Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Vicdanıma kan lekesi sürdürmedim'

Ermeni siyaseti üzerinden yürütülen davada idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey tehcirin ilk 'kurbanı'. Mahkemenin kararı taraflara duyurulmadan önce, Padişahın onayına sunulmuş, fakat Padişah, Damat Ferid Paşa'nın baskılarına rağmen, mahkeme kararını yeterli görmeyerek Şeyhülislamdan fetva istemiştir.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-04-25 19:10:41

'Vicdanıma kan lekesi sürdürmedim'

Mütareke döneminde Ermeni tehcirinden dolayı görülen ilk dava, Yozgat tehciri davasıdır. Dolayısıyla ilk yargılanan idareci de tehcir sırasında Boğazlıyan kaymakamı olup, aynı zamanda vekâleten Yozgat mutasarrıflığı görevini yürüten Mehmet Kemal Beydir.

Yağma söylentileri çıkarıldı

Kemal Bey sevkiyatı yürütürken isyanları da bastırmak zorunda kalmıştı. İsyanların ve sevkin eşzamanlı vuku bulması, Kemal Beyin faaliyetlerinin yanlış algılanmasına sebep olmuş ve katliam söylentilerine yol açmıştır. Sevk edilen Ermeniler'in yollarda firar etmelerinden veya bazı görevlilerin suistimalinden doğan olaylar da, söylentileri pekiştirmişti. Ayrıca bazı Ermeni mallarının yağmalandığı şeklinde söylentiler de çıkmıştı,

Şikayet var delil yok

Marmara Üniversitesi, Türkler ve Ermeniler, " Tarih Boyunca Türk-Ermeni İlişkileri" araştırmasını kaleme alan Yrd. Doç. Dr. Nejdet Bilgi Kemal Bey davasıyla ilgili önemli anekdotlara yer veriyor: "Yozgat tehciri ve Kemal Bey hakkındaki ilk şikayet, tehcir sırasında ortaya çıkmıştır. Dahiliye Nezareti, Ankara Valiliğine gönderdiği 9 Ağustos 1915 tarihli bir yazı ile Boğazlıyan ve çevresinde 3.160 Ermeni'nin ölümüne vasıta olduğu iddiasının incelenmesini istemiştir. Fakat konuyla ilgili ne işlem yapıldığı şimdilik tespit edilememiştir.
Mondros Mütarekesi'nin başlarında Kemal Bey davası yeniden ele alındı. Kemal Bey, Boğazlıyan kaymakamlığı sırasında Ermeniler'in tehciri ve öldürülmelerinden dolayı şikayet üzerine Aralık ayının ortalarında tutuklandı."

Ermenilerin şahitleri ön plana çıkarıldı

Sıkıyönetim Mahkemesi'nin yargılama sürecinde şahitlerle ilgili tutumu da oldukça dikkat çekicidir. Dava sürecinde, müdahil avukat sıfatıyla ithamlarda bulunanların dışında, mahkemede şahit sıfatıyla 25 kişinin adı geçmektedir. Bunların 22'si müşteki olarak mahkemede bulunan Ermenilerin şahididir. Sadece üç tanesi sanıkların şahididir. Savunma şahitlerinin üçü de davadan ceza almadan kurtulan, üçüncü sanığın dinlenmesini istediği kişilerdir. Yani ceza alan sanıkların dinlenmesini talep ettikleri şahitlerden bir tanesi bile dinlenmemiştir.

Mahkemeye itiraz

Mahkeme başkanı Mahmud Hayret Paşa, Savcının iddianameyi okumasından sonra Kemal Beyden Yozgat tehcirini anlatmasını istemiştir. Kemal Bey önce mahkemenin kendisini yargılamaya yetkili olmadığını, dolayısı ile yargılanmak üzere Yozgat'a iadesini istemiştir. Avukatların konuyu görüşmek için ara verilmesini istemeleri üzerine buna itiraz etmiş ve mahkeme heyeti müzakere odasında konuyu görüşerek, yargılamaya yetkili olduğuna karar vermiştir

"Vicdanıma kan lekesi sürdürmedim"

Hayatında doğruluktan ayrılmadığını ve vicdanına kesinlikle kan lekesi sürdürmediğini söyleyen Kemal Bey, Ermenilere karşı tecavüze kalkışanları askeri mahkemeye verdiğini ve kendisi için 56. maddenin uygulanması yolundaki talebin izahı olmadığını belirtti. Mahkeme, Kemal ve Tevfik Beyler hakkındaki kararını 8 Nisan 1919 günü verdi. İddia, ifade ve savunmaların incelenmesinden sonra zanlılar ve vekillerinin beraat istekleri reddedilerek Kemal Bey idam, Tevfik Bey de 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı

Şeyhülistam'dan fetva istendi

Mahkemenin kararı taraflara duyurulmadan önce, Padişahın onayına sunulmuş, fakat Padişah, Damat Ferid Paşanın baskılarına rağmen, mahkeme kararını yeterli görmeyerek Şeyhülislamdan fetva istemiştir. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ise, yargılama hak ve adalete uygun ise kararın şeriata uygun olacağı yolunda fetva vermiştir. Padişah bunu yetersiz bularak, Şeyhülislamdan kesin hüküm taşıyan yeni bir fetva istemiştir. Fakat daha fetva gelmeden, hükümetin baskısıyla Padişah 10 Nisan tarihinde kararı onaylamıştır.

Dönemin siyasetine "kurban" gitti

Anlaşılacağı gibi, sıkıyönetim mahkemesinin adil olmayan bir yargılama sonucunda verdiği siyasi karara kimse ortak olmak istememiştir. Çünkü aylardır Ermeni tehciri ile ilgili meseleleri peşin hükümlü olarak çözmesi beklenen mahkemeden başka bir sonucun çıkması mümkün değildi. Padişah da, dönemin siyasi havası ve İtilaf Devletleri'nin baskısı sebebiyle kararı onaylamaktan başka çare bulamamıştır.
Mecidiye Dergâhı Şeyhi Münib Efendi tarafından idare edilen cenaze töreninde, Tıbbiyeli öğrenciler tarafından hararetli konuşmalar yapılmış ve Kemal Beye lâyık görülen âkıbet kınanmıştır. Cenaze, heyecanlı kalabalığın eşliğinde Kadıköyü Kuşdili Çayırı'ndaki Mahmud Baba Türbesi'nde defnedilmiştir

 

Haber Ara