Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

İki tablo: İnsanların tatile kaçışı ve arefe’nin tatlı telâşı

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-03 08:04:19

İki tablo: İnsanların tatile kaçışı ve arefe’nin tatlı telâşı

Bayram, tatile döndü; hayatımızdaki anlamı, yeri, değeri kayboldu, öldü!

Ramazan Bayramı, birlik demek, neşe demek, sevgi, kardeşlik, hatırlama, dayanışma, paylaşma demek... Aynı noktada buluşmak, aynı ufka yolculuk yapmak, aynı yola baş koymak, aynı kardeşlik, birlik, bütünleşme şarkısını bestelemek, büyütmek demek...

Ne büyük nimet, değil mi?

Ama böylesine muazzez bir nimetin kadrini yeterince bildiğimizi kim söyleyebilir ki!

Daha önce yayımlanan bir yazımı, gözden geçirerek, yenileyerek, yeni bölümler ekleyerek sizlerle paylaşmak istedim yeniden.

TEHLİKE SİNYALLERİ!

Bayram yok, tatil var artık! Bayramlar tatil oldu!

Oysa bu berbat kutuplaşma, tehlikeli kamplaşma felâketinin yegâne ilâcı bu güzelim, doyumsuz bayramlar!

Böylesine büyük bir nimet nasıl geri tepilir, anlayan varsa beri gelsin!

Bayramdan nasıl kaçılır, böylesine muazzam bir imkân nasıl su gibi harcanır, anlayabilmek çok zor gerçekten.

Bayram'ın anlamının, yerinin ve değerinin kaybolması, bizim toplum olarak ayağımızı bastığımız toprağın, bize ruh veren, dünya tarihini yapmamıza imkân veren medeniyet ruhumuzun yok olması, ayağımızın altından kayması, sırra kadem basması demek...

Bir toplumun kültürel olarak, zihnî olarak, manevî olarak yok oluşuna, anlam haritalarının yerle bir oluşuna, toplumun toplum olma vasıflarını yitirişine tanık oluyoruz...

Tehlikeli sinyalleri bunlar...

O yüzden sahiller doluydu ramazan boyunca; bayram'da tıka basa dolacak, 9 günlük tatil dolayısıyla.

Bir yanda bayram arefesinin tatlı telâşı, bayram günlerinin heyecanlı hazırlıkları...

Öte yanda insanın şehirden, insanlardan tatile kaçışı, dekadansla dans'ı: İşte bizim yaşadığımız şizofrenin hikâyesi, en iyi göstergesi, izahı.

ÖLÜMÜ HATIRLADIKÇA HAYATI YAŞAR İNSAN

Ölümü unutan insanlar, yaşadıklarını nasıl hatırlayabilirler ki?

Bayramı tatile dönüştüren kişiler, aslında bize ne söyler?

Ölümü hatırladıkça yaşar insan. Ölümü hatırladıkça, hayatı unutmaz, kendini unutmaz, hakikati unutmaz.

Ölümü hatırladıkça hayatı tadar; ölümü unuttukça hayattan kaçar.

İKİ ZIT ŞİİR TABLOSU: ÖLÜMÜN VE HAYATIN ŞİİRİ

İki tablo var karşımızda:

İlki, insanın kendinden kaçış tablosu. Tatile kaçışı... Ruhsuz insanlardan, bunaltıcı hayattan uzaklaşma arzusu bu, belki de.

İkinci tablo: Arefe gününün bayrama göz kırpan, hazırlık yapan tablosu: İnsanın insandan kaçışı değil, insanın insana, hayata ve hakikate koşuşu...

Biri ölümün, diğeri dirilişin tablosu.

Biri trajik, hatta traji komik; diğeri epik, destansı.

İkisi de şiirsel: Biri yokoluşun şiiri...

Diğeri dirilişin, gelişin, hayatın; orucun yaşattığı bir aylık ruh şöleni'nin Bayram'ını yapma telâşının, neşesinin ve heyecanının şiiri.

TATİL TABLOSU: İNSANIN DEKADANSLA ÖLÜM DANSI

Kafkaesk bir tablo bu aslında. Işıltılı ama ölümcül!

Picasso'nun ya da Dali'nin zevkle çizecekleri çılgın bir ölüm senfonisi!

Veya en iyi Bergman'ın çekeceği bir ölüm dansı vakitleri filmi...

İnsanın kayboluş serüveni, sonra da cenazesinin kaldırılış seremonisi!

Picassovârî ya da Dalivârî sert imgeler, yaşanan trajediyi resmeder: Dilin bir tarafa savrulduğu... Kalbin kan olup aktığı, idam sonrasını andıran bir sahnenin gerisinden bir gözün hortlamışçasına baktığı bir Picasso, Dali tablosu veya böceğe dönüşen Kafka hikâyesi...

İnsan kayboldu, kayboluyor hızla, hazla ve tamgaz…

Ölümüne kaçıyor... Şehirden kaçıyor... Tatil köylerine... Otel odalarına, sığıntı gibi yaşanılan, hapishaneden farksız sığınma evlerine...

Plajlara kaçıyor...

Evet, sert bir Picasso veya Dali darbesiyle çizilen, yığının, kumun, insan yığınlarının içinde, arasında, ortasında; kum tanelerinden daha da kişiliksizleşmiş, silikleşmiş, denizin kıyısına vurduğu ölüleri, canlı cenazeleri andıran yokoluş seremonilerine uçuyor...

Plajlarda, kum tanelerinden bir tane olarak çakılıp kalıyor... Gömülüyor plaja.

İnsanlığı, duyarlığı gömüyor kuma: İnsanlığın yaşadığı büyük sorunları, trajedileri unutuyor; gömüyor plaja... Mezara... İnsanlığın gömüldüğü mezar, plaj burada. İnsanın ve insanlığın.

Şarapla kirlenen, denizle yıkanan... şarapla kirlendikçe denizin dalgalarını vurarak kıyıya yıkadığı, denizin insandan öç aldığı bir yer, plaj.

Yer Gök, bize ne der?

Gök'le yer nasıl danseder, semâ eder birbirlerine?

Güneş'in ışığı niçin var?

İnsan, plajda göğe bakar ama göğün bize ne dediğini anlayamaz. Güneşle konuşamaz. Işığını öldürür Güneş'in. Eritir plajın kumunda. Kuma gömer Güneş'in ışığını da, kafasını da.

AREFE GÜNÜNÜN UMUT DOLU, HEYECANLI TELÂŞI

Oysa arefe gününün bayram telâşı ne güzeldir. Ne kadar umut dolu, sevgi dolu, insan dolu ve hayat doludur.

Anneler arefe günü çarşıda pazarda dolaşırlar telâşla, heyecanla, coşkuyla: Yüzleri güler. Çocuklarının yüzlerini güldürecek, bayramın neşvesini, coşkusunu, heyecanını daha bayram gelmeden bizzat kendileri hissedecek ve herkese hissettirecektir.

Arefe günleri, annelerin günleridir. Sadece annelere özeldir. Bayram günleri ise, bütün ailenin, özellikle de çocukların, elbette ki.

Arefe günü, bir ışık dolar eve, her tarafa, her yere: Anneden yansıyan ısının yaydığı tarifi zor bir ışıktır bu.

Plajın, Güneş'in ışığını bile kuma gömen mezarına inat, arefe günü, annenin ışığı Güneş'e bile ışık verir, enerji verir adeta. Mevsim yazsa güneş yakmaz. Kışsa, anneden aldığı ışıkla, enerjiyle en küçük bir ışık hüzmesi bile insanın içini ışıtmaya, ısıtmaya, ruhunu kanatlandırmaya, bütün aile fertlerinin bir cennet bahçesinde yaşıyormuş hâlet-i rûhiyesiyle dolmalarına yeter.

Arefe telaşında insanların, özellikle de annelerin yüzü gülmez sadece; ruhu da güler ve ruh üfler herkese...

Bayram'ı herkes yaşar ama arefe günlerini yalnızca anneler yaşar iliklerine kadar ve bize de yaşatır bütün sıcaklığıyla, sarıp sarmalayıcılığıyla.

O yüzden arefe günleri bir başka güzeldir, bayram günleri başka.

Annelerimizin arefeleri heyecanlı, hepimizin bayramı canlı, capcanlı olsun, ülkenizin ve mazlum Müslümanların kardeşliğine, huzuruna vesile olsun diliyorum Rabbimden.

Arefeniz ve Bayramınız mübarek olsun, tatilleriniz bayram olsun, sıla-i rahim ruhuyla yaşansın. Bizi bitap düşüren kutuplaşmalarımız, enerjimizi tok eden tuhaf kavgalarımız bitsin, sonlansın.

Bayram, bayram olsun. Toplum kenetlensin, neşelensin, kendine gelsin. Türkiye güçlensin, tek yürek, tek bilek olsun. Gelecek bizim olsun yeniden.

Unutmayalım: Tatil, bayramda en yakınlardan kaçıştır; sıla-i rahim ise en yakınlara koşuş. Allah, sıla-i rahim yapanlardan eylesin hepimizi. Vesselâm.

Haber Ara