Gaziantep'te geçen yıl başlatılan tarihi eserlerin restorasyonu sırasında, 400-500 yıllık geçmişe sahip bazı tarihi eserlerin cami görevlileri, vatandaşlar veya cemaat tarafından yanlış uygulamalar sonucu tahribata uğratıldığının tespit edildiği bildirildi.
Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürü İsa Güven, yaptığı açıklamada, ''Vakıf tarihi eserlerin restorasyonu'' projesi kapsamında, çalışmalara devam ettiklerini, hedeflerinin bölgede restore edilmemiş vakıf tarihi eseri bırakmamak ve yatırıma uygun eserleri ekonomiye kazandırmak olduğunu kaydetti.
Tarihi eserlerin aslına uygun restore edilmesine çok önem verdiklerini ifade eden Güven, ''Eğer siz o tarihi esere gerçek restorasyon malzemesi kullanmazsanız, faydadan çok zarar verirsiniz'' dedi.
Genel Müdürlüğün 2002 yılında başlattığı restorasyon seferberliği kapsamında 2008 yılı sonuna kadar restorasyonu tamamlanmamış vakıf tarihi eser kalmayacağını söyleyen Güven, restorasyon çalışmaları sırasında 400-500 hatta 600 yıllık geçmişe sahip tarihi eserlerin büyük bölümünün bilerek veya bilmeyerek tahribata uğradıklarını üzüntüyle gördüklerini belirtti.
Restorasyon işinin zahmetli, titiz ve özellik isteyen bir iş olduğunu anlatan Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tarihi esere çimento kullanarak yazık etmişler. Biz restorasyon işinde kesinlikle çimento kullanmıyoruz. Tarihi eserlerin mimarisinde çimento yoktur. 1950 yılından bu yana çimento kullanılmış, çimento cansız bir malzeme olduğu için kusma yapar. Taş canlıdır, çimento içine girdiği zaman kusma yapar. Bunun en güzel örneğini Zincirli Bedesten'de gördük. Duvarlar tamamen erimiş, duvarların yüzde 80'i çürümüş durumda. Vakıflara ait eserlerin tümünde teknik malzemeler kullanıyoruz. Aslına uygun malzeme kullanmazsanız tarihi eser yok olur gider. Şu anda 400, 500 hatta 600 yıllık geçmişe sahip tarihi eserleri restore ediyoruz. Bu kadar yıl ayakta duran eserleri biz insanlar bozmaya çalışıyoruz. ''
-300 YILLIK BİNAYI SUYLA ÇÜRÜTMÜŞLER-
Güven, geçen yıl restorasyona başladıkları Zincirli Bedesten'de üzücü manzaralarla karşılaştıklarını, çimento ve su nedeniyle binaya zarar verildiğini anlattı.
Tarihi binayı eski haline getirebilmek için var güçleriyle çalıştıklarını, haziran veya temmuz ayında restorasyonun tamamlanacağını anlatan Güven, şunları anlattı:
''300 yıllık geçmişe sahip Zincirli Bedesten'de oturan kiracılar her tarafı çimento ve fayansla kaplatmışlar. İç duvarların tamamı suyla temas nedeniyle çürümüş. Bu bina çok badireler atlatmış. 72 dükkanın yer aldığı Bedestene yeniden işlerlik kazandıracağız. Tarihi eseri yok etmek çok kolay ama geriye getirmek ise çok zor. 300-400 yıllık tarihi eserleri tekrar kazanmak için sabırla mücadele ediyoruz. ''
-500 YILLIK MİNBERİ YAĞLI BOYA İLE BOYAMIŞLAR-
Güven, restorasyon çalışmaları sırasında bütün tarihi eserlerde yanlış müdahaleye tanık olduklarını, bundan büyük üzüntü duyduklarını söyledi.
Tarihi camilerin büyük bölümünün orijinal kepenklerinin, hünkar ve minberinin imam veya cemaat tarafından ''sevap'' veya ''güzel görünsün'' diye büyük tahribatlara uğratıldıklarını gördüklerini anlatan Güven, şunları kaydetti:
''Bilerek veya bilmeyerek yanlış müdahaleler sonucu bir çok sayıda şahesere tahribat vermişler. İmamlar veya cami cemaati sevap olsun, güzel görünsün diye müdahalede bulunup, caminin 500-600 yıllık minberini yağlı boya ile boyamışlar, taşın üstüne lambri döşemişler, aplik takmışlar. Floransan lamba takmışlar. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun onayı olmadan buraya müdahale etmek imkansızdır, ama bizim vatandaşımız kendi zevkine göre müdahalede bulunup, sevap olsun diye bunları yapmış ve aslında suç işleyerek,tarihi eserlerin doğallığını bozmuşlar. ''
Güven, Ömeriye camisinden sonra Gaziantep'in en eski camisi olarak bilinen ve Boyacı Yusuf ve Kadı Kemalettin tarafından 1357 yılında yaptırılan Boyacı caminin minberinin yağlı boya ile boyandığını gördüklerinde çok üzüldüklerini söyledi.
Türk Memlukluları devrine ait Boyacı caminin, minberinin Gaziantep'te ahşap işçiliğinin en eski örneği olması bakımından öneminin büyük olduğunu, mermer ve çini süslemeleri yönünden çok zengin olduğunu, ahşap işçiliğinin en eski örneklerinden olan ahşap minberin, oniki kollu yıldızlar, palmet, rozet ve geometrik motiflerle süslendiğini anlatan Güven, şöyle devam etti:
''500-600 yıllık bir şaheser olan cami minberi cami cemaati tarafından 'güzel görünsün' diye yağlı boya ile boyanmış. Restorasyona başladığımızda 3 ay boyayı temizlemeye ve orijinal rengini bulmaya çalıştık. Caminin minberi üzerindeki oyma kitabede 759 hicri (1357 miladi) tarihi yazmaktadır. Ancak, bu tarihten daha önce yapıldığı kanaati hakimdir. Caminin minberi alttan kızaklı olup, duvarda özel olarak yapılan bölmesine girip çıkabilir. Ayrıca cami içindeki muhteşem zarafetteki ince ahşap işçiliği gözleri kamaştırmakta, hele ki minarenin üzerindeki taş işçiliği nefesleri kesmektedir. Caminin özelliklerinden birisi de minberin alttan kızaklı olması ve duvarda özel olarak yapılan bölmesine girip çıkılabilmesidir. Ayrıca Gaziantep'in en büyük camilerinden olan Boyacı caminin içindeki ince ahşap işçiliği dikkati çekmektedir.''
Güven, vakıf tarihi eserini restore ettikten sonra müftülüklere yazı göndererek, uyarılarda bulunduklarını, vakıf tarihi eserlerine müdahalede bulunanlar hakkında 2863 sayılı kanun gereğince işlem yaptıracaklarını sözlerine ekledi.
AA