Dolar

32,5104

Euro

34,9524

Altın

2.439,45

Bist

9.716,77

Silaha tövbe edip cümbüşe sarıldı

Cümbüş denince akla ilk gelen 'Zeynel Abidin'. Çanakkale'de cepheye giden Zeynel Abidin silaha tövbe idip kendini müziğe vermiş. Atatürk bu aleti ilk dinlediğinde, 'Bu çalgı hangi meclise girse etrafa neşe saçar. Adı cümbüş olsun.' der...

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-05-17 23:21:27

Silaha tövbe edip cümbüşe sarıldı

Müzik aletlerinin tarihini, türlerini ve yapımlarını inceleyen bilim dalına “organoloji” adı verilmektedir.Araştırmalar, çalgıların 5000 yıl önce de kullanıldığını göstermektedir. İlk çalgıların ritüellerde kullanıldığı tahmin ediliyor.

Çalgıları kim sınıflandırdı?

Çalgıların bilimsel olarak sınıflandırılmasını ve isimlendirilmesini 16.yüzyılda Sebastian Virdung ve Martin Agricola ile 17. yüzyılda Michael Praetorius ve Rahip Marin Mersennen'in yaptığı kayıtlarda yer alıyor.
Türk müziği denince de özellikle halk arasında "Zeynel Abidin" ile özdeşleşen ve Anadolu'nun eğlence kültüründe önemli bir yer tutan cümbüş akla gelmektedir.
Peki bu izimle özdeşleşen çalgı hakkında neler biliyoruz:

Zeynel Abidin ve cümbüş

Zeynel Abidin Üsküp'te 1881 yılında doğmuş, Askeri Rüştiyeyi bitirmiş, bir süre Tophane fabrikasında usta olarak çalışmış ama aslen baba mesleği olan kılıç üretimini devam ettirmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında cepheye de katılıp savaş bittiğinde bambaşka bir yolculuğa çıkmıştır. Çanakkale Savaşı Zeynel Abidin'in kariyer çizgisini tamamen değiştirmiştir.Aile tarihine göre savaşta yeterince ölü gördüğüne inanan Zeynel Abidin, İstanbul'a döndüğünde silaha tövbe etmeyi de ihmal etmemiştir.

Dükkan açarak yeni bir işe girdi

Zeynel Abidin İzmir Beyler sokağında bir müzik aletleri dükkânı açar. Keman, kontrbas ithal ediyor mandolin, ud üretiyordu. Sonra işini İstanbul'da Beyazıt'a taşıdı.Müzik aletlerine olan ilgisi onu yeni yeni icatlar denemeye yöneltti. Sonunda alüminyum gövdeye eklediği ahşap sap ile bir telli müzik aleti ortaya çıkardı. Sapı gövdeden ayrılabilen, telleri değiştirilerek mandolin, gitar, tambur gibi başka müzik aletlerine dönüştürülebilen bir çalgı üzerinde yoğunlaştı.

Atatürk'ün karşısına çıktı

Zeynel Abidin bu aletle e 1930 yılında Atatürk'ün karşısına çıkınca, çalgının etrafa neşe saçtığını söyleyen Gazi, adını “cümbüş” koyarak onu bir kimliğe kavuşturdu. Hatta "Bu çalgı hangi meclise girse etrafa neşe saçar. Adı cümbüş olsun." dediği de rivayet ediliyor.Bu sırada sazın mucidi ürettiği iki cümbüşten bir tanesini Atatürk'e diğerini İran Şahı Rıza Pehlevi'ye hediye etmiştir.

Soyadına ekletti

Zeynel Abidin bu gelişmenin ardından ud gibi perdesiz, 11 yerine 12 teli bulunan sazı için patent aldı. 1931 Şubat tarihli gazetelerde, “Bir Türk sanatkârın icat ettiği saz: Cümbüş” başlığı ile haberlere konu oldu.Zeynel Abidin cümbüş ile katıldığı Prag ve Kahire sergilerinde ödüller kazandı. Bu müzik aletini o kadar benimsemişti ki soyadı kanunundan sonra kendine de “Cümbüş” soyadını aldı. 1947 tarihinde vefat etmiştir.

Haber Ara