Anayasa'nın 42. maddesinin 1. ve 2. fıkrası değişti, yeni fıkra eklendi: Kimse, kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.
AK Parti Memnuniyetle Karşıladı
Cumhurbaşkanı Gül'ün onayı AK Parti'de memnuniyetle karşılandı. AK Parti Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin, 'Sayın Cumhurbaşkanı uygun bulmuş ve onaylamış? dedi.
Onaylama gerekçesinde değişikliğin parlamento sürecini de özetlemiş. Hayırlı olsun.' dedi. Sadullah Ergin, Gül'ün 'Bazı vatandaşlarımızın endişelerinin de anlayışla karşılanmasında ve bu endişeleri giderecek düzenlemelerin hayata geçirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.' ifadelerini ise şöyle yorumladı: 'Eğitim ve öğretim özgürlüğüyle ilgili hakkın kötüye kullanılmasına ilişkin endişeler dile getirilmişti. Sayın Cumhurbaşkanı da bu endişeleri gidermek için çağrıda bulunmuştur. Parlamento da bu endişeleri gidermek için elinden geleni yapacaktır.'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, Resmi Gazete'de yayımlanmasının hemen ardından değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini söyledi.
Köşk'ün başörtüsü serbestliğine ilişkin tasarrufunu eleştiren Özyürek, Gül'ün 'Türkiye'nin cumhurbaşkanı' olma fırsatını kaçırdığını iddia etti. Özyürek, 'Cumhurbaşkanı, AKP'nin bir mensubu olmaktan kendisini ayıramadı. Bu düzenlemeyi veto etseydi, Türkiye'nin cumhurbaşkanı konumuna gelebilirdi. Tabii içinden çıktığı parti ve Milli Görüş çizgisi ona bu fırsatı vermedi.' diye konuştu. Yasanın bugün Resmi Gazete'de yayımlanması durumunda, düzenlemedin iptali için CHP'nin günü Anayasa Mahkemesi'ne başvurması bekleniyor.
CHP, türbanla ilgili Anayasa değişikliğine ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne yapacağı başvuru metnine son şeklini verdi.
Başvuru dilekçesinde, söz konusu kanunu, Anayasa Mahkemesi'nin, 'şekil ve usul' yönünden denetleyeceğine vurgu yapılırken, değişikliğin Anayasa'nın temel esaslarına aykırı olarak gerçekleştirildiği ve laiklik ilkesine aykırı olduğu belirtiliyor. AKP, MHP ve DTP'nin oylarıyla Meclis'te kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Anayasa değişikliğinin iptali için, CHP'nin hukukçu kurmayları çalışmalarında sona yaklaştı.
İlgili değişikliğin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından DSP'nin de desteği ile Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulunacak olan CHP'de, kurmaylar, başvuru dilekçesine son şeklini verdi. Dilekçede, AKP'nin itirazlarına rağmen, Anayasa Mahkemesi'nin ilgili düzenlemeyi 'hem şekil hem de esas'tan denetleyeceğine dikkat çekiliyor. Düzenlemenin, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan 2'inci maddesinde kendisini bulan laiklik ilkesine aykırı olduğu vurgulanıyor.
Üniversitelerde türbana serbestlik öngören yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine gerekçe olarak şu görüşler sunuldu: '-Değişiklik teklifi ile Anayasa'nın değiştirilemez hükümleri arasında olan Cumhuriyetin nitelikleri içinde sayılan laiklik ilkesi değiştirilmek istenmektedir. 5735 sayılı yasayı Anayasa Mahkemesi şekil ve usul yönünden denetleyecektir. Anayasada; mahkemenin değişiklikleri şekil bakımından denetlemesinin milletvekillerinin öneri verme çoğunluğu ile son oylama çoğunluğuna uyulup uyulmadığı koşuluyla sınırlandırıldığı yönünde görüşler olsa da, bu sınırlama anayasanın değiştirilmesi mümkün olan hükümler bakımından geçerlidir. Eğer değiştirilmesi teklif yasağına giren bir teklif yapılmışsa, Anayasa Mahkemesi'nin öncelikle bunu tespit etme yetkisi ve görevi vardır. Aksi halde değiştirilmesi teklif edilemez yasağının bir anlamı kalmayacaktır. Anayasa Mahkemesi, 1975 ve 1976 tarihlerinde bunu açıkça belirtmiş ve değiştirilmesi teklif edilmeme yasağı yönünden denetim yetkisine sahip olduğunu vurgulamıştır. Bu değişikliğin Anayasa Mahkemesinin içtihadını aşmak için yapıldığı açıkça görülmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin içtihadını aşmak için yapılan bir değişiklik, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Çünkü bu ayrım üstünlük sıralaması anlamına gelmez. Üstünlük anayasada iken, parlamentonun üstünlüğünü ilan etmesi yoluna girilirse, bu durum çoğunluk diktatörlüğüne gidileceği endişesi yaratmaktadır.'
Sivil anayasa taslağını hazırlayan bilim kurulunun başkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun, muhalefet partilerinin başörtüsü konusundaki tavrını eleştirdi. Özbudun, 'Başörtüsü uzunca yıllar tartışılsa bile bir uzlaşmaya varılamaz. Muhalefet bu konuda kemikleşmiş.' dedi. Ünlü hukukçu, hazırladıkları anayasa taslağına yöneltilen eleştirilere de tepki gösterdi. Tartışmanın reel değil ideolojik boyutta sürdüğünü dile getiren Özbudun, 'Bize anayasa taslağını hazırlama görevini CHP verseydi, bu demokratik bir anayasa olarak alkışlanırdı.' ifadesini kullandı. Özbudun, Berlin Avrupalı Türkler İnisiyatifi (BATI) tarafından Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen 'Yeni anayasa ne getiriyor-1982 Anayasası ve AB ülkelerinin anayasalarıyla mukayese'' konulu toplantıya katıldı. Toplantıda, Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Hakkı Keskin, 'Türkiye'de başörtüsü konusunun toplumu gereksiz yere böldüğünü, Türkiye'nin çözmesi gereken çok daha önemli sorunları olduğunu' söyledi. Bunun üzerine Özbudun, muhalefetin olumsuz yaklaşımından yakındı: 'Yıllarca bu konuyu tartışamayız. Bu kutuplaşmada başörtüsü bahane. Kutuplaşma aslında her konuda var. Burada anlayış önemli.' Başörtüsü konusunu bireysel bir özgürlük olarak gördüğünü belirten Özbudun, üniversitelerdeki yasağın kaldırılmasına gösterilen tepkiyi anlayamadığını kaydetti. Özbudun, eski AB Komisyonu üyesi Michaele Schreyer'in, anayasa taslağında dine atıfta bulunulup bulunulmadığını sorması üzerine de şunları vurguladı: 'Bize başörtüsü tartışması yetiyor. Tanrı ya da Allah sözcüğünü anayasa taslağına koysaydık dünya âlem başımıza yıkılırdı.'
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılması ile ilgili tartışmaların 'sanal ve gereksiz' olduğunu söyledi.
Sebebini açıklarken de 'Hukuken zaten böyle bir yasak söz konusu değil.' dedi. AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yanlış yorumlandığını anlatan Selçuk, 'Anayasa Mahkemesi'nin daha önce almış olduğu kararda bir hüküm yoktur. Gerekçe vardır. Bu gerekçeye dayanarak özgürlüklerin kısıtlanması yönünde bir yasanın varlığı iddia edilemez. AİHM kararında ise böyle bir kanun yapılabilir de yapılamaz da denilmiştir. Yani ortada özgürlükleri kısıtlayacak herhangi bir kanun yoktur.' diye konuştu.