında akrabalık var

Oral Çalışlar, 'Ergenekon darbe bağlantılı bir olay. Darbecilik de solun içinde hep var. Solun Ergenekon'da yaşadığı esas sorun darbeyle köklü hesaplaşma' dedi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-25 05:22:00

Askeri darbelerle sol arasında akrabalık var
Bir süredir en çok tartışılan konu sol hareketin Ergenekon karşısındaki tavrı. Temel soru ise 'Susurluk'taki sert tavrı neden şimdi göstermiyor?' İlginçtir bunun ilk tartışıldığı yer Gülen cemaatinin gazete ve televizyonları oldu. Sonra oradan hareketle medyanın geneline taşındı. BirGün ile Taraf gazetesi ve yazarları birbirine düşman kesildi. Gerçekten Ergenekon nedeniyle solda bir bölünme var mı? Neden? Tek neden operasyonu AKP'nin yapması mı? İddianamede iddia edildiği gibi sol örgütlerin de Ergenekon'la ilişkisi var mı? Tüm bunları 68 Kuşağı'nın liderlerinden, Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar ile konuştuk. Özgürlükçü çizgisiyle tanınan, insan hakları ve demokratikleşmeyle ilgili her kampanya ve çalışmada imzası bulunan Çalışlar, uzun yıllar yazdığı Cumhuriyet gazetesinden bir süre önce ayrılarak Radikal'e geçti.

* Susurluk'taki çetelere karşı tavır neden Ergenekon'da gösterilmiyor?
Susurluk'ta yakalananlar ve hedef haline gelenlere baktığımızda ülkücü gelenekle bağı olan isimlerdi. Susurluk'ta Abdullah Çatlı gibi 12 Eylül öncesinde saldırılarda yer alan bir ismin çıkması sol için mücadele edilebilecek bir alan haline geldi. Zatenülkücüler geçmişte solun kavgalı olduğu bir kesimdi.

* Nedeni Ergenekon'da ülkücülerin olmaması mı? Ergenekon'da esas olarak ülkücüler yok; devlet var, askerler var, bir de solcu diye bilinen kesimler var epeyce. O zaman solda tereddüt oluştu ve 'Geçmişte Abdullah Çatlı'dan, Mehmet Ağar'dan hesap sorulması gereken bir olay varken, bu kez İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek gibi isimlerden hesap soruluyor. Yani soldan hesap soruluyor' dediler. Bu ciddi etki yaptı. İkincisi Ergenekon askeri darbe bağlantılı bir olay. Askeri darbe yapmak isteyen bir kesim de var Ergenekon'un içinde. Askeri darbelerle sol arasında hep bir akrabalık var eskiden beri.

* Nasıl bir akrabalık? Sol, darbelerle ilişkisini tam olarak kesmiş değil. 12 Mart'ta da, 12 Eylül'de de zaman zaman solcu bir askeri darbe beklentisi solda hep olmuştur. O nedenle ülkücü cinayetlerinden farklı olarak Ergenekon'un askeri darbe içermesi solda tereddüt yaratıyor. Solun burada yaşadığı esas sorun darbeyle köklü bir hesaplaşma. Ergenekon'un söylemi; 'Darbe yapmak için solcu gözüken, ulusalcı gözüken kişiler de öldürülebilir. Bu meşrudur ve makuldür.' Ayrıca çok sarsıcıdır.

* Sol bunu mu tartışıyor? Evet. Ergenekon'un bu sarsıcı tarafı solda bölünmeye yol açıyor; 'Böyle bir şey kabul edilebilir mi, edilemez mi' diye bir tartışma oldu. 'Cinayet işlemişler, üstelik kendi taraftarlarından insanları öldürmüşler, bunu kabul etmek meşru mu' fikriyatı solda derin bir yarılmaya yol açtı. Bir üçüncüsü de Amerika ve NATO bugüne kadar yaşanan darbelerin ya arkasında ya da destekçisiydi, ama bu kez Amerika böyle bir darbe teşebbüsü içinde olmadığı gibi teşebbüsü de desteklemediğini açıklıyor. Sol geleneksel olarak anti-Amerikancı tarafta durduğu için 'Amerikancılar bu Ergenekon işini yapıyor' diyorlar.

