İstihbaratçı Tuggeneral Münir Erten'in Youtube'daki ses kaydı skandalı bitmeden yenisi patladı.
Gazeteci Şamil Tayyar'ın gündeme getirdiği 'esrarengiz ünlü kişinin' ses kaydı da Youtube'a düştü.
Tayyar yazısında şu sözlerle Gül'e suikast iması yapıldığını aktarıyordu:
'O bildiri orada duruyor, açıp okuyun onu. Tank yürütmeye lüzum var mı? Hadi bakalım Çankaya'ya, birini bindirsin arabaya da yemin ettirip göndermeye kalksın. Yolda kaza olur, elektrik kesilir, neler olur. Olmaz, (e-muhtıra) olmayacağını gösteriyor. Yani yapamazsın bunu...'
Yine ayrıca e-muhtırayla ilgili esrarengiz kişinin duyduğu memnuniyeti şu sözlerle aktarıyordu:
'Bir şey kesmez bizi, yüzde 40 yüzde 70, çıksın isterse. Çıkabildi mi sanki yukarıya? Oylamadan bir gün önce Genelkurmay iki satır yazdı. Ohhh!. O akşam oh demeyen var mı? Telefonlar susmadı, bu gece rahat bir uyku uyuyacağız hocam diye. Vallahi ben de çekildim oturdum. Nasıl gergindim biliyor musun..Oh!.. (27 Nisan) Biraz bir şeyler var onlara bakarken bir son dakika, alttan kırmızı şerit geçiyor. Genelkurmay açıklaması deyince, oturdum. Sonra ooooo telefonlar başladı. Saat 2,5 -3'e geliyordu, çektim fişini telefonun kapattım. 'Oooh!' dedim yattım.'
Youtube'ta bu metinlere uygun iki ses kaydı yayınlandı. Ses kayıtlarında fona eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in resmi kondu.
İşte o iki ses kaydı...
İşte Şamil Tayyar'ın konuyla ilgili o yazısı:
Gül'e suikast iması
Kamuoyunun yakından tanıdığı bir zat, 22 Temmuz seçimlerinden önce dar kapsamlı bir toplantıda durum değerlendirmesi yapıyor. Gündem ağırlık olarak, Genelkurmay'ın 27 Nisan bildirisi ve Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Tabi laf lafı açınca, araya bazı tali konular da karışıyor.
Konuşanın kimliği çok önemli. Şimdilik rafa kaldırıyorum. Bir süre bekleyelim, belki doğrudan ortaya çıkıp açıklama yapmak isteyebilir. Eminim, asıl o zaman ülke adına üzülüp bir kez daha kahrolacaksınız!
Toplantıda; Gül'ün Çankaya'ya çıkmasına asla ihtimal vermeyen bu şahıs, Başbakan Erdoğan'a gönderme yapıyor: 'O bildiri orada duruyor, açıp okuyun onu. Tank yürütmeye lüzum var mı? Hadi bakalım Çankaya'ya, birini bindirsin arabaya da yemin ettirip göndermeye kalksın. Yolda kaza olur, elektrik kesilir, neler olur. Olmaz, (e-muhtıra) olmayacağını gösteriyor. Yani yapamazsın bunu...'
'Ohh dedim, yattım'
Yazımızın kahramanı, seçimden önce Gül'ün Çankaya'ya çıkamamasından son derece memnun. Şöyle diyor: 'Bir şey kesmez bizi, yüzde 40 yüzde 70, çıksın isterse. Çıkabildi mi sanki yukarıya? Oylamadan bir gün önce Genelkurmay iki satır yazdı. Ohhh!. O akşam oh demeyen var mı? Telefonlar susmadı, bu gece rahat bir uyku uyuyacağız hocam diye. Vallahi ben de çekildim oturdum. Nasıl gergindim biliyor musun..Oh!.. (27 Nisan) Biraz bir şeyler var onlara bakarken bir son dakika, alttan kırmızı şerit geçiyor. Genelkurmay açıklaması deyince, oturdum. Sonra ooooo telefonlar başladı. Saat 2,5 -3'e geliyordu, çektim fişini telefonun kapattım. 'Oooh!' dedim yattım.'
E-muhtıranın yayınlandığı 27 Nisan gecesi rahat bir uyku çektiğini söyleyen bu şahıs, bir itirafta daha bulunuyor. İddiasına göre, CHP'ye 367 önerisini götüren kendisiymiş.
Anlatıyor: ' Hukukçuları gelir görüşürüz. Ben 367 de, konuyu anlattım kavradı. 'Yabana atmayın, bu kurtarıcı bir madde. 102'nci maddeye sarılmazsanız tepe taklak olursunuz, parti de gider' dedim. 2-3 defa hukukçuları geldi gitti... Ben yoklamayı yaparım diyor, yaptın ne oldu? Yüzüne gözüne bulaştırdın.'
