Dolar

32,5555

Euro

34,9598

Altın

2.459,04

Bist

9.885,69

Müzisyen Atakoğlu: 15 Temmuz’u müzikle, sanatla unutturmamak lazım

Geçtiğimiz Eylül ayında 'For Love' adlı son albümüyle yeni bir eser ortaya koyan müzisyen Fahir Atakoğlu, AA’dan Dilek Dallıağ ile yaptığı mülakatta müzikten, bestecilik hayatına attığı ilk adımlardan, Amerika’daki çalışma şartlarından bahsetti. Mayıs 2021 itibariyle ilk konserine başlayacağı ümidini paylaşan Atakoğlu, '15 Temmuz’u müzikle, sanatla unutturmamak lazım' diye konuştu.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-12-31 22:27:04

Müzisyen Atakoğlu: 15 Temmuz’u müzikle, sanatla unutturmamak lazım

gkCOXklYeEC8dvebioWgBQ

‘Melodilerimin hepsinde aşk ve sevgi tanımı var'

"Yok tabii. Müzik o kadar birleştirici ve tek bir şey ki. Mesela bir melodiyi (bir şarkıyı) duyduğunuzda, sözlerini anlamasanız bile, çok hoşunuza gidebiliyor ki sözlerini anladığınız zaman da daha derinleşiyor. Ama öyle bir şey, evrensel ve tek bir dil. Bir de ben bir melodiyi bir şarkıcıya veriyorum ve 'Buna söz yazar mısın?' diyorum. 'Yazarım.' diyor. Bir de 'Söyler misin?' diyorum. 'Ok, söylerim de.' diyor. Çünkü hissediyor. Söz hakkında hiçbir şey konuşmuyoruz ve hepsi bu melodilerde aşkın ve sevginin çağrışımını yapıyor. O da çok güzel. Demek ki o melodilerimde ben, hakikaten onu anlatabilmişim ki hepsinde aşk ve sevgi tanımı var."

fahir-atakolu-fd4e445b-2fa5-498e-8c33-73da5841a3f-resize-750

"Cemal Reşit Rey'e Allahaısmarladık bile diyemedim"

"Müthiş ve çok derin bir konu tabii. Benim hayatımda çok özel yeri olan bir insan. Ben Işık Lisesi'nde okuyordum. Bir müzik hocam vardı, Muzaffer Uz. O, bana piyano dersleri veriyordu hem de bestelerimi dinliyordu. Okulun haricinde özel ders de veriyordu.

Ben yatılı okuyordum. Hafta sonları eve gelip ders veriyordu. Ortaokul süresince bu devam etti ve liseye geldiğimde bana dedi ki, ‘Benim çok katkım olmayacak bundan sonra ama seni Cemal Reşit Rey ile tanıştırmak istiyorum.' Ben de tanıyorum tabii ama lise bir öğrencisiyim. 15'li yaşlarım. Tabii Türkiye'nin önemli kompozitörü olarak tanıyorum. Lüküs Hayat'ı biliyorum. Çok da bilmiyorum. Benimle tanıştırdı. Serencebey Yokuşu'nda evi vardı. Evine girdik. Beni çok güzel karşılamıştı, çok iyi hatırlıyorum. Oturduk iki dakika sonra, 'Çal' dedi. Ben bestelerimi çalmaya başladım. Bana, 'Ne olmak, ne yapmak istiyorsun?' dedi. Ben, 'Bestecilik yapmak, konservatuvara gitmek istiyorum.' dedim.

Tabii o sıralar Türkiye'de müthiş bir terörizm var. 1980 öncesi. Gazeteleri bir açıyorsunuz, 15 kişi ölmüş. Ertesi gün bir 10 kişi daha ölmüş falan. Otobüsler taranmış. Orada, burada bomba yani çok kötü bir hayat vardı ve insanlar geleceğini göremiyordu. Zaten Türkiye'de ne müzik var, ne bir şey. 3-5 şarkıcı, 2-3 grup var. Her şey sansürlü. Tuhaf bir şeyler dönüyor. Gelecek de yok müzik hakkında. Ama ben yine de yapmak istiyorum. Işık Lisesi'nde okuyorum. Ağabeyim o sıralarda Londra'da. Cemal Reşit Rey, 'Tamam, biraz da piyanoda çalışman lazım. Enstrümanın piyano ise onu da geliştirmen lazım.' dedi. 'Tamam ama ben piyanist olmak istemiyorum.' dedim. 'Yine de bilmen lazım. Sevdiğin bir besteci var mı?' dedi. 'Debussy'i çok seviyorum' dedim. 'O zaman Debussy çalışırız.' dedi. 2-3 sene bestelerimi de ona dinlettim, Debussy de çalıştık. Kontrpuan, armoni çalıştık. Onun bestelerini çalıştık. 70 küsur yaşlarındaydı, bir Debussy çalardı, parmakları o kadar güzel, o kadar dokunaklı, o kadar hisliydi. Allah rahmet eylesin, çok özel bir insandı. İşte tam da 1980 öncesiydi, çok da iyi gidiyordu. Hatta benim için bir de mektup yazmıştı beni kompozisyon bölümüne konservatuvara 3. sınıftan alsınlar diye. Bana hem sağdan hem soldan tehditler geliyordu, 'Bizimle birleş.' diye. Böyle bir zaman ve artık canımız burnumuzda. Ağabeyim Londra'da okuduğundan, beni oraya yollamaya karar verdiler. Sokağa çıkmaya korkar derecesine geldik. Cemal Reşit Rey ile 2-3 sene çok güzel devam etti. Onun hikâyeleri, hayat bilgisi bir yandan aslında onunla olmak tabii... Babam bilmezdi ders aldığımı. Bana verilen haftalığımın üzerine annem de biraz koyardı. Ben zarfa koyardım ve bir de çiçekle her hafta giderdim. Dersin sonunda da koyardım piyanonun başına. Öyle bir alışveriş de yoktu aramızda tabii.

