NATO üyesi 26 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek Bükreş zirvesi hazırlıkları tamamlanırken, ittifak açısından 'hayati' olarak nitelendirilen ve 'sürekli kriz kaynağı' olan dosyaların ön plana çıkarıldığı gözlemleniyor.
Genişleme konusunda, Yunanistan'ın veto tehdidinden kaynaklanan 'Makedonya krizi', Afganistan ve Kosova konusunda 'itibar kaybı' sorunu, NATO-AB ilişkilerinde ise Türkiye'den kaynaklandığı ileri sürülen 'Güney Kıbrıs Rum kesimi meselesi' hararetli tartışma, gerginlik ve baskılara konu oluyor. Siyasi açıdan, ittifak dışı ülkelerle ortaklık ve işbirliğinin geliştirilmesi konusuna ağırlık verecek olan liderler, askeri açıdan da NATO komutasındaki operasyonların 'daha etkin' hale getirilmesinin yöntemleri üzerinde uzlaşma arayacak.
NATO'nun sivil ve askeri yetkilileri, ittifak için 'gerçek bir sıkıntı kaynağı' olarak nitelendirilen Afganistan operasyonunun başarısının önemine değinirken, 'eksikliklerin giderilmesi gereği' üzerinde duruyor. Askeri kanat, Afganistan operasyonunun başarısında eksikliği hissedilen asker ve teçhizat açığının müttefiklerce kapatılması için siyasi kanatta yoğun çaba harcanmasında ısrar ediyor.
Liderler, Bükreş zirvesinde 'terörizme karşı ortak mücadele', 'Irak', 'Kosova' gibi 'hassas dosyaları' da ele alacaklar.Zirvede NATO'nun işbirliği ve ortaklık yaptığı ülkelerin durumu, söz konusu işbirliği ve ortaklık açısından atılabilecek yeni adımlar, ittifakın genişlemesine yönelik planlar da ayrıntılı olarak ele alınacak.
NATO-Rusya Konseyi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla önem kazanacak. Zirve, yarın akşam 26 üye ülkenin liderlerinin buluşacağı akşam yemeğiyle başlayacak ve 4 Nisanda, ortak bildiri ve çeşitli belgelerin açıklanmasıyla son bulacak.Cumhurbaşkanı Gül'ün zirve sırasında çeşitli ikili görüşmelerde bulunması da öngörülüyor.
KOSOVA GÜNDEMİ
ABD'nin bu ziyaretteki başlıca beklentilerinden birinin Ukrayna'nın Kosova'yı tanımasını sağlamak olduğu da Bush tarafından Ukrayna'nın Glavred dergisine verdiği demeçle doğrulandı.
Yönetim Batı yanlısı olmakla birlikte, Ukrayna, Kosova'nın bağımsızlığını ancak BM Güvenlik Konseyi'nin onaylamasından sonra tanıyabileceğini söylüyor.
Ukrayna, Kosova sorununun başka sorunlara örnek teşkil etmeyeceğini söylüyor ancak, kendi ülkesindeki Kırım gibi bölgelerde Tatarlar ve Ruslara ilişkin sorunların patlak vermesinden çekiniyor.
Bush, NATO'ya katılmasını sağlama karşılığında Ukrayna yönetimini Kosova'yı tanımaya ikna etmeye çalışacak.
SON ZİRVELER VE ATILAN ADIMLAR
Kuzey Atlantik İşbirliği Teşkilatı (NATO) üyesi 26 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek olan Bükreş zirvesi, ittifak üyeleri arasında uzlaşma sağlayarak 'gelecek belirlemek' hedefiyle yarın başlıyor.
Prag'da 2002'de düzenlenen zirvenin ardından NATO'nun olağan zirvesi 2004 yılının haziran ayında İstanbul'da toplanmış, daha sonra ABD Başkanı George Bush'un Avrupa ziyareti çerçevesinde, Brüksel'de olağanüstü bir zirve yapılmıştı. Bunu, 2006 sonunda, Riga zirvesi izlemişti.
İSTANBUL ZİRVESİ
NATO'nun 26 müttefiki ve ittifakla işbirliği yapan 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını, dışişleri ve savunma bakanlarını, genelkurmay başkanlarını ve askeri yetkilileri bir araya getiren İstanbul zirvesi, 'alınan kararlarla' ve 'yansıtılan görüntülerle' tarihi nitelik kazanmıştı.
NATO liderleri, her şeyden önce ittifak bünyesinde Irak krizinin başından beri görülen ve kamuoyundan gizlenmesi mümkün olmayan 'uzlaşmazlık havasına' son vermek için büyük çaba harcamıştı. O dönemde yeni Irak hükümetine destek sözünü oybirliğiyle veren müttefikler, 'isteklilerin' Irak güvenlik birimlerinin eğitimine katkıda bulunmasına da onay vererek yeni bir adım atmış, bu çerçevede 'Washington'ın arzuları doğrultusunda' Irak'a NATO bayrağının girmesine yeşil ışık yakmıştı. Afganistan, NATO'nun 'küresel boyutunu ve hedeflerini' yansıtan bir dosya olarak İstanbul zirvesine damgasını vurmuştu. İttifak, Afganistan'daki asker sayısını artırarak, bu ülkedeki sorumluluk ve etki alanlarını genişletmeyi kararlaştırmış, dünyaya 'savunma alanında ve terörizme karşı mücadelede sınır tanımadığı' mesajını vermişti.
