Cevat Rıfat Atilhan?ın kitaplarını da bu havanın bir ürünü olarak görebilir miyiz?
Elbette. Masonlara en ağır eleştiriler getirildi. Eğer o hava olmasaydı, bunlar mümkün olmazdı. Şu an bile benzerlerini yazmak mümkün olmuyor. Ayrıca Ömer Rıza?nın Selamet diye bir dergisi vardı. Çok kaliteli ilmi dergiydi. Mısır ulemasından tercümeler yapıyordu. O dönemde Ömer Rıza müstear bir isimle Cumhuriyet gazetesinde de yazılar yazardı. Raif Ova?nın da bir dergisi vardı.
Cemaatler, Cemaatler, Cemaatler?
Mehmet Yaşar Soyalan- O yıllarda Nurculuk hareketi nasıldı. Bugün olduğu gibi yine popüler miydi?
O dönemde de belli başlı şehirlerde oldukça etkiliydi. Elazığ ve Malatya?da da birçok taraftarları vardı. Nursi?nin yazdığı kitapçıklar elden ele dolaşıyordu. Ben ilk defa bu risalelerden bir kısmını, Said Nursi?nin kardeşinden dinlemiştim. Yine Elazığ?da yakın bir öğrencisinin sohbetlerine bir süre devam ettim. Said nursi cevval bir kafa ama sistematikten yoksun. Bizim toplum zaten bu tür mitolojik, totemik yaklaşımlara pirim veriyor. Sait Nursi kitaplarından çok takipçilerinin anlattıklarıyla gündeme geliyordu. Nurcular, o zaman da bugün de Sait Nursi?ye ilmi bir bakış açısıyla değil, totemik bir telakki ile yaklaşıyorlar, kitaplarını bu gözle okuyorlar. Üstadı ilmi hüviyetinden ziyade, kerametli, sihirli, esrarengiz, hem bu dünyada hem de ahirette şefaat edecek bir hüviyette görüyorlar. Geçmişten günümüze bu müteselsilen devam ediyor. Sadece Nurculara özgü değil neredeyse bütün Müslümanlara özgü bir durum. Uzun yıllardan beri böyle? İslam toplumundaki bu totemik gelenek devam ediyor, insanları büyütme, onların gölgesine sığınma, onlardan medet umma, şefaat dileme geleneği devam ediyor.
O dönemde en etkin cemaat hangisiydi?
40?lı yıllarda en etkin olanlar Nurcularla, Süleymancılardı. Nurcular kendi aralarında farklı guruplara ayrılmışlardı. Tarikatlar zaten her yerde, her zaman varlardı. Batıda daha azdı. Sanırım günümüzde de yok.
Said Nursi?nin 1950?li yıllarda Demokrat Partiyi desteklediği söylenir. Hatta bu konuyu kitaplarında yazdığı ifade edilir. Bu işin aslı nedir? Sait Nursi?nin siyasi kimliği hakkındaki kanaatiniz nedir?
Bir ara DP?yi desteklemiş olabilir ama onun politikalarını gördükten sonra bu desteğini devam ettireceğini sanmıyorum. Daha çok onun çevresindeki insanların ürettikleri bir kanaattir diye düşünüyorum. Sait Nursi Kur?an konusunda hassasiyeti olan birisidir. Bu nedenle bu konularda da hassas olacağını düşünüyorum. Ancak çevresinin onun adına birçok şey ürettiklerini biliyorum. Örneğin meşhur ?Sözler? isimli kitabı vardır. 1950?li yıllarda Atıf Ural diye hakim bir bu kitabı yayınladı. Bu kitapta masonları anlatan, onları tenkit eden bir sayfa var. Ancak sonraki nüshalarında bu sayfa çıkarıldı. Bunu Bediüzzaman mı çıkardı? Hayır. Yayınlayanlar çıkardı. Ben şahsen Bediüzzaman?nın kitaplarına birçok eklemeler ve çıkarmalar yapıldığını düşünüyorum. Sorsanız bunlar iyi niyetle yapılmıştır.
Hizbuttahrir ile tanışmanız ilk ne zaman ve nasıl oldu?
