Analiz / TİMETURK
Yemen?de İktidarla el-Husiler olarak adlandırılan isyancılar arasındaki savaş şiddetini artırarak sürerken, iktidar ile muhalefet arasında yürütülen diyalog arayışlarının sonuçsuz kalması da, siyasi krizi tehlikeli bir boyuta getirdi.
Ülkede önümüzdeki yılın Nisan ayında yapılması planlan parlamento seçimlerine az bir süre kalmasına rağmen, seçimlerin planlanan tarihte yapılacağına dair hiçbir gösterge bulunmuyor.
İktidarla muhalefet arasındaki diyalok arayışlarının sonuçsuz kalması ve Başkent Sana?ya kadar savaş cephesini genişleten el-Husilerle devam eden savaş, parlamento eski Başkanı merhum Şeyh Abdullah Bin Hüseyin el-Ahmer?in deyimiyle ülkenin siyasi geleceğini karanlık bir tünele doğru sürüklüyor.
MUHALEFETTEN KRİZ UYARISI
Muhalefetin son olarak ülkenin mevcut durumdan kurtarılması için yaptığı ulusal diyalog çağrısı, siyasi krizin vehametini ve boyutunu gözler önüne seriyor. Bu çağrı aynı zamanda ülkenin içinde bulunduğu boğucu siyasi ve ekonomik krize de ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.
Yemen muhalefetinin oluşturduğu el-Lika el-Müşterek isimli ortak eylem grubu; demokrasi, özgürlükler, seçimler, siyasi tutukluların durumu, kanaat önderlerinin yargılanması, güneyin durumu ve Sada savaşını Yemen?deki siyasi güçler arasında yapılacak herhangi ciddi bir diyalog girişimi için temel unsurlar olarak kabul ediyor.
Muhalefet Bloğu el-Lika el-Müşterek yayınladığı açıklamada, durumun önemine dikkat çekilerek, ?Bu siyasi konuları, ülkeyi siyasi, ekonomik ve ulusal olarak doğru mecraya sevkedecek pratik adınlar izleyecektir? denildi.
DEVLET BAŞKANI?NA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Açıklamadan da anlaşılacağı gibi tüm karar mekanizmalarını ve ülkedeki en büyük siyasi aktör olan iktidar partisinin yönetimini elinde bulunduran Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, dürüst bir milli irade sergilemediği takdirde ülkedeki kriz iyice derinleşecek ve içinden çıkılmaz bir hal alacak.
Siyasi gözlemcilerin dikkat çektiği gibi ülkedeki kriz, 30 yıldır
Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Ali Abdullah Salih?in iktidarı ve karar mekanizmasını tek bir elde toplamasından kaynaklanıyor. Tabii iktidarın tek elde toplanması, ülkenin zenginliklerinin ve nüfuzunun başkana yakın birkaç kişinin elinde toplanmasını da beraberinde getiriyor. Bu durum da ülkede sivil protestolara, sonrasında da Sada kentindeki gibi silahlı protestolara neden oluyor. El-Husi Cemaati?nin talepleriyle ilgili bazı bilinmeyen noktalar bulunsa da, bu Yemen halkının taleplerinin dışa vurumu olarak algılanıyor.
ÜLKENİN KALKINMASINI ÖNLÜYOR
Tabi bütün bu gelişmelerin yanında 22 Mayıs 1990?da Güney ve Kuzey Yemen?in birleşmesinin ardından ülkede ilan edilen demokrasi seçeneğinin geri plana atılması ve bu seçeneğin gittikçe kan kaybetmesi ve ülkeyi oluşturan farklı kabilelerin yönetimde söz sahibi olması, toplumun kentleşip kalkınmasının önüne geçti.
Gözlemcilere göre; mevcut krizin içinden çıkılmaz bir hal alması ve ülkenin içine girdiği siyasi, ekonomik ve sosyal kaos, ülkeyi 30 yıldır yöneten ve Yemen toplumunu oluşturan mayanın ideolojik ve mezhep temelinde ayrışmasını derinleştiren siyasetin doğal bir sonucu.
Ancak gözlemcilere göre krizden kriz üreten iktidardaki siyasi irade olmasaydı Yemen?in içinde bulunduğu bu çalkantılı durum böylesine büyük bir krize dönüşmezdi. Zaten yaşanan mevcut siyasi krizin sorumlusu da bu hatalı politikalar.
KRİZİN SORUMLUSU SİYASİ İRADE
Gözlemcilere göre örneğin siyasi irade, probleme samimi bir şekilde yaklaşsaydı ve siyasi rakiplerinin elini zayıflatmak için meseleyi istismar etmeseydi iktidarın kendi eliyle çıkardığı Sada krizi bu kadar karmaşık bir hal almaz, bölgesel ve uluslararası arabuluculuğa da gerek kalmazdı.
Aynı şekilde Güney Yemen meselesi de demokratik süreçten geri adım atıldığı ve sanki yabancı bir ülkeyle bir savaş yapılmış da bundan zaferle çıkmış bir komutan mantığıyla hareket edilerek her yere kendi adamlarını yerleştirdikleri için 1994?te ki savaşın bir uzantısı olarak ortaya çıktı. İşte tüm bu nedenler Güney sorununun en önemli nedenleri arasında gösteriliyor. İktidarın bu soruna ciddiyet ve cesaretten uzak bir şekilde yaklaşma ve konuyu ulusal bir mesele olarak görmemesi sorunu daha da derinleştirdi.
Siyasi gözlemcilere göre Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih başkanlığındaki iktidar partisi bu uzlaşmaz ve katı tutumundan vazgeçmediği ve muhalefetin seslendirdiği ulusal taleplere olumlu cevap vermediği müddetçe, ülke büyük bir siyasi felakete doğru sürüklenmeye devam edecek. Yemen halkının silahı, kişisel ve sosyal özelliklerinden biri olarak kabul ettiği dikkate alınırsa ülkede silah son sözü söylemeye devam edecek.
Son olarak iktidar partisine oy veren seçmenlerin, muhalefetin 2006 yılında yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerinde aday gösterdiği Faysal Bin Şemlan?ı desteklemeleri, ülkenin Somalileşeceği yönündeki varsayımları gerçeğe dönüştürecek gibi görünüyor.