İsrail'in Gazze'de bir plajda piknik yapan aileyi katletmesiyle başlayan gerginlik ve katliamlar Hamas'a Hizbullah'ın yardım operasyonuyla zirveye çıkmıştı. Lübnan'ın güneyinde bulunan Hizbullah askerleri iki yıl önce 12 Temmuz'da sınır bölgesindeki sekiz İsrail askerini öldürmüş, iki İsrail askerini de esir almıştı. Bu olay İsrail ile Lübnan arasında 33 gün süren bir savaşın başlangıcı olmuştu.
Olmert'ten saldırı emri
İsrail Başbakanı Ehud Olmert, bu olayın hemen ardından Lübnan'a saldırma kararı aldı. İsrail uçakları, ilk olarak Beyrut havalimanını bombaladı. Bir sonraki hedef ise Beyrut-Şam otoyolu oldu. Hizbullah ise İsrail'in saldırılarına Katyuşa roketleri ile karşılık verdi. Bu roketler Hayfa'da sekiz İsraillinin ölümüne neden oldu.
İsrail tepkilere aldırmadı
Uluslararası toplumun ateşkes çabalarına karşın, İsrail operasyonunu sürdürdü. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu belirterek, operasyona destek verdi. Ancak İsrail ordusu, karadan gerçekleştirdiği saldırıda, Hizbullah askerlerinin beklenmedik direnişi ile karşılaştı ve hedeflerini gerçekleştiremedi.
2. Kana Katliamı
Uluslarararası kamuoyunda en çok tepki toplayan gelişme ise İsrail savaş uçaklarının Kana köyüne düzenlediği saldırıda, çocukların da aralarında bulunduğu 28 kişinin katledilmesi oldu. Bu katliam İsrail'in aynı şehre düzenlediği 2. saldırıydı. İsrail-Lübnan savaşında Hizbullah da Kuzey İsrail'e yüzlerce füze fırlattı, bunun sonucunda çok sayıda İsrail'li öldü ve yaralandı.
Güvenlik Konseyi'nin kararı
İki ülke arasındaki savaşı sona erdirmek isteyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bunu kısa süre içinde başaramadı. Nedeni Güvenlik Konseyi'nde üyeler arasında yaşanan görüş ayrılıklarıydı. Konsey uzun tartışmaların ardından ancak 11 Ağustos'da savaşa son verilmesini isteyen bir kararı kabul etti. Bu gelişmenin ardından İsrail ve Lübnan, 14 Ağustos'ta ateşkese yeşil ışık yaktı.
Olmert yıprandı
Lübnan Savaşı, Başbakan Ehud Olmert'in iç politikada yıpranmasına neden oldu. Çünkü İsrailliler Olmert'in askeri açıdan başarılı bir politika izleyemediğine inanıyordu. İsrail Genelkurmay Başkanı Dan Halutz 1 Ekim'de istifa etti. İsrail'de gelişmeleri incelemekle görevli Bağımsız Komisyon'un hazırladığı rapor Olmert'in köşeye sıkışmasına neden oldu. Raporda Olmert, savaş kararını alırken aceleci davranmakla suçlandı. Ancak Olmert bu rapora rağmen hata yaptığını kabul etmedi.
Ateşkes 14 Ağustos'ta yürürlüğe girdi
İsrail ile Lübnan arasında 14 Ağustos'ta ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından sınır bölgesinde 13 bin kişilik Birleşmiş Milletler gücü konuşlandırıldı. Ancak ateşkes Lübnan'ın rahatlatmasına yetmedi. Ülke, savaşın ardından ağır bir iç politik krize sürüklendi. Batı'nın desteğini alan Suriye'ye mesafeli duran Fuad Sinyora hükümeti ile Hizbullah önderliğindeki muhalefetin güç mücadelesi, istikrarı tehlikeye attı. İran ve Suriye destekli Hizbullah, 33 günlük savaşın galibi olarak prestij kazandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Ülkede uzun süren gerginliğin ve çatışmaların ardından birkaç kez ertelenen Cumhurbaşkanığı seçimleri ancak kısa süre önce yapılabildi. 25 Mayıs'ta parlamentoda yapılan oylamada, eski Genelkurmay Başkanı Süleyman cumhurbaşkanlığına seçildi. Mişel Süleyman'ın seçilmesi Hizbullah'ın başarısı olarak değerlendirildi.
Hükümet kuruldu
Cumhurbaşkanlığı krizinin ardından sıra hükümetin kurulmasına geldi. Başbakan Fuad Sinyora liderliğinde milli birlik hükümeti geçen hafta kuruldu. 30 üyeden oluşan yeni kabinede Hizbullah'a 11 bakanlık verildi. Bu sayı ile Hizbullah kabinenin vereceği kararları bloke etme yetkisine sahip olacak. Hükümetin en önemli hedefi ise gerçekleşmesi çok zor görülen Hizbullah'ın silahsızlandırılması meselesi.
AJANSLAR