Kosova'daki gelişmenin muhtemel yansımalarının tartışıldığı Bosna, Avrupa Birliği ile gelecek ay imzalanması planlanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'na kilitlenmiş durumda. Boşnak Hırvat Federasyonu'yla birlikte ülkeyi oluşturan Sırp Cumhuriyeti'nin parlamentosu, geçtiğimiz günlerde Kosova'yı gerekçe göstererek bağımsızlık referandumu yönünde karar alınca, bu durum AB sürecinin aciliyetini daha da artırdı.
Zaman'a konuşan Dnevni Avaz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Sead Numanoviç'e göre, Sırpların muhalefeti nedeniyle reformların yapılamadığı Bosna için en önemli şey, bir an önce AB sürecini başlatmak. Boşnak gazeteci, aksi halde Bosna'nın bir parçalanma ve Afganistanlaşma sürecine gireceğini ifade ediyor. Elektronik ortamda yayınlanan Bosnia Daily gazetesinin Sırp kökenli genel yayın yönetmeni Vlastimir Mijoviç de benzer bir tespitte bulunuyor: 'Bosna'da sorunların çözümü ancak AB çatısı altında Brüksel'den gelecek baskılarla gerçekleşebilir.'
AB ise üyelik sürecinin ilk adımlarından olan istikrar ve ortaklık anlaşmasını gelecek ay imzalayabileceğini; ancak bunun Bosna Hersek'in iki yapılı polis gücünü tek çatı altında toplamayı hedefleyen reformun gerçekleşmesine bağlı olduğunu ilan etmişti.
Bazı Boşnak partileri, tam anlamıyla merkezi bir polis gücü öngörmediği, Sırplar ise kendi polis güçlerinin merkeze bağlanmasının domino etkisiyle uzun vadede Sırp cumhuriyetini bitirecek sürecin başlangıcı olacağı gerekçesiyle söz konusu reforma karşı çıkıyor. Numanoviç, her şeye rağmen reformun ay sonuna kadar parlamentodan geçeceğine inanıyor. Bunun küçük bir reform olduğunu ifade eden Boşnak gazeteciye göre asıl AB süreci başladığında, Brüksel'den gelecek baskılarla bu reform şekillenecek. Bosna'nın Belçika ve İspanya gibi hâlâ sorunları olacak; ancak refah seviyesi yükselmiş ve işleyen bir devlete sahip olunacak. Sırp gazeteci Vlastimir Mijoviç ise polis reformunun sözde bir reform haline geldiğini, AB'nin Bosna'yı bir an önce çatısı altına alarak istediklerini baskıyla yaptırma peşinde olduğunu ifade ediyor. Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Haris Sladziç de hafta sonu Zaman'a verdiği mülakatta, Sırpların karşı çıktığı merkezi yapıyı güçlendirecek reformların AB süreci olmadan gerçekleştirilemeyeceğini söylemişti.
AB, Sırpların kopmasına izin vermez
İki gazeteci de Sırp Cumhuriyeti meclisinin bağımsızlık referandumu kararının mevcut şartlarda uygulanabilir olmadığını düşünüyor.
Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Milorad Dodik'in böyle bir yola başvurması halinde uluslararası topluma karşı kullanacağı önemli bir kozu kaybedeceğinin farkında olduğunu vurgulayan Numanoviç, 'Referandum meselesi hep bir seçenek olarak duracak. İleride şartlar uygun olduğunda buna başvurabilirler. Biz son 20 yıl içinde çok referandum gördük. Ama onlardan çok azı gerçeğe dönüştü. Referandum için birçok şeyin yanı sıra yasal bir zemin de yok.' diyor. Referandumun yapılması ve Sırpların ayrılması halinde Boşnak Hırvat federasyonunun Afganistan'a dönüşeceğini ifade eden Boşnak gazeteci, çalışan 8 ofisiyle Bosna'da şimdiye kadar iki milyar Euro yatırım yapan AB'nin böyle bir şeye müsaade etmeyeceği görüşünde. Numanoviç'e göre Sırbistan ise Bosna Sırp Cumhuriyeti'ni Kosova'nın bedeli olarak koparmaya çalışıyor; ancak bunu yapacak durumda değil.
Mijoviç ise Sırp Cumhuriyeti meclisinin referandum kararını Bosnalı Sırpların çoğunun desteklediği 'gelecekte Sırbistan'a bağlanma stratejisi'nin bir uzantısı olarak niteliyor. Sırp gazeteci, 'Şu an Sırpları bundan alıkoyan uluslararası baskı.' diye ekliyor. Sırp Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının bir anlamda Kosova'nın bedeli olacağını vurgulayan Mijoviç, Bosna'nın AB üyesi olması halinde ise doğal bir ayrışma yaşanacağını ifade ediyor. Mijoviç'e göre Sırbistan ve Bosna, birlikte AB üyesi olacak ve sınırlar aynı kalmasına rağmen Sırp Cumhuriyeti'ndeki Sırplar Sırbistan ile entegre olacak. Boşnaklar ise Sancak ve Kosova ile entegre olacak. Sırp gazeteci, Dayton Anlaşması'ndan beri yaşanan sürecin Bosna Hersek'teki etnik yarışmayı çok net bir hale getirdiğini vurguluyor.
Sead Numanoviç, Bosna'daki reform sürecinde yaşanan tıkanmayı Boşnak siyasetinin SDA, SDP ve SBiH partileri arasında bölünmesine de bağlıyor. Numanoviç'e göre Boşnaklar, İzzetbegoviç'ten sonra bir liderlik sorunu yaşıyor ve Batı'da pek kabul göremeyen mevcut liderler ülkeyi ileriye götürecek vizyondan yoksun. Mijoviç ise Boşnakların aksine Sırp Cumhuriyeti'ndeki siyasi liderlerin belli bir ulusal strateji ve uzun vadeli hedef uyarınca birlikte hareket ettiklerini dile getiriyor.
Bosna-Hersek, 1992-95 yılları arasında yaşanan kanlı savaşı noktalayan 21 Kasım 1995 tarihli Dayton Barış Anlaşması uyarınca, kendi içinde 10 kantona ayrılmış olan Bosnak Hırvat Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olarak iki devletçik ve bir küçük özerk bölge olan Brcko'dan oluşuyor. Her devletçik siyasi ve ekonomik olarak farklı yapılanmaya sahip. Bosna'nın 4,5 milyon nüfusunun yaklaşık yüzde 50'sini Boşnaklar, yüzde 30'unu Sırplar, yüzde 15'sini ise Hırvatlar oluşturuyor.
Sırplar erken seçime gidiyor
Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından çıkan krizin, koalisyon hükümetinin dağılmasına yol açtığı Sırbistan'da, Devlet Başkanı Boris Tadiç'in, erken seçim ilan etmesi bekleniyor. Tadiç'in, seçim kararını bugün ya da yarın açıklayacağı bildirildi. Ülkenin, Batı'yı mı, yoksa uluslararası izolasyonu mu tercih edeceğini belirleyecek kritik seçimlerin, mayıs ayında yapılacağı tahmin ediliyor. Rusya yanlısı Başbakan Voyislav Koştunitsa, kabinedeki AB yanlısı bakanları, Kosova'yı Sırbistan'ın bir parçası olarak koruma çabalarını destelememekle suçlayarak istifa etmişti.
Kaynak: Zaman