Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölüm Başkanı Prof. Murat Belge ?Herkesin asker olması? keyfiyetinin ?Türk?e değil, göçebeye özgü? olduğunu ve övünülecek bir şey olmadığını belirterek şöyle soruyor:?Bir durup düşünsek gene de: Amerika veya benzeri toplumlarda, ?ölmek ve öldürmek? temeline oturan bu etkinliğe insanların gitgide yabancılaşması, ?vatan için ölme? sloganının gitgide kof bir retorik haline gelmesi, ancak toplumun en altında yer alan bireylere bunun kabul ettirilebilmesi, gelecek açısından ne gibi anlamlar taşır??
Milliyet Kitap Eki?nde, İletişim Yayınları?ndan çıkan ?Çarklardaki Kum: Vicdani Red? adlı kitaba dikkat çeken Prof. Belge, kitabın Türkiye?de bu konuda yayımlanan ilk kitap olmasına dikkat çekiyor ve şöyle diyor:
ÖVÜNÜLECEK BİR ŞEY DEĞİL
?Zorunlu askerlik, dünya tarihinin belirli bir evresinde, belirli bir konjonktürün itmesiyle ve o konjonktürün yarattığı somut ihtiyaçlara cevap olmak üzere ortaya çıkmış bir uygulamadır. Burada bize habire anlatıldığı gibi ?ezeli ve ebedi? bir şey değildir.
Dünyada böyle olmadığı gibi, âteşi Türk militaristlerinin iddia ettiği şekilde Türk tarihinde bile böyle değildir.
?Herkesin asker olması? keyfiyeti ?Türk?e değil, ?göçebe?ye özgü bir keyfiyettir ve dolayısıyla pek öyle övünülecek bir şey değildir.
Bizim Osmanlı atalarımız da medeniyetle tanışır tanışmaz askerliği ?kapıkulu? dedikleri Hıristiyan kökenli insanlara bırakmışlardır ki, bunun epey aklı başında bir davranış olduğu (birkaç nedenle) söylenebilir.
Medeni toplumlarda askerlik ücretliydi -ta, Fransız Devrimi?ne kadar-. Devrim, her Avrupa ülkesinde ordunun subay kadrosunu oluşturan aristokrasiyi dağıttı. Bu sırada başka Avrupa ülkeleri monarşiyi korumak üzere Fransa?ya savaş açınca, eli silah tutan herkes askere çağrıldı. Dünyada ?zorunlu askerlik? sistemi bu olayla başladı.
Çünkü Fransa halkı devrimle kavuştuğu rejimden hoşnuttu ve onu korumaya kararlıydı. Milliyetçiliğin doğduğu ülkede ve zamanda, böyle bir ideoloji, Avrupa ordularının o çağda kullandığı silahların hepsinden etkiliydi. Dolayısıyla, izleyen yıllarda, öteki Avrupa ülkeleri de bu sisteme geçti.
TÜFEK İCAT OLDU!
Bu sistem mümkün olabilmişti, çünkü teknoloji, fazla ustalık gerektirmeyen, dolayısıyla herkesin kullanabileceği ?piyade tüfeği?ni icat etmiş, geliştirmişti. Daha uzun yıllar bu tüfek orduların temel silahı olacaktı.
Ama şimdi koşullar çok farklı. O tüfek hâlâ var ama bugün çok farklı şeyler de var (bilgisayar girdiği her yeri böyle altüst etti). Bunlar, özel beceriler, özel eğitim gerektiriyor.
YURTTAŞLIK BAHŞİŞİ
Yalnız askerliğin, bu mesleğin içsel dinamikleri değil; toplumsal yapıların, daha da önemlisi, ideolojilerin değişmesi, burada birçok şeyin değişmesine yol açıyor. Amerika?nın Vietnam deneyimi, örneğin, orada ?zorunlu askerlik? sisteminin sonunu getirmişti.
Şimdi ne yapıyor Amerika, asker ihtiyacını karşılamak için? Yoksul ve işsiz siyahları ücretli asker yapıyor, örneğin. Ama daha ilginci, Hispanik göçmenlere askerlik yaptırıyor; bunu gereken sürede yapınca, yurttaşlık bahşişini veriyor onlara.
TÜRK ANNESİNE ÖĞRETİLEN
Biz bunları onaylamaz, beğenmeyiz, çünkü biz ?asker millet?iz. Biz, oğlunu askerken kaybeden ?Türk annesi?ne, ?Başka oğullarım olsa da onların şehadetini de görsem?i öğretmiş kişileriz.
Ama bir durup düşünsek gene de: Amerika veya benzeri toplumlarda, ?ölmek ve öldürmek? temeline oturan bu etkinliğe insanların gitgide yabancılaşması, ?vatan için ölme? sloganının gitgide kof bir retorik haline gelmesi, ancak toplumun en altında yer alan bireylere bunun kabul ettirilebilmesi, gelecek açısından ne gibi anlamlar taşır??
Kaynak: NTVMSNBC