Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Irak ve Suriye tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda

Irak ve Suriye tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-10-01 19:11:18

Irak ve Suriye tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda
CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, "Lütfen Suriye ve Irak'ı bölecek güçlerle değil, bir arada tutacak güçlerle hareket edelim." dedi.

Yılmaz, Genel Kurul'da, hükümete Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda verilen yetkinin 30 Ekim 2017'ye kadar uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinde CHP Grubu adına söz aldı.

Hükümetin Irak ve Suriye politikaları hakkında geçmişte de eleştirilerde bulunduklarını anlatan Öztürk Yılmaz, geçen yılki ve bu yılki tezkere arasında metin olarak tek farkın, geçen sene "DAEŞ ve benzerleri" olan ifadenin bu defa ise "DAEŞ ve diğer terör grupları" olduğunu ifade etti.

Metin olarak farklı bir durumun bulunmadığını, ancak arazi olarak şartların değiştiğini belirten Yılmaz, özellikle terörle mücadele noktasında şartların tamamen değiştiğini dile getirdi.

Ortadoğu'da sınırların yeniden çizildiğini, yeni ittifakların kurulduğunu, etnik ve mezhep yapısına bağlı olarak tanınmamış devletçiklerin ortaya çıktığının altını çizen Öztürk Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bu noktada Ortadoğu bir geçiş süreci yaşıyor. Bu geçişin uzun bir süre alacağını da bilmeliyiz. Bölgedeki değişimi doğru anlayan, yöneten, öncülük edenler gerçekten kazanıyor ama değişimin arkasından sürüklenen, taşeronluk edenler kaybediyor. 26 yıl önce biz Irak'ın toprak bütünlüğünden bahsederdik. Bugün Irak 3 farklı bütün haline geldi. Bundan 5 yıl önce Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahsederdik, bugün Suriye 5 ayrı bütün haline geldi. Bölgedeki değişim, gerçekten olumsuz derecede baş döndüren bir değişimdir."

Bölgenin hassas yapısı ve fay hatlarının son derece keskin olduğuna vurgu yapan Yılmaz, "Ortadoğu'da yeni defakto rejimler ortaya çıkıyor. Tanınmamış ama sayıları giderek artan, tanınmamış fakat bir devlet gibi yetki kullanan rejimler ortaya çıkıyor. Belki de bir süre sonra uluslararası hukuk, uluslararası hukuktaki tanımanın anlamını değiştirmek, esnetmek zorunda kalacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bölgeyle ilgili fahiş hatalar yaptığını savunan Öztürk Yılmaz, ÖSO üzerinden Suriye'nin şekillendirilmesi düşüncesinin de büyük bir yanılgı ile sonuçlanacağını öne sürdü.

Bugün Suriye'de tek kazançlının PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD olduğunu iddia eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonu öncesinde Suriye'deki derinliği, Kilis ile Azez arasındaydı. Yaklaşık 7-15 kilometre arasındaydı. Bu operasyonla da derinlik 98 kilometreye çıkarıldı. Tartıştığımız operasyon 15 kilometreden 90 kilometreye çıktı. Bizi dinlemeyeceksiniz ama görev olarak bunu bir kez daha söylemek isteriz; Suriye'de Esad saplantısından lütfen vazgeçin, Irak'ta ise Sünni korumacılık refleksinden vazgeçin. Orduyu değil Rakka'ya, Musul'a, Şam'a ve Bağdat'a bile gönderseniz bu ancak askeri bir operasyon, başarılı bir operasyon olarak kalır. Sizin Suriye ve Irak'ta hem Suriye'nin, hem Irak'ın toprak bütünlüğüne ilişkin maalesef daha geniş bir stratejiniz yok. Olmayan stratejiyi lütfen geliştirin. En önemli konu bu iki ülkenin de toprak bütünlüğüdür. Lütfen Suriye ve Irak'ı bölecek güçlerle değil, bir arada tutacak güçlerle hareket edelim."

Öztürk Yılmaz, ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, Suriye'de ve Irak'ta toprak bütünlüğünü sağlayacak yegane iki unsurun Suriye'de Şam yönetimi, Irak'ta ise merkezi hükümet olduğunu kaydetti.

Bu coğrafyada at koşturabilmek için bunun yapılması gerektiğini belirten Yılmaz, "Lütfen mezhepçilikten vazgeçelim. Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından yaklaşalım. Bizim mutlaka IŞİD sonrası döneme ilişkin hem Suriye'de hem de Irak'ta bir politikamızın olması gerekiyor. Fırat Kalkanı'nın amacı Suriye'yi dizayn etmek, oradaki halklara zarar vermek değildir. Amaç IŞİD'i kovmak, PYD'nin koridor oluşturmasını engellemek olarak takdim edildi. Sınırlı tutulmalıdır. Rakka'ya, Musul'a koordinasyon olmadan karasal birliğin gönderilmesi Türkiye'yi dönüşü olmayan bir bataklığa sürükleyebilir, çünkü Türkiye bölgede yalnızdır. Uluslararası toplum Türkiye'ye destek vermiyor. Lütfen ölçülü olalım."

Haber Ara