Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Serhat Erkmen: Türkiye Afrin için hazırlanıyor

'Astana'da alınan karara göre TSK, Esed rejimi ve muhalifler arasında belirlenen noktalarda konuşlanacaktı' diyen Doç. Dr. Serhat Erkmen 'Oysa harekâtın başladığı günlerdeki hamlelere baktığımızda PKK'nın Afrin’den çıkarılmasına yönelik adımlar atıldığını görüyoruz' dedi.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-19 12:00:12

Serhat Erkmen: Türkiye Afrin için hazırlanıyor

TIMETURK | 5 SORU

Şu anda Ortadoğu'nun bir numaralı maddesi Kuzey Irak referandumu veya Kerkük harekâtı gibi görünse de 'Suriye' konusu önemini muhafaza etmeye devam ediyor. Bu kapsamda Türk askerinin de askeri olarak yer aldığı İdlib bölgesindeki hareketlilik de diğer bir çok konu gibi mercek altında. Ortadoğu'da yaşnana önemli gelişmeleri Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Masası Başkanı Serhat Erkmen ile konuştuk.

İşte Erkmen'in açıklamaları:

"GÖZLEMCİ" KARARI MANTIKLI BİR HAMLEYDİ

1- Astana görüşmelerinde alınan "İdlib'de çatışmasızlık bölgeleri" kurulma sürecinde Türkiye'nin rolünü ve dış politik geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Fırat Kalkanı'nı bir tarafa koyarsak Astana belki de Türkiye'nin Suriye meselesinde attığı en akıllıca adımlardan biri. Çünkü Fırat Kalkanı bir gereklilikt... İdlib'de çatışmasızlık bölgelerinin kurulma kararı çatışmanın sona erdirilebilmesi, bu yapılırken Türkiye'nin de bir takım endişelerinin giderilmesi ve beklentilerinin karşılanabilmesi için atılmış bir adım. Bu çerçevede İdlib'de “gözlem gücü misyonu” mantıklı bir hamleydi.

TÜRKİYE 'AFRİN' İÇİN HAZIRLANIYOR...

Ama şunu da aklımızda tutmamız gerekiyor: İdlib çok kritik bir noktada. Astana'da alınan karara göre Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye rejimiyle muhalifler arasındaki bölgelere girerek belirlenmiş gözetim ve denetim noktalarında konuşlanması planlanıyordu. Oysa harekâtın başladığı günlerdeki hamlelere baktığımızda Türkiye'nin kendi askeri güvenlik çıkarları ve endişeleri doğrultusunda, PKK'nın güneyden kontrol altına alınması ve örgütün Afrin'den çıkarılmasına yönelik adımlar attığını görüyoruz. Astana'da düşünülenden başka planların ve hamlelerin olduğunu ve hamlelerin haklı gerekçelere dayandığını anlayabiliriz. Fakat Rusya ve İran'ın buna ne kadar sıcak yaklaşacağını kestiremiyorum.

STRATEJİK ÖNEMİ ÇOK YÜKSEK

2- Sahadaki siyasi aktörleri de göz önünde bulundursak İdlib coğrafi ve siyasi açıdan nasıl ve neden önemli?

Coğrafi açıdan baktığımızda hem PKK'nın uzun vadede denize inmesi açısından önemli hem de rejim üzerinde muhaliflerin baskı yaratabileceği son kale olması açısından önemli. Çünkü coğrafi olarak Halep'e, Hama'ya ve Rakka'ya sınırı var. Sadece İdlib vilayetinden bahsetmiyoruz. Halep'in Batı kırsalı, İdlip'in merkezi, Hama'nın kuzey kırsalını da hesaba katmak, alanı daha geniş çerçevede düşünmek gerekiyor. Bu anlamda baktığımız zaman İdlib, coğrafi olarak çok büyük olmasa da ciddi stratejik öneme sahip bir konumda.

