Irak Başbakanı Nuri El Maliki, son Almanya ziyareti sırasında Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlayarak, Irak'ın kalkınması, hükümetinin üzerine düşen görevler ve sınır komşularıyla ilişkiler hakkında bilgi verdi.
- Sayın Başbakan, Irak'taki güvenlik koşullarında son dönemde belirgin bir iyileşme gözleniyor. Peki buna hangi unsurlar katkıda bulundu? Irak'ta hayat yeniden normale mi dönüyor?
- Kesinlikle. Buna bir yandan, El Kaide ve yasadışı milislerin halka çok itici gelen, korkunç eylemleri sebep oldu. Iraklıların farklı mezhep ve kökenlerden gelseler bile geçmişte nasıl birlik içinde yaşadıklarını hatırlamaları da bir diğer etken. Ayrıca hükümet, mezhep ayrımı yapmaksızın, yasalara uymayan herkesin bunun bedelini ödeyeceğini açıkça ve kararlılıkla belli etti. Böylece insanlarda devletin vatandaşları arasında ayrımcılık yapmadığı hissi oluştu. Bunun yanı sıra, kapsamlı güvenlik önlemleri alındı. Koalisyon birlikleri burada önemli bir rol üstlendi; fakat polis teşkilatı ve orduyu milislerden temizleyerek yeni oluşturduğumuz güvenlik organları da artık profesyonelleştiler. Ulusal vazifelerinin bilincinde olan Iraklı güvenlik güçleri bu sayede, Irak'daki en büyük güçlüklerden biriyle, şiddetle başeder hale geldiler.
- Ortamın daha güvenli hale gelmesi, yabancı askeri birliklerin Irak'taki varlığı ile ne kadar ilişkili?
- Son dönemdeki gelişmeler açık bir mesaj içeriyor: Basra'da ve diğer pek çok yerde büyük zorluklara göğüs gerdik. Buradaki başarının, polis teşkilatı ve ordudaki Iraklılara ait olduğunu gururla söylüyorum. Planlama aşaması ve planların hayata geçirilmesi, Irak hükümetinin sorumluluğu altındaydı. Iraklı birlikler, Irak halkı ve coğrafyasını, ayrıca yasadışı kişileri daha iyi tanıyorlar ve bunun yanı sıra iyi eğitimliler. Bu durum, bizi ve yabancı gözlemcileri Irak ordusu ve polisinin, güvenliği tek başına da sağlayabileceği konusunda yüreklendirdi. Koalisyon birlikleri de artık bunu teslim ediyor ve Irak ordusunun durumu kontrol altına almasıyla gurur duyuyor.
- Şu sıralar ABD ve Irak arasında imzalanması beklenen güvenlik anlaşması gündemde. Bu anlaşma Amerikalı birliklerinin Irak'tan geri çekilmesi konusunda bir takvim içerecek mi?
- ABD ve Irak arasındaki görüşmeler hala devam ediyor. Anlaşmanın ilk taslakları, bizim tarafımızdan, özellikle de ABD tarafından kabul edilmeyen çok geniş kapsamlı talepler içeriyordu. Ama siyasi koşullar olgunlaşıyor. Geçtiğimiz günlerde bir süredir boykotta olan pek çok Iraklı bakan görevlerinin başına döndü. Siyasi yapı güçleniyor, güvenlik sağlanıyor ve bizi önemli bir görev bekliyor.
Yabancı birlikler ülkede sonsuza dek kalamaz. Uzun zamandır yabancı birliklerin ülkedeki varlığına ve Irak'tan çekilmeleri öncesindeki hazırlık dönemine ilişkin takvim belirmek için yoğun bir dialog halindeyiz. Görüşmeler devam ediyor. Sadece tüm Iraklı siyasi partiler değil, koalisyon birlikleri de yabancı birliklerin Irak'taki varlığının sınırlı bir dönemi kapsaması ve sorumluluğun, günün birinde giderek güçlenen Iraklı güçlere bırakılması gerektiği konusunda hemfikirler.
- Yüzbinlerce Iraklı hala daha ülke dışında yaşamakta ısrarlı. Yabancı şirketlere ülkede güvenliğin sağlandığı duygusunu verebilmek için önce bu kişilerin ülkelerine geri dönmesi gerekmez mi?
- Burada ilk sorulması gereken şey, basının kesinliği olmayan ve şişirilmiş sayılarla bu kadar ilgilenirken hergün ülkeye geri dönen binlerce Iraklı'dan neden bahsetmediği. Bir iki milyon Iraklı'nın kendilerine sığındığını öne süren ülkelerde gerçekte sadece 50 ila 100 bin mülteci bulunuyordu. Şimdi ise pek çok Iraklı vatanına geri dönüyor ve biz de bu dönüşü kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bu kişilerin, elimizden geldiğince, güvenliklerini sağlıyor ve onlara ulaşım araçları tahsis ediyoruz.
- Iraklı azınlıkların, özellikle de Hıristiyanlar'ın giderek artan göçüyle ilgili haberleri nasıl yorumluyorsunuz?
