Vefa toplantılarında ihtişam ve zarafet
Mehmet Nuri Yardım
Hâfızayı kaybetmek çok kötü. Çünkü insan biraz da mazisiyle birlikte yaşar. Sadece kişiler değil toplumlar için de mazi çok önemlidir. Şükürler olsun son zamanlarda geçmiş ile bugün arasında sağlam köprüler atılıyor, geçmişin değerleri hatırlanıyor. Vefat etmiş şair ve yazarlar adına anma toplantıları düzenleniyor, kitaplar hazırlanıyor, dergilerde özel sayılar yapılıyor. Bütün bunlar güzel amma daha iyisi artık yaşayan değerlere de sahip çıkılması. Türk kültürüne, sanatına, edebiyatına hizmet eden, katkıda bulunan şahsiyetler de unutulmuyor.
Bir süre öne Beşir Ayvazoğlu için bir program yapılacağını duyduğumda çok sevinmiştim. Gerçekten de Beşir Bey eserleriyle kültür dünyamızı taçlandıran bir araştırmacı yazar. Şairliği ve deneme yazarlığının yanı sıra portre ve biyografik kitaplarıyla, incelemeleriyle nesillerin her zaman müracaat edeceği bir isim olarak şimdiden gönüllerde taht kurmuştur.
Altunizade Kültür Merkezi 26 şubat akşamı lebâleb doluydu. Doğrusu programın tanıtımı iyi yapılmıştı ve daha girişte bir ihtişam göz kamaştırıyordu. Solda yazarımızın fotoğraflarından meydana gelen bir sergi geziliyordu. Önde ise 40 eser? Beşir Ayvazoğlu?nun 40 eseri. Zaten programın adı da ?Sanat Hayatının 40. yılında Beşir Ayvazoğlu? idi. Ve bu sanat yaşının 40 esere tekabül etmesi de ayrı bir güzellik olarak dikkat çekiyordu. Bu tür toplantılarda pek alışık olmadığımız televizyon kameraları salonu doldurmuş, hatta TRT2 canlı yayın yapıyordu.
EDEBİYAT ARAŞTIRMALARINDA ÖRNEK
Seçkin konukların doldurduğu salonda sessizlik vardı, toplantı başladı. Sunucu Ömer Faruk Tuna?ydı. Açılışı Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır yaptı. Çakır, ?Yaşayan değerlerimizi hatırlamalıyız, onlara sevgi göstermeliyiz? dedi. Konuşmasında değerlerimize yaşarken sahip çıkmanın önemini vurgulayan Çakır, ?Üsküdarlı bir edebiyatçı, yazar ve kültür adamı Beşir Ayvazoğlu'nun 40. sanat yılında 40. eseri ?Yahya Kemal'in İstanbul'u? adlı kitabını da sizlerle buluşturmaktan dolayı ayrıca mutluluk duyuyorum.? diyerek sevincini gösterdi. Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı İsmet Yılmaz söz aldı ve Ayvazoğlu?nun Türk edebiyatına 40 yıl hizmet ettiğini söyledi. Yılmaz, Beşir Ayvazoğlu'nun sadece eserleriyle değil kişiliğiyle de saygı duyulması gereken bir kültür adamı olduğunu vurguladı. İsmet Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: ?Beşir Ayvazoğlu'na, 40. yılda bu kadirşinaslığı gösteren Üsküdar Belediyesi'ne, Belediye Başkanımıza ve buraya gelen sizlere teşekkür ederim.? Sırada Dr. Murat Salim Tokaç vardı. Sanatçı önce yazarımızın ?Altın Kapı? adlı eserinden bir bölüm okudu, sonra da ney taksimi ile gönülleri fethetti.
Başkanlığını Prof. Dr. İskender Pala'nın yaptığı programa konuşmacı olarak Prof. Dr. Ali Birinci, Prof. Dr. İsmail Kara, Selim İleri, Prof. Dr. Fatih Andı, Mustafa Armağan ve Dr. Coşkun Yılmaz katıldı. İlk konuşmayı yapan Dr. Coşkun Yılmaz, Beşir Ayvazoğlu'nun biyografi yazarlığını tarih ve sosyoloji açısından değerlendirdi. Programı teklif eden Yılmaz, Beşir Ayvazoğlu?nun çok iyi bir biyografi yazarı olduğunu, bu eserlerin bize geniş ufuklar açtığını söyledi. Biyografilerin ilmî kuruluktan öte canlı, birikimli ve donanımlı olduğuna dikkat çeken Yılmaz, ?Beşir Ayvazoğlu, metodolojisiyle ilim dünyamıza örnektir. O toplumumuza örnektir. 1924 kitabı bir dönemin aynasıdır? dedi.
