Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cümle sanatkârlar burda

Osmanlı sarayının sanatkârları sikkezenler, mürekkepçiler, nalçacılar, çizmeciler, hırratlar, camcılar tek kitapta toplandı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-01 10:51:00

Cümle sanatkârlar burda

Bahattin Yaman'ın hazırladığı 'Osmanlı Saray Sanatkârları' adlı eserde Osmanlı Devleti'nin sanat okulu olan Ehl-i Hıref bir bütün olarak ilk kez ele alınıyor.

Bülbülcüler, buhurcular, zerkublar, sikkezenler, mürekkepçiler, nalçacılar, çizmeciler, hırratlar, camcılar, kalaycılar... Kiminin adı kulağımıza çalınmış olsa da bu ve benzeri eski zaman zanaatkârları hayatımızdan çıkıp gideli çok oldu. Osmanlı zamanında her biri önemli bir görevi ifa eden bu meslek erbabı, uzun unutuluşun ardından ilk kez bir araya geldi. Bahattin Yaman'ın hazırladığı ve Tarih Vakfı Yayınları'ndan çıkan 'Osmanlı Saray Sanatkârları' adlı kitapta, 18. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin sanat okulu Ehl-i Hıref'te yetişen sanatkârlar tek tek ele alınıyor. Ehl-i Hıref, imparatorluğun sanata verdiği desteğin en büyük örneklerinden biri sayılıyor. Kitap bu teşkilatı bir bütün olarak ele alan ilk çalışma özelliğini taşıyor. Yaman, 'Osmanlı medeniyetinde mimari alandaki dünya harikası yapıtlar yanında, el sanatlarında da çok değerli eserler ortaya konmuştur. Bu kitapta bir anlamda bu ince ve hassas işçiliğe sahip eserlerin hazırlanmasındaki çalışma disiplinini ortaya koymaya çalıştım.' diyor.

Ehl-i Hıref teşkilatı, Topkapı Sarayı'nda II. Beyazıt döneminde yani 15 yy. sonlarında oluşturulmuş. Kuruluşundan son demlerine kadar imparatorluğun tüm sanat akımlarını yönlendiren teşkilat, bünyesine yalnızca zamanın en yetenekli ustalarını kabul ediyordu. Dönemin en iyi kâtipleri, kumaşçıları, çinicileri, cam ustaları, marangozları, nakkaşları, kuyumcuları ve kakmacıları bu teşkilatın sanatçıları arasındaydı. Ehl-i Hıref'teki ustalar, öncelikle sarayın ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüydü. Padişahın yaptırdığı mimari eserlerin süslenmesi, bu teşkilata mensup sanatçılar tarafından gerçekleştiriliyordu. Ehli Hıref'e dahil olmak her sanatçının hayaliydi. Teşkilat çalışanlarının sayısı 1596 yılından 1450'ye kadar çıkmış olsa da 16. ve 17. yy'da 600-700, 18. yy'da ise 250 civarındaydı.

Sanat devlet desteğiyle gelişir

Bahattin Yaman, kitabında Ehl-i Hıref'in son dönemi olan 18. yüzyıla odaklanmış. Ehl-i Hıref'le ilgili ilk araştırmaların Rıfkı Melül Meriç ve İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın eserlerinde bulunduğunu söyleyen Yaman, 'Bu çalışmalardan farklı olarak teşkilattaki sanatkârları tanıtarak yer yer kullandıkları teknikleri de ele aldım.' diyor. Yaklaşık üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan kitabın ana malzemesini belgeler oluşturuyor. Yaman, Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Topkapı Sarayı Müzesi arşivlerinden epey istifade etmiş. Halen Süleyman Demirel Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdüren yazar, saray sanatkârlarının öyküsünü Isparta'dan yazmakta biraz zorlanmış. Zira bu konudaki kaynakların pek çoğu İstanbul'da bulunuyor. Günümüzde de devlet desteğiyle Ehl-i Hıref gibi bir teşkilatlanmanın mümkün olduğunu söyleyen Yaman, 'Devletin geleneksel el sanatlarına sembolik de olsa destek vermesi, sanatkârları teşvik etmesi, onore etmesi bu sanatların canlandırılmasına önemli katkıda bulunacaktır.' diyor. Yaman, kitabın sonunda, meslek gruplarını, bazı sanatkârların isimlerini ve aldıkları ücretleri çizelgelerle gösteriyor. Kitap özellikle Osmanlı sanatına ilgi duyanlar için bir kaynak eser niteliğinde.

Yazıya göre mürekkep

'17. yüzyılda İstanbul'da 40 mürekkep dükkânının varlığından ve 65 kişinin bu işle uğraştığından bahsediliyor. Mürekkep dükkânları bu dönemde Beyazıt'ta, Mürekkepçiler Kapısı denilen yerde toplanmış. Bunlar arasında Mürekkepçi Kadı lakaplı ustanın mürekkebi en meşhuruymuş. Kırmızı ve siyah mürekkepler yazılacak hatta göre imal edilirmiş. Eski mürekkepçiler kendilerinden mürekkep isteyenlere hangi hat çeşidi için istediklerini sorarlarmış. Sülüs, talik, nesih yazıları için ayrı kıvamda mürekkepler bulunurmuş. Mesela kalemi hokkaya bir batırışta 'oklu bir nesih besmelesi' yazılabilirse o mürekkep güzelmiş. Batı'dan gelen ucuz mürekkepler ile rekabet edemeyen mürekkepçiler zamanla kepenkleri kapatmak zorunda kalmış.'

Kaynak: Zaman

 

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara