Refahyol iktidarının ardından başbakanlık koltuğuna oturarak 28 Şubat kararlarını hayata geçiren Yılmaz, 'postmodern darbe' nitelendirmesine katılmadığını açıkladı. Süreci dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in anayasal zemine kaydırdığını savunan Yılmaz, '28 Şubat süreci, demokrasi tarihimizin en yaygın sivil toplum hareketine sahne oldu. Başında silahlı kuvvetler, sonunda ise silahsız kuvvetler vardır.' dedi. Oysa, sürecin kilit isimlerinden, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak, yaşananları 'postmodern darbe' olarak nitelendirmişti. 13 Ocak 2001 gecesi Kanal 6'da yayınlanan bir programa bağlanan Özkasnak, 'Postmodern darbe, bu sürece yakıştırılan en güzel isim.' demişti. Özkasnak'ın bu sözleri basında tartışma konusu olmuştu. Gazeteci yazar Mehmet Altan, Özkasnak'ın darbe yaptıklarını kabullendiğini vurgulayarak, 'Bu anayasal suçtur, yargılanması lazım.' ifadesini kullanmıştı.
28 Şubat sürecinde başbakanlık yapan Yılmaz, o dönemde yaşadıklarını Hürriyet gazetesine anlattı. 4 gün süren röportaj dün Yılmaz'ın kaleme aldığı bir yazıyla sona erdi: 'Çok partili dönemde yaşadığımız üç askerî müdahalenin ve başarısız kalan iki darbe teşebbüsünün hiçbiri, laik düzeni koruma amaçlı değildir... 28 Şubat, bu özelliğiyle bir ilktir. Geçtiğimiz on yıl içinde, bazı odakların çarpıtmaya ve unutturmaya çalıştıkları bir gerçek de şudur: Söz konusu kararlar askerler tarafından hazırlanmış, fakat dönemin hükümeti tarafından da kabul edilerek imzalanmıştır... Dolayısıyla, Refahyol hükümeti, ülkede irticaın öncelikli tehdit oluşturduğunu ve buna karşı önerilen tedbirleri almayı kabul etmiştir. Daha sonra ortaya atılan postmodern darbe kavramı, 28 Şubat sürecinin baştan sona ordu bünyesinde planlanıp yürütüldüğü fikrini çağrıştırmaktadır. Oysa, gerçek bu değildir. Genelkurmay başkanının ordu içindeki ciddi rahatsızlığı kendisine iletmesi üzerine adres olarak Milli Güvenlik Kurulu'nu gösteren ve olayı anayasal zemine yönlendiren, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'dir. 28 Şubat süreci, aynı zamanda demokrasi tarihimizin en yaygın sivil toplum hareketine sahne olmuştur...'