Dolar

32,2072

Euro

34,7990

Altın

2.429,76

Bist

10.171,41

Osmanlı'yı 'millet' yapan kütüphaneler

Osmanlı döneminde kütüphane çalışmalarına yönelik adımlar görkemli yapılarla taçlandırılırken tarihi süreç içerisinde yayıncılık konusunda da tartışmalara kapı aralanmıştır...

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-05-22 19:21:40

Osmanlı'yı 'millet' yapan kütüphaneler

Osmanlı Devleti'nde 200 yıl boyunca basılan tüm kitapların sayısının yaklaşık 31 bin adet olduğuna dair bilgiler bulunmakta.

Fatih Sultan Mehmet döneminde genelde basımevlerine karşı ilgisiz olunduğu, basımevlerinin imparatorluk sınırları içinde olmasının da sakıncalı addedildiğine dair rivayetler bulunmaktadır. II. Beyazıt ile I. Selim'in sakıncanın tehlikeli boyutlara dönüşebileceğini düşündüklerini ve bu gerekçeyle basımevlerini yasakladıkları da iddialar arasında.
Hal böyle iken Osmanlı döneminde kütüphanelere ayrı bir önem verilmiş ve günümüze uzanan mekanlar ortaya çıkmıştır...

İşte bu kütüphanelerden "milli olarak addedilen" en tanınmışları:

Kitapları korumak için bodrum yapılmış

Sultan III. Ahmed Kütüphanesi (Enderun Kütüphanesi): Topkapı Sarayı Müzesi üçüncü avlusunda, Arz Odası'nın arkasında yer alır.
Lale Devri'nde Sultan III. Ahmed, Saray-ı Cedid-i Amire (Topkapı Sarayı) denilen Yenisaray'daki dağınık kitapları bir yerde toplamayı uygun bulmuş bunun üzerine II. Selim'in bakımsız bir halde olan köşkünü yıktırıp yerine kendi adıyla anılan veya Enderun Kütüphanesi denilen yeni bir kütüphane binası yaptırmıştır.Yapının inşaatına 17 Şubat 1719'da başlanmış, 23 Kasım 1719'da törenle açılmıştır. İçindeki kitapların rutubetten zarar görmemesi için Türk kütüphane mimarisinde daima dikkat edilen bir özellik burada da uygulanarak binanın altında pencereli yüksek bir bodrum yapılmış, ayrıca etrafının açık olmasına itina gösterilmiştir.

Ayasofya'ya kültürel katkı sunan bölüm

Ayasofya Kütüphanesi: Ayasofya Camisi içinde Sultan I. Mahmud tarafından kurulmuştur. Kütüphanenin vakfiyesi Ocak 1740'ta hazırlanmış, açılış merasimi ise 21 Nisan 1740 tarihinde yapılmıştır.I. Mahmud'un da hazır bulunduğu bu merasimde kütüphane muhaddis ve müfessirleri tarafından birer açılış dersi verilmiştir.Kütüphane, mimarisi ve zengin koleksiyonuyla dikkat çekmektedir.

1015 cilt kitap bağışlandı

Hüsrev Paşa Kütüphanesi: II. Mahmud ve Abdülmecid dönemlerinin önde gelen devlet adamlarından Hüsrev Paşa'nın Eyüp Bostan İskelesi'nde inşa ettirdiği bina 1839 yılından itibaren kütüphane olarak kullanılmakta. Kütüphanenin vakfiyesi 13 Mayıs 1854 tarihinde düzenlenmiş olup kitapların üzerindeki vakıf mührü 1855 yılını göstermektedir. Kütüphanenin vakfiyesinde yer aldığı üzere, Hüsrev Paşa kütüphaneye 1015 cilt kitap bağışlamıştır.

