Dolar

42,5087

Euro

49,5946

Altın

5.793,33

Bist

11.007,37

Atatürk'ün cenaze namazı zorla mı kılındı?

'Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım katafalkın bulunduğu yere geldi, “Cenaze namazı kılınmadan Mustafa’mı hiçbir yere göndermem!” diye avaz avaz bağırdı ve gidip tabutun yanıbaşına oturdu...Peki Ankara'dan ne talimat geldi?

5 Yıl Önce Güncellendi

2021-03-30 20:17:38

Atatürk'ün cenaze namazı zorla mı kılındı?

Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına neden oldu.

Hatay sorununda yoruldu

Bu süreçte Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu.

Siroz teşhisi ve devamında sevindiren haber

26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti.

Savarona'dan Dolmabahçe'ye intikal

Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı.

15.yıl dönüme katılamadı

Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.

Van civarında Üniversite kurulmasına çabaladı

Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe hayatını kaybetti. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece burada bekledi.

Cenaze namazı 9 gün sonra kılındı

Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Diyanet İşleri Başkanı Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak,Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi.
Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu.

15 yıl sonra Anıtkabir"e

21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu.
Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi.

Köşesinde, Atatürk'ün cenaze namazına katılan kişilerden birinden dinlediği bilgilere yer veren Tarihçi yazar Murat Bardakçı, 1980'lere kadar hayatta olduğunu belirttiği bir kişinin Atatürk'ün cenaze namazına ait aktardığı makalesinde ise şunlara dikkat çekiliyor:

"Namazı kılınmadan hiçbir yere göndermem"

“Dolmabahçe Sarayı'nda katafalka konan cenazenin Ankara'ya nakil günü yaklaşırken, Ankara'dan ‘dinî merasim kat'iyyen yapılmayacak' şeklinde bir talimat geldiğini işittik. Talimatı hiçbirimiz görmedik, resmen de tebliğ edilmedi ama emir Dolmabahçe'de hemen herkesin dilindeydi. Cenaze, 19 Kasım sabahı erken saatlerde Ankara'ya nakledilmek üzere saraydan alınacaktı. Hazırlıklar devam ederken rahmetlinin hemşiresi Makbule Hanım katafalkın bulunduğu yere geldi, “Cenaze namazı kılınmadan Mustafa'mı hiçbir yere göndermem!” diye avaz avaz bağırdı ve gidip tabutun yanıbaşına oturdu.

Ankara'dan gelen talimat: Gözlerden uzak, mümkün olduğu kadar az cemaatle kılınsın...

Ortalık birbirine girdi. Bazı işgüzarlar ‘Ankara'dan emir geldi hanımefendi, yapmayın, etmeyin' diye Makbule Hanım'ı sakinleştirmeye çalışacak oldular ama hanımefendi daha da hiddetlendi, ‘Namazı kılınmadan burayı terketmem! Beni kolumdan tutup dışarıya atmadan ağabeyimi götüremezsiniz' dedi. Maiyet erkânı daha da telâşlandı ve ne yapacaklarını sormak için Ankara'ya telefon açtılar.

"Hiçbirşey aksettirilmeden kılınsın"

Aradan yarım saat geçtikten sonra Ankara'dan yeni talimat geldi. ‘Gözlerden uzak bir şekilde, mümkün olduğu kadar az bir cemaatle, dışarıya da hiçbir şekilde aksettirilmeden kılınsın; kat'iyyen fotoğraf çektirilmesin ve namazın kılındığı protokol kayıtlarına da aksettirilmesin' deniyordu. Makbule Hanım'ın namazın camilerden birinde kılınması yolunda ısrar edebileceği düşünülerek zamanın Diyanet İşleri Reisi Rıfat Efendi'den (Börekçi) sarayda kılınabileceği konusunda fetva da alınmıştı..."

 

