Dolar

34,9449

Euro

36,6055

Altın

3.014,35

Bist

9.971,24

Gazete ilanıyla gelen darbe

28 Şubat sürecinde gazeteye verilen ilanlar, darbenin habercisi gibiydi. İlanlarda ne vardı?

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-02-28 07:47:00

Gazete ilanıyla gelen darbe

Önce Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükler ortaya çıktı. Sarıkız ve Ayışığı adı verilen darbe hazırlığı için medya, üniversite ve sivil toplum örgütlerinin nasıl harekete geçirilmeye çalışıldığı görüldü. Ardından Ergenekon Operasyonu'yla darbeye zemin hazırlamak için yapılan ve planlanan eylemler basına yansıdı. Son olarak Prof. Dr. Erdal Yavuz, 12 Mart muhtırasıyla ilgili çarpıcı bir ifşaatta bulundu: 'Üç albay beni uyardı. Yönetime el koymak için laiklik tehlikede diye yürüyen üniversite hocalarına ateş açılacak, ölenler olacak.' 28 Şubat sürecinin Adalet Bakanı Şevket Kazan, yaşadıklarına bu açıdan bakıyor. Bazı gazetelerde çıkan bir ilanı fark edemedikleri için yakınıyor. 'Türkiye yarın başka bir Türkiye olacak' başlıklı ilanın çok önemli olduğu görüşünde: 'Hep aynı üslupla verilmiş. Yargıya, işçilere ve üniversitelere seslenilmiş. Ben 2000'de araştırma yaparken gördüm bunları.' Eski bakan, Ergenekon'un faaliyetleri ile kendi dönemini kıyaslarken, 28 Şubat'ta işin içinde görev başındaki askerlerin olduğuna dikkat çekiyor.

Kazan, 28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hâlâ kızgın. Onu, hükümete kurulan komploların içinde olmakla suçluyor. 'İşin içinde o da vardı. Ama bu işi başlatan mı, işi başlatanlara müzahir adam mı bilemiyorum.' diyor. Başbakan Necmettin Erbakan'ın darbe örgütlenmesi olan Batı Çalışma Grubu'yla ilgili Demirel'i uyardığını vurguluyor: 'İçişleri Bakanı Meral Akşener'in eline 5 Mayıs 1997'de bir rapor geçiyor. Bana telefon etti. 'Elimizde bir belge var.' dedi. Hakimevinde buluştuk, beraber okuduk. Bir nüshasını Tansu Çiller'e, bir nüshasını Erbakan Hoca'ya iletmeyi uygun bulduk. Erbakan Hoca'ya belgeyi sunarken 'Darbe harekatına doğru gidişi gösteriyor bu.' dedim. Erbakan Hoca, belgeyi Demirel'e gönderdi. Tamamen illegal bir çalışmaydı bu. Öğrendiğinde şaşırmış gibi yapmış, tahkik edeceğine söz vermiş. Ama ne genelkurmay başkanına sordu ne de müdahale etti.' Kazan, 'Gidişatı göremediniz mi?' sorusuna ilginç bir karşılık veriyor. O günlerde gazetelerdeki bazı ilanları bile fark edemediklerini söylüyor: 'Refah Gerçeği kitabını yazarken gazetelerde bazı ilanlar gördüm. Aralık ayında Hürriyet, Milliyet ve Sabah'ta aynı ilanlar var, tek sayfa halinde. Bu ilanlar hep aynı üslupla veriliyor. Susurluk kamyonunun plakasını koymuşlar, 'Türkiye yarın başka bir Türkiye olacak' diyorlar. Bir gün yargı camiasına sesleniyor, bir gün işçi kesimine, bir gün işverenlere, bir gün üniversitelere. Basın danışmanlarımız da bizi uyarmadı.'

MİT bize başka, Genelkurmay'a başka rapor gönderiyordu

Kazan, 28 Şubat sürecinde ABD'nin parmağı olduğu iddiasında. 30 Ekim'de ABD büyükelçisinin önemli ülkelerin elçiliklerine 'Erbakan, İslam birliği kurma temayülü içinde. Önlenmesi için iş başından uzaklaştırılmalı' şeklinde kripto geçtiğini ileri sürüyor. Askerin kendilerine karşı cephe almasını buna bağlıyor. TÜSİAD'ın, Refah'ın yükselişiyle ilgili raporunun da askeri etkilediğini belirtiyor.

Kazan, MİT'in o dönemde Başbakan Erbakan'a ayrı, askerlere ayrı rapor gönderdiğini ileri sürüyor. 28 Şubat'taki MGK toplantısında iki farklı raporun tartışmaya yol açtığını aktarıyor. Kazan, şöyle devam ediyor: 'Biz gelinceye kadar MİT birbirine paralel rapor hazırlıyormuş. 28 Şubat'ta okunan MİT raporu başka, MGK üyelerine gönderilen rapor başkaymış. Deniz Kuvvetleri komutanı, 'bendeki rapor başka' deyince o konu tartışılıyor epey MGK'da.' Kazan, MGK'daki irtica raporunun okunması sırasında Erbakan'ın kendine şunları söylediğini aktarıyor: 'Bu raporun vatanın öz evlatları tarafından yazılmış olabileceğine inanmadım, inanamadım. İnançlı bir Müslüman böyle bir rapor yazamaz.'

Bazı arkadaşların yaptıkları karşı tarafı kışkırttı

Kazan, 'Hiç hatanız yok mu?' sorusuna, 'Hareketi başlatanların gerekçesi açısından baktığımızda hatamız yok.' karşılığını veriyor. Ancak kamuoyunda sivri çıkışlar yapan partisine mensup bazı isimlere tepkili. En başta Kudüs gecesi düzenleyen Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'a. Bazı partili arkadaşlarının, açıklamalarıyla karşı tarafı kışkırttığına dikkat çekiyor: 'Sincan'da bir belediye başkanı çıkıyor, bir hata yapıyor. Telefonla kendisine ağır konuşmuştum o zaman. 'Bir hareket yapıyorsun, sonu nereye varacak bilmiyorsun. Sen nasıl olur da İran büyükelçisini partiye haber vermeden çağırırsın? Sen Sincan belediye başkanı sıfatıyla oturmuyorsun ki, Refah Partili belediye başkanı sıfatıyla oturuyorsun.' dedim.' Kazan, Ergenekon Operasyonu'nda ortaya çıkan bilgiler ışığında 28 Şubat'ı değerlendirirken, 'Şu anki yapıda emekli subaylar var. Bizim dönemimizde bizzat görev başında olan askerler işin içindeydi.' ifadelerini kullanıyor. 2004'te Sarıkız darbesini planladığı iddia edilen eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya arasında da şu benzerliği kuruyor: 'Şener Eruygur'u Kocaeli'nde kolordu komutanlığı yaptığında beyanatlarından tanıdım. Bu beyanatlarından Batı Çalışma Gurubu'nun başındaki Erkaya'ya benziyor. 'Bu kişi Jandarma'yı bir baskı aracı olarak kullanacak' dedim ve kullandı. Jandarma Genel Komutanlığı çok önemli. Darbe psikolojisini körükleyen haberlerin nerelerde meydana geldiğine bir bakın.'



Kaynak: Zaman

Haber Ara