Kayseri kültürüne Raşid Efendi katkısı

Raşid Efendi Kütüphanesi:I.Abdulhamid ve III. Selim döneminin tanınmış devlet adamlarından Mehmet Raşid Efendi'nin, amcası Koca Ağa'nın nezaretinde Kayseri'nin fetih camisi olarak da bilinen Cami-i Kebir'in avlusuna yaptırdığı kütüphane binası 1796 yılında tamamlanmıştır.
Mehmed Râşid Efendi, 25.000 kuruş sarf ettiği kütüphaneye 925 cilt elyazması ve 18 cilt İbrahim Müteferrika basması olmak üzere 943 cilt kıymetli kitap vakfetmiştir. Bu kitapların hepsi de ciltli olup özel kılıflar içerisine konulmuştur.

Ulema merkezine kütüphane yakışır

Yusuf Ağa Kütüphanesi: Konya'da 1795 yılında Yusuf Ağa tarafından kurulan kütüphane. Giritli fakir bir aileden gelen ve III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan'a kethüdalık yapan, baruthane nâzırlığı, darphane eminliği gibi görevlerde bulunan Yusuf Ağa, bir kütüphane ve medrese inşa etmek istediğinde bunun için en çok ihtiyaç duyulan bölgeyi araştırmış ve Konya'da karar kılmıştır. Burayı seçmesinin sebebi, kütüphane vakfiyesinin giriş bölümünde "Eskiden beri ilim ve ulema merkezi olan Konya'da talebelerin kitap bulmakta güçlük çekmesi ve şehrin manevi bir havasının olması." olarak ifade edilmekte.

Babadan oğul kalan miras

Köprülü Kütüphanesi: Köprülü Kütüphanesi müstakil kütüphanelerin ilk örneklerinden. Kütüphanenin de içinde bulunduğu külliyeyi yaptırmak isteyen Köprülü Mehmed Paşa, külliye tamamlanmadan vefat edince oğulları Fazıl Ahmed Paşa ve Fazıl Mustafa Paşa tarafından kütüphaneye son hali verilmiştir.Fâzıl Mustafa Paşa'nın 1678 tarihinde hazırlattığı vakfiyesinde kütüphaneye mahsus bir personel kadrosunun tahsis edildiği ve üç kütüphane memuru, bir mücellit ve bir bevvaptan (mahalle mekteplerinde çocukları evlerine götürüp getiren kişi) meydana gelen bu kadroya, devrine göre oldukça tatmin edici bir ücret ödenmiştir.

Yangından zarar gördü koruma altına alındı

Millet Kütüphanesi: 1699-1700 yılında Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi tarafından dârülhadis olarak yaptırılan bina Feyziye Dârülhadisi yanında Feyziye Medresesi (Feyzullah Efendi Medresesi) adlarıyla da anılmıştır.İnşa tarihinden bu yana çeşitli tamirler görmüş olan yapı, 1894'teki İstanbul depremi ve daha sonra Fatih yangınında hasar görünce Evkaf Nâzırı Şeyhülislâm Mustafa Hayri Efendi'nin gayretleriyle tamir ettirilmiş ve Feyzullah Efendi'nin vakfettiği kitaplar Evkaf Nezareti'nce koruma altına alındı.Mezkur bina, Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde vazifesi gereği dolaşmış ve her gittiği yerde kitap toplamış olan Ali Emiri Efendi tarafından 17 Nisan 1916 günü yapılan bir törenle ismini kendisinin verdiği Millet Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Sadrazamın okuma tutkusu

Ragıb Paşa Kütüphanesi: III. Osman ve III. Mustafa devirlerinde sadrazamlık yapan Râgıb Mehmed Paşa, devlet adamlığı yanında şairliği ve farklı konularda yazdığı eserleriyle tanınmaktadır.Konağında zengin bir kütüphanesi ve kitaplarının bakımıyla görevli bir yardımcısı bulunan Râgıb Paşa'nın, ölümünden bir yıl önce yaptırmaya başladığı mektep, kütüphane ve şadırvan, 1763 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır.

Haber Ara