Cezaevinden yeni çıkmışım, çeşitli cemaatlerin sohbetlerine katılıyorum. O sırada bunlarla karşılaştım. O sıralarda Kuveyt?ten gelmiş Dr. Şükrü Tütüncü isminde bir zat ile tanıştım. Birde bizim Medine?ye giden Büyük Doğu?nun eski yazı işleri müdürü bir arkadaşımız var. O arkadaş kanalıyla bunların imamı Takiyüddin?e bizi anlatmışlar. Onların adamları da görüşmeye geldi. Bu arada Ercüment Özkan ile de görüşmüştük. Bunların bir kısmı ile 1955?li yıllarda hapiste de görüştük. Esas görüşmelerimiz 60?tan sonra oldu. Bunların İslami anlayışları fena değil de devlet anlayışları ve sosyal hayat telakkileri oldukça problemli. Sistem ile ilgili bilgileri yoktu. Donkişotvari bir tutum ve üslupları vardı. Düşünmeden ?hemen şunu yapalım.? diyorlardı. Hayali çözüm önerileri vardı. Örneğin bir konuda konuşurken ?paranız var mı??dedim. ?Yok? dediler. ?Kitap yazarak? ilgili parayı bulacaklarını söyleyince şok olmuştum. Türkiye?de kaç tane kitap okuyucusu vardı, bunu bile bimiyorlardı. Bunlar Ürdün?den gelmişlerdi. ?Sizin ülkenizde, Mısır?da kaç tane kitap satılıyor, kitaptan ne kadar para kazanılıyor hiç araştırdınız mı?? dedim. Ayrıca hilafet kurmaktan söz ediyorlar. Aynı şekilde ?siz? dedim, önce kendi ülkenizde bu hilafeti bir ilan edin bakalım, biz ondan sonra bakarız.? Bu ve benzeri konularda aramız açıldı. Bunlarla çok sohbetlerimiz oldu. Genel hatlarıyla İslami bilgileri gayet iyi
Sizin bu cemaatten ayrılmanız, Ercüment beyle aynı zamana mı denk geliyor?
Hayır, ben daha önce ayrıldım. Bunu Ercüment Bey?e de söyledim. O biraz daha saf bir arkadaştı. Onların bu tenakuzlarını daha sonra Ercüment de anladı.
İngilizlerin Hizbuttahrir?i kullandığı ve yönlendirdiği noktasında birçok iddia var. Siz içlerindeyken böyle bir şey gözlemlediniz mi?
Yaşar Hocam, sosyolojik olarak belli hizipler, güçlü devletler tarafından daima kullanılmak istenir, kullanabilir de. Bu her toplum için, her cemaat için söz konusu olabilir. Tarihimizde bunun örnekleri çok.
Cemaatler Türkiye?nin önemli gerçeği. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Cemaatlerin varlığı bir avantaj mıdır bir dezavantaj mıdır? Bunları bir sivil toplum örgütü olarak değerlendirebilir miyiz? Toplumun veya bireyin önünü mü açıyor, yoksa kapıyor mu?
Şu anki cemaatler gerçekten sivil kuruluşlar olsalardı toplum bu halde olmazdı. Tarikat ve tasavvuf oluşumları, yapı olarak ilme karşıdırlar. İlmi, insanları oyalayan, onlara enaniyet, kibir veren bir şey olarak görürler. Bunların kaynakları menakip ve sözeldir. Bir zamanlar Atasoy Müftüoğlu, bu cemaatleri, tarikatları bir araya getirmek için çok uğraştı ama bir sonuç alamadı. Bunlar hiçbir zaman bir araya gelmezler, her biri kendisini merkez ve hak olarak görür. Hiçbir şeyh, başka bir şeyhi, cemaati gidip ziyaret etmez. Hep kendisi bekler. Onun için bunlar İslam toplumunu tutan, bloke eden, kireçlendiren gruplardır. Kendileri de zarar etmektedirler, ümmetin de zararına sebep olmaktadırlar. Bu yaptıklarından Allah?a hesap vereceklerine de inanıyorum.
Tarikatlar dışındaki cemaatlerin durumu nasıl? Örneğin Nurcular?
Onlarda pek farklı değil ama onlar da bir ölçüde tarikata dönüştüler. Bu yapılar içinde maalesef bireyin fazla bir yeri yok. En önemlisi de toplum bunlar yüzünden parça parça olmuş durumda. Oysa esas olan müslümanlık. Ama İslam toplumunun hali ortada.
Son olarak ne söylemek istersiniz, ne tavsiye edersiniz?
Kur?an esas alınmalıdır. Kur?an?a göre bir anlayış oluşturulmalıdır. Kur?an ile hemhal olmamız lazım. İnsanlara Kur?anı anlatmamız lazım. Hayatımızın esası ve kaynağı Kur?an olmalıdır. Kur?an?ı esas almadığımız zaman ortaya koyduğumuz çözümler bizi mutlu etmez, huzura kavuşturmaz.
Sizi yorduk. Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.