Dolar

32,4288

Euro

34,7869

Altın

2.440,95

Bist

9.915,62

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusunu yanıtladı

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu'nun 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı sorusuna 'Bugünden konuşmak onu yıpratır, hiç gerek yok' cevabı verdi.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-26 12:02:45

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusunu yanıtladı

BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın da aralarında olduğu bazı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığının konuşulmasının erken olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu adaylığın bugünden konuşulmasının İmamoğlu'nu yıpratacağı görüşünü dile getirdi, "Hiç gerek yok" dedi.

BAŞARININ SÜRDÜRÜLEBİLMESİ İÇİN "İLKELER" LİSTESİ

CHP lideri, Ekrem İmamoğlu'nun seçimi, neredeyse partisinin iki katı oyla kazanmasının ardından, bunun sürdürülebilir olması için 7 maddelik 'halkçı belediyecilik' ilkesini yaşama geçireceklerini söyledi.

1989 HATIRLATMASI

Kılıçdaroğlu, Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin (SHP) 1989 yerel seçimlerinde kazandığı büyük başarıya rağmen, bir sonraki seçimlerde bunu sürdürememesini kastederek, "Belirlediğimiz 7 kurala belediye başkanları uyacak, biz de Genel Merkez'den takip edeceğiz. 1989 travmasını yaşamak istemiyoruz" dedi.

CHP lideri tahmininin, 100-300 bin arasında bir farkla seçimi kazanacakları yönünde olduğunu belirtip, 800 binin üzerindeki oy farkını da "Çok yüksek, çok çok iddialı bir rakam" sözleriyle değerlendirdi.

İstanbul'da İmamoğlu'nu, dolayısıyla partisini başarıya götüren stratejiyi anlatan Kılıçdaroğlu, başta İstanbul olmak üzere, partili belediyelerin bu başarıyı 'sürdürebilir kılmaları' için izleyecekleri yol haritasının da ipuçlarını verdi.

Gazeteci Muharrem Sarıkaya'nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından bir bölüm şu şekilde:

Sonucu bekliyor muydunuz? Bu sonucun alınmasındaki en önemli faktör neydi?

Kılıçdaroğlu: Hayır ben de beklemiyordum. Tahminim 300 bin civarındaydı. 800 bin çok iddialı bir rakam. Rakamın bu noktaya gelmesindeki neden de haksızlık duygusu. Bu kişiyle (İmamoğlu) haksızlık yapılıyor duygusunu gittiğim her yerde duydum. Kanaat önderleriyle biraraya geldik. Hemen hemen bütün ilçelerde buluştuk. Onların kurdukları ilk cümle ‘haksızlık yapıldığı' şeklindeydi.

Cumhurbaşkanının sahaya inmesi ve Öcalan meselesi etkili olmuş olabilir mi?

Onu bilmiyorum. Onu değerlendirme fırsatı bulamadık artısı eksisi nedir diye. Şunu gözlemledim; Cibali bölgesinde Siirtliler, Bitlislilerin kahvelerine gittim. Orada bir özel toplantı da yaptım. Onları hiçbir şekilde etkilemediğini gördüm yapılan atraksiyonun. Onlar gayet kararlıydı. Çok mağdur edildiklerini söylüyorlar. ‘Bizi perişan ettiler' diyorlar, demokrasinin olmadığını söylüyorlar. Ama o, MHP tabanında bir etki yaptı mı bilmiyorum.

DOĞU'YA GİDEMEYEN CHP YOK ARTIK…

1991'de CHP ile HDP arasında bir kırılma yaşandı. Sonrasında da Güneydoğu ve Doğu da HDP ile hep ayrık politika izledi. İstanbul seçiminde yeniden buluşmaya, işbirliğine tanıklık edildi. Bundan sonra HDP ile eskisi gibi seviyeli ilişki şeklinde mi devam edecek, yoksa işbirliğine dönüşecek mi?

Diğer siyasi partilerle olan ilişki neyse aynı ilişki şekilde olur. İYİ Parti ile ittifakın içinde HDP yoktu. Burada HDP kendi inisiyatifi ile demokrasiye olan duygu ihtiyaç nedeniyle bir karar aldı. Ama şunu da kabul etmek lazım biz son 10 yıldır doğu ve güneydoğuda çok çalıştık. Kürt sorunun çözümü konusunda çok emek harcadık. Hiç gitmediysem 5-6 kez Doğu ve Güneydoğu'ya gidip sivil toplum örgütleri ve medya ile toplantılar yaptık. Doğu ve Güneydoğu'ya gidemeyen CHP süreci tamamen dışarda kaldı biz hemen hemen her kesimle bağ kurabiliyorduk. HDP, İYİ Parti ayrı partiler. Son çıkan Seçim Yasası'ndaki değişiklikle partilerin bir araya gelip ittifak kurmalarına yasal olanak sağlandı, o çerçevede biz DP, SP ve İYİ Parti biraraya geldik.

AK Parti'den oy aldınız. Bunun kalıcı olması için ne yapacaksınız? Üç büyük kenti almış CHP bundan sonra ne yapacak?

İzlediğimiz politikayı sürdürmeniz gerekiyor. Biz ilk kez kendi seçmen kitlemizin dışındakilerle iletişim kurup o kitlelerle konuşmaya başladık. Bu nasıl oldu, mitinglerle değil. Hayatında hiç CHP'ye oy vermemiş bir grup ile karşılaştık, bunun şöyle bir özelliği vardı; diyordum ki ‘CHP ile ilgili aklınıza ne gelirse sorabilirsiniz…' Şu soruyu Genel Başkana sorarsam ayıp olur mu, şu soruyu sorarsam üzülür mü diye düşünmeyin aklınıza gelen her soruyu sorabilirsiniz. Ben de size çok samimi cevap vereceğim' diyordum. Aramızda çok samimi bir ilişki çıkıyor o zaman. Bizim samimiyetimize güvenmeye başlıyorlar. Bu kolay olmadı. Bu uzun süredir devam ediyordu. Vaizelerle, ilahiyatçılarla, sadece Rizelilerle, Bayburtlularla toplantıları düşünün. Bize mesafeli, hayatında bize oy vermemiş kişilerle toplandık. Bunları davet etmek de mesele, gelmiyor. Ben bir de görünmüyorum. Onlar da görünmek istemiyorlar. Mesela bir toplantı yaptık AK Parti'nin ilçe yönetimindeki kişi geldi, ‘Öğrenci bursunun Anayasa Mahkemesi'nde iptali konusunda ve bir başka konuda AK Partililerin kafası karışık, açıklık getirmeniz gerekir' dedi. Açıklık getirdik oraya. Diğerleri geldi özel fotoğraf çektirdi, o ‘Partimin yönetimindeyim, ben çektiremem' dedi mesela. O tür insanlar var. Dolayısıyla biz onlarla birlikteydik

Haber Ara