Dolar

32,3348

Euro

35,1703

Altın

2.243,89

Bist

8.718,11

Medeniyetlerin kurbanla sınavı

Erken Paleolitik dönemden itibaren çeşitli kültürlerde kurban ibadetinin farklı uygulamaları ortaya çıkmıştır. Hz. İsa zamanındaki kurban uygulamaları Ahd-i Atik’e dayandırılmaktaysa da sonradan Hıristiyanlık’ta İsa’yı merkezîleştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-06-13 00:04:16

Medeniyetlerin kurbanla sınavı

Kurban, Müslümanlar için önemli bir ibadet.Farz hükmünde olmasa da Hanefi mezhebi açısından vacip olarak değerlendirilen kurbanın kökeni eski inanç sistemlerine kadar uzanıyor.

Özellikle tek tanrılı dinlerde şekil kazanan ve semavi dinlerde hemen hemen ortak bir ibadete dönüşen kurbanın tarihi açıdan gelişim süreci ise şöyle:

İslâm Öncesi Dinlerde Kurban

Kurban tapınılan tabiat üstü varlık veya varlıklara yakınlaşma, şükran duygularını ifade etme, bir şey isteme ya da günahlara kefâret olması gibi niyetlerle sunulan varlık ve nesnelerdir. Tabiat üstü bir güce sunulan nesnelere genel anlamda takdime adı verilirken kurban kelimesi özellikle öldürme veya boğazlama yoluyla sunulanlar için kullanılmaktadır. Kurban olayında esas unsur, sunulan hediyeyi kabul etme durumunda olan tabiat üstü gücün veya kendisine böyle bir güç atfedilmiş olan varlığın bulunmasıdır. Kurban sunan kişi bu şekilde tabiat üstü güçle ilişkiye girmeyi veya daha önce girmiş olduğu ilişki-yi sürdürmeyi amaçlar.

Kurbanın kökenine iniş

Erken Paleolitik dönemden itibaren çeşitli kültürlerde kurban ibadetinin farklı uygulamaları ortaya çıkmıştır. Antik Yunan dininde yer altı ve deniz tanrılarına siyah, ateş tanrılarına kızıl renkte hayvanlar, güneş tanrısı Helios'a süratli atlar, tanrı Zeus'a kozmik verimlilik güçlerinin simgesi olarak kabul edilen boğa kurban edilirdi. Kurban vasıtasıyla tanrıların, tanrılar sayesinde de insan ve tabiatın yaşadığına inanılırdı. Arkeolojik bulgular, eski Mısır'da rahiplerin idaresinde âyin haline getirilmiş kurban kültünün bulunduğunu göstermektedir. Sumerler'in yaşadığı eski Mezopotamya'da da rahiplerin eşliğinde zorunlu kurbanlarla iştirak edilen oldukça gelişmiş bayram takvimleri bulunurdu. Hititler'in tanrıların yardım ve affını kazanmak için kurban kestikleri, bazı yiyecekler takdim ettikleri bilinmektedir.

Şintoizm- Eski Çin ve Hinduizmde kurban

Türkiye Diyanet Vakfı'nın İslamansiklopedisi'ndeki bilgilere göre; Japon dini Şintoizm'de kurban ve takdimeler tanrılara ve ölülere, onların öfkesini yatıştırıp lutuf ve yardımlarını sağlamak veya günahlara kefâret düşüncesiyle sunulurdu. Erken dönemlerde uygulanan insan kurbanlarının yerini sonradan hayvan kurbanları almıştır. Eski Çin'de tanrılara ve ölen ataların ruhlarına onları memnun etmek ve ilâhî lutuflar elde etmek amacıyla evcil olan ve olmayan hayvanlar kurban edilir; hububat, mayalandırılmış içki, çeşitli yiyecekler ve ipek gibi takdimeler sunulurdu. Önceleri yaygın olan insan kurbanına Konfüçyüs'le birlikte son verilmiştir.Hinduizm'de kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biridir. Brahmanlar döneminde, kozmik gücü meydana getirdiğine inanılan ve yaratılışın sırrı, kâinatın devamının anahtarı olarak kabul edilen kurban merasimi rahiplerin nezaretinde gerçekleştirilirdi.

Yahudilikte kurban

Yahudilik'te bazı hayvanların veya yiyeceklerin Tanrı'ya bağlılığın bir işareti olarak ve O'nun lutfunu kazanmak, affını sağlamak niyetiyle bir mezbah üzerinde tamamen ya da kısmen yok edilmesinden ibaret olan kurban ibadetinin tarihi Hz. İbrâhim'e kadar götürülmektedir. Onun döneminde sığır, davar, kumru, güvercin gibi hayvanlar Tanrı'ya sunulurdu. Yahudilik'te kurban uygulaması, Mûsâ şeriatında uygun görülen hayvanları boğazlamak suretiyle sunulan kanlı kurbanlar ve çeşitli yiyecek, su ve şarap gibi içeceklerin takdim edilmesi şeklindeki kansız kurbanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kurbanlar günlük, haftalık, aylık, mevsimlik ve yıllık olarak sunulurdu.

HZ İsa dönemi ve kurban

Hz. Îsâ zamanındaki kurban uygulamaları Ahd-i Atîk'e dayandırılmaktaysa da sonradan Hıristiyanlık'ta Îsâ'yı merkezîleştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir. Kendisi de bir İsrâilli olan Îsâ dünyaya geldiğinde ailesi yahudi şeriatına uyarakkurban sunmak için Yeruşalim'e gitmiş ve Îsâ'yı da götürmüş , Îsâ, İsrâiloğulları'nın kutladığı Pesah bayramlarına katılmıştır. İnciller'deki, “Îsâ'nın kanı birçoklarının günahının bağışlanması için döküldü” ; “İnsanoğlu kendisine hizmet edilmeye değil, ancak hizmet etmeye ve birçokları için canını fidye olarak vermeye geldi” ve Pavlus'un mektuplarındaki “günah için bir kurban” ve “Tanrı'ya kurban” şeklindeki ifadeleri, Hz. Îsâ'yı insanlığı aslî günahtan kurtaran bir kurban olarak gören inanca esas teşkil etmiştir.
Böylece hıristiyan ilâhiyatında Îsâ'nın haç üzerindeki ölümünün tek başına yeterli ve diğer kurban sunma fiillerini faydasız kılan biricik kurban olduğu inancı kabul edilmiş, Îsâ, kendisi ilk ve son kurban olarak Ahd-i Atîk'in kurban sistemini iptal etmiştir.

Haber Ara