Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Polislerin 'resmi belgede sahtecilik' davası

Polislerin 'resmi belgede sahtecilik' davası

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-26 18:42:23

Polislerin 'resmi belgede sahtecilik' davası
Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan bir süre sonra intihar eden Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle 2 polis memurunun, haklarında verilen cezanın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıklar katılmadı. Onur Yaser Can'ın babası Mevlüt Can ile kızkardeşi duruşmada "müşteki" olarak hazır bulundu.

Talep üzerine sesli ve görüntülü kayıt yapılan duruşmada söz alan baba Mevlüt Can, yargılamanın başlamasından itibaren iddianamenin kabul edilmemesi gerektiğine inandığını kaydetti.

Oğlunun emniyete ve sağlık taramasına götürülmesi, oradan çıkarılmasıyla ilgili kamera kayıt fotoğraflarını mahkeme heyetine gösteren Can, "Oğlum aslan gibi giriyor içeriye. 2 saat kalıyor. Aynı ekibin oğlumu tekrardan götürdüğüne ilişkin görüntüler var. Halen polislerin sicil numarası isteniyor. İkinci polis ekibinin neden sahte belge düzenlediği araştırılmalı. Oğlumu görmeyen polisler, amirleri Hakan Aydın'dan çok korktukları için talimatını yerine getirmişlerdir" dedi.

- "İfadeler çelişkili"

Mevlüt Can, oğlunun takibinin 22 gün boyunca 3 polis ekibi tarafından yapıldığını ve daha önce verdikleri ifadelerin hepsinin çelişkili olduğunu savunarak, "Yalan senaryo üzerine kurulan iddianame, sadece 2 polis için yazıldı. Sahte belgeye imza atanlar yargılanmıyor. Bunların ifadeleri neden alınmıyor? Bu işi 6-9 kişilik bir polis ekibi gerçekleştirdi. Buna Serdar Şahin, Mahir Çakallı gibi amirleri dahil" diye konuştu.

Kendi başlarına, acılı halleriyle delillere teker teker ulaşmaya çalıştıklarını ve mahkemenin yapması gereken görevi üstlendiklerini anlatan Can, "Kabul ediyorum, oğlum 8 gram net esrarla yakalanmış. Ama ondan istedikleri bir isim var. Bu ismi ona söyletmeye çalışıyorlar. Çırılçıplak soyup sorguluyorlar. Oğlum onurlu bir insandı. Ben onurlu yetiştirdim onu. İfadesine başka eklemeler yaptılar" ifadelerini kullandı.

Baba Mevlüt Can, 9 kişinin mahkemece çağrılmasını ve duruşmada çapraz sorguya alınması gerektiğini belirterek, gerçeklere başka türlü ulaşılamayacağını aktardı.

- "Ne hakları var çocuğumu öldürmeye"

"Hayatında ilk defa polise düşen bir çocuk. Ne bilsin savcıyı, hakimi, polisi? Kimlerin suç işlediği ortaya çıktı. Kamera kayıtları tekrar incelensin. 2 pırıl pırıl çocuk yetiştirdim. Ne hakları var benim çocuğumu ve eşimi öldürmeye" diyen Can, adalet beklediğini söyledi.

Can ailesinin avukatı Ömer Kavili de "Bu dava, üniforma giyen ama eşkıyalık yapan birilerinin ortaya çıkarılacağı davadır" diyerek, suçun özel kasıtla işlenen ağırlaştırılmış suç olduğunu ve 2 sanık dışında azmettirenlerin de yargılanması gerektiğini savundu.

Kavili, mahkemeye ulaştırılan Emniyet Genel Müdürlüğü kamera kayıtlarına ilişkin harddisklerin önemli delil olduğunu ve avukatların gözlerinin önünde açılması gerektiğini ifade ederek, üye Hakim Mahmut Lütfü Yenihal'in harddisklerle ilgili mahkeme gönderilen yazının üstüne küçük bir kağıda, "görüntülerde dava konusuyla ilgisi olmayan materyaller olduğu, imaj kayıtlarının Yargıtay'ın bozma kararına uyum kararı verildikten sonra değerlendirilmesi" notunu yazdığına dikkat çekti. Kavili, bu nedenle Hakim Yenihal'in reddini de talep etti.

Ailenin avukatlarından Ercan Kanar da İstanbul 8. İdare Mahkemesi'nin dava konusuna ilişkin "ihlal" kararını hatırlatarak, bu kararın yeni bir durum olarak kabul edilmesini ve dönemin Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü amirlerinin de arasında bulunduğu polis memurları hakkında, "işkence, kötü muamele ve cinsel taciz" suçlarından mahkemece suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

- Reddi hakim talebi karara bağlanacak

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, reddi istenilen üye Hakim Mahmut Lütfü Yenihal'i görüşlerini 10 gün içinde mahkemeye yazılı olarak sunmasına ve ardından talebin karar verilmek üzere İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.

Diğer isteklerin de reddi hakim talebinin karara bağlanmasının ardından değerlendirilmesine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.

Duruşmanın ardından mahkeme kapısında açıklama yapan baba Mevlüt Can, "İddianameye esas teşkil eden imaj kayıtları kayıp. Şimdi yeniden, 'imaj kaydı alın' deniyor. Peki şimdi yeni iddianame mi düzenlenecek? Ben bunu anlamıyorum açıkçası. Hukuki açıdan mahkemenin ne yapmak istediğini bilmiyorum. Elinde bilirkişi raporu var. Kimin sahtecilik yaptığı belli. Neden tekrar imaj kaydı istiyor, üstelik 5 sene sonra" dedi.

Artık adaletin gerçekleşeceğine inanmadığını ve her seferinde hayal kırıklığına uğradığını aktaran Can, oğlunun ölümünün ardından intihar eden eşi Hatice Can için, "Eşim de böyleydi. Hayal kırıklığına uğradı. Baktı ki bu işten çıkış yok, acıdan kurtulmak istedi. Hiç mi vicdanları yok? Kızımın dediği gibi bir kere de bizi şaşırtsınlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan bir süre sonra intihar eden Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları öne sürülen 2 polis memuru hakkında 8 yıla kadar hapis cezası istenmişti. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 polis memurunun 2 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmalarına karar vermişti. Yargıtay 11. Ceza Dairesi de yerel mahkemenin kararını usulden bozarak, dosyayı mahkemeye göndermişti.

Haber Ara