'İstanbul inisiyatifi' olarak belgelere giren bir kararda da NATO'nun, başta Akdeniz ülkeleri olmak üzere ittifak dışı 'dostlarla' temas ve ilişkilerini geliştirmesine yeşil ışık yakılmıştı.
BRÜKSEL ZİRVESİ
Brüksel'de 2005 yılının şubat ayında yapılan olağanüstü zirvede devlet ve hükümet başkanları, 'müttefikler arasında siyasi ve stratejik danışma ve koordinasyon forumu olarak nitelendirdikleri NATO'nun rolüne güç kazandırılacağını' açıklamıştı. Transatlantik bağların sürekliliğini ve ortak savunmaya sadık bağlılığı teyit eden liderler, '26 müttefik ülkenin, bugünün güvenlik sorunları karşısında ortak savunmaya ilişkin yükümlülükleri ile özgürlük, insan hakları, hukuk devleti, demokrasi gibi ortak değerler konusunda birlik içinde kaldıklarını' ifade etmişti.
Irak krizinin ardından ABD ile Avrupa arasında başgösteren gerginliği 'kamufle etmek' amacıyla yapılan bu zirvede 'dayanışma mesajlarına' ağırlık verilirken, 'Akdeniz Diyaloğu' ve 'İstanbul İnisiyatifi' çerçevesinde Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleriyle diyaloğun genişletilmesine ve derinleştirilmesine verilen önemin de altı çizilmişti. Liderler, 'ciddi bir umut ve irade yansıtmayan ifadelerle', NATO ile AB arasındaki stratejik işbirliğinin artırılması dileğini de yansıtmıştı.
RİGA ZİRVESİ
Riga'da, İstanbul ve Brüksel zirvelerinin ardından kaydedilen gelişmeleri değerlendirirken müttefikler arasındaki bazı uzlaşmazlıklara da çözüm bulunduğu mesajını vermek isteyen liderler, NATO açısından 'hayati' önem taşıyan 'Afganistan dosyası'nı kapsamlı olarak ele almıştı.Siyasi açıdan, ittifak dışı ülkelerle ortaklık ve işbirliğinin geliştirilmesi konusunu inceleyen liderler, askeri açıdan da NATO komutasındaki operasyonları değerlendirmişti.
İttifak üyesi ülkelerin liderleri, Riga'da Acil Mukabele Gücü (NRF) dosyasını da tamamlamış ve bu oluşumun 'tam operasyonel' olduğunu ilan etmişti. Liderler, Riga zirvesinde terörizme karşı ortak mücadele, Irak, Kosova dosyalarını da ele aldıktan sonra ittifakın stratejik çalışmalarının zeminini oluşturan 'Kapsamlı Siyasi Yönerge' belgesini kamuoyuna açıklamıştı.
Zirvede NATO'nun işbirliği ve ortaklık yaptığı ülkelerin durumu, bu işbirliği ve ortaklık açısından atılabilecek yeni adımlar, ittifakın genişlemesine yönelik planlar da ayrıntılı olarak ele alınmıştı.
BÜKREŞ ZİRVESİ
Bükreş'te genişleme ve yeni katılımlara yeşil ışık yakma, Afganistan, Kosova, AB ile ilişkiler dosyalarına öncelik verecek liderlerin, ittifak bünyesinde 'uzlaşma ve dayanışma havası' yansıtmak için yoğun çaba harcayacağı, ancak 'biraz zorlanacağı' ifade ediliyor.
Bu arada, NATO'nun 3 günlük Bükreş Zirvesi'ne, şimdi parlamento binası olarak kullanılan Romanya'nın son diktatörü Nikolay Çavuşesku'nun 1980'li yıllarda inşa ettirdiği ihtişamlı sarayı ev sahipliği yapıyor.
Romanya'da 1989 yılında kanlı halk ayaklanmasıyla devrilen Çavuşesku rejimiyle özdeşleşen devasa saray, 3 bin odası, gizli tünelleri venükleer sığınağıyla ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un ardından dünyanınen büyük resmi binası olarak gösteriliyor.
1941-1943 yılları arasındaki inşası sırasında 13.000 işçinin çalıştığı, 42.000'e yakın çeşitli direğin dikildiği, 6.000.000 kübik yardlık toprağın hafriyatının yapıldığı ve yakınındaki Potomac Nehri'nde 680.000 ton kumun kullanıldığı 5 katlı bina o zamandan bu yana Amerikan Savunma Bakanlığı'nın merkezidir. 11 Eylül saldırılarında güney kanadı ciddi zarar gören, binlerce odanın, koridorun, mahzenin bulunduğu binada binlerce asker, sivil personel çalışmaktadır.