HERKES İÇİN ÖNEMLİ BİR BÖLGE: İDLİB

Bu sebeple herkesin dikkat kesildiği bir bölge. Özellikle rejim açısından bakıldığında en hayati bölge haline geliyor. Bunu söylerken Rakka'da önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak gelişmeleri tamamen dışlamıyorum ama İdlib Suriye rejimi, Rus Hükümeti, Türkiye ve ABD açısından da çok hayati bir öneme sahip.

3- PYD 'zaferini' ilan etmişken “Rakka'daki gelişmeler Kerkük ve İdlib'in gölgesinde kaldı” diyebilir miyiz?

Evet, Rakka'daki gelişmeler Kerkük ve İdlib'in gölgesinde kaldı. Ama stratejik değer açısından kesinlikle öyle değil. Bir yandan İdlib'i bir yandan Kerkük'ü tartıştığımız için Rakka meselesi biraz gölgede kalmış olabilir ama bu onun önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü Suriye rejiminin ülkenin geri kalanında ne kadar etkinlik sağlayacağı ya da egemenlik iddiasında bulunabileceğini ölçebilmemiz açısından Rakka çok mühim.

"ESED'İN ARKASINDA RUSYA, PYD'NİN ARKASINDA ABD VAR"

Evet şu ana kadar rejimle PKK/YPG'nin birçok kez ortaklaştığını ya da birbirine yönelik ciddi bir saldırı gerçekleştirmediğini gördük. Fakat sonuçta Suriye rejiminin arkasında Rusya, PKK ya da YPG'nin arkasında da ABD olduğu gerçeğini dikkate alırsak, grupların anlaşması pek olası görünmüyor. Dolayısıyla Rakka belki 10-15 gün sonra ya da bir ay sonra yeni bir sorun alanı olarak karşımıza çıkacak. Üstelik Rakka ele geçirilirken inanılmaz bir yıkıma uğradı ve buradaki insanların hangi koşullarda nasıl yaşayabileceği, PKK'nın denetiminde hayatlarını nasıl devam ettirebileceklerine yönelik sorular cevaplanmış değil. Kolay çözümlenecek bir mesele olduğunu düşünmüyorum. Belki YPG bayraklarını Rakka'ya çekiyor ama bölgedeki Arap aşiretlerinin buna ne kadar uyum sağlayacağı ya da mevcut durumu ne kadar kabullenebileceğine dair soru işaretlerim var. Hem sivillerin idaresi bağlamında hem rejimin kolay kolay vazgeçemeyeceği bir bölge olması bağlamında Rakka tekrar gündeme gelecektir.

"KERKÜK VALİLİĞİ KYB'YE VERİLEBİLİR"

4- Irak güçlerinin başlattığı Kerkük harekâtının sonunda Barzani yönetiminin Haziran 2014 sınırlarına döndüğü açıklandı. Kerkük hala Peşmerge'den gelecek bir tehlikeye açık mı?

Peşmerge'nin şu an bunu yapabilecek bir güce sahip olduğunu düşünmüyorum. Ya da Kuzey Irak'ta bunu yapabilecek birleşik siyasi iradeye sahip olduğunu düşünmüyorum. Irak Başbakanı'nın bu konuda net açıklamaları var. Haşd-i Şabi'nin bölgeden çekileceğini, Kerkük'te Irak polis güçlerinin ve terörle mücadele birimlerinin bulunacağını, Irak ordusunun bazı unsurlarının Kerkük içine ve civarına konuşlanarak bölgede güvenliğin sağlanacağını söyledi. Bunu yaparken de Kerkük'teki KYB unsurlarıyla ortak hareket edeceğini görüyoruz. Ayrıca Kerkük'e yeni bir vali atanacak ve vali büyük olasılıkla KYB tarafından bir isim olacak. Şu an vekaleten göreve atanan vali Sünni bir Arap. Kerkük'teki dengeler göz önünde tutulduğunda bu durumun çok kalıcı olacağını düşünmüyorum. Bence Kerkük üzerindeki bu operasyon Bağdat'la KYB arasındaki uzlaşı üzerine inşa edilmiştir. Bu sebeple KYB'nin Kerkük'te tekrar siyasi varlık göstereceğini, valiliğin KYB tarafına verileceğini söylemek mümkün.