'Bu işin hiç şakası yok'
Sohbet ilerledikçe şahsın iyice sinirlendiğine tanık oluyoruz. Devam ediyor: 'En badireli zamanda ulus devleti kurduk. Bu miras bize boşuna mı kaldı? Bir akşam Basın Kulübü'nde Hikmet Bila, 'Genelkurmayın bildirisi, açıklaması orda duruyor... bu müsamere değil' dedi. Yani bindirir kapatır, herkesin ağzını. Hiç şakası yok bu işin.'
'Dansöz gibi adam'
Bu özel sohbette, Erkan Mumcu'nun Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde izlediği politikadan muhtemel seçim sonuçlarına kadar geniş yelpazede değerlendirme de yapılıyor.
Meçhul zat konuşuyor: 'Bu Erkan Mumcu'nun ne yapacağını bilemezsin, böööyle dansöz kerata. Kayar boyuna, bak kaydı kendi de kaydı gitti sonunda... AKP, CHP, MHP, onun dışındakilere şans vermiyorum ben, bağımsızlara oy ver falan diyorlar, bağımsıza verilecek oy AKP'ye verilecek oy demektir.'
Hayrünnisa Hanım'a hakaret
Gül'ün kızının Bilkent Üniversitesi'ndeki diploma töreni de gündeme geliyor. Ağır hakaretler, birbirini izliyor.
Devam edelim: ' Tedirgin oldum ondan, amma sen hükümete de o kadar yalakalık yapmazsın.. Vakıf üniversitesisin. Bir devlet üniversitesinde olsa biz o rektörün canına okuruz. Ondan sonra tabi baba Doğramacı üzülüyor ediyor falan. Elini öptürüyorsun ya maskara karı. Cumhurbaşkanı adayının meydan okumasına aracı olma.'
'Asker validen önce size saygı gösterir'
Sohbetin bu kısmından, toplantıya katılanların rektörler olduğunu anlıyoruz. Şu sözler dikkat çekici: 'Kolordu komutanını ziyarete gittiğim zaman fişek gibi gözleri. Hiç taviz vermiyorlar, hiç! Rektörler niye rahat ediyor? Onlarla bağlantıları hep sağlıklı...Ve siz bir şey konuştuğunuz zaman hemen saygı gösterirler. En öncelikli, saygı gösterdikleri, validen önce sizsiniz.'
'PKK'lıları doldurur'
Önüne gelen herkesi sıvayan bu şahıstan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da nasibini alıyor: ' O rektörün orda ne yapacağı belli olmaz. Onun için oraya kadro vermedik. PKK'lıları doldurur sonra. Mardinli kendisi, karısı da Mardin'li. Pek çaktırmıyor ama kolluyor, fırsatını kolluyor.'
Eşini bilmiyorum ama Hilmioğlu Kahramanmaraş'ın Elbistan nüfusuna kayıtlı. Sanıyorum burada bir yanlış bilgilenme sözkonusu.
28 Şubat'ı hatırlattı
Bu şahsın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'la ilgili sözleri de var: ' Büyükanıt öyle bir adam değil, o ne yapar taban onu biliyor musunuz, tabanı tutmak orda çok zor olur. Yüzbaşısı, binbaşısı çıkıverir tanklarına Allah korusun, daha büyük badire olur. Onun için çıkmaması da en iyisidir. Ama çıkabilmek şeyi.. düşüncesi de yeter bunlara. 28 Şubat'ı biliyorsunuz.'
'Nah alırsınız, terbiyesiz'
Sohbetten alıntılar yapmaya devam. Konuştukça açılıyor: 'Geçen gün kalabalığız, bir ara 'bakan arıyor' dediler, 'bağlayın' dedim, 'hocam işte şeyi bir konuşsak' diyor, konuşsak ta kontenjanları artırsanız da bilmem ne de falan.'
Sonra?
Anlatıyor: 'Şimdi seçim öncesi kontenjan artıracağız, YÖK'le konuştuk ikna ettik, kendinize prim yapacak bir şey. 'Nah alırsınız' dedim, sesimin çıktığı kadar bağırarak. Sesimi dinliyor ama orada yanında birileri var ki cevap veremiyor. Nasıl ama sesimin çıktığı kadar bağıra bağıra söylüyorum. 'Böyle abuk sabuk tekliflerle bize gelmeyin' dedim. 'Biz nereye ne alacağımızı biliyoruz' dedi... Terbiyesize bak yahu!'