Bilim adamları, okyanuslar ve denizlerin tarihte benzeri görülmemiş plastik atık dalgasına maruz kaldığı konusunda uyardı.
Okyanuslardaki plastik kirlilik, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilk kez 1992 yılında Kanada'nın önerisiyle kutlanmaya başlayan 8 Haziran Dünya Okyanus Günü'nün bu yılki ana teması olarak belirlendi.
BM'nin bu yıl ilk kez düzenlediği, 6 Haziran'da New York'ta başlayan "Dünya Okyanus Konferansı", okyanus ve denizlerdeki plastik kirliliğinin vardığı boyutlara dikkati çekti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Genel Kurulu Başkanı Peter Thomson, konferansın açılışında yaptıkları konuşmalarda plastik kirliliğinin artık sürdürülemez hale geldiği, doğayı ve canlı yaşamını tehdit ettiği uyarısında bulundu.
Her 3 metre sahil şeridine 5 torba plastik atık
Araştırmalar, dünyada plastik tüketiminin 50 yıldan fazla bir süredir sürekli artış halinde olduğunu ortaya koyuyor. Dünya Ekonomik Forumunun Ocak 2016'da Davos'ta açıkladığı rapora göre, 2015 yılında küresel plastik üretimi dünya genelinde yaklaşık 300 milyon tona ulaştı. Bu rakam 2008 yılında 260 milyon ton civarındaydı.
Öte yandan dayanıklı, hafif, esnek, su geçirmez ve ucuz bir malzeme olan plastik, ambalaj sanayindeki yaygın kullanımı nedeniyle çoğunlukla atığa dönüşen bir malzeme. Sentetik özellikteki plastiğin doğada çözünmesi hem zor hem de zehirli kimyasallar açığa çıkardığından canlı yaşamına zarar veriyor.
ABD'nin California Üniversitesine bağlı Ulusal Ekolojik Analiz ve Sentez Merkezinin (NCEAS), 2015 Şubat'ında yayımladığı bir araştırma, dünyada her yıl karalardan denizlere ve okyanuslara 8 milyon ton plastik atık atıldığını ortaya koydu. Raporda tüm bu atığın karaya vurması halinde, dünyadaki tüm sahil şeridi boyunca her 3 metreye 5 torba plastik atık düşeceği belirtildi. Ayrıca yıllık plastik atık miktarının 2025'e gelindiğinde iki kat artacağı, yani artık her 3 metreye 10 torba plastik atık düşeceği ifade edildi.
Okyanuslarda çöp girdapları
BM bünyesinde kurulan Deniz Kirliliğinin Bilimsel Boyutları Müşterek Uzmanlar Grubu (GESAMP), okyanus ve deniz kirliliğinin yaklaşık yüzde 80'inin insan kaynaklı olduğunu ve bunun yüzde 60 ila 95'ini plastik atıkların oluşturduğunu bildirdi.
Söz konusu plastik atıkların bir bölümü deniz ve okyanus sahillerine geri dönerken, önemli bir bölümü açıklarda birikiyor. Açıklara sürüklenen plastik atıklar okyanusların merkezindeki akıntılara kapılarak açıklarda "çöp girdapları" oluşturuyor.
Bu çöp girdapları, ilk kez 1997'de Amerikalı okyanus bilimci ve yelkenli tekne kaptanı Charles J. Moore tarafından keşfedilmişti. Moore'un Pasifik Okyanusu'nun kuzeyinde keşfettiği ve "Büyük Kuzey Pasifik Çöp Lekesi" olarak anılan atık girdabı, ABD'nin California sahillerinden başlayarak Japonya sahillerine kadar yaklaşık 16 bin kilometrelik bir hat boyunca saat yönünde ilerleyen statik okyanus akımı içinde oluşan atık birikintisiydi. Bu girdap özellikle doğusundaki ve batısındaki merkezkaç bölgelerinde büyük miktarda çöp biriktiriyordu.
Büyük Kuzey Pasifik Çöp Lekesi'nde incelemeler yapan ABD'nin California Üniversitesine bağlı Scripps Okyanus Bilimi Enstitüsü ve uluslararası Kaisei Araştırma Projesinden bilim adamları bu tür çöp dalgalarının muhtemelen dünyanın diğer okyanuslarındaki statik girdaplar içinde de var olabileceği uyarısında bulundu. Araştırmacılar, özellikle Güney Pasifik girdabının çok daha büyük bir çöp dalgası yaratacak potansiyele sahip olduğunu belirtirken, Atlantik Okyanusu'nun kuzey ve güneyindeki ve Hint Okyanusu'ndaki girdaplar içinde de benzer birikinti alanlarının oluşabileceğini ifade etti.
Deniz kızının gözyaşları
Öte yandan söz konusu okyanus bölgelerinden alınan su örnekleri bu tür güçlü okyanus akıntılarının yarattığı plastik atık birikintilerinin, sahillere vuran plastik atıklar gibi katı halde olmadığı, bilim adamlarının "deniz kızının göz yaşları" diye tabir ettiği, suda ayırt edilmeyen küçük şeffaf parçacıklardan ve çözünme halindeki mikroskobik unsurlardan oluştuğu belirtildi.
Japon kimyager Katsuhiko Saido, sonuçlarını 2009 Ağustos'unda Amerikan Kimya Cemiyeti'nin "238. Ulusal Kongresi"nde tebliğ ettiği araştırmasında, daha önce doğada zor çözündüğü varsayılan tonlarca plastik atığın aslında çok daha düşük sıcaklıklarda, çok daha hızlı çözündüğünü ve çözünürken okyanus ve deniz suyuna bisfenol A ve PS oligomer gibi zehirli kimyasallar bulaştırdığını ortaya koymuştu. Bu kimyasalların sindirim yoluyla balıklara ve deniz canlılarına geçeceğini ifade eden Saido, insanların bunları tüketmesiyle kirlenmenin kamu sağlığı üzerinde ciddi tehdit yaratacağı uyarısında bulunmuştu.
Canlı yaşamı üzerindeki tahribat
Okyanuslardaki ve denizlerdeki plastik kirliliğin en büyük kurbanları ise bu ekosistemin parçası olan canlılar. Balıklar, deniz memelileri, denizden beslenen kuşlar ve "zooplankton" denilen ve okyanus ekosisteminde besin zincirinin ikinci halkasını oluşturan omurgasız mikroskobik canlılar plastik kirliliğinin tehdidi altında.
Greenpeace, 2006'da yayımladığı raporda plastik atıkların denizlerde ve okyanuslarda yaşayan 267 farklı canlı türünün varlığını tehdit ettiğini bildirmişti.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi verilerine göre plastik atıklar her yıl yaklaşık 100 bin deniz memelisinin ve milyonlarca kuş ve balığın hayatını kaybetmesine yol açıyor.