Dolar

32,4430

Euro

34,7292

Altın

2.436,69

Bist

9.915,62

Ölümcül kimliğimi parçalarken

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-09-06 09:45:54

Ölümcül kimliğimi parçalarken

 -Zaman,kelimelerini ve yer yer cümlelerini ödünç aldığım Amin Maalouf'tan sonra.Türkiye.2016-

1995 yılında  Batman'ı terk edip  İzmir'e yerleştiğimizden beri, son derece  iyi niyetli olarak , kendimi “daha  çok İzmirli” mi , yoksa  “ daha çok Batmanlı” mı hissettiğim  defalarca sorulmuştur bana. Cevabım hiç değişmez “Her ikisi de!”. Herhangi bir denge  ya da maslahatçılık  endişesiyle verilmiş bir cevap değil bu, çünkü farklı bir cevabım olsaydı yalan söylemiş olurdum. Beni bir başkası yapan şey , bu şekilde bu iki şehrin  bu iki dilin ve pek çok kültürün , geleneğin sınırında bulunuşumdandır.   Benim kimliğimi tanımlayan tam da budur. Kendimden bir parçayı kesip atsaydım daha mı gerçek olurdum?

Bana soru soranlara sabırla Batmanlı olduğumu, çocukluğumun en kritik dönemlerini orada geçirdiğimi, arkadaşlarımla kavgayı ilk kez Kürtçe yaptığımı, Ezidilerle kapı komşu olduğumuz köyümüzde “öteki”yle ilk o topraklarda tanıştığımı, ilk duyduğum müziğin Kürtçe olduğunu, ninemin anlattığı masallarda kahramanların Kürt olduğunu açıklıyorum.  Bunu nasıl unutabilirim? Bunlardan nasıl kopabilirim ?

Ama diğer taraftan yirmi yıldır İzmir'de yaşıyorum,  ben reddetsem bile vefasızlık edip, biyolojim beni inkar edecek, gittiğim yerleri çok defa İzmir'le kıyaslarken buluyorum kendimi. Bu şehrin suyunu içiyorum, brokoli salatasına, enginar dolmasına bayılıyorum. Sokaklarındaki kadim izleri okşuyorum, tapınaklarının taşlarına dokunuyorum. Artık burası benim için yabancı bir yer olamaz. Ben buralıyım da.

Yarı yarıya Batmanlı, yarı yariya İzmirli miyim? Hiç de değil ! Kimlikler bölmelere ayrılamaz, o ne yarımlardan oluşur, ne üçte birlerden ne de kuşatılmış diyarlardan. Benim bir çok kimliğim yok, bana has, bana özel dozda ve beni  biçimlendiren birçok öğeden oluşan tek bir kimliğim var.

Bazen doğal psikologlarla karşılaşıyorum, beni bir psikanalist edasıyla divana uzatıp çocukluğuma ve bilinç altıma girmeye çalışıyorlar.  Bin bir ayrıntıya hakim olup nasıl olurda aidiyetlerimin tamamını böyle dolu dolu yaşamak isteyişimi sorguluyorlar. Sohbeti devam ettirme sabrım kalmışsa şu soruyu duymayı da göze almışım demektir “ Böyle düşünmekte haklısınız ama içinizdeki dehlizlerin kör noktalarında ne hissediyorsunuz?”

Bu ısrarcı anlama çabalarına eskiden gülümserdim ama artık gülümsemiyorum. Çünkü bu soru bana insanlardaki pek yaygınlaşan tehlikenin üstüne gitmek psikolojisinin bir ürünü gibi geliyor. Bana “içimin derinleri” hakkında soru sorulduğunda bu aslında kör bir inançla üstümde ameliyat denemesi gibi geliyor. Bir insanın yalnızca bir aidiyete sahip olması gerektiği bunun da doğuştan edinilen kazanımlarla ilişkili olduğu sanrısı. Benimsediğim inançlarım, tercihlerim,  özel duygusallığımın hiç mi önemi yok? Bu halimle gerçekten çok mu tehlikeli görünüyorum? Hiçbir yerin tam anlamıyla ‘kendi'sinden hissedemediği, bir kalıba tam olarak oturmayan ve herkes için tehlike arzeden bir ur muamelesi yapılıyorsa buna gülümsemeli miyim hala?

Kompleksli olduğumu söylerler, doğrudur. Bu coğrafyada birbirimizin karakterini, kimliğini kemirip dururken bir tek ben mi kompleksliyim?

Bu gün çok sık yapıldığı üzere entelektüellerimiz kimliklerini vurgulamaya yöneldiğinde,  bununla anlatılmak istenen asıl amaç kimliklerini “öteki”nin suratına çarpmak değil de nedir ki. Soft kimliklerin ve aidiyetlerin neden daha iyi çalıştığını bilenler, arkalarında ciddi bir taraftar bulabilmekteler. Ancak daha karmaşık kimliklere sahip olanların  herkesim tarafından  “güvenilmez” damgası yemeleri ve karmaşık kimlik taşıyanlara karşı “kimlik suikasti” yapılması yolda ilk gözden çıkarılacak olanlar olarak görülmelerinden sebeptir. Bu yüzdendir karmaşık kimliğine sahip çıkanların toplum dışına itilmeye çalışılması.

Batmanlı bir anne babadan doğan ve İzmir'de gözlerini dünyaya açan kız kardeşim, içinde bariz şekilde bir iki aidiyet taşıyor ama kendisinde ikisini taşıyacak özgüveni bulamıyor... Aidiyet sayısı çoğaldıkça aşırı stresten mide bulantısı baş gösteriyor. Hem Kürt, hem İzmirli, hem İslamcı, hem kadın eğer biraz daha cesaretli olabilirsem kültürel olarak da Türk… Tüm kimliklerimizi doya doya , dolu dolu yaşamakta özgür hissetsek kendimizi. Ölümcül hale getirmesek şu kimliklerimizi. Ne zaman Kürt yanımı vurgulayacağıma, ne zaman cinsiyet aidiyetimle konuşacağıma, ne zaman kültürel bir Türk gibi hissedeceğime neden ben karar veremiyorum? Düşmanlıkla karşılaşma endişem olmasa mesela..

 Bu  Fırat'ın öte yakasından daha nazik, daha hassas bir konudur, çünkü daha parçalayıcı. Bunları konuşabilirsek iyileşiriz, kimliklerimizi birbirimizin suratına çarpmadan taşıyabilirsek ,ama korkmadan, o zaman güçleniriz de.

Haber Ara