Obama kasımdaki seçimi kazansa da kaybetse de, sadece aday olması bile dünyaya Amerika?nın hâlâ yeni başlangıçların ülkesi olduğunu hatırlattı. Yabancılar, hayatının bir döneminde Amerika?ya dışarıdan bakmış bir başkanın küresel eğilimlerle daha uyumlu olacağını umuyor.
Bu satırlar muhtemelen Barack Obama?nın başını ağrıtacak ama bu benim sorunum değil. Yalan uyduracak halim yok; pek çok Mısırlı ve diğer Müslüman Araplar Obama?dan gerçekten hoşlanıyor ve başkanlık seçimini kazanmasını umuyorlar.
Bazı ABD seçimlerini yurtdışından izleme şansım olmuştu ama Barack Huseyin Obama başkanlık seçimleri öncesinde Demokrat Parti adaylığını kopardığı sırada Mısır?da bulunmak olağandışı biçimde anlamlı oldu.
Hıristiyan olarak yetişen Obama her ne kadar Amerikalıları sürekli Müslüman olmadığı yönünde temin etse de, Mısırlılar, ABD?nin baba tarafından Müslüman kökene sahip siyah birini seçebilecek olmasından dolayı hayranlık, heyecan ve sabırsızlık içinde. Obama?nın soy ağacını pek bildikleri yok ama anladıkları şu ki, 11 Eylül?de Müslüman militanların saldırısına uğramasına rağmen Amerika eğer göbek adı ?Hüseyin? olan birini başkan seçerse, bu, ABD-İslam dünyası ilişkilerinde devasa bir dönüşüme işaret edecektir.
?Bir Şii, Suudi lideri olamaz?
Yaptığım her mülakat konuştuğum kişinin bana aynı soruyu sormasıyla biter gibiydi: ?Şimdi ben sana bir soru sorabilir miyim? Sence Obama?nın kazanmasına izin verirler mi?? (Sorular hep ?kazanmasına izin verirler mi?? biçiminde yöneltildi, ?kazanır mı?? şeklinde değil).
Demokratların başkan adayı olarak Obama?yı belirlemesinin, Amerika?nın yurtdışındaki imajının düzeltilmesi noktasında Bush yönetiminin yedi yıl boyunca yaptığı tüm kamu diplomasisinden daha etkili olduğunu söylemek abartı olmayacaktır; ki bu imajın, Irak savaşı, Başkan Bush?un 11 Eylül sonrası ?Haçlı Seferi? çağrısı, Ebu Garib, Guantanamo, ABD limanlarının Dubai Ports World firmasınca idare edilmesine yönelik yabancı düşmanı muhalefet gibi etkenler yüzünden altı oyuldu.
Elbette Mısırlıların Amerika?ya dair hâlâ şikâyetleri var ve kim başkan olursa olsun gelecekte de şikâyetleri olacak, tıpkı bizim de onlar hakkında bazı sıkıntılarımız bulunması gibi. Ancak arada bir Amerika öylesine radikal, öylesine sıradışı, Ortadoğu?daki gibi eski, kabuklaşmış, geleneksel toplumların asla hayal bile edemeyeceği şeyler yapıyor ki, bu, ABD?nin yurtdışındaki devrimci ?markasını? hiçbir diplomatın planlayamacağı kadar canlandırıyor.
Daha yeni Nil kıyısındaki bir restoranda iki Mısırlı yetkili ve bir işadamıyla yemek yedim ve içlerinden biri çocuklarından birinin ?Böylesi bir şey Mısır?da mümkün olabilir mi?? diye sorduğunu söyledi. Masadaki herkesin yanıtı pek tabii ?Hayır? şeklindeydi. Bölgedeki başka bir yerde de bu mümkün değil. Bir Kıpti Mısır devlet başkanı olabilir mi? Kesinlikle olamaz. Şii biri Suudi Arabistan?ın lideri olabilir mi? Bu yüzyılda mümkün değil. Bahai biri İran cumhurbaşkanı olabilir mi? Ancak rüyalarında olur. Buralarda geçmiş hep geleceğe üstün gelir, başka türlü olmaz.
Yemekteki Mısırlı yetkililer Obama?nın adaylığı nedeniyle özellikle heyecanlıydı, zira bu, son yıllardaki durumun aksine ?Amerikan yanlısı? reformcu diye damgalanmak artık memleketlerinde hakaret manasına gelmeyebilir demek oluyordu. Amerikalı bir diplomatsa Obama?nın tavırlarının yabancılara, sadece söylemek zorunda olduklarını dinlemekle kalmayıp, söylediklerini kaale bile alabileceği fikrini verdiğini söyledi. Yabancılar, hayatının bir döneminde dışarıdan Amerika?ya bakmış bir başkanın küresel eğilimlerle daha uyumlu olacağını umuyor ki, Cumhuriyetçi aday John McCain de Vietnam Savaşı?nda esir düştüğü sırada bunu yapmıştı.
New York Times?ın Kahire?deki büro şefi olan iş arkadaşım Michael Slackman kısa süre önce kentin ünlü Mavi Cami?sinde bir işçiyle arasında geçen olayı şöyle aktardı: ?Cemal Abdül Halem yeşil halının üzerinde oturuyordu. Amerikalı olduğumuzu görünce anlaşılmaz, bozuk İngilizcesiyle ?Hillary-Obama berabere? dedi. Nil Deltası?nda yaşadığını, işe gelmek için her gün iki saat yol teptiğini ve buna rağmen seçim yarışını takip etmek için zaman bulduğunu söyledi. Hillary?ye dair söyleyecek kötü bir sözü yoktu ama Obama?nın çok daha iyi olacağını düşünüyordu çünkü o da kendisi gibi esmer tenliydi ve Müslüman köklere sahipti. ?Ben, ailem ve arkadaşlarım Obama?yı istiyoruz? dedi. Sonra da ?Hepimiz onun söylediklerinden hoşlanıyoruz? diye ekledi?.
?Eski ABD?ye özlem zirve yaptı
Evet, söz konusu Obama hayranlığı fazlasıyla kabarmış halde ve Obama başkan seçilip, zorlu çağrılara veya büyük hatalara imza attığında kaçınılmaz olarak patlayacak. Fakat şu an için Bush yıllarının şiddetinin ardından bile ne kadar çok yabancının ?Amerika fikrinin?, yani kendi toplumlarından o derece radikal biçimde farklı bu açık, iyimser ve hatta devrimci ülkenin özlemini çektiğini gösteriyor.
19. asır Amerikan tarihine dair eserinde Daniel Walker Howe, 1844?teki bir toplantıda Ralph Waldo Emerson?ın ?Amerika geleceğin ülkesi. Burası başlangıçların, projelerin, geniş tasarımların ve beklentilerin ülkesi? dediğini aktarır.
Teröre karşı savaşın alıp götürdüğü Amerika işte bu. Ayrıca pek çok kişinin geri istediği Amerika da. Kasımdaki seçimde Obama için sonucun ne olacağına dair bir fikrim yok. Ancak kazansa da, kaybetse de, sadece aday olması bile çok önemli bir şeye yol açtı. Kendimizi ve dünyayı şaşırttık ve böylelikle herkese hâlâ yeni başlangıçların ülkesi olduğu-
muzu hatırlattık.
Kaynak: Radikal