EDEBİYATA HAYATLA BAKAN ADAM
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Fatih Andı da Ayvazoğlu?nun eserlerinde bilgi yükü olduğunu belirterek, bu tespit ve yorumların çok önemli olduğunu söyledi. Andı özetle şöyle dedi: ?Beşir Ayvazoğlu?nun eserleri tek bir türe hapsolmuş değildir. Roman, şiir, portre yazıları vardır. Gazetelerde çalışması hayatın nabzını tutmasına vesile olmuştur. O hayata edebiyatla bakan değil, edebiyata hayatla bakan bir insandır. Hayatı damarından yakalayan bir insandır. Biyografilerle kültürün özüne inmek önemli. O, biyografilerle hayatın özüne inmiştir. Beşir Ayvazoğlu sanatkâr hassasiyetlere sahiptir. Yazıların bir kısmı makale bir kısmı ise denemedir.?
Mikrofon daha sonra Prof. Dr. İsmail Kara?da idi. Kara, 1981 yılında Beşir Ayvazoğlu ile tanışmasını anlattı. Bursa?da iken Beşir beyle tanışma talebinin kendisinden geldiğini ve ağabeyi Mustafa Kara ile birlikte Beşir Beye gittiklerini söyledi. Ayvazoğlu?nun mizacından ve hususiyetlerinden bahseden Ayvazoğlu, yazarın edebiyatla kültür tarihçiliğini birlikte yürüttüğünü kaydettikten sonra şöyle dedi: ?Bu Tanpınar?dan beri kesilmiş olan bir alan. Biyografilerinde kültür tarihçiliği vardır. Entelektüel biyografi yazarlığında Beşir Ayvazoğlu özel bir yere sahiptir. Onun resimle, hatla, musiki ile meşgul olması biyografilerini de seçkin kılmıştır.?
YAŞADIĞI KÜLTÜRÜ YANSITIYOR
Prof. Dr. İskender Pala, Ayvazoğlu?nun çalışmaları ve eserlerinden bahsettikten sonra Türk Edebiyatı dergisinin onun yönetiminde olmasının önemine değindi ve ?Beşir Bey zamanında Türk Edebiyatı dergisi, kültür hayatımızın canlı ve gündem oluşturan bir yayın organı olmuştur.? değerlendirmesinde bulundu.
Konuşma sırası Selim İleri?ye gelmişti. İleri ?Beşir bey, eserlerini en çok okumak istediğim üç yazardan biridir? diyerek konuşmasına başladı. Aşk Estetiği, Eve Dönen Adam, Peyami, Güller Kitabı, Ömrüm Benim Bir Ateşti (Ahmet Haşim) gibi eserlerinin kendisini çok etkilediğini ve bu kitapları çok sevdiğini ifade eden Selim İleri, ?Türk edebiyatının son 20-30 yılının ?ideolojik sos? eksikliği olmuştur.? yorumunu yaptı. İleri daha sonra şunları söyledi: ?Beşir bey çok değerli bir şehir yazarıdır. Şehir Fotoğrafları isimli eserini de zarif üslûbuyla kaleme alınmıştır. Bize yaşadığı engin kültürü yansıtabilen bir insandır. Ben editör olsam Beşir Ayvazoğlu'na Nâzım Hikmet, Abdülhamit ve Atatürk'ün biyografilerini de yazdırmak isterim.? dedikten sora sözlerini şöyle bitirdi: ?Bize böylesine incelikli, kitaplar kazandırmış, armağan etmiş, bize yaşadığımız toprağın tarihini, kültürünü, edebiyatını, bence gerçek bir şair ve romancı üslubuyla kaleme getirmiş bir yazara karşı acaba biz okur olarak görevlerimizi tam anlamıyla yerine getirebildik mi? Bunu sormak istiyorum, sadece tutkulu bir okuru olarak.?
?O ŞİMDİ SADECE YAZAR?
