Oğuz ESER / TIMETURK
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref?in, azil tehdidi karşısında, 17 Ağustos?taki istifası, dünyanın elinde nükleer güç bulunan Müslüman ülkesindeki dengeleri değiştirmiş görünüyor. ?Mavi gözlü ABD çocuğunun? 9 yıllık saltanatının ardından yönetimden gidişi bölgedeki çıkarları en yüksek ABD için ciddi sorunlar oluşturacağı bekleniyor.
Washington Enstitüsü?nden Körfez ve Enerji Politikası Programı?ndan Simon Henderson, Müşerref sonrası Pakistan?ı değerlendirdi. Müşerref?in gidişinin Pakistan?da bir ?otorite/güç boşluğu? yarattığını söyleyen Henderson, yönetimdeki koalisyonun liderleri Bhutto?nun dul eşi Asıf Ali Zerdari ve eski başbakan Nevaz Şerif?in siyasi gücü ?donuk ve cansız? başbakan Ali Rıza Gilani?nin ellerine bırakmayacağına dikkat çekti.
Müşerref?in ABD?ye yakınlığıyla gelecekte ?mücadele edilmesinin? de beklendiğini söyleyen Henderson, Pakistan?ın yeni siyasi çizgisindeki ABD?nin diğer sorununun ?İslamabad?ın İslamcı milislerle karşı karşıya gelmedeki isteksizliği? olduğunu belirtti.
Müşerref?in gidişi Afganistan?daki ABD?yi zora soktu
Henderson, Müşerref sonrası Pakistan?daki ABD açmazlarını 3 başlıkta inceledi. Bunlardan ilki ve ABD için en önemlisi ?terörle savaş?. 11 Eylül saldırılarının ardından başlayan ABD?nin terörle savaş altında yürüttüğü politikaların Müşerref?in ?sözlü? desteğinin olduğunu ancak hükümetin fiili olarak bunu izleyip izlemediği noktasının ?açık olmadığını? söyleyen yazar, Pakistan İstihbarat Teşkilatı?nın (ISI) Afganistan?daki Taliban?ı desteklediğini de iddia etti.
Yakın zamanlardaki Hindistan büyükelçiliği bombalanmasının arkasında ISI olduğunun Gilani?nin Washington?a ziyaretinde ABD yetkileri tarafından aktarıldığını söyleyen Henderson, Enstitü?de geçen hafta ABD ulusal istihbarat subayı Ted Gistaro?nun konuşmasına atıfta bulundu. Gistaro?ya göre, el-Kaide, Pakistan?ın Federal Yönetilen Aşiret Bölgeleri?nde (FATA) konumunu güçlendirerek hükümetin nüfuz alanını bölge dışına atıyor. Savunma Bakanı Robert Gates ve bazı Batılı yetkililer de son zamanlardaki eylemlerin Pakistan?ın FATA?sında eğitilen ve silahlanan milislerden kaynaklandığını söylemişlerdi.
TIMETURK?teki ?ABD, İran?dan önce Pakistan?ı mı vuracak? yazısında belirtildiği gibi ABD, Powel gibi resmi bir ağızdan FATA bölgesini vurmayla tehdit etmişti. Ayrıca Müşerref?in ardından gelecek yönetimin ABD?nin Afganistan operasyonlarına ve olası İran saldırısı için tehdit oluşturduğu düşünülürse Müşerref?in gidişi bu senaryoyu daha da makul hale getiriyor.
?Nükleer sırlar diplomatik çıkar için satıldı?
Burada Henderson?un yazısında dikkat çektiği, ABD?nin Pakistan?a saldırı senaryosundaki açmazlardan biri de nükleer silah konusu. Elinde nükleer silah olan tek Müslüman ülke Pakistan?ın yaklaşık 150 nükleer başlığı olduğu tahmin ediliyor. Bu başlıklar ABD?nin verdiği F-16?larla atılabileceği gibi Kuzey Kore ve Çin?in sağladığı füze sistemleriyle de birleştirilebilir.