SİLAHLI GRUPLARIN HAKİMİYETİNE İZİN VERİLMEMELİ

Bu da en azından şehir merkezinin içinden söz edecek olursak Haşd-i Şabi'nin faaliyetlerini devam ettirmeyeceğini gösteriyor. Çünkü Bağdat yönetimi bu hamleleri başarıyla gerçekleştirdikten sonra herhangi bir istikrarsızlığa yol açacak silahlı grupların Kerkük'te bulunmasının kendisi için de sıkıntı yaratacağının farkında. Bu nedenle şu an Bağdat yönetiminin yapacağı en akıllıca hamle Irak bayrağı altında, kapsayıcı bir siyasi söylemle hareket etmesi olacaktır. Bunu yapmazlarsa bölge tekrar çatışma alanına döner ve bu çatışma sadece Erbil'le Bağdat arasında olmaz pek çok silahlı grubun bir birine girdiği karma karışık çok kanlı bir çatışmayla karşı karşıya kalabiliriz.

IRAK'TAKİ İRAN ETKİSİ İSRAİL'İN İŞİNE GELMİYOR

5- Ortadoğu'da tüm bu gelişmelerin İsrail'in çıkarlarıyla örtüştüğü yorumlarına katılıyor musunuz? İsrail bu ateş çemberinin neresinde?

Olup bitenlerin büyük bir kısmının İsrail'in işine geldiği açık. Ama belli açılardan baktığımızda da İsrail için sıkıntılar da var. Örneğin Irak hükümetinin tekrar belli sınırlar üzerinde hakimiyet sağlaması yani İran'dan Lübnan'a kadar olan bir alanda doğrudan bir hattı teşkil edebilmesi İsrail adına stratejik kaygılara sebebiyet verebilir. Bir yandan baktığımızda Suriye ve Irak'taki gelişmeler en azından belli bölgelerindeki gelişmeler İsrail'in çıkarına gibi gözükmüyor. Ama tam olarak baktığımızda Ortadoğu'nun neresinde olursa olsun Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Yemen'de çatışmaları çözmek için atılan adımların her biri yeni çatışmalar doğurduğunda İsrail'in potansiyel rakipleri ve düşmanları birbirleriyle çok fazla meşgul oluyor ve bölgede güvenlik sorunu oluşturuyor. Bu durum da elbette İsrail'in çıkarına oluyor. Öte taraftan özel faktörler açısından değerlendirdiğimiz takdirde İsrail'in bazı konularda yeniden sorgulanabileceğini söyleyebiliriz.

KİMDİR?

1975 yılında İstanbul'da doğan Serhat Erkmen, 1998 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Aynı üniversitede Yüksek Lisans Eğitimi'ni Bağımsızlaşma Süreci'nde Latin Amerika'da Milliyetçilik konulu tezi ile tamamlayan Erkmen 2000 yılında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)'nde çalışmaya başladı. 2004 yılında İsrail'de Filistin Sorunu üzerine çalıştı. 2005-08 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde araştırma görevliliği yapan Erkmen aynı zamanda ASAM'ın danışma kadrosunda çalışmalarını sürdürdü. 2008 yılında ABD'nin Kuzey Irak Politikası konulu tezi ile Ankara Üniversitesi SBF'de doktorasını tamamlayan Serhat Erkmen, ASAM'ın kapanmasından sonra Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde çalışmaya başladı. 2009 yılından Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesi olarak atanan Erkmen halen aynı üniversitede bölüm başkanlığı görevini yürütüyor.

 

Haber Ara