O çok başkaydı. 3-5 insana ders veriyordu o zaman. Bir bakıcısı vardı. Tanıyanlar, bilenler bilir, çok özel insanlar yetiştirdi Cemal Reşit Rey Türkiye'ye son zamanlarında. Biraz kötü oldu ayrılmamız. Ben ona Allahaısmarladık bile diyemedim. Yüzüm yoktu gitmeye. Annem gitti, ‘Hayatı tehlikede. Biz Londra'ya yolluyoruz.' dedi. O da üzülmüştü. Annem öyle anlattı. Ben gittim Londra'ya, birkaç sene sonra da vefat etti. Öyle hatırlıyorum. 1980 öncesi hayat çok kötüydü. Berbattı."

-15-temmuz-destani-yazari-fahir-atakoglu-kimdir-turk-piyanist-fahir-atakoglu-nereli-ve-kac-yasinda

“Londra'ya ilk gittiğim zamanlarda piyano yoktu”

Allah rahmet eylesin. Tabii biraz hüzünlü bu kısımlar ama sizin o çalışmanız, devamında Londra'daki koleji bitirip, orada çalmanız ve 20'li yaşlarda gelip Türkiye'ye ayağınızın tozuyla reklam müziği yapmaya başlamanız gibi bir yolu da getirmiş.

"Tabii, orada stüdyo müzisyenliği yaptım, müziğimi çok geliştirdim. Londra'ya ilk gittiğim zamanlarda piyano yoktu. Düşünün her gün piyano çalıyorum ve bir tane piyano yok. Ağabeyimin sınıf arkadaşıyken tanıdığı bir ailenin yanında kalıyorum. Piyano yok. Kendime kağıttan piyano çizdiğimi hatırlıyorum. Sonra okula götürdüler beni, kayıt olacağım, ilk sorduğum soru 'Piyano var mı?' oldu. 'Var, şu odada' dediler. Sonra anahtarını verdiler odanın. Her gün piyano çalıyordum. Sonra müzisyenleri tanıdım, caz kulüplerinde çaldım. Güney Londra Caz Yarışması'nda ikinci olmuştum. Öyle stüdyo müzisyenliğine başladım. Prodüktörler tanıdım. George Michael tanınmazdı o zamanlar."

"Şu an Amerika'yı kimseye tavsiye etmem"

"Yok, tabii ki kolay değil ama cesaret de isteyen bir şey aslında. Öyle de oldu. Cesaretle girdim. Sonra da bir baktım ki bütün hayatım boyunca hayranlıkla dinlediğim, izlediğim insanlarla aynı listedeyim. Hem onları hem de beni dinliyorlar. Bana güç de verdi tabii. Öyle olunca kaldım, devam ettim. Hiçbir şey kolay değil. Hele benim geldiğimle şimdiki Amerika arasında çok büyük fark var. Benden öncesinde de daha büyük bir fark vardı. Yani değişti. Bunu anlatmak ayrı program olur. Şu an Amerika'yı kimseye tavsiye etmem ama ne yapacağınıza, ne istediğinize de bağlı. Dünyanın dengesinde, 100 kilometre sınırınızda mutluysanız orada kalın bence, daha iyi. Herkesin hayattan istediği başka bir şey var, onu nerede bulacağınızı bilemezsiniz."

Kovid-19 inşallah mayıs gibi bitecek. Konserlerimize de 2021 Mayıs'ta başlayacağız."

