Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Robert Fisk, Blair ve Obama'yı sert eleştirdi

Ünlü Orta Doğu uzmanı, Lübnan?daki son gelişmeleri ve Bay Baracka adını taktığı Obama?nın İsrail lobisine yaptığı son açıklamayı eleştirdi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-06-07 12:29:00

Robert Fisk, Blair ve Obama'yı sert eleştirdi

Haber Merkezi / TIMETURK

The Independent?ın yazarı ve Orta Doğu uzmanı Robert Fisk, köşesinde Lübnan?daki son gelişmelerle Hillary Clinton?un çekilmesiyle adaylığı kesinleşen Barack Obama?nın Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi?ne yaptığı ?Kudüs, bütün olarak İsrail?in başkentidir? açıklamasını eleştirdi.

Amerikan yönetimini bunaklık ve kendi yarattığı hayal içinde yaşamakla suçlayan Fisk, mayıs sonunda kurduğu inanç vakfıyla Tony Blair?i, ?Tanrı, inanç ve din pezevenkliği? yapmakla suçlayarak sert bir şekilde eleştirdi.  

Robert Fisk?in bu yazısını TIMETURK için tercüme ettik.

 

Yine değişen bir şey yok. Büyük ve iyi Amerikan demokrasisi, Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi?ne (AIPAC) yağ çekerek ve yaltaklanarak, kendisini başka bir ülkenin, Arap toprağını çalan bir ülkenin amacına adıyor.

Bu hiç bitecek mi?  Barack Obama, ya da İrlandalı bir arkadaşımın masum ve harika tanımlamasıyla Bay Baracka, Yahudi dinleyicilerine, dünyanın geri kalanın farklı düşündüğü ve Doğu?sunun ilhakının kanunsuzluk olduğunu söylediği Kudüs?ün İsrail?in bölünmez başkenti olduğunu söyleyecek zamanı bulurken bile. İsrail?in güvenliği. Bin defa daha söyleyin: İsrail?in güvenliği - İran?ı tehdit edin, şık bir önlem olsun.

Evet, İsrailliler güvenliği hak ediyor. Fakat Filistinliler de. Tıpkı Iraklılar ve Lübnanlılar ve tüm Müslüman dünyanın diğer insanları gibi. Şimdilerde Condoleezza Rice (tabii ki AIPAC?e o da konuşuyor) bile sene sonuna kadar bir Filistin devleti olmayacağını itiraf ediyor.  George Bush?un bu sözü ? nasıl olsa zaten kimse inanmamıştı- yalan oldu. Rice?ın özürlü kelimeleriyle, ?Bu amaç ABD?nin hâlihazırdaki yönetimin ötesinde sürdürülecektir?.

Tabii ki sürdürülecek. Gazze ablukası Amerika?nın şu anki yönetiminin ötesinde sürecek. İsrail duvarı da. Hukuksuz İsrail yerleşimleri de. Irak?taki ölümler de ?şu anki ABD yönetiminin? ? ki işin içinde korkak Bush olduğunda ?yönetim? kelimesinin tanımı bir parça zorlanmış oluyor- ötesinde de daim olacak, tıpkı Afganistan?dakiler ve korkarım Lübnan?dakiler gibi de.

Bu kendini kandırmanın vardığı nokta inanılmaz. Bush erkekleri ve kızları, Lübnan?da Fuat Sinyora?nın ?Amerikan payandalı hükümeti?nin desteklediklerini sanıyorlar.  Fakat Sinyora, Hizbullah ve diğer muhalefet gruplarının kabinenin kararlarını veto etmelerini izin verecek yeni birtakım kurallar koyacak geçici bir hükümet bile kurmayı beceremez.

Bu nedenle Hizbullah?ın silah bırakması olmayacak ve korkarım yine Amerika?nın bitmez tükenmez İran nefretin de boşluğunu alacak Hizbullah-İsrail vekâletinde yeni bir savaş olacak. Suriye Başkanı Beşşar Esad?ın Lübnan?a zafer ziyaretiyle tehdit etmesine şaşırmayın. Kazanan o sonuçta. 2005?te Eski başbakan Refik Hariri?nin cinayetinden sorumlu olanları yargılayacak bir BM mahkemesi yok muydu? Bu dünya tarihindeki en uzun polis soruşturması olmalı. Ve zannediyorum ki asla bu amaca ulaşılmayacak. (en azından ?hâlihazırdaki ABD yönetiminde?)

Geceleri Beyrut?ta silahlı çatışmalar var; karanlık üniformalı Lübnan içişleri askerleri de, aynı karanlıktaki zırhlı araçlarıyla evimin dışındaki caddeden geçiyorlar.