Mustafa Armağan 1980?de Bursa?da iken arkadaşı Nevzat Çalıkuşu vasıtasıyla Beşir Ayvazoğlu?nu tanıdığını belirterek konuşmasına başladı ve tanışmasını anlattı. Bursa?da birlikte yaptıkları sohbetlerden çok istifade ettiğini belirten Armağan, bu diyalogun daha sonra geldikleri İstanbul?da da devam ettiğini kaydetti. Armağan, ?Beşir Ayvazoğlu olmasaydı çok eksik kalırdım. ?O şimdi sadece yazar? başlıklı bir yazımda onu anlatmıştım.? dedi.
Prof. Dr. Ali Birinci ise vefa duygusuna vurgu yaptı ve bu hissin yaşıyor olmasına sevindiğini söyledi. Beşir Beyin kadim dostu olan Birinci, ?Ayvazoğlu?nun eserleri giderek genişliyor.? dedikten sonra şunları kaydetti:
?Aşksız kitaplar tad vermiyor. Beşir Beyin eserlerinde aşk vardır. Sıradan eserler değil. Her şeyden önce güzel bir Türkçe vardır. Türkçe yaşadıkça Ayvazoğlu?nun eserleri, özellikle biyografileri okunacaktır. Aslında Beşir Beyin her eseri için bir toplantı yapılmalıydı, yapılmalıdır.?
?AYVAZOĞLU BİLGE ADAMDIR?
İskender Pala, konuşmacılardan sonra dinleyicilere söz verdi. Yakın dostlarının yanı sıra akademisyenler ve yazarlar da düşüncelerini kısaca ifade ettiler. Prof. Dr. Zeynep Kerman, ?Beşir Beyi beş kelimede ifade edebiliriz: Zarafet, görgü, bilgi, dostluk ve güven.? Mehmet Nuri Yardım, Ayvazoğlu?nu sadece aydın kesimi ve öğrenciler tarafından okunmadığını, halk tarafından da takip edildiğini söyledi ve Fatih?teki berberi Ömer Usta?nın ?Beşir Ayvazoğlu bilge adamdır.? sözünü nakletti. Programa ney faslıyla başlayan Murat Salim Tokaç bu sefer tanburuyla edebî ziyafete mûsiki tadı da kattı.
Bütün konuşulanları metanetle, zaman zaman duygulu bir ifade ile dinleyen Ayvazoğlu, kürsüye geldiğinde dostlarına ?Bütün sırlarımı faş ettiniz? diyerek tatlı bir sitemde bulundu. Teşekkür konuşması özetle şöyleydi:
?Hakkımda konuşan herkese teşekkür ediyorum. Ben kendi kendimi inşa etmeye çalıştım. Hor görülen, kafasına vurulan, dışlanan, kavruk bir Anadolu insanının kendi kendini ortaya koymasıdır bu. 40 yıl çalıştıktan sonra varılması gereken yere vardığımı söyleyemem. Çorak topraklarda yetiştik. Ancak gereken şeyleri alabilseydim fersah fersah daha ileride olurdum. Oğlum yazar olarak benden çok daha ilerde. Tecessüs gerekiyor. Mahremiyet anlamında değil, merak anlamında tecessüs? Cemil Meriç?in ifadesiyle ?tecessüs?. Ben kendimi çok başarılı görmüyorum. Bu toplantı ödülü çalışkanlığıma verilmiştir. Çalışmak, merak ve aşk? İşin esası aşktır. Aşk olmadan meşk olmaz demişler, doğru söylemişler. Hakkımda söylenenlerin yalancısıyım. Ama söylenenlere lâyık olmaya çalışıyorum. Öğretmenlikten, yazarlıktan önce gazetecilikten gelmeyim. Düzenli çalışmamı da bu gazeteciliğime borçluyum.?
Ayvazoğlu ailesinin de takip ettiği toplantı bitmiş, dostlarla hâtıra fotoğrafları çekilmeye başlanmıştı. Salondan dışarı çıkanlar, serginin yanı sıra Üsküdar Belediyesi?nin ikramıyla karşılandılar. Bu nezih programı tertip edenlere herkes teşekkür ediyordu. Programa iştirak edenler arasında Zeynep Uluant, Sinan Uluant, Ali Ayçil, Belkıs İbrahimhakkıoğlu ve Cemal Aydın da vardı.
www.sanatalemi.net
?Ayvazoğlu bilge adamdır?
Altunizade Kültür Merkezi 26 şubat akşamı ?Sanat Hayatının 40. yılında Beşir Ayvazoğlu? programına ev sahipliği yaptı.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-03-04 17:44:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara