Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu, İstiklal Marşı'ndaki dinî kavramlardan rahatsız oldu. Dün Cumhuriyet gazetesinde 'Ümmetçiler ve milliyetçiler' başlığıyla bir yazı kaleme alan Silahçıoğlu, Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nın 10 kıtasına 'Hakk, ezan, cennet ve iman' gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirdiğini kaydetti.
Yazısında Türklerin katliama uğrayarak zorla Müslüman olduğunu da öne süren Silahçıoğlu, başörtüsü konusundaki özgürlükçü tavrı için MHP'ye de gönderme yaptı. Silahçıoğlu, MHP'yi, cumhurbaşkanlığı seçimi ve başörtüsü serbestliği konularında eleştirdi.
28 Şubat sürecinde İstanbul Sultanbeyli'de yaptığı icraatlarla halkın tepkisini çeken Silahçıoğlu, Türklerin katliama uğrayarak zorla Müslüman olduğunu şöyle savundu:
'Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya'da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar. İslâmiyet'in yayılma süreci başında Arapların saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı. Türkler teslim oldular. Arap tarihçi İbn-i Dahak vahşeti şöyle anlatır: 'Katledilmeyen çocuk, ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı. Türkler diri diri yakılmıştı!' Ne acıdır ki tarihin bu en büyük Türk soykırımı sistemli çabalarla unutturuldu. Kılıçla katledilen Türklerin İslam'ı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu. Sonradan bu gerçeği ifade eden milliyetçiler de ümmetçiler tarafından susturuldu!..'
Türklük ve İslam; mümkün olmayan birliktelik
Silahçıoğlu, Türkiye'de komünizm karşıtlığının önce milliyetçi-mukaddesatçı ideolojiyi, sonra da Türk-İslam sentezini doğurduğunu öne sürerek, 'Bu sentez, doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğretinin alaşımıydı.' diyor.
Milliyetçiler ve dindar kitleler arasında derin bir anlayış farkı olduğunu savunan paşa, şöyle devam ediyor: 'Bu fark Türk milliyetçisi Nihal Atsız'la, şeriat ümmetçisi Mehmet Akif'in düşünce yapısındaki fark kadardı. Bugün coşku içinde okuduğumuz İstiklal Marşı'mızın 10 kıtalık tüm metnine 'Hakk', 'ezan', 'cennet', 'iman' gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek Türk sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif'in yeni ardılları, onun 'Türk, Arap'sız yaşayamaz. Kim ki yaşar der delidir!..
Arab'ın Türk ise, hem sağ gözü hem sağ elidir!..' dizelerinde belirttiği yoldan giderlerken, beraberlerindeki milliyetçiler gerçekleri göremediler!.. Vasiyetinde (4 Mayıs 1941) Arapları yeni düşman, Amerikalıları yarınki düşman olarak niteleyen Türk milliyetçisi Nihal Atsız'ın yolunu terk ettiler!.. 'Ulusçuluk güden, ulusu için savaşan ve ölen bizden değildir' diyen ümmetçilerin peşine düştüler!..'
Zaman