* Operasyonu AKP'nin yapmasının etkisi ne? Türkiye'deki modernist kesim -sol da bunun içinde- Türkiye'yi kendilerinin yönetmesi gerektiğine inanıyor. Eğitimli, burjuva hayat tarzına alışkın bu kesimler, 'Taşradan, Kasımpaşa'dan, Anadolu'dan gelenler mi bizi yönetecek. Biz buna razı olamayız' diye tepki gösteriyor. AKP'ye de oradan kızıyorlar. Halbuki solcuların alt sınıfların çocuklarının Türkiye'yi yönetmesini savunması lazım. Burada din problemi de var.
 
Sağcıların derin devlet tavrı da Ergenekon'la değişti
 
* Ergenekon'un AKP'ye muhalif isimlerin tasfiyesine dönüştüğü iddiasının haklı tarafı yok mu? Darbe teşebbüsüne girişenler veya darbeye sempatiyle bakanların büyük çoğunluğunun, AKP'yi devirmek istedikleri ortada. Zaten kim var iktidarda; AKP. Ama Türkiye'de AKP yokken de devlet içinde cinayetler işleniyordu, ülke içinde büyük çatışmaları kışkırttılar. Bunların tasfiye edilmesi toplumun hayatını garanti altına alacak. Türkiye'nin demokrasinin sigortalayacak. Bunun AKP'yle ilgisi yok ki, AKP'yi de aşan bir şey. AKP de öyle çok demokrasi taraftarı ve aşığı bir parti değil. Sonuçta Türkiye'nin geleneksel kültürü içinde yetişmiş bir hareket.

* Sağ kesimde de değişim yok mu? Susurluk'ta derin devlete sahip çıkanlar şimdi 'Ergenekon'ün üzerine gidilsin' diyor. O dönemde Refah-Yol iktidarıydı. Bu sağcı iktidar Susurluk'un üstüne gitmek istemiyordu. Susurluk biraz da o iktidarla özdeşleşmiş gibiydi ve o mücadele aynı zamanda Refah-Yol'u da hedef alıyordu. Bu yüzden MİT binası da, askeri birlikler de ışık söndürme eylemlerine katıldı. Susurluk, devletle hesaplaşma yerine iktidarla hesaplaşmaya dönüştü. Bugün de Ergenekon'un silahlı kuvvetlere yönelik olduğu düşünülüyor. Solcular da 'AKP'nin işi' diye karşı çıkıyorlar. Sağcılar da 'Bu Refah-Yol iktidarını hedef alıyor' diye karşı çıkmışlardı. Her ikisi de yanlış. Susurluk'la Ergenekon arasında fark yok esas olarak.
 
Özel Harp'çiler, Türkeş ve Ecevit'i izliyordu
 
* Ergenekon Soğuk Savaş dönemiyle hesaplaşmanın sonucu mu? Avrupa ülkelerinde Gladio örgütleri tasfiye edildi. Türkiye'de o dönemin kuruluşları hâlâ görevde. Özel Harp Dairesi hâlâ niçin var, geçmişte hangi olaylara karıştı? Bunları bilmiyoruz. Bülent Ecevit, 'Bunlar çeşitli darbe teşebbüslerinde rol oynadı' dedi. Bunun hesabı soruldu mu? 12 Eylül döneminde Bülent Ecevit'le birlikte hapis yatarken Dil Okulu'nda havalandırmaya çıkıyorduk. Özel Harp Dairesi'nin pencereleri bizim havalandırmaya bakıyordu. Beyaz boyalı pencerelerdi. Pencereyi açıp bizi izliyorlardı; Ecevit'i, Alparslan Türkeş'i. Ben de bir gün Ecevit'e dedim ki 'Siz bunlardan hesap sormadınız, bunlar sizi içeri attılar şimdi de pencereden seyrediyorlar.' O da 'Orduya laf geçiremedim' dedi.

* Ergenekon, gerçekten Gladio'nun tasfiyesini doğurabilir mi? İddianame ve belgelerde derin devletin ne olduğu bütün şeffaflığıyla ortaya çıkıyor. Ergenekon, Türkiye'nin 40-50 yıllık yaşadığı karanlık olayların ortaya çıkarılması için başlangıç. Solcuların, savcıların ortaya koyduklarına sahip çıkması gerekir. Bunu AKP'ye bırakmaları son derece acı verici. Ayrıca kim derin devletle hesaplaşıyorsa o senden daha demokrattır. Derin devletle hesaplaşma Türkiye'nin en önemli demokratikleşme meselesi. Kim hesaplaşmaya niyetliyse gerçek demokrat odur.
 
