Haber Merkezi / TIMETURK
Londra merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü?nün Ortadoğu direktörü ve Londra?da yayımlanan eş-Şarku?l-Evsat gazetesi yazarı Me?mun Fendi?nin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı röportajı TIMETURK okuyucuları için tercüme ettik:
Mamoun Fandy: İsrail ve Suriye arasında Türkiye ve diğer taraflar aracılığıyla sürdürülen görüşmelerden haberdar mısınız? Bunları destekliyor musunuz?
Condoleezza Rice: Raporları okudum. Her şeyden önce, Türkiye bizim iyi bir müttefikimiz ve tabii ki İsrail de. Biz, hiçbir şekilde, Suriye dâhil İsrail?in tüm komşularıyla barış yapmasının önünde durmak istemedik. Eğer barış olacaksa, tüm imkânlarıyla seferber olmalılar. Birleşik Devlet?ler bunun destekçisi olacaktır.
Buradaki sorun, Suriye?nin, özellikle Lübnan?ın da dâhil olduğu, Ortadoğu?daki gerçek bir barışla ilgilendiğini göstermemesinden kaynaklanıyor. Burada olmaması gereken, Suriye?nin izindeki barış arayışında Lübnan?ın bir şekilde dışarıda bırakılmasıdır.
Suriyeliler, kesinlikle Lübnan?la sınırlarını çizmeliler. Şeba çiftlikleriyle ilgili 1701 No.lu BM kararı uygulanmalı; Suriye Lübnan?a elçi göndermeli ve Lübnan?ı kendi eyaleti gibi görmekten vazgeçmeli. Bu arada Filistin tarafında bir kesinti olmamalı. Bunlar gerçekleştirilirse, Suriye tarafı da takip edilebilir ve bu yapılmalı.
İsrail?in Suriye?ye Golan?ı ve Suriye?nin de Güney Lübnan?ı Lübnanlılara verdiği ?Golan için Lübnan? formülü mümkün görünüyor.
Bu şekilde olup olmayacağını bilmiyorum. Bildiğim çözülmesi gereken birçok konunun olduğu. Uzun zaman önce, Suriye Lübnan?la sınırlarını çizmeli ve elçiliklerini açmalıydı. Bunun Golan?a ne olduğundan bağımsız olarak yapılması gerekiyordu, fakat açıkça tüm ihtilafların çözüldüğünü görmek istiyoruz, böylece barış sağlanabilsin. 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi?nin Şeba Çiftlikleri?yle ilgili kararının uygulanması için uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum.
Güvenliğe geçersek, Irak?ın kapı komşusu Suriye ve İran?la olan müttefikliği konusu var. Batı için olduğu kadar Arap ülkeleri için de, Suriye?nin İran?dan uzaklaştırılıp Arap birliğine sokulması önemli. Suriye?nin diğer tarafa karşı geçmesi için uzattığınız havuçlar ya da mükâfatlar var mıdır?
Suriye, basit bir seçim yapmak zorunda. Hatırlıyorum, Annapolis zamanında, Suriye?nin davet edilip edilmeyeceği soruları vardı. Tabi ki Suriye davet edildi. Ondan sonra Annapolis?in kapsamlı bir barış isteyip istemediğini açıkça gösterip göstermeyeceği sorgulanmaya başlandı. Filistin Annapolis?in ana odağıydı, fakat bu kapsamlı bir barışla ilgilendiğini gösterir miydi? Bu açıktı. Dolayısıyla, o noktada Suriye köktenci etkileri yok etmeyi amaçlayan ve barışı arayan ülkeler arasında yer almayı seçebilirdi. Ne yazık ki, çok zaman geçmedi Suriye ve müttefikleri Lübnan?daki seçimi engellediler ve bu hala devam ediyor.
Yani ?Buradaki havuçlar nedir? ? diye sormak yerine Suriye?nin bir seçim yapmak istiyor mu o sorulmalı. Suriye, sorumluk sahibi taraflar ya da devletler gibi Orta Doğu?da bir barış istiyor mu istemiyor mu? Irak?ta demokrasinin olduğu ve yabancı savaşçıların girişinin engellendiği, Lübnanlıların kendi başkanlarını seçip kendi demokrasilerini kurduğu, Hamas?ın uluslararası ve Arap dünyasının da standartlarında iki devletli Filistin çözümüne bağlı olduğu bir Ortadoğu istiyorlar mı? Bunlar benim kafamdaki sorular ve Suriye bir seçim yapmak zorunda.
Görülüyor ki İran, bölgedeki stratejik resmin karışması için çabalarını ikiye katlamış durumda. Dengeli bir Ortadoğu?nun için stratejik büyük resim bağlamında İran hakkında neler yapıyorsunuz?
Evet, bu çok güzel bir soru, çünkü İran bir sürü problemin ve Ortadoğu?daki belanın arkasında. İster Hizbullah?a sığınak olsunlar- ki Lübnan?ın kendi başkanını seçememesinin nedeni olduklarına inanıyorum- ister Irak?taki Mehdi Ordusu ve militanlarını ya Gazze?deki Hamas?a destekleri olsun, İran?ın problem olduğu çok açık. Arkasından nükleer silah için gizlice teknoloji arayışları geliyor. Yani biz, her şeyden önce, müttefiklerimizin kendilerini koruma kapasitelerini güçlendiriyoruz, Körfez?deki güvenlik operasyonlarımızı da bu kadar önemli yapan budur.
İkinci olarak, askerlerimizi tehlikeye atarlarsa ya da masum Iraklıları riske sokacak aktivitelerde bulunurlarsa, İran?a meydan okumaya ve önünü kesmeye devam edeceğiz. Irak?taki İranlı eğiticilere ve ajanlarına karşı çok etkiliyiz ve bunu sürdüreceğiz. Bu tarz işler çevirmeye devam ederlerse insanları Irak?ın hiçbir yerinde güvende olamayacak.
Bakın, İran Irak?ın komşusudur, bu yüzden diplomatik ilişkileri olacaktır ve bu normal. Fakat EFP (zırh delen silahlar), IED (patlayıcılar) teknolojilerini vermeye ya da kullanmaya kalkarlar ve askerlerimizi tehlikeye atarlarsa peşlerine düşeceğiz.
Son olarak, nükleer programlarıyla ilgili, uluslararası toplumla birlikte çalışıyoruz. Dün İran?a önünde iki seçenek olduğunu gösterildiği bir toplantıdaydım.
İlk yol, Güvenlik Konseyi?nin müeyyidelerinin devam etmesi. Bu arada, bu sadece Birleşmiş Milletlerin yaptırımları değil. Amerika?nın İran bankalarının ve kurumlarının finansal sistemi kullanarak yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkarıyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz ve bu İran?la iş yapmak isteyenleri endişelendirecek ve bunun artığını göreceksiniz.
Öte yanda İran için başka bir yol daha var. Bizim kesinlikle İran halkıyla bir kavgamız yok. İran halkını ve kültürünün harika olduğunu ve İran ve halkıyla dost olmamız gerektiğini düşünüyorum. Amerika?nın değişmez düşmanları olamaz. Biz bunu ispatladık. Daha önce düşmanımız olan Japonya, şu an en iyi dostumuz. Daha önce düşmanca ilişkilerimiz olan Libya?ya ilişkilerimiz şu an çok daha iyi. Yani biz farklarımızı aşabilme yeteneğine sahibiz. Fakat İran bunun için bir imkân tanımadı.