- Bu konu da abartılıyor ve siyasi amaçlara alet ediliyor. Fakat saldırıların hedefi sadece tek bir etnik köken ya da mezhep değildi. Sadece Hıristiyanlar'a Müslümanlar tarafından değil, Müslümanlar'a da Hıristiyanlar tarafından eziyet edildi. Hıristiyanlar, Sabiunlar, Müslümanlar, Sünniler ve Şiiler, Arap ve Kürtler'e karşı genel bir terör ve keyfi cinayet dalgasıyla karşı karşıya kaldık. Hıristiyanlar da bundan diğerleri kadar zarar gördüler. Her halükârda devlet için önemli olan, zarar görenlerin ülkede kalmaları, acılarını dindirmek ve can güvenliklerini sağlamaktı. Çünkü burada söz konusu olan, Iraklılar, yani ülkenin yerlileri. Bu kişiler, haksızlığa uğradıklarını hissediyorlar; fakat bunu hisseden sadece onlar değil. Hükümet kimseye farklı muamele edemez.
- Peki İran?ın Irak?taki rolü nasıl tarif edilebilir? İran istikrarı destekliyor mu yoksa Irak'ı Amerika ile hesaplaştığı bir saha olarak mı görüyor?
- İran ve Amerika arasında var olan ihtilafı kimse inkar edemez. Bu konuda tartışılıyor, tehditler savuruluyor, diplomatik ve siyasi çözümler aranıyor. Bu anlaşmazlık hala sürüyor ve üzerinde daha uzun süre konuşlacağa benziyor. Irak güçsüz hale gelir, parçalanmaya yüz tutar ve diğer ülkelerin at koşturduğu bir alana dönüşürse, İran da Irak'ın içişlerine karışma konusunda cesaret bulacaktır. Fakat Irak egemenliğini ve ulusal birliğini yeniden elde etti; devlet yönetimi ve güvenlik organları güçleniyor, halk da devletini destekliyor. Irak, kendisini bir 'hesaplaşma alanı' olarak görenlere bu şekilde net bir yanıt veriyor.
Diğer devletler, birbirleriyle ister yerde ister gökte isterse denizde savaşabilirler; fakat biz bunun Irak topraklarında olmasına müsade etmiyoruz. Biz hiç bir yönetime, diğer bir yönetimle Irak'ta hesaplaşma izni vermiyoruz. Ulusal birlik, giderek güçlenen güvenlik birimleri ve onların başarılı operasyonları bizi bu bakımdan belli bir noktaya getirdi: Artık sınır komşularımızla ilişkilerimizi nasıl düzenleyebileceğimizi düşünebiliyoruz.
Bölgenin kapsamlı bir güvenlik sistemine ihtiyacı olduğuna inanıyor ve bunun üzerinde çalışıyoruz. İran ve diğer devletler, kısmen yeni olmayan problemlerin çözülmesi için diyalog kurmanın gerekliliğini fark ettiler. Irak ile İran arasında sekiz yıl süren bir savaş oldu; ayrıca bu iki devletin 1975 yılında imzaladıkları anlaşmadan kaynaklanan bir sorun da var. Bize selefimizden miras kalan sınır ve su ihtilafları mevcut. Bu konuda çalışmalar yapılıyor ve her iki taraftan da çalışma grupları bu ihtilafları çözmek amacıyla bağlantı halindeler. Amaç her iki tarafın da karşılıklı çıkarlarına uygun olarak eşitliğin sağlandığı ilişkiler kurmak.
- Arap ülkeleri Irak'ta temsilcilik açmakta çok tereddüt ettiler ve buna çekinerek de olsa yeni yeni başlıyorlar. Bu tereddüdü ve fikir değişikliğini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu tereddüt, güvenlik ya da Irak'ın artık İran ya da ABD gibi diğer devletlerin nüfuzu altına gireceğinden duyulan korku gibi, kısmen de olsa haklı gerekçelere dayanıyordu. Ama bunun ardında belki de, kabul edilemeyecek bir fikir daha gizliydi: Irak'ın tekrar yüzünü Arap dünyasına dönmesi gerektiğini söyleyenler, meydanı başkalarına bırakıp onları eleştirmek yerine oluşan boşluğu doldurmalı. Bu gibi gerekçeler artık geçerli değil. Irak yönetiminin mezhep ayrımı yaptığına inananlar yanıldıklarını gördüler.
Yabancı birliklerin Irak'a zarar vermesine hükümetin göz yumacağına inananlar, Bağdat'ın ne Irak'ın ne de komşu ülkelerin güvenliğini tehlikeye attığını teslim etmek zorundalar. Bazıları da hükümetin vatandaşlarına eşit davranmayacağı kanısındaydılar.
Tüm bu gerekçeler, Tanrı'ya şükür, artık geçersiz. Bu nedenle, pek çok devlet yüzünü yeniden Irak'a dönüyor. Bu devletler, Irak'ı ne kadar takdir ettiklerini belirterek geri döndüler. Katedilen başarının da, kendilerini yeniden Irak'ta temsilcilik açma konusunda cesaretlendirdiğini vurguladılar. Fakat bizim isteğimiz, ülkemizde sadece yabancı konsolosluklar açılması değil. Biz başka devletlerin Irak'a yatırım yapmasını, yeniden imar çalışmalarında rol oynamasını, hizmet sektörüne katkıda bulunmasını istiyoruz. Tüm Arap ülkeleriyle dostane ilişkiler ve diplomatik bağlar kurmak istiyoruz.
DW
'Irak başka devletlerin savaş alanı değil'
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, yabancı ülkelerin kendi aralarındaki hesaplaşmalarını Irak üzerinden yapmalarına tepki göstedi. İşte El Maliki'den çarpıcı açıklamalar...
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-07-25 16:16:00
Haber Ara