Dünyanın ikinci büyük idari binası ise Balkan ve Karadeniz komşumuz Romanya'nın başkenti Bükreş'te bulunmaktadır. Yıllarca önce yakından gördüğüm ve etkilendiğim bu binada yarın çok önemli bir zirve başlayacak. Bu zirve tahmin ettiğiniz gibi NATO tarihinin en büyük, en geniş katılımlı zirvesi olacak.
24 devlet başkanı, 26 hükümet başkanı, 87 bakan, 3.000 delegenin katılacağı ve 3.500 medya mensubunun izleyeceği Bükreş Zirvesi bugün Parlamento Sarayı olarak anılan bu devasa binada törenle başlayacak. Türkiye'den Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Amerika'dan başkan Bush ve Rusya'dan Başkan Putin'in de katılacakları zirve şüphesiz hem askerî hem de siyasi bakımdan önemli gelişmelerin yaşanacağı, kararların alınacağı tarihe geçecek bir zirve olacak. Zirvede nelerin ele alınacağı ise çoktandır belli. Nitekim bunları Genel Sekreter Jaap de Hoop Scheffer 4 madde halinde açıklamış bulunuyor: Operasyonlar (Afganistan, Kosova), genişleme, ittifakın transformasyonu (dönüşümü) ve ortaklık ilişkileri...
İşte böylesine önemli ve tarihî zirve 1989 yılına kadar Romanya'nın komünist diktatörü Nikolay Çavuşesku'nun megaloman fikirlerinin sonucu inşa ettirdiği ve Halkın Evi adını verdiği muazzam binada yapılacak.
İnşasına 1983 yılında başlanılan ve 1989 yılında bitirilen bina, komünist devletin yönetim merkezi olarak tasarlanmıştı. İnşa sürecini iyi hatırladığım bina yapılırken geniş kapsamlı bir istimlâk gerçekleştirilmiş, bunun sonucunda binlerce işyeri, mesken, villa yıkılmış, yaklaşık 40 bin kişi başka yerlere gitmek zorunda kalmıştı. Bunlar olurken Bükreş'in herkesin saygı duyduğu merkezî mimarisi de kökten değişmişti.
Bina şüphesiz Romanya halkına çok pahalıya patlamıştı. Binlerce ton, taş, kereste ve diğer inşaat malzemeleri bu megaloman projeye tahsis edilmiş, binlerce işçi yıllarca bu projeyi bitirmek için gece gündüz ter dökmüştü. İnşa sırasında şahısların kendi inşaatlarında mermer kullanmaları bile yasaklanmıştı.
Üç bin oda, sayısız koridor, mahzen, hatta nükleer sığınakların da bulunduğu bina bugün Romanya parlamentosunun iki kanadı, bir müze ve dev bir konferans salonunu ihtiva ediyor ve işte bu salon NATO zirvesine ev sahipliği yapıyor.
Romanya'nın milli kaynaklarını boş bir hayal için harcayan Çavuşesku, malum 1989 yılının son günlerinde halkın sokağa dökülmesi sonucu bu binanın damından karısı Elena ile birlikte helikopterle kaçmış, ancak daha sonra yakalanarak kurulan askerî mahkemede ölüm cezasına çarptırılmış ve akabinde eşi ile birlikte kurşuna dizilmişti.
Komünist diktatörlük altında yıllarca inleyen Romanya bugün ne ilginç ki, NATO üyesi olarak ittifakın en büyük zirvesini dünyanın ikinci büyük binasında gerçekleştiriyor. Bükreş Zirvesi dolayısıyla ben bugün dünyanın ikinci büyük binasını hatırlamadan edemedim kısacası.'
SIKI GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI
NATO'nun 20'nci devlet ve hükümet başkanları zirvesi için alınan sıkı güvenlik önlemleri, Bulgaristan ve Romanya'daki üslerde hazır bekletilen savaş uçakları ve helikopterler yanında başkent Bükreş'in ana caddelerinde sıralanan, sokak başlarında bekleyen ya da devriye gezen binlerce polis ve askerle ve son bir aydır yoğunlaştırılan güvenlik tatbikatlarıyla varlığını herkese hissettiriyor.
Havaalanını zirve bölgesine bağlayan ana caddeler üzerinde oturan Bükreş sakinleri, polisin kendilerini, 'Zirve günlerinde başınızı pencereden çıkarırsanız şüpheli görülerek hayatınızı tehlikeye atarsınız' şeklinde uyardığını anlatıyor.
Bükreş'te hayatı zorlaştıran sıkı güvenlik önlemleri ve bunun ağırlaştırdığı trafik yoğunluğu nedeniyle on binlerce kişinin sahil bölgelerine ve diğer turistik şehirlere akın ettiği belirtiliyor.
Zirvenin güvenliği daha çok Amerikalıların ve NATO yetkililerinin sorumluluğunda sağlanırken, Rusya Devlet Başkanı Putin için yaklaşık 700 kişilik bir heyetin birkaç gün önceden Bükreş'e geldiği ifade ediliyor.