Zorlu-Center-PSM-fahir-atakoğlu

"Müzik, her tür duyguya yardım ediyor"

“Sonuçta kendi adınızı bir sanat eserinin içinde çıkartıyorsunuz ama sinemadan, bir görüntünün üzerine müzik yazmaktan bahsediyorsak, çok büyük bir etkisi var. O görüntünün nasıl çekildiğine, nasıl verildiğine dair de bir açısı var. Müzik yardım ediyor her tür duyguya. Hayatımızda, sürekli bir fon müziğiyle yaşamıyoruz tabii. O da gerçekçi değil. Ama film, sinema öyle bir sihir, bir hayal. O yüzden müzik çok yardım ediyor, çok önemli çok sahnede. Mesela sayısını bilemiyorum Muhteşem Yüzyıl'ın dünyada o kadar çok ülkede yayınlanması ve ondan dolayı da müziklerinin ilgi görmesi, besteci olarak hayatımda çok başka bir sayfa açmıştır. Duyulamayacağım ve belki dinlenemeyeceğim ülkelerde, o diziyle daha fazla dinlenir hale gelmiş olabiliriz. Çok etkisi var, birbirine yardım ediyor görüntüye müzik yazmak."

Ben çok seviyorum filme müzik yapmayı ve filmle eş çalışmayı. Çok severek yaptığımdan, bütün kalbimi veriyorum.

Komedi de yazdım Eyvah Eyvah'lar mesela müthiş, çok güzel işlerdi. Ata (Demirer) ile beraber, Berlin Kaplanı da, Olanlar Oldu da var tabii. Bir de Naim ve Ayla gibi çok dramatik, başka müzikler de çıkarabildim. Kendime, 'Bunu da yapabilir miyim, yapar mıyım?' gibi sorular sormuyorum. Yapabiliyorum. O da çok güzel bir şey oldu. Bir Challenge (meydan okuma) tabii, kolay bir şey değil. En zoru zaten komediye müzik yazmak bana kalırsa. Fakat ben ikisini de yapabildim. O yüzden film müziği denince artık bana bir şeyler hissettirebilen her türlü müziği yapabilirim diye düşünüyorum."

"15 Temmuz'u müzikle, sanatla unutturmamak lazım"

Benim için Türkiye hala çok önemli. Burada (ABD) yaşasam bile, çok sık gidip geliyordum. Biliyorsunuz Sezen Aksu ile birlikte çalışırken Acoustic Band diye bir grubumuz vardı birlikte. O sıra çok gidip geldim. Hiçbir zaman unutmuyorum, ailem de orada. Ağabeyim ve ağabeyimin ailesi. Tabii ki benim için önemli. Hiçbir zaman unutmak diye bir şey yok. Hele ki dünya bu kadar yakınken. Artık eskisi gibi okyanuslar hiç önemli değil. Dolayısıyla her zaman konserler yapmak, Türkiye'de çalmak istiyorum. Hatırlarlarsa geleceğiz inşallah önümüzdeki günlerde."

Bakın çok enteresan; ‘Music of Hope'. Bunu yapacaktık ve başlayacaktık. Hatta mesela çok bilinen Suriye'li klarnetçi bir arkadaşım ve Lübnanlı bir kemancıyla çok güzel karma bir şeyler yapmıştık. Iraklı müzisyenler, hem burada hem dünyada bulduğumuz arkadaşlarımız var. Yani Kovid-19'dan önce çok gündemdeydi, insanların evsiz barksız kalması, yurtlarından çıkması. Bütün o başlık altında olan her şeye, müzikle ilgi çekmek için bunu başlatmıştım ben. Göçmenliği tatmış toplumların müzisyenleriyle onların ve benim müziklerimizi birleştirip müzik yapalım. Başka ülkelerden müzisyenleri bir araya getirelim, birlikte o müzik alışverişini sağlayarak, birbirimizin ne dediğini, neler geçirdiğini, neler hissettiğimizi müzik yoluyla anlatalım istedim. Öyle güzel bir proje. Dediğim gibi Kovid-19 girdi araya, yapamadık. Geçtiğimiz Ocak ayı itibariyle başlayacaktık. Ama inşallah o da bir kenarda duruyor. Aslında bundan bahsettiğiniz için teşekkür ederim. Olmadan ben pek konuşmak istemiyorum bilirsiniz. Ama böyle bir şey vardı ve çok da önemli. Umarım anlatabilmişimdir. Yine sanatın anlatımı bu. Onu demek istiyorum. Aynı 15 Temmuz'daki gibi müzikle ve sanatla anlatmak. Çünkü başında dedik ya, tek dildir, tek lisandır diye. Sanat hepimizi birleştirecek. Çünkü o duyguyu veriyor. Hepimizin kalbi var ve hepimizin duygusu da aynı. Hepimizde sevgi, sevilmek, aşk var. Dünyanın neresinden gelirsek bizi birleştirecek de o aslında. Onun için müzik ve sanat her şeyin çaresi gibi."

AA

Haber Ara