Kamil
Çok ilginç rumuzu ile yorum yapan kişiye katılmıyorum.Atatürk inançlı müslümanlarla değil,yobazlar ile mücadele etmiştir.Vefat eden vasiyet etmediği takdirde günlük hayatına bakılarak cenaze namazı kılınmaması doğru değildir.Atatürk'ün İslama en büyük hizmeti Kuranın Türkçe mealini yazdırmasıdır.Böylece inananların yobazları etkisinden kurtulmasını sağlamıştır.Yüce Allah ondan razı olsun,mekanı cennet olsun.
Sule
Atatürk'ün annesi de eşi de dindar insanlardı. Kendisinin dini inancı var veya yok bunu sorgulamak kimsenin haddi değil. Din satanların ülkeyi ne hale getirdikleri ortada... Dediğiniz gibi ibadet ile dalga geçseydi Diyanet İşleri Başkanlığını kurmazdı. Nankörsünüz.... Allah ıslah etsin sizi....
mali
Kamil kardeşim İnançlı müslüman ile yobaz arasındaki farkı bana söyleyebilir misin? Bir de İslamı Dinini bir zahmet araştır bakalım.
Gürkan
Ateist ve din düşmanı idi, gerçekleri insanlara anlatmadıkça kendi tarihimize böyle şaşırıp dururuz
gercekten de
döneme damga vuran olaylara farklı bir açıdan bakarken günün şartlarını da iyi okumak gerek....
Şenol
Kamil Sule söyleyin bakalım bunu kim söylemiş.“Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları ile asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gayipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.
İSMAİL
SEVGİLİ KARDEŞLERİM MADEM MÜSLUMANIZ NEDEN ATATÜRKE CENAZE NAMAZI KILDIRMAMAK İÇİN CABA SARFEDİYORLAR HERŞEY ORTADA SENDİNSİZ OLA BİLİRSİN AMA MÜSLUMAN OLARAK TANIMLADIGIN İNSANI CENAZE NAMAZINI BİLE FAZLA GOREN BU DÜŞÜNCENİN İSLAMDAN NEKADAR KORKTUGUNUN NETİCESİ ALLAH DİNSİZ VE İMANSIZLARIN ELINE BU TÜRK MİLLETİNİ BIRAKMASAIN AMİN.
İlginç olan birşey yok
Ölümünden bile korkmuşlar. Önce zehirleyip aşırı içkiden öldüğü izlenimi verilmiş sonra da din düşmanlığı vurgulanmak istenmiş. Hz Muhammed (SAV) cenazesi de 3 gün sonra 17 kişi ile defnedilmiş.Bundan bir anlam çıkarmak mı gerekiyor?
Çok ilginç
Ankaradan emir geldiğine göre demek ki İslam usullerine göre gomulmemeyi vasiyet etmiştir. Yoksa Ankara kendi başına böyle bir karar veremez. Asıl ilginç olan bütün ömrünü İslam ile mücadele ederek geçiren birinin İslami usullere göre defnedilmesi. Maalesef bugün hala bütün hayati boyunca İslam'a ve müslümananlara küfreden, ibadetimizle alay eden hatta Allah i inkar edenlerin cenaze namazı kılınıyor.
Atilla
Mustafa Kemal, asla din düşmanı değildi. Dinin hayatın her alanında baskı aracı kullanılmasına karşıydı. Cenaze namazıyla ilgili insiyatifte Atatürk'e ölümünden sonra sürekli ihanet eden İsmet İnönü'nün işidir. Bir şey bilmeden konuşuyorsunuz...
Uğur
Atatürkü savunmanıza gerek yok. Kendisi bizzat inanmadığını zaten söylüyor. Zorla dindar göstermenin çabası içine girmenizide anlamış değilim. Merak edenler youtubda konuşmaları var. Bardakçının bu konuda konuşmasıda var.
hilâl
tm bilgim yok lakin olduğu kadarıyla yorum yapıyorum ben de ismet ınönünün işi oldugunu düşünüyorum şahsen Ataturk islam karşıtı olsaydı derdi devleti tek başına yönetmek olsaydı padişahlık sistemini kaldırmazdı Osmanlının sistemine asla lafım yok yanlış anlaşılmasın sadece derdi bz degil de kendi olsaydı elinde ki fırsatı degerlendirirdi ayrıca bizi yöneten kisilerden sadece Ataturk mu alkol kullanmış hiç mi saraylara alkol girmemiş sadece alanen degil sadece herkesin bilip farkında olmadıgı bilgi ne olursa olsun sana bu toprakları armağan etmiş sana senin tarihini armağan etmiş saygı şarttır
Recep
Atatürk bu ülkeyi her tarafta ingiliz,yunan askeri varken kurtardı.Bu kadar nankör olmayın.Allah bize Fatih Sultan Mehmet ve Atatürk gibi çok bilgili ve askeri zekası olağanüstü olan liderler vermiş.Bu kişileri daha çok sevmemiz gerekirken ayırmak,ayrıştırmak tamamen aşırı seriatcıların ve yobazların işidir.Asla ve asla Atalarımız arasında ayrım yapmayın.Böyle Atatürk'ü kötüleyen, din düşmanı gibi gösteren haber siteleri biraz Atatürk'ün yaptığı getirdiği güzel temiz yenilikleri derinden araştırmanızı tavsiye ederim.
Müslüman
'Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum.' M. Kemalİslamın Nuru ise kıyamete kadar sekteye uğramayacak, uğratılamayacak. Allah ile harp etmek gafletine düşen kimse galib olamadı, olamaz.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

ASELSAN'ın imha senaryosu: GÖKSUR'un görüntüleri paylaşıldı

Haber Ara