Savunma Bakanlığı Müsteşarı ve aynı zamanda Türkiye-Almanya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı olan Thomas Kossendey, Türkiye?de yaşanmakta olan siyasi kriz, siyasal İslam ve laiklik konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hristiyan Demokrat milletvekili, AKP?nin kapatılmasının ise çok olumsuz sonuçları olabileceği uyarısında bulundu
Thomas Kossendey?ın, Deutsche Welle'den Jülide Danışman?ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
DW: Adalet ve Kalkınma Partisi?nin kapatılması istemiyle açılan dava çerçevesinde, Türkiye?deki siyasi gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kossendey: Adalet ve Kalkınma Partisi?nin son seçimlerden olağanüstü iyi bir sonuçla çıktığını gördük. Ancak, daha sonra bazı şeylerin yolunda gitmediğine inanıyorum. Erdoğan?ın gündeme getirdiği ilk sorunlardan birinin türban olmasını bir hata olarak değerlendiriyorum. Ben Erdoğan?ın, siyasi bir sembol olan türbanı aşacak içerikte bir anayasa değişikliği yapmasını dilerdim. Bugünlerde, Türkiye?nin kendi içinde bölündüğünü görüyoruz; bir tarafta Kemalist güçler, diğer tarafta liberal güçler ki bunların bir kısmı AKP içinde de etkin ve öbür tarafta halk arasında giderek güçlenen, dini motiflerle siyaset yapmak isteyen güçler... Bu mücadelenin sonucunun henüz belli olmadığını düşünüyorum.
DW: Türkiye?nin içinde bulunduğu siyasi durum Avrupa?yı, dolayısıyla Almanya?yı kaygılandırıyor mu?
Kossendey: Anayasa Mahkemesi?nin AKP?nin yasaklanmasına evet veya hayır demesi, kesinlikle hayati önemde bir karar olacak. Başörtüsü kararından sonra, AKP?nin de yasaklanabileceği varsayılabilir. Bu AKP?li bir çok politikacı için siyaset yasağı anlamına gelebilir. Türkiye?nin, Anayasa Mahkemesi?nin kararından sonra nasıl bir tutum izleyeceği Avrupa için büyük önem taşıyor. Meclis?te çoğunluğu elinde bulunduran ve seçimlerde yaklaşık yüzde 50 oy alan bir partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak istenmesi karşısında Batılı demokrasilerde şu sorunun sorulması gerektiğine inanıyorum: Siyasi olarak izlenen bu tutum gerçekten doğru bir yöntem mi?
Türban ısrarı karışıklık yarattı
DW: Anayasa Mahkemesi?nin türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu sizce siyasi bir karar mıydı?
Kossendey: Anayasa Mahkemesi?nin laiklik çizgisinde aldığı bu karar kuşkusuz siyasiydi. Şunu ikinci kez vurgulamak istiyorum; AKP?nin seçimlerde halkın onayını almasından sonra, ilk iş olarak türbanı gündeme getirmesinin yanlış olduğuna inanıyorum. Bu tutum Avrupa?da sempati ile karşılanmadı, Türkiye?de karışıklık yarattı. Bence böyle dini bir sembole siyasi veya siyasi bir simgeye dini bir anlam yüklemeye çalışmak yanlış. Bu sadece karışıklık yaratıyor ve kadınlara da bir yararı yok. Ve gördüğümüz gibi Türkiye?de iç huzurun sağlanmasına da yardım etmiyor.
DW: Türkiye?de hükümet ve ordu arasında bir iktidar mücadelesi olduğunu düşünüyor musunuz?
Kossendey: Bir tarafta hükümet, diğer tarafta ordu şeklinde bir indirgeme yapamayız. Şu anda, geleneksel Kemalist çizgide olan yargının, bu gerilimi yatıştırmak yerine harekete geçirmek için çaba gösterdiğini görüyoruz. Bence, ordu çok şaşırtıcı bir şekilde, kamuoyunda geri planda kalmış izlenimi yaratıyor. Ama benim edindiğim bilgilere göre aslında ordunun, yargı ile de son derece sıkı bağları mevcut.