Perinçek'e de, İlhan Selçuk'a da üzüldüm
 
 
* Bugüne kadar derin devletle en çok sol mücadele etti... Evet. Ergenekon soruşturmasında bu işin sorgulanmasını isteyen etkili isimlerin çoğu da solcu. Solcuların bir kesimi Ergenekon konusunda tereddütlü davranıyor ama bir kesimi de bu mücadelenin en aktif unsuru.

* Sol örgütlerin iddianamede yer alması ilginç değil mi? Sosyalistlerin çok bulaştığı kanaatinde değilim. İşçi Partisi var, onun dışında da yok.

* DHKP-C?.. Onların ne kadarı soldu, ne kadarı devletle ilişkiliydi bilmiyoruz. Bunlar devlet kuvveti miydi, devlet onları ne kadar yönlendirdi? Zaten şüphelerimiz vardı. Ergenekon belki de bunların netleşmesi bakımından imkân yaratacak. Ama sol hareket bunun dışında.

* Doğu Perinçek'le yıllarca beraber mücadele ettiniz. İlhan Selçuk'la da uzunca süre aynı gazetede yazdınız. İkisinin de derin devlet yapılanmasında yargılanması karşısında ne hissediyorsunuz? Bizim kuşak darbecilikle hesaplaşmadı. O nedenle Doğu Perinçek'in böyle bir şeyle yüz yüze gelmesi çok sürpriz değil. Askeri darbelerle kopuş yaşamazsan, hayat seni böyle bir yere çeker. İsteğim, Perinçek ve Selçuk'un aklanması. Ama iddianame, ciddi iddialar öne sürüyor, doğruysa, bunların hesabı da verilsin.
 
Üçüncü Yol teorisi gerçekçi değil
 
* Ergenekon'da ülkücülerin değil solcu olarak tanınan isimlerin çıkması solun ezberini mi bozdu? Ezber de bozdu. Esas problem ise solun hiçbir zaman ciddi bir demokratik geleneğe sahip olmaması. Sağ, genellikle daha çok halk kitlelerine dayanan politikalar üretir. Solda ise böyle bir şey yok. 'Emekçi, emekçi' denir ama emekçi hareketi yoktur. Öyle olmayınca da demokrasiyle bir bağın olmuyor. Halka da güvenmiyorsun. Halk da senin arkanda değil. O zaman halk dışı kuvvetler arayacaksın. Nereden gelir bu halk dışı kuvvetler; devlet içinden, ordu içinden.

* Darbelerle akrabalığı buradan mı geliyor? Bu yüzden cuntacılık, darbecilik solun içinde hep var. Bence burada sürpriz olan, bütün bu bilgilerin ortaya çıkıyor olması ve solun, darbecilere sempati duyduğu gerçeği. Böyle bir gerçek var. Sol şimdi bunun travmasını yaşıyor. Bunun pozitif yanı da var. Son 10 yıla baktığımız zaman sol ölmüş durumdaydı. Toplumda hiçbir prestiji kalmamıştı. Ergenekon'la birlikte solda bir canlanma oldu. Sola adrenalin etkisi yaptı. Çünkü muazzam bir tartışma var. Sol ilk kez bir olay karşısında dinamizm kazandı. Çünkü Ergenekon çok somut.

* 'Darbeye de, AKP'ye de karşıyız diyen' üçüncü yol teorisi var... Bu hayal, gerçekçi değil. Solun öyle bir üçüncü yol yaratabilecek birikimi yok. Üçüncü yol veya kutup demek kuvvet demek. Hangi kuvvetle, arkanda kitleler mi var yoksa işçi sınıfı mı var? Hiçbiri yok. Burada iki kutup var, devlet içindeki derin yapılardan hesap soran kutup, diğeri de bu hesabı engellemeye çalışan kutup. Üçüncüsü yok. Sosyalistlerin aldığı oy binde birlerde, binde yarımlarda. Onun için taraf olması mümkün değil.

* O zaman AKP de aynı kutupta... AKP de bu tarafta, doğru. Esas olarak bu soruşturmayı yürüten savcılar var, mücadele yürütüyorlar. Arkadaşlarımız Hrant Dink'i, Ahmet Taner Kışlalı'yı, Uğur Mumcu'yu, Musa Anter'i öldürenlerden hesap soruyorlar. Bunların üstüne gitmek bizlerin yani solcuların işi. Şu an Türkiye AB trendine girdi. Soğuk Savaş dönemi hesaplaşmasını daha yeni yaşıyor.
 
 
Kaynak: Sabah
 
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara