1 Ocak 2016 gecesi korku içinde, seslerle uyandım. Bir an top atışı veya çatışma sesleri zannettim, sonra Suriye'ye belki de dönmemek üzere çıktığımı ve 3 aydır Türkiye'de olduğumu hatırladım. Bu gece yılbaşı gecesi olduğunu ve insanların İstanbul sokaklarında yeni yılı kutladıklarını ve bu seslerin kutlamalar sebebiyle yapılan havai fişekler olduğunu hatırladım. Bu esnada iki farklı duygu içindeydim. Birincisi, vatanım Suriye'de peşimde olan ölümden kurtulmak ve güvenli bir ülkeye gelebilmemin sevinciydi. İkincisi ise ailemin ve milletimin hâlâ açlık, ölüm, tehcir, yıkım, kuşatma ve daha birçok tehlikenin altında olmalarının verdiği acıydı. O cehennem misali Suriye... Allah'ın bereketi ile özel kıldığı cennet vatanı; katil Esed rejimi vatan evlatları için cehenneme; Rusya, İran, Afganistan ve diğer işgalciler için de cennete çevirdi.
***
1 Ocak 2018 gecesi itibariyle iki sene geçti ve vatanımdaki acı ve zulüm bitmedi. Aksine ölüm, tehcir ve yıkım katlanarak arttı. Medyada çıkan Suriye'de savaşın durgunlaştığı, yavaş yavaş her yerin güvenli olmaya başladığı ve muhalifler ile rejimin savaşı bitirmek için uzlaştığı haberlerinin aksine savaş her yerde artarak devam ediyor. Evet, gerçekler bu haberlerle tamamen zıt. Yılbaşı gecesi dünyanın kutlamalarla eğlendiği vakitte Suriye'de masum insanların üzerine füzeler, toplar ve roketler yağmaya devam ediyordu. Aynı zamanda Rusya ve Esed rejimi daha ağır ve gelişmiş silah ve uçaklarını Suriye halkının üzerinde denemeye devam ediyordu. Yılbaşında ve ondan bir kaç gün öncesinde İdlib ile Doğu Guta'ya planlı bir şekilde bombardıman başladı ve bu saldırı sonucunda yüzlerce kadın, yaşlı ve çocuk hayatını kaybedip birçok kişi yaralanırken hastaneler, okullar ve fırınlar yerle bir olarak işlevselliğini yitirdi.
İşte o gece Suriye'de havai fişekler başka türlüydü, sesleri sevinci kalplerden alırken acaba 2017 yılında mıyız yoksa yeni yıla mı girdik sorusuna cevap bulamıyorlardı. Önemli olan da bu değil zaten, bir Suriyeli orada Rusya'nın ve rejimin bombardımanından kurtulduğu an onun için sadece yeni bir gün değil, yeni bir ömür ve hatta yeni bir başlangıç demektir. Suriyeliler için zaman çok ağır ilerler… Uçaktan düşen bombalar, kendi üzerine mi, komşusuna mı, yoksa daha uzağa mı düşecek diye beklerken saniyeler ağır ağır ilerler. İlk saldırının bitmesinin sevincini yaşamadan başka bir uçaktan daha acımasızca ikinci saldırı gelir. Bu durum o kadar acıdır ki, bazı Suriyeliler ölümden kurtuldukları an anlamsızca histerik bir gülme krizine girebilir.
***
Evet… Arkadaşlarım, 2018 yılı başından beri İdlib ve Guta yok ediliyor, kelimenin tam anlamıyla yok ediliyor. Temiz ve iyi insanların, mazlumların ve göç ettirilenlerin şehri yok ediliyor. Müslümanların toprağı Guta her gün yüzlerce kez Rus uçakları tarafından bombalanarak yıkıma uğruyor.
Suriye'de savaşın bittiğine, her şeyin normale döndüğüne inanan bir Dünya hali var. Sanki Suriyelilere “Susun... Acıdan zulümden bağırıp çağırsanız da sesinizi yükseltmeden bağırın, bize verdiğiniz rahatsızlık uzun sürdü, yeter! Yedi yıldır sizi dinlediğimiz, kameralarda televizyonlarda kanınızın nehir misali aktığını gördüğümüz yeter” deniliyor.
Bazıları da Suriyelileri katleden şer odaklarına; “Susturun... Yakarak, öldürerek, boğarak, kuşatarak, aç bırakarak, aşağılayarak, evlerinden yurtlarından ederek susturun, yeter ki susturun. Yükselen sesleri, uyuyanlarımızı rahatsız etti...” der gibi…
Azim, Cebbar, Kahhar ve mazlumların yanında olan Allah'a inanan kalbimle milletimin Allah'ın izniyle kazanacağına inanıyorum. O gün geldiğinde milletimin,özgürlüğü, hayatı ve izzetli yaşamı için verdiği hak davanın adaletine inananlarla birlikte mutluluğumuzu paylaşacağız. Öldürebildikleri kadar öldürsünler, onlar ancak içimizdeki korkuyu öldürebilirler. Allahu ekber ve ona hamdü senalar olsun.