Nükleer silahlalar konusunda Henderson?un dikkat çektiği ve TIMETURK?ten takip ettiğiniz nükleer bilim adamı Abdülkadir Han skandalı var. (Abdülkadir Han, suçlu mu kurban mı?; Pakistanlı atom babasından müthiş itiraflar) Müşerref, nükleer silahlar bilgisinin satılması/dağıtılmasıyla ilgili bu bilim adamını suçlamıştı. Ancak Müşerref?in azlinin nedenleri arasında sayılan skandalla ilgili olarak Henderson, ?Pakistan ordusu ve politik yönetiminin Han?ın uranyum zenginleştirme, bomba yapımı ve füze bilgilerinin Çin, İran, Libya ve Kuzey Kore?yle diplomatik çıkarlar için satıldığı? açıklamasını getirdi.
İran?ı vurmak için Pakistan nükleer skandalı
Henderson?un ?diplomatik çıkarlar? için nükleer sırların satıldığı ülkeler arasında İran?ı da zikretmesi önemli zira eğer ABD, İran?ın elinde nükleer silah yapma bilgisi olduğunu gösterebilirse, Tahran?ı vurmak için ihtiyaç duyacağı meşruiyete de sahip olmuş olacak. Tıpkı İranlı casus Manucher Ghorbanifar?ın ve Pentagon danışmanı Michael Ladeen?in yanlış istihbaratlarının Irak işgali için kullanılması gibi? (Bush?u İran mı gaza getir(di)yor?)
Henderson, Amerika?daki politika yapıcıların Pakistan ve ABD arasındaki ilişkinin anahtar olduğunu zannederek hata yaptıklarını ve Washington?un İslamabad?ı son yıllarda tek başına bıraktığını belirtti. ABD?nin politik boşluğuyla Pakistan?ın silah için Çin?e ve siyasi çizgi olarak Suudi Arabistan?a yaklaştığına dikkat çeken Henderson, ABD?nin bir sonraki başkanı için Pakistan?ın ?en öncelikli? ajandaları arasında yer alması gerektiğini kaydetti.
Müşerref?in istifasının ABD?nin Pakistan politikası için ?başka bir başarısızlık? olarak niteleyen Washington Enstitüsü danışmanı, ABD?nin hibe ettiği 10 milyar dolarlık askeri yardımın da ?teröre karşı? kullanılmak yerine ezeli düşmanı Hindistan?a karşı güçlenmek için kullanıldığını öne sürdü.
Keşmir?deki savaş Müşerref?i kurtarır mı?
Pakistan?ın Hindistan?la olan ezeli düşmanlığı da Müşerref?in istifasıyla birlikte değerlendirilmeli. Henderson, Pakistan?daki siyasetin daha doğru kelimeyle yasamanın ABD tarafından ?her zaman zayıf? görüldüğünü ve bunun yerine ülkenin ?askeri-bürokrat elitiyle? ilişki kurduğunu belirtti.
Ayrıca yönetimdeki koalisyon hükümeti ve ?koltuklarını Müşerref?e borçlu olan yargıçlar? arasındaki gücün kontrolü noktasındaki çatışmasının nasıl çözüleceğinin ?henüz belli olmadığını? söyleyen Henderson?un Keşmir?e de atıf yapması oldukça manidar.
Yine TIMETURK?ten takip ettiğiniz gibi (Keşmir?in özgürlüğe çağrısı) Pakistan Keşmir?inin bağımsızlığı için mücadele eden Şeyh Abdülaziz?in Hindistan polisi tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar her geçen gün büyük bir çatışmaya doğru yol alıyor. Henderson, bu çatışmaların ordunun ?sıkıyönetim? ilan etmesine neden olabileceğini yazarken, satır arasında da belki de Müşerref?i kurtarmak için olası bir senaryodan üstü kapalı olarak bahsetti.
Keşmir?de Hindistan?la çıkacak bir savaş, Müşerref ve askeri elitin yeniden başa dönmesi anlamına gelecek. Bu da Pakistan?ın demokratikleşme noktasında son günlerde attığı adıma ciddi bir sekte vurmuş olacak.