DW: Siz Türkiye?yi defalarca ziyaret ettiniz, Türkiye?yi de, Türkler?i de iyi tanıyorsunuz. Türkiye?de bir İslamlaşma tehlikesi gözlemliyor musunuz?
Kossendey: En azından bu tehlike gizli bir şekilde mevcut. Yasalar ve yönetmeliklerin İslamlaşmaya yol açtığı söylenemez. Ancak, bu şekilde gizli bir İslamlaşmanın olduğundan söz etmek mümkün, bu bir çeşit mahalle baskısı. Mesela, kadınların başörtüsü takması ve camilerde müezzinin ezanı daha yüksek sesle okuması... İstanbul?un bazı semtlerinde başörtüsü takan kadınlar takmayanlara göre daha rahat ediyor, ancak 10 yıl önce durum farklıydı. Ben bunun sadece din ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bazı semtlerde, bazı restaurantlarda alkollü içki servisi yapılmıyor veya Türklere içki verilmiyor. Bence bu gizli İslamlaşma, yukardan gelen İslamlaşma?dan çok daha tehlikeli. Yukardan verilen emirle gerçekleşen İslamlaşma ile siyasi yöntemlerle mücadele edilebilir. Ama gizli İslamlaşma ve bunun sonucunda ortaya çıkan toplum baskısı ile siyasi olarak mücadele etmek neredeyse imkânsız.
AB?de Türkiye karşıtları seviniyor
DW: Siz de az önce Türkiye?deki siyasi gelişmelerin, Avrupa tarafından yakından takip edildiğini belirttiniz. Türkiye?nin içinde bulunduğu durum Avrupa Birliği ile olan ilişkileri nasıl etkileyecek?
Kossendey: Sizin de bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği içinde Türkiye?nin Avrupa Birliği sürecine kuşkuyla yaklaşan siyasi güçler var. Türkiye?nin iç siyasetinde yaşanan gelişmeler, bu kuşkuyu arttıracaktır. Türkiye?de tam üyelik yerine başka bir yol deneyelim diyeceklerdir. Mesela Avrupa ile özel bir ortaklık... Bu koşullar altında, eğer Türkiye?deki durum, Avrupa?daki değerler ve hukuk sistemini hayata geçirmek gibi açık bir hedef ortaya koymuyorsa, böyle düşünenleri suçlamak mümkün değil. Eğer Türkiye?nin Avrupa yolu tıkanırsa, Türkiye?nin hatanın ne olduğunu, kendisine sorması gerekir.
DW: Sizin partinizden, yani Hıristiyan Demokrat Birlik?ten de, Türkiye?nin Avrupa Birliği?ne tam üyeliğine karşı çıkan sesler yükseliyor. Siz Türkiye?nin tam üyeliğine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Kossendey: Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; Türkiye?yi Avrupa Birliği yolunda destekleyeceğimiz, resmi olarak hükümet protokolünde yer alıyor. Sonunda Türkiye?ye Avrupa yolunda ne olacağı sorusunun ikinci planda kaldığını düşünüyorum. Türkiye?ye sonunda ne olursa olsun Avrupa Birliği yolunda yapıcı bir destek vermek için çaba göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Zira, Türkiye Avrupa için ne ifade ediyorsa, Avrupa da Türkiye için o anlama geliyor ve bu, konunun gündelik siyasi ve iç politikaya ilişkin tartışmalara malzeme yapılmasından çok daha önemli. Dış politikaya ilişkin konuların, iç politikada malzeme yapılması bugüne kadar hiç işe yaramadı. Bence müzakerelere devam edilmeli, süreç işlemeli. Joschka Fischer ve Gerhard Schröder?in dile getirdiği gibi, 10-15 yıl sonra Türkiye ve Avrupa için neyin iyi olacağı sakince bir kez daha düşünülmeli. Ama Avrupa Birliği yolunda, hukuk sistemi, ekonomi, bilim, araştırma, çevre alanında yapılacak reformlara devam edilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü, bu reformlar Türkiye için önemli, Türkiye ile Avrupa arasında işbirliği için önemli.
Kaynak: DW