En azından Lübnan?ın bir başkanı var. Eski ordu lideri Mişel Süleyman. Zeki bir adam. Yakın zamanda sola doğru gözleri Lübnan?a alıcı gözlerle seyreden resimleri posterlerde boy gösterdi. Şimdilerde akıllıca bir kararla tüm posterlerinin yırtılmasını emretti böylece diğer hizipler de şehitlerinin ve yerel diktatörlerin resimlerini indirilsin. Ve Amerika Lübnan?da işlerin iyi gittiğini düşünüyor.

Bush ve korosu, ?teröristler?le asla konuşmayacakları şarkısını söylemeye devam etsin. Peki, bu arada neler oluyor? Neden, İsrailli dostları, Bay Baracka?nın İsrailli dostları- bunu yapıyor? Hamas?la Mısır ve Suriye ile Türkiye ve Hizbullah?la Almanya üzerinden konuşuyorlar. (2006?da ölen İsraillilerin vücut parçaları karşılığında Hizbullah?ın üst seviye casusunun takası sonuçlandırıldı.) Ve Bush, ?teröristler?le konuşmayacak öyle mi? İddiasına varım aynı şekilde bahtsız Ehud Olmert?in bu hafta yaptığı ziyarette bunu dile getirmemiştir.

Yani bunaklığımız devam ediyor. Bu hafta önümüzde manyaklığı artan gözleriyle bize inanç, Tanrı ve din pezevenkliği yapan Blair vardı. Birkaç hafta önce bir meslektaşımın yazdığı ve Blair?e Tanrı?nın hiç öğüt vermediğine işaret ettiği harika makalesi gözümün önüne geldi. Nisan 2003?ten önce, O diyemez miydi, Tony bu Irak işgali iyi bir fikir değil diye.

Gerçekten de Blair?in Tanrı?yla ilişkisi oldukça tuhaf. Zannediyorum ne olduğunu biliyorum. Bence Blair Tanrı?ya tümüyle ve tamamen haklı olduğunu bildiğini söylüyor ve Tanrı?da onun kelimelerini onaylıyor. Çünkü Blair, tüm üçkağıtçı politikacılar gibi, kendisi Tanrı?yı oynuyor. Ortalıkta iki Tanrı olduğu için. Tanrı Blair ve onun cümlelerini kutsayan sonsuz varlık, o kadar yardımsever ki O, O?na Gazze?ye gitmesini bile söylemiyor.   

Umutsuzum. Tate, bana en son sergisiyle (Doğu?nun Cezbesi: İngiliz Oryantalist Eserler) örtüşen içinde oryantalist resimlerin bulunduğu ve güzelliğiyle beni sarsan muhteşem bir kitap yolladı. 19. yüzyılda, en büyük ressamlarımız Orient?in görkemi karşısında hayrandı.

Bugün artık ressamlar yok. Onun yerine yolladığımız fotoğrafçılarımız araç bombaları, vücut parçaları, kan, yıkılmış evler, ekmek ve benzin için yalvaran Filistinliler ve Beyrut sokaklarında dolaşan yüzü örtülü silahlı adamların ve evet, ölü İsraillilerin de resimleriyle dönüyor. Oryantalistler bu yerin haşmetine bakarken biz bugün var olmasına yardım ettiğimiz metruk araziye bakıyoruz.

Ancak korkmayın. İsrail?in güvenliği önce gelir ve Bay Baracka İsrail?in Kudüs?ün tamamını elinde tutmasını istiyor- yani Filistin devleti için de istediği bu- ve Condee diyor ki ?amaç hâlihazırdaki Amerikan yönetiminin ötesinde var olacak?. Evimin dışındaki hurma ağacına her sabah bir kuş gelir ve bir saat boyunca 'cheep-cheep-cheep-cheep-cheep' diye öter. Ev sahibim de bu yüzden eskiden taş atardı.

Fakat iyi bir dostum evimin dışında bir zamanlar kemanlar ve borazanlar gibi öten kuşlar orkestrası olduğuna ve savaştan yorulup terk ettiklerine (eğer akıllıysalar Kıbrıs?a, fakat belki de İrlanda?ya gittiklerine) inanır. Geride bana Orta Doğu?nun rakit havasını ve bizim korkak ve yalancı politikacılarımızı anımsatan akortsuz müzikleriyle serçeleri bıraktılar. Dün yine ?Cheep-cheep-cheep? diyorlardı. ?Cheap-cheap-cheap? (Ucuz-ucuz-ucuz